Yıpratma Savaşı – Hüseyin Yahya CEVHER
Yıpratma Savaşı – Hüseyin Yahya CEVHER
Yıpratmak; yıpranmış duruma getirmek, eskitmek; (türlü etkenler) eski gücünü yok etmek şeklinde tanımlanıyor. Son günlerde yıpratma savaşının zirvelerinde geziyoruz. Kim kimi yıpratıyor diye sorarsınız kimin gücü kime yetiyorsa, kim yıpranıyor diye sorarsanız bu süreçte azığını daha önceden hazırlamayan herkes yıpranıyor, yıpranmaya devam edecek.
Dışarıdan bakan bizler için olayların sürüncemeli devam ettiği şeklinde bir düşünce oluşabilir. Ben de oluştuğu için bu şekilde bir yazı yazıp halkımızla dertleşmeyi uygun gördüm. 13 Ağustos’un 14 Ağustos’a bağlanmasına dakikalar kala son Gazze savaşındaki ateşkes süresinin bir kez daha uzatılıp uzatılmayacağı tartışıladursun bir yandan korsan İsrail’in işgal ettiği topraklarda sirenlerin çaldığı, bir taraftan müzakereci heyetlerin evlerine geri döndükleri, bir yandan Gazze’de bombalamaların başladığı şeklinde haberler geliyor.
8 Temmuz 2014 günü havadan ve denizden başlayan 17 Temmuz 2014 günü karadan saldırıyla desteklenen son Gazze savaşı yıpratma savaşı formatıyla devam ediyor. Korsan İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları ve Gazze’deki mücahidlerin karşılık vermeleri sonucunda bu defa farklı bir savaş veriliyor. Zira direniş güçleri artık gözle görülür bir diz çöktürme yapmak için münafıkların eğip bükemeyecekleri bir kazanım elde etmeden ateşkes yapmak istemiyor, korsan İsrail’in yenildiğinin tüm dünya tarafından tam manasıyla anlaşılabilmesi için ciddi manada tavizler isteniyor ve bu sefer yüce Allah(cc)’ın izniyle bu kazanımlar elde edilecektir, inşAllah…
Bu savaşa damga vuran olay bence ateşkeslerdir. Defalarca saatlik, günlük, 3 günlük ateşkes yapıldı ve belki de yapılmaya devam edilecek. Yıpratma savaşı olarak isimlendirdiğim bu son savaş sahada kazanımın masada da alınacağı önemli bir savaş olacak ve direniş ekseni hazırladığı azık ile bu yıpratma sürecinden başarıyla çıkacaktır.
8 Temmuz’da başlayan savaşta korsan İsrail uşaklığı konusunda en ufak bir şüphenin olmadığı Mahmud Abbas ve Mısır rejimi direniş güçlerine 14 Temmuz akşamı 15 Temmuz’dan geçerli olmak üzere bir ateşkes dayatmak istedi. Korsan İsrail ateşkesi hemen kabul etti. Tabii dünya medyası herkes kabul etti formatından haberler verirken direniş güçleri ilk tokadı attı. “Ateşkesten falan haberimiz yok, ayrıca bu sefer ateşkes yapılmak isteniyorsa bedelini ödemeden yaptığınız geçmiş ateşkesler gibi olmayacak” eksenli mesajlar verildi. Tüm dünya şoktaydı. Korsan İsrail kafasına göre bombalayıp, kafasına göre sonlandırabileceği bir savaş atmosferine artık gücünün yetmeyeceğini öğrendi ama asıl şoku Mahmud Abbas ve Mısır rejimi gibi münafıklar yaşadı çünkü direniş güçleri artık bu desenli yılanların pillerinin bittiğini resmen dünyaya duyurmuş oldu.
Tüm dünya direnişin ateşkesi kabul etmeyişinin ardından direnişi suçlamaya çalışırken mustazaf Gazze halkının “Mücadeleye Devam Direnişçilere Selam” formatlı mesajları olayın matematiksel bir dengesinin olmadığını ispatladı. Evi enkaza dönmüş, çoluğunu çocuğunu bu uğurda feda etmiş analar, babaların şehadet parmağını kaldırıp “Hasbinallah ve ni’mel vekil ve ni’mel Mevla ve ni’men nasir” (Allah bize yeter, O ne güzel vekildir. Ne güzel Mevla ve ne güzel yardımcıdır.) duasını tüm samimiyetleriyle dünyaya haykırmaları hem direniş güçlerine azim verdi, hem de Batıl cephesine hücrelerine kadar korku saldı.
Direniş güçleri 16 Temmuz günü ateşkes şartlarını açıkladı. Kısaca vurgulamak gerekirse bağımsız Filistin devletini gayri resmi olarak ilan ediyorlardı. Normal bir devlet gibi Mısır ve İsrail’e bağımlı olmadan giriş-çıkış yapabilmek, liman-hava alanı gibi dış dünya ile bağlantıların sağlanması, ablukanın sona erdirilmesi ve esirlerin serbest bırakılması…
Refah kapısı göstermelik olarak biraz açık bırakılıp, korsan İsrail üzerinden de Türkiye gibi yönetimlerin Gazze’deki mazlumlara gönderdiği çikolata makinelerine izin verilip esirlerden bir grup ta serbest bırakılabilirdi. Bunlar daha öncede yapılmış şeylerdi ama bu seferki özellikle liman-hava alanı isteği ile bağımsız yaşamın garanti edilmesi tüm dünyada halen direniş ekseninin gücünü anlayamamış milyonları uyandıracak büyük bir hamle olduğundan siyonist İsrail’in bu lokmayı yutması kolay olmayacak bu yüzden de durmadan iki ileri bir geri formatında biraz ateşkes, biraz savaş şeklinde yıpratma savaşı sürüyor.
17 Temmuz’da BM 5 saatlik bir insani ateşkes önerse de korsan İsrail bunu kabul etmeyerek yok olan itibarını koruma adına karadan Gazze’ye giriş yaptı. Eceli gelmiş it misali kontrolsüz bir şekilde Gazze’ye saldıran korsan İsrail yüzlerce askerini ölü bırakarak, geri çekildi. Çekilirken de direnişin tünellerinden “tespit edebildiği” bir çoğunu yıktığını iddia etti. Şimdiden söyleyelim çok yakında direniş güçleri tünelleri kullanarak ciddi bir operasyon yapar, korsan İsrail iyice rezil olur.
26 Temmuz’da 12 saatlik bir ateşkes daha yapıldı. Hemen ardından korsan İsrail yine ateşkes diye yalvaran taraf olarak 24 saatlik uzatma teklif etti fakat direniş güçleri bunu da kabul etmeyerek ikinci tokatı da indirmiş oldu.
1 Ağustos günü ilk 3 günlük ateşkes devreye girer girmez, korsan İsrail Hadar Goldin adlı askerinin esir alındığını iddia ederek Refah’ta çok büyük bir katliam gerçekleştirdi. Katliam için bahaneye ihtiyacı olmadığını düşündüğüm korsan İsrail’in esir alındığını iddia ettiği Hadar Goldin’in daha sonra cenazesinin yapıldığı ile ilgili haberler vermesi kafaları karıştırsa da şu an için esir asker veya askerlerle ilgili durum henüz netliğe kavuşmuş değil zaten direniş güçleri bu konuyla ilgili en ufak bir bilgi vermenin karşılığında büyük kazanımlar elde etmeyi planlıyor.
3 Ağustos günü korsan İsrail giremediği Gazze sınırlarından geri çekilmek zorunda kaldı. Eline yüzüne bulaştırdığı savaşı münafık dostları yardımıyla masada kazanmak için o zamandan beri ateşkes görüşmeleri devam ediyor. 5 Ağustos – 8 Ağustos ve 10 Ağustos – 13 Ağustos 3’er günlük ateşkeslerinin ardından az önce de yazıyı yazarken 5 günlük bir ateşkesin daha yapıldığı haberleri geldi.
Hak cephesinde miyiz?, Evet. Bu savaşın sonucundan kesin biz kazanacak mıyız?, Evet. Bizi yıpratabilirler mi? Hayır. O zaman;
…
..
.
Yıllardır, uygarlıktan sana hep enkaz kaldı
Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı.
Tasalanma yiğidim; zaman bizden yanadır
Külümüzden yükselen duman bizden yanadır
Son durak, son ilahi ferman bizden yanadır
Dünya düşman olsa da, iman bizden yanadır
Kapıları açacak çoşkun bin niyaz kaldı
Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı
Mahzenlerde beklemek ziyan artık, yiğidim
Fecr-i sâdık vaktidir; uyan artık yiğidim
Ateşlere girsen de, dayan artık yiğidim
Hakikate dönüyor rüyan artık, yiğidim
Zalimler için karar verildi; infaz kaldı
Ufka bir bak yiğidim, inkılâba az kaldı.
{ Uyan Artık Yiğidim/Nurullah Genç}
Az kaldı der ve bitiririz. Vesselam.
2 Comments