YURTİÇİ-YURTDIŞI – Süleyman DAĞISTANLI
“Allah’ın rızasını kazanmak ve kalplerini sağlamlaştırmak için mallarını sarf edenlerin durumu, yüksekçe bir tepede bulunan, bol yağmur aldığında yemişlerini iki kat veren, bol yağmur yağmasa bile çisentisi düşen bir bahçenin durumu gibidir. Allah işlediklerinizi görür.” (Bakara 265)
“Sana, ne sarf edeceklerini sorarlar, de ki: Sarf edeceğiniz mal, ana baba, yakınlar, yetimler, düşkünler, yolcular içindir. Yaptığınız her iyiliği Allah şüphesiz bilir.” (Bakara 215)
Kurban Bayramının yaklaştığı şu günlerde bir Cuma namazı sonrası cami önüne stant kurmuş Diyanet Vakfı’nın, büyük puntolarla yazdığı “Kurban fiyatları Yurtiçi 575 / Yurtdışı 400” afişi dikkatimi çekti geçenlerde. Ancak İnsani bir vakıf (!) tarafından asılan benzer bir afiş daha çok dikkatimi çekti bugün. Zira bu insani(!) vakıf afişe, Kurban fiyatı 450 lira diye yazmış ancak yurtiçi/yurtdışı ayrımı yapmamıştı nedense. İlginç olan ise aynı afişte yer alan “93 ülkede” ifadesiydi. Dünyanın 93 ülkesinde ve kendi ülkemizde aynı ücretle kurban kesmek büyük marifet (!) doğrusu. Meğer bu vakıf, dünyanın 93 ülkesinde kurban kesiyormuş 22 yıldır.(!) Her neyse bu afişi gördükten sonra yalancı ve sahtekâr olduklarını bildiğimiz süfyaniler ve onların uşakları olan bazı insani vakıfların(!) gerçekten de ne kadar insani(!) olduklarını bir kez daha görebilmek için birkaç şey yazmak istedik.
Öncelikle kurbanı et olarak algılamadığımızı belirterek başlamak istiyoruz. Burada amacımız, ülkemizin ve halkımızın başına geçirilmiş süfyanilerin halkımıza yönelik her an ve her yerde ihanet peşinde koştuklarını göstermektir.
Dünya üzerinde bulunan 177 ülkede yaşayan insanların yıllık et tüketimlerinin sıralandığı bir listede Türkiye’nin kişi başına 32 kilogram et ile bu listenin 121.sırasında yer aldığını belirtmekle başlayalım. Bu listenin en başında, kişi başına yıllık 125 kilogram et ile Lüksemburg yer alıyor. Brezilya, Meksika, ABD gibi ülkeler 90-100 kg. arasında yer alırken AB Ülkeleri ortalama 77 kg. et tüketiyor yıllık. Orta Afrika’da ki Gabon Cumhuriyeti’nde 58 kg Güney Afrika’da 47, Ukrayna’da 44, Myanmar’da 29, Nikaragua’da 28 kg et tüketiyor insanlar yıllık ortalama. Dünya et tüketimi ortalamasının 38 kg olduğu bir zamanda, et tüketim ortalamasının 32 kg olduğu bir ülkenin dünyanın 93 ülkesinde yardım(!) amaçlı kurban kesmesi(!) gerçekten düşündürücü.
Bu sayıların aslında, kişi başına düşen milli gelir gibi düşünerek gerçeğin hayli üzerinde olduğunu da unutmamak gerekir. Zira kendi ülkemiz üzerinde düşünecek olursak ülkede aylık 2 kg. et tüketen ya da şöyle söyleyelim, 5 kişilik bir eve aylık 10 kg. et alabilen kaç kişi var acaba? Yani kısaca tüm dünyada ve ülkemizde gerçekte zenginlere ve ülkelerin başına çöreklenmiş süfyanilere peşkeş çekilen şeyler, resmi(!) istatistiklerde ülke nüfusuna bölünerek fakirlere veriliyormuş gibi yapılır. (Dünya nüfusunun %3’ünün servetinin geri kalan %97’sinin servetinin toplamına eşit olması gibi. %1’in %99’u sömürmesi gibi mesela.) İşin ilginci, ülkemizde kişi başına düşen yıllık gelirin 10.500 dolar olduğunu açıklayan süfyanilerin, halkımızın bu para ile yıllık ortalama 32 kg. et almaya gücü yeterken, kişi başına düşen milli geliri 1.200 dolar olan Nikaragua gibi bir ülkede halkın 28 kg et yiyebilmesinin hikmetlerine(!) değinmiyor olmalarıdır.
Bu açıklamadan sonra, kendi verdikleri rakamlarda dahi sadece dünyanın 50 küsur ülkesinden daha fazla et tüketen ülkemizde ki Müslümanların parasıyla, dünyanın 93 ülkesinde kurban kesip(!) ihtiyaç sahiplerine et dağıttıklarını(!) iddia eden süfyaniler ve uşaklarının, halkların kalbindeki imanından cebindeki parasına kadar çalmanın derdinde olduğuna bir kez daha şahit olmaktayız.
Mutlak şer oldukları için kendilerinden hiçbir zaman hayır sadır olma imkânı bulunmayan süfyanilerin bu eylemleri ile de toplumda maddi ve manevi olarak birçok fesada yol açtıkları muhakkak. Bunlardan en önemlisi toplumu bireyselleştirip ümmet olma bilincinden uzaklaştırmasıdır. Karnı doyanın aç kalanlardan habersiz olduğu, evi olanın sokaklarda yatanları umursamadığı, arabası olanların yürüyenleri görmediği, gencin yaşlıdan, sağlıklının hastadan habersiz olduğu bir toplum. Kısacası zenginin fakirden habersiz olduğu hatta görmediği ve umursamadığı bir toplum. Gözden ırak olanın gönülden ırak olacağını bilen süfyaniler, mezarlıkları şehrin dışına yapan Avrupa gibi yoksul ve fakirleri değil zenginlerin mahallelerine yaklaştırma, geçtikleri yoldan dahi silip süpürme(!) derdine düşmüş ve şehirlerini dahi bu şekilde dizayn etmişlerdir. Ülkede kıt kanaat geçinen ve ekonomik darlığına rağmen kurban kesmeyi ihmal etmeyen halkı da, beraberce yaşadıkları yoksul, gariban akraba ve komşularından uzak tutma, araya uçurumlar koymayı da ihmal etmeyen süfyaniler, yılda birkaç kez dahi olsa yakınları ve çevresindeki fakirleri gözetme imkânı bulan halkı da bu kardeşlik duygusundan mahrum bırakmakta, aynı zamanda ceplerini boşaltarak uşaklarına peşkeş çekmektedirler. Halkın birbirine daha fazla kenetlendiği ramazan aylarında bu insani(!) vakıflar aracılığıyla toplanan fitre, yardım; Kurban bayramlarında toplanan kurban paraları ile halkların birbirlerine bizzat yardım etmesi, yakınındaki ve çevresinde ki insanları tespit edip görmesi engellenmekte, insanları “paranı ver gerisini düşünme” kıvamına getirmektedirler. Oysa her ibadetin bir felsefesi, uhrevi olduğu kadar dünyevi hayata dair hikmetleri ve sırları da olduğunu bilen bizler, süfyanilerin tüm ibadetleri tabiri caiz ise otomatiğe bağlamaları, yaptıkları bu işin meydana getirdiği zararlardan sadece bir kısmıdır. Şöyle bir etrafımıza baktığımızda, dünyada ki diğer ülkelere yardım etmekten ziyade halkların yardıma muhtaç olduğu ülkemizde, diğer ülkelerde kurban kesmek(!) için para toplayanların aslında bu halka ne denli düşman olduklarını görebilmek adına çok önemlidir.
Ayetle sabit olan birçok günahı devlet eliyle işleyen süfyanilerin, yazının başında verdiğimiz ayeti hiçe sayarak halkın uzakları bahane edip yakınları görmemesine neden olması hiç de şaşırtıcı değildir aslında.
Özellikle hem yurtiçi hem de yurtdışı kurban fiyatlarını(!) cazip göstererek halkların kendilerine daha fazla rağbet göstermesini sağlayan süfyaniler halkın daha hassasiyet gösterdiği bölgelerde fiyatı arttırmakta ve aynı bölge için farklı dernekler çok değişken fiyatlar vermektedir. Örneğin Filistin de kurban kesmenin bedelini Kimse neyse gibi bir vakıf 1000 lira olarak belirlerken deniz yıldız fener benzeri bir dernek Filistin için kurban fiyatını 700 lira olarak belirliyor. Tabi aynı vakıflar Burkina Faso gibi bir ülkede 300 liraya kurban kesebiliyor(!). Filistin’in bu kadar farklılık arz etmesi, adı geçen derneklerin İsrail ile olan ilişkilerinin seviyesine göre değişiyordur belki de kim bilir?
Sonuç olarak; değil et, ekmeğin bile bayatını arayan veya 10 kuruş ucuz olduğu için saatlerce elinde poşet ile ekmek kuyruğunda bekleyenlerin olduğu bir ülkede, eşi dostu, yakın ve akrabasının kesebiliyorsa eğer kendisine vereceği bir parça ete dahi göz diken ve halkların bu yardımseverlik ve infak kültürü ile birbirine kenetlenmesine dayanamayan süfyaniler, toplumsal hayatın her alanında olduğu gibi bu alanda da süfyanilikleri gereği habisliklerini ortaya koymuşlardır.
Rabbim bizleri süfyanilerin habisliklerinden muhafaza etsin. Niyetlerimizi halis, amellerimizi makbul eylesin. Şimdiden Kurban Bayramımız mübarek olsun, gönlümüz sürurla dolsun. Amin.