Yedi Bela IŞİD – Hüseyin Yahya CEVHER
Yedi Bela IŞİD – Hüseyin Yahya CEVHER
Geçtiğimiz günlerde gündemi yorumlayan bir kişinin süper güç ile ilgili tanımı ilgimi çekmişti. Kim olduğunu ve nerede dinlediğimi tam olarak hatırlayamıyorum çünkü o an için not alma imkanı oluşmadı. Yorum genel manada şu şekilde idi; “Bir ülke askeri, ekonomik ve siyasi alanlarda güçlü ise süper güçtü eskiden ben şimdi buna bir de bela olma gücünü ekledim” dedi.
Bu yorumu malum son dönemin bir numaralı gündem maddesi IŞİD terör örgütü ile ilgili yapmıştı. Tabii ki bu yorumcunun yorumları kafaları karıştırma, ortalığı bulandırma eksenliydi. Ama bu “bela olma gücü” tabiri bence son dönemdeki terörist faaliyetleri açıklamak için güzel bir ifadeydi.
Özellikle dünya halklarına zulmetme, köleleştirme ve yok etme planları 1979’da İran İslam İnkılabı ile sekteye uğrayan küresel siyonizm ve emperyalizm yaptıkları yüzlerce yıllık planlarının bozulması sonrasında bir türlü dikiş tutturamamış, hızla yok oluşa giderken uzun vadeli planlar bir kenara çok kısa vadeli planlarla ömürlerini uzatmanın arayışına girmişlerdir.
Yapısı itibariyle yok etme, bela olma, pislik yapma özelliğine sahip olan Batıl Cephe son yıllarda daha çok gördüğümüz terör belası ile dünya halklarına zulmetme eylemlerine daha da hız vermiştir. Afganistan coğrafyasında önce Rus emperyalizminin ardından da Amerikan emperyalizminin ardı ardına aldığı ağır yenilgiler küfür güçlerine İslam dünyasının karşısında direk savaştıkları zaman asla kazanamayacaklarını iyice belletmiştir. Bunun sonucu olarak söylemleri bizden eylemleri siyonizmden yana olan kişi, kurum ve kuruluşlar faaliyetlerini daha da artırmıştır.
Bir ortamda Nusra, İslami Cephe, IŞİD, Ahrar Şam gibi terör örgütlerinin isimlerinin ayrı ayrı anlatılarak gündemin sürdürülmesine itiraz eden bir büyüğümüz “Hepsine ayrı ayrı isim vermeye ne gerek var, El Kaide deyin yeter” demişti. Bugün gelinen noktada bu tespitin ne kadar yerinde olduğu bir kez daha anlaşılıyor. Zira isim değişiklikleriyle halkların zihninde geçmişi temizleme ve yeni olanı araştırma-bakma-bekleme süreci ile zulümleri için zaman kazanan halk düşmanları hepsi Büyük Şeytan Amerika ile korsan İsrail’in gayri meşru çocukları olan bu terör oluşumları eliyle dünya halklarının başına bela olmuş durumdadır.
Amaca giden her yolu mübah saymayan yüce İslam dininin aksine “ya benimsin ya kara toprağın” mantığıyla dünya halklarına karşı hareket eden küfür güçleri kendilerine uşak olmayanları katlederek bu dünyadaki hayatlarına son verme veya zehir etme çalışmalarını sürdürmektedir. Afganistan, Pakistan, Suriye, Irak, Lübnan, Nijerya, Somali, Yemen, Mısır başta olmak üzere dünya müslümanlarının başına bir çok İslam beldesinde bela olmuş bu El Kaide terör örgütü bağlantılı kişiler Büyük Şeytan Amerika ile korsan İsrail’in gayri meşru çocuklarıdır.
Batıl’ın hayatını idame ettirebilmesi için bulandığı Hak olarak bu terör örgütleri gösterilebilir. Bunlar şimdiye kadar bir tane bile İslam düşmanlarına karşı eylem gerçekleştirmezken ne hikmetse bir anda şehirleri ele geçirebilmekte, yüz binlerce insanı yerinden yurdundan edebilmektedir. Resmi olarak 1988’de adı duyurulan El Kaide terör örgütü 2001 yılında 11 Eylül saldırıları ile palazlandırılmış ve ABD’nin Irak işgalinin fiyaskoyla sonuçlanması üzerine 2011 yılında bertaraf edilmiştir.
İşin ilginç yanı ise 2011 yılında aktif olarak başlayan Direniş Ekseni’nin altın halkası Suriye’yi yok etme sürecinde terör örgütleri de ciddi bir evrim geçirmiş, özellikle Ortadoğu’daki siyonizmin eli-kolu olan süfyani rejimin usta olduğu bela olma gücü işi bambaşka bir boyuta taşımıştır. Bir anda önüne gelen bir terör örgütü kurar olmuş ve bunlara sınırsız destek verilmeye başlanmıştır.
Örneğin son dönemde popüler olan ve Irak Şam İslam Devleti(IŞİD) olarak anılan hatta kendilerine “İslam Devleti” gibi mübarek bir ismi alan NATO’nun BOP’ni uygulamak için kullandığı çete gücü Irak’ta 2003 yılından beri faaliyette bulunduğu iddia edilen Irak İslam Devleti veya Irak El Kaidesi grubudur. Bunlar Irak halkının direnişini baltalamak, tertemiz sütü kirletmek için çıkarılan bir pislik hükmündedir. Iraklı Hizbullahilerin başarılı operasyonları sonucu ardına bakmadan kaçan Büyük Şeytan Amerika ve uşakları gittikten sonra bunlar bir müddet yuvalarına çekilmiş ve Suriye’nin hedef alınma sürecinde Suriye-Irak sınırında emperyalizmin emirlerinin taşeronluğunu yapmaya devam etmektedirler.
Sözü fazla uzatmadan gittikleri her yere kan ve gözyaşı götüren halk düşmanları ustalık dönemleriyle birlikte terörü dünya halklarına bela ederek giderayak tüm dünyayı yakmaktan çekinmeyeceklerini adeta bizlere göstermektedirler. Uzun yıllardan beri yetiştirdikleri ve yerleştirdikleri uşakları ile bu terör örgütlerinin çok güçlü olduğu imajını vermektedirler. Örneğin Musul’un işgal edilmesi bölge valisinin ve fitneci satılmış siyasi liderlerin eliyle olurken, Nijerya’da Boko Haram’ın kaçırma eylemleri de yine bizzat rejim tarafından izinli bir şekilde yapılmaktadır. Lübnan’da Saad Hariri ve yandaşlarının beslediği teröristler problem çıkarmayı sürdürürken, Suriye’de ise komşu ülke Türkiye’nin verdiği sınırsız destekle teröristler halkın başına bela olmuş durumdadır.
Yine Üstad Bediüzzaman Said-i Nursi Hazretlerinin bu rejimi tanımlarken keyfi-küfri-cebri ifadelerini kullanması ve Mehmed Kayalar Ağabey’in “Görmemiş tarih-i âlem böyle zalim bir eli” diyerek bizleri uyarması boşuna değildir. Bunlar Firavunları, Nemrutları sollamış kravatlı canavarlardır.
El Kaide başta olmak üzere üretilen/türetilen tüm terör örgütleri emperyalizmin bela olma gücünün bir yansıması olarak dünya halklarına zulüm için çalışıp çabalayan operasyon odalarının ürünüdürler. Bunların liderleri mevcut rejimlerin liderleri olup emirler bizzat siyonizm projesini yönetenler kim ise onlar tarafından verilmektedir. Son günlerde Irak’a havadan IŞİD bahanesiyle saldıracağını açıklayan ve saldıran şeytani güçler, asıl hedef Suriye’ye sürtünmek için hızlıca kuzey Suriye’deki Kürtleri hedef alarak Türkiye’ye doğru kaçırma planını devreye sokmuş, böylece Suriye’ye müdahale edilmeden terörün kökü kazınmayacak mesajı vermek istemektedirler.
İyi de; 2011 yılının başında bölgede böyle bir sorun yoktu. 2000 yılında da. Önce terörü bölgeye getirerek sonra da terörle mücadele edeceğiz diyerek bölge halklarını katledip, yerinden edip Büyük İsrail için alan-ortam oluşturmak istendiğini artık çocuklar bile biliyor, dolayısıyla bir türlü tam harekete de geçemiyorlar ama zamanları da daralıyor.
El Kaide projesini sürüncemeyle 10 yıl hayatta tutabilen Batıl Cephe, terör örgütlerinin enflasyonu olarak tabir edilebilecek bu süreci 5 yıl bile sürdüremeyecektir, İnşAllah. Her türlü baskı, zorlama, zulüm ve bela olmaya rağmen başta Suriye ve Irak olmak üzere tüm direniş cephesi mensuplarının dik duruşu, küfür dünyası darmadağın edecektir, İnşAllah. Vesselam.