ZMO Adana Şube Başkanı: Ülkemizi saman ithalatçısı haline getirdiler!
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Semih Karademir, “Süt Endüstrisi Kurumunu, Et ve Balık Kurumunu, Yem Fabrikalarını özelleştirenler, tarımda kendi kendine yeten ülkemizi saman ithal eder durumuna getirenler mevcut durumdan şikâyetçi olamazlar” dedi.
“Milli Tarım Projesi”nin tanıtım toplantısında domates-biber fiyatı, et fiyatı, sebze çeşitlerinin azlığı, toprakların azotlu gübreler ile kirletilmesi ve beton yığınına dönüşmesinden şikâyetçi olanların bu sorunları yaratanlar olduğunu söyleyen Karademir, fiyatların yüksek olmasının en büyük nedeninin üretici ile tüketici arasında tüccar, komisyoncu, toptancı, perakendeci gibi çok fazla aracı olması olduğunu vurguladı.
Karademir sözlerini, “Bu kadar çok fazla aracı olması hem üreticinin ürününü düşük fiyattan satmasına hem de tüketicinin ürünü yüksek fiyattan satın almasına neden olmaktadır. Bu nedenle üretici fiyatı ile tüketici fiyatı arasında uçurum oluşmaktadır. Bu uçurumu ortadan kaldıracak tek çözüm kooperatifleşmedir. Ancak, maalesef Milli Tarım Projesinde kooperatifleşme ile ilgili hiçbir şey yer almamaktadır” şeklinde sürdürdü.
“TARIM ALANLARI DARALTILIRKEN SEBZE ÇEŞİDİ NE KADAR ARTIRILABİLİR?”
Tarımsal üretimde esas meselenin sebze çeşidini artırmak olmadığına dikkat çeken Karademir, sorunun çiftçinin ürettiği sebzeleri uygun fiyattan piyasada satabilme garantisinin olmaması olduğunu vurguladı. “Özellikle sebzenin dayanıklılığı çok düşük olduğu için çiftçi kısa sürede elinden çıkarması gerekmekte, bu nedenle de çiftçiler bu riskli alana girmek istememektedir” diyen Karademir, sözlerini “kaldı ki tarım alanları daralırken sebze çeşitlerini ne kadar artırılabilir?” şeklinde sürdürdü.
ET FİYATLARI NEDEN YÜKSEK?
Süt Endüstri Kurumu (SEK) ve sonradan geri kamulaştırılan Et ve Balık Kurumu özelleştirilmelerinin, özellikle de SEK fabrikalarının kapatılmasının hayvancılığa darbe vurduğunu kaydeden Karademir, “üreticiler, yem maliyetlerinin sürekli artması, ürünlerinin para etmemesi, canlı hayvan ve et ithalatı dolayısıyla artık hayvancılık yapamayacak noktaya geldikleri için hayvancılığı bıraktı” dedi.
Türkiye’de besiciliğin süt sığırcılığına bağımlı olduğunu dile getiren Karademir, “yani süt fiyatları iyi giderse, besicilik de iyi gider ama süt fiyatları kötü giderse üreticiler hayvanlarını kesime yollar. Doğum yapan hayvan olmayınca da et sıkıntısı baş gösterir” şeklinde konuştu.
“AMAÇ SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK DEĞİL ORGANİK ÜRÜN TALEBİNİ KARŞILAMAK”
Sürdürülebilir tarım politikaları için tarım topraklarının korunmasının önemine de değinen Karademir konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Türkiye tarım politikalarında sürdürülebilir tarımın bir tarımsal üretim biçimi olarak yaygınlaştırmaktansa belli bir organik ürün talebinin karşılanmaya çalışıldığı görülmektedir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, tarım toprakları betonlaşıyor diye şikâyet ediyor ama Türkiye’nin tarım alanları 2 milyon 630 bin hektar, yani yüzde 10 oranında, yani neredeyse bir Trakya Bölgesi kadar kimin zamanında daraldı? Kimin zamanında tarım arazilerinin vasfını değiştirmek için yasal düzenlemeler yapıldı? Toprak Koruma Kurulu’ndan tarım arazilerinin tarım dışına çıkartılmasıyla ilgili kararlar nasıl geçti? Ve kimin zamanında zeytin arazileri maden çalışmaları için ortadan kaldırılmak isteniyor? Kimin zamanında inşaat sektörü aldı başını yürüdü? Kimin zamanında AVM’ler gözbebeği haline getirilip tarım arazilerin üzerine dikildi?”