Hüseyin Yahya CEVHER

Yarın 11 Şubat – Dünya halklarının en büyük bayramı… – Hüseyin Yahya CEVHER

yarin-11-subat

Yarın 11 Şubat – Dünya halklarının en büyük bayramı… – Hüseyin Yahya CEVHER

Karanlıklar içerisindeki dünyamız 1979 yılının 11 Şubatında ilahi bir zafer, Kur’ani bir Fecr, ebede kadar batmayacak İslam İnkılabı güneşi ile aydınlanmış, yeryüzünden tamamen silinmiş olan yüce İslam dini Peygamber Efendimiz(sav)’in 1400 yıl önce söylediği gibi Hz.Selman-ı Farisi’nin kavminden olan İranlı yiğitler tarafından yeniden ihya edilmiş, tüm dünya halklarının korkudan tir tir titrediği ve zulmünün altında inim inim inlediği Büyük Şeytan Amerika ve dostlarına yine Peygamber Efendimiz(sav)’in torunlarından büyük devrimci İmam Humeyni(ra) tarafından büyük bir tokat atılmış ve bu darbe “Amerika hiç bir halt edemez” şeklinde sloganlaşarak tüm mustazafların ve yalın ayaklıların yaşaması için en büyük ümit kaynağı ve vesile olmuştur.

İşte yarın yani 11 Şubat 2014 bu yüce hareketin kilit noktası İran İslam İnkılabı’nın kuruluşunun 35.yıldönümüdür. İran İslam İnkılabı gerek son yüzyıldaki İslami hareketler içerisinde başarıya ulaşmış tek İslami hareket olması, gerekte hiç bir sınır tanımadan tüm dünya halklarını kucaklayıcı yapısı nedeniyle çok önemli, dikkate alınması gereken ve biz mustazaf yalın ayaklılara yaşama ümidi verdiği için her daim hatırlanması gereken bir olgudur.

Yazılacak çok satır, anlatılacak çok mevzu var. Bizim bu yazıda dikkat çekeceğimiz hususlar İran İslam İnkılabı’nın cihanşümul oluşu ve halkın etkisi ile ilgili olacaktır.

İran İslam İnkılabı’nın dünya halkları üzerinde bıraktığı etki ile ilgili çok sayıda aktarılacak olay var ise de şimdilik aşağıdaki en güzel ve en anlamlı örnek ile yetiniyoruz:

11 Şubat 1979’da gerçekleştirilen Cihanşümul İslam İnkılabı üzerinden henüz birkaç aylık kısa bir zaman geçmişti ki, Lakota Kızılderilileri’nin önde gelen reisleri İmam Humeyni’ye bir mektup yazarak aynen şu şekilde seslenirler:

“Saygıdeğer önder Ayetullah Humeyni,
Asil ve onurlu tüm Kızılderili halkları adına Sizi ve şerefli halkınızı en derin sevgi ve bağlılıkla selamlıyor, Sizi yalnızca İran halkının değil, yeryüzünün zûlme ve soykırıma uğramış tüm mazlum milletlerinin, hülâsâ bu zûlüm ve soykırımlardan en derin olarak nasibini almış biz Kızılderili milletinin de önderi olarak kabul ettiğimizi bildirmek istiyoruz. Halkımız bütün kalbiyle halkınızın yanındadır. Size, müslümanların hitab ettiği gibi ‘ey İmâm’ diyerek hitab etmek istiyoruz.”

Kızılderililer mektupla birlikte İmâm Humeynî’ye Lakota kültürüne ait çeşitli hediyeler de gönderirler. İmâm Humeynî ise cevap olarak yazdığı mektupta çok duygulandığını ve 80 yıllık ömründeki “en güzel ve en anlamlı mektubu” aldığını dile getirerek, kendi mektubunda İslam’daki “Tevhîd” ve “Allâh’ın birliği” inancından bahseder.

Bu olaydan bir yıl kadar sonra, buna benzer bir mektup daha alır, râhmetli İmâm. ABD’nin Arkansas eyâletinin Springdale Lisesi’nde okuyan Kızılderili öğrencileri İmâm Humeynî’ye bir mektup yazarlar. Kızılderili öğrenciler, mektupla birlikte İmâm’a hediye olarak bir çift çorap gönderirler ve İmâm’dan hatıra olarak kendilerine, eski ve yırtık bir çorap bile olsa, kendi şahsî bir eşyasını göndermesini isterler. İmâm Humeynî, mektubun cevabıyla birlikte onlara bir kitap gönderir. Böylece kitap okumanın insanın gelişimi ve yükselişindeki önemine dikkat çekiyor, eski bir giysiyi saklamakla bir şey olmayacağını gösteriyordu o kızıl tenli öğrencilere.İmâm cevap olarak yazdığı mektupta şunları söyler:

“Bismillâhirrahmânirrahîm, Arkansas eyâletinin Springdale Lisesi’nin aziz öğrencileri,
Sizin sevgi dolu mektubunuzu ve değerli hediyenizi aldım. Ben Kızılderililer’in ve siyâhların baskıda olduğunu biliyorum. İslam öğretilerinde beyaz, siyâh ve kızıl arasında hiçbir fark yoktur. İnsanları birbirinden ayıran tek şey takva, güzel ahlak ve güzel âmeldir. Büyük Allâh’tan istiyorum ki, siz aziz çocukları başarılı kılsın ve doğru yola hidayet etsin.Siz aziz çocuklara, büyük İslam Peygamberi’nin nasihatlerinden bir broşür gönderiyorum ve size hayır dûâ ediyorum. İnsanî değerlerde başarılı olmanız ümidiyle.”

Şimdi de İslam İnkılabı’nın müessisi İmam Humeyni(ra)’nin halkın gücü ve halkın etkisi ile ilgili söylediği bazı sözlere bakmak istiyoruz.

İmam Humeyni, İran’a döndüğü zaman halk çok sevinçli ve heyecanlıydı. Beheşt-i Zehrâ’da İmam konuşma yaptıktan sonra halkın arasına girmek istedi. İmam o anı şöyle anlatıyor. “Halkın arasına girdiğim zaman rûhumun çıktığını hissettim. Ömrümün en güzel anları halkın elinin ve ayağının altında ezildiğim anlardı.

Halkıyla kurduğu sağlam manevî bağdan dolayı İmam onlara güveniyor ve inanıyordu. O devletin kültür bakanları ile görüşmesinde şöyle söylemişti: “Sürekli bizimle ilgili haberler ve fotoğraflar yayınlanmasın. Gazete, televizyon ve radyo halka aittir; bu yüzden halkın daha fazla yere sahip olması gerekir.

Bir gün İran radyo ve televizyon kurumu başkanı İmam’a şöyle söylüyor: “Halk sizi görmek ve hakkınızdaki haberleri bilmek istiyor, bu yüzden herşeyden önce sizin fotoğraflarınız ve size ait olan haberler medyada yer almalı.” İmam ise kendisine şu cevabı veriyor: “Biz radyo ve televizyon aracılığıyla halkla tanışmadık. Bizim halkla tanışıklığımız radyo ve televizyona sahip olduktan çok önceydi. O halde bizim halkla olan ilişkimiz bu şeylere bağlı değildir.

Savaşın ilk yıllarında yapılan saldırılardan zarar görmemesi için İmam’a özel bir sığınak yapılmasına karar verildi. O bina yapılırken İmam, “Ben oraya girmeyeceğim” dedi. Bu sığınak 5 – 6 ay içerisinde tamamlandı. Sığınak L şeklindeydi. İmam savaşın sonuna kadar, bir tek kez dahi oraya girmedi. Bir defasında yanındakiler İmam’a, en azından bir kez içine girip bakmasını istedikleri halde O bunu dahi kabul etmedi ve “Dışarıdan nasıl yapıldığı belli” dedi.

Yine bir gün öğleden sonra İmam’ın Cemaran’daki evinin etrafına 7 – 8 tane füze isabet etmişti. Görevliler endişe içinde İmam’a gelip şöyle dediler: ‘Füzelerimizden birinin Saddam’ın sarayına isabet etmesine sevineceğimiz gibi, onların füzesinin de bizim eve isabet etmesi onları sevindirecektir.” İmam şöyle cevap verdi: “Allâh’a yemin olsun ki kendimle evin önünde nöbet tutan asker arasında hiçbir fark görmüyorum. Vallâhi benim ölmemle herhangi bir İranlı’nın ölmesi arasında hiçbir fark yoktur.

İmam’a babasından bir miktar arsa miras kalmıştı. İmam etrafındakileri çağırdı ve onlara bir mektup vererek şöyle söyledi: “Siz benden taraf, bana ait olan yerleri fâkirler arasında bölüştürmekle sorumlusunuz. Kullanılır olsun veya olmasın, bu arsaları layık gördüğünüz kişilerin üstüne tapulayın.”

Bir gün İmam’ın oğlu Seyyîd Ahmed Humeynî, eniştesinin (= İmam’ın damadının) babasını yemeğe çağırdı. İmam dünürüne olan saygısından dolayı akşam namazından sonra oğlu Ahmed’in evine gitti. Bu dâvet, İmam Humeynî’nin Birleşmiş Milletler Kongresi’ne katılması ile aynı zamana denk gelmişti. Herkes İmam’ın BM’de yaptığı konuşmanın ne kadar güzel, açık ve devrimci olduğunu anlatıyor, İslam’ı ve İnkılâb’ı tanıtmada ne kadar faydalı olduğundan söz ediyordu.Bu arada İmam’ın damadının babası konuşmaya başladı. Herkes susmuş O’nu dinliyordu. O İmam’ın sağlığı için dûâ etti ve “İslam’ın böyle önemli yerlerde konu edilmesi, İslam İnkılâbı önderi İmam Humeynî’nin bereketidir” dedi. İmam kendine has tevazûu ile şöyle dedi. “Bu yolu bulan ve seçen halktır; ben değil. Sorumlular ne yapacaklarını biliyorlar, ben olsam da olmasam da bu böyle devam edecektir. Bu izzet ve şerefi halkın sahnede olması bize kazandırdı.

Bir gün İmam’ın oğlu Ahmed Humeynî’nin evinde toplanılmıştı. Konu halkın fedakârlığından açıldı. İmam konuşma esnasında şöyle söyledi: “Halk çok öndedir ve biz onların arkasından koşuyoruz.” Sohbettekilerden biri şöyle dedi: “Bu söz bizim için geçerlidir, (İmam’ı göstererek) sizin için değil. Zira siz halkın önündesiniz; onların önderisiniz.” İmam o dakika içinde sinirlendi ve şöyle cevap verdi.: “Hayır, halk her zaman öndedir. Humeynî halkın önderi değildir; halk Humeynî’nin önderidir.

Müslüman halk defalarca İmam’ın konuşmalarında işitmişlerdi. İmam özellikle vurgulayarak şöyle diyordu: “Bu büyük İslam İnkılâbı, toplumun mustaz’âfları eliyle gerçekleşmiştir. Kardeşlerim; şunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayınız: Gecekondularda oturanların bir tek saç teli, köşk ve saraylarda oturanların hepsine bedeldir.

Selam olsun yüce İmamımız İmam Humeyni(ra)’ye ve yaşama ümidimiz İran İslam İnkılabı’na…

“Ey dünya Müslümanları ve Mustazafları! Kıyam edin, ayaklanın mukadderatınıza sahip olun. Ne zamana kadar mukadderatınızı Washington ve İsrail tayin edecek? Ne zamana kadar Kudüs’ünüz Amerika ve gasıp İsrail artıklarının çizmesi altında çiğnenecek? Ne zamana kadar Kudüs, Filistin ve Lübnan topraklarıyla o bölgedeki zulme uğramış Müslümanlar, canilerin sultası altında bulunacak ve sizde seyirci kalacaksınız.” haykırışıyla 1960’larda başlattığı İslami Hareket sürecini tüm dünya müslümanları ve mustazaflarına miras bırakan İmam Humeyni(ra) bizlere halkın ne kadar güçlü olduğunu hem yaşantısıyla, hem yaptığı devrimle, hem de İslam İnkılabı’nın bugün dünya üzerinde ulaşmış olduğu süper güç konumuyla ispat etmiştir.

Bugün başta biz olmak üzere tüm dünya müslümanları ve mustazaflarına düşen görev çizilen bu yoldan giderek haklarımızı elimizden alan, ceplerimizden paralarımızı alan, vatanlarımızın nimetlerinden bizi mahrum bırakan, dinimizi gerçek anlamıyla yaşamamıza izin vermeyen, insani değerlerden bizi uzaklaştıran başta Büyük Şeytan Amerika ve yandaşları olmak üzere tüm uşak rejimlerinden intikamımızı almak, yüce Allah(cc)’ın bizlere verdiği güçle aynen şehidperver İran halkı gibi kararlı bir şekilde mücadele ederek bulunduğumuz coğrafyalarda İslam’ın hakimiyetini sağlamaktır. Bunun bir hayal olmadığını bizlere ispatlayan ve bizlere ruh veren nur saçan kandillerimiz Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed Mustafa(sav)’nın pak nesli Ehl-i Beyt’in öncülerine ne kadar teşekkür etsek azdır, Allah onlardan razı olsun. Bizi onların yolundan ayırmasın, yaptığımız tüm hatalara rağmen onların sevgisi kurtuluşumuza vesile olsun, İnşAllah. Vesselam.

Related Articles

12 Comments

  1. hüseyin yahya kardeşimizden allah razı olsun . cihanşümul islam inkılabı gerçekten halkımızın ve dünya halklarının en büyük zafer bayramıdır. islam inkılabını bizlere yıllar öncesinde müjdeleyen büyük islam alimlerinden biriside üstadımız said nursidir. birkaç örnek verecek olursak :
    Ey asırlardan beri Kur’ân’ın bayraktarlığı vazifesiyle cihanda en mukaddes ve muhterem bir mevki-i muallâyı ihraz etmiş olan ecdadın evlât ve torunları! Uyanınız! Âlem-i İslâmın fecr-i sâdıkında gaflette bulunmak, kat’iyen akıl kârı değil! Yine âlem-i İslâmın intibahında rehber olmak, arkadaş, kardeş olmak için Kur’ân’ın ve imanın nuruyla münevver olarak İslâmiyetin terbiyesiyle tekemmül edip hakikî medeniyet-i insaniye ve terakki olan medeniyet-i İslâmiyeye sarılmak ve onu, hal ve harekâtında kendine rehber eylemek lâzımdır.(tarihçei hayat)
    “Evet, ümitvar olunuz. Şu istikbal inkılâbı içinde, en yüksek gür sada İslâmın sadası olacaktır!” (sünühat)
    Çok zaman evvel bir ehl-i velâyetten işittim ki: O zat, eski velîlerin gaybî işaretlerinden istihraç etmiş ve kanaati gelmiş ki, “Şark tarafından bir nur zuhur edecek, bid’alar zulümâtını dağıtacak.” Ben böyle bir nurun zuhuruna çok intizar ettim ve ediyorum. Fakat çiçekler baharda gelir. Öyle kudsî çiçeklere zemin hazır etmek lâzım gelir. Ve anladık ki, bu hizmetimizle o nuranî zatlara zemin ihzar ediyoruz.
    Madem kendimize ait değil; elbette, Sözler namındaki nurlara ait olan inâyât-ı İlâhiyeyi beyan etmekte medar-i fahir ve gurur olamaz; belki medar-ı hamd ve şükür ve tahdis-i nimet olur. (mektubat)
    Hasıl-ı kelâm: Biz Kur’an şakirdleri olan Müslümanlar, bürhana (delile) tâbi oluyoruz. Akıl ve fikir ve kalbimizle hakaik-i imaniyeye giriyoruz. Başka dinlerin bazı efradları gibi ruhbanları taklid için bürhanı bırakmıyoruz. Onun için akıl ve ilim ve fen hükmettiği istikbalde, elbette bürhan-ı aklîye istinad eden (akılcı delillere dayanan) ve bütün hükümlerini akla tesbit ettiren Kur’an hükmedecek. Hem de İslâmiyet güneşinin tutulmasına, inkişafına (açılmasına) ve beşeri tenvir etmesine (aydınlatmasına) mümanaat eden (mani olan) perdeler açılmaya başlamışlar. O mümanaat edenler (mani olanlar) çekilmeye başlıyorlar. Kırk beş sene evvel o fecrin emâreleri göründü. YETMİŞ BİRDE (H. 1371’de –M. 1952-) FECR-İ SÂDIKI BAŞLADI VEYA BAŞLAYACAK. EĞER BU FECR-İ KÂZİP DE OLSA, OTUZ-KIRK SENE (H. 1401/H. 1411 – M. 1981/M. 1991) SONRA FECR-İ SÂDIK ÇIKACAK. (Hutbe-i Şamiye, Sf. 27)

    1. Araştırmacılar için sayfanın ana bir kaynak haline gelmesine vesile olan yorumcu kardeşlerimizin tümüne said nur’un şahsında yeniden teşekkür ediyoruz.

  2. iran islam inkılabı tüm insanlığa kutlu olsun
    islam inkılabı bence tarihin enbüyük olayıdır . çünkü adem ve iblis arasında başlayan habil ve kabil ile insanlarda somutlaşan hak-batıl savaşının son sahnesidir ahirzaman islam inkılabı. ve tüm peygamberlerin idealini gerçekleştirmiştir rahmetli imam humeyni. islam inkılabı ve bu inkılabı gerçekleştiren kahraman iran halkı özellikle peygamber efendimiz (sav) tarafından birçok hadiste övülmüştür, örneğin :
    Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: “Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şu ayeti okumuştu. (Mealen): “(Siz Allah yolunda bağışta bulunmaya çağırılan kimselersiniz. Fakat içinizden bazıları cimrilik eder. Cimrilik eden ise, kendi zararına cimrilik etmiş olur. Allah ganidir; muhtaç olan sizsiniz. Eğer yüz çevirirseniz,) O, sizin yerinize başka bir topluluk getirir ki, onlar sizin gibi allah’a itaatsizlik etmezler” (Muhammed 328).
    (Orada bulunanlar):
    “Bizim yerimize kimler getirilebilir?” dediler. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, Selman-ı Farisi’nin omuzuna vurdu, sonra da:
    “Bu ve bunun kavmi!” deyip sözüne devam etti:
    “Ruhum elinde olan Rab Teâla’ya yemin olsun! Eğer ilim, Süreyya yıldızına asılmış olsa Fâris’ten (yetişecek bir kısım) kimseler ona yine de ulaşırlar.”
    Tirmizi, Tefsir, Muhammed, (3256, 3257).
    “Siyah bayraklar dalgalandığında Fars kavmine ihtiram edin; çünkü devletiniz onlarladır.”
    “Ümmetimin misali, yağmur gibidir. Evveli mi, sonu mu daha hayırlıdır, bilinmez.”
    (Ebu Davud)
    Resulullah (asm.) birgün sahabelerine:
    “Ah keşke bana doğru, havuza gelen kardeşlerimi bir görsem de, içlerinde şerbetler olan kaselerle onları karşılasam. Cennet’e girmeden önce, onlara (Kevser) havuzumdan içirsem.”

    Bu sözleri üzerine ona denildi ki:
    “Ey Allah’ın Resulü biz senin kardeşlerin değil miyiz?”

    O şöyle cevap verdi:
    “Sizler benim ashabımsınız (arkadaşlarımsınız). Benim kardeşlerim de beni görmedikleri halde bana inananlardır. Mutlaka ben Rabbimden sizinle ve beni görmeden iman edenlerle gözlerimi aydınlatmasını istedim” (1).Ramûzu’l-Ehadis s. 361, 4460 hadis (Ebu Nuaym, İbn-i Ömer’den) Ayrıca bk. Hak Dini IV, 2731

    1. İslam İnkılabı’na ışık tutan kaynaklı hadisleri halkımıza aktardığınız için Allah sizden razı olsun.

  3. selamun aleyküm
    hüseyin abi allah razı olsun . islam inkılabı evvelinin ve ahirinin en büyük bayramıdıri zira rahmetli imam humeyni :”gerçek bayram muztazafların müstekbirlere galip geldiği gündür” buyurarak kendi coğrafyasında islamı hakim kılmış ve bizlere öncülük etmiştir.
    islam inkılabı hakkın batıla galebe çaldığı ahirzaman büyük islam inkılabının (mehdi inkılabının)başlangıcıdır. ve bu inkılap fitne kalmayıncaya,din yalnız allahın oluncaya,mustazafların yeryüzüne hakim olup müstekbirlerin burnunun yere sürtülmesine kadar devam edecektir. konu ile ilgili bildiğim bazı ayetleri sizlerle ve okurlarınızla paylaşmak isterim:
    Allah içinizden iman edenlere ve salih amelde bulunanlara vaadetmiştir: “Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ‘güç ve iktidar sahibi’ kıldıysa, onları da yeryüzünde ‘güç ve iktidar sahibi’ kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir…” (Nur Suresi, 55)
    Müşrikler istemese de o dini (İslam’ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O’dur. (Tevbe Suresi, 33)·
    Elçilerini hidayet ve hak din üzere gönderen O’dur. Öyle ki onu (hak din olan İslam’ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır; müşrikler hoş görmese bile. (Saff Suresi, 9)
    Allah’ın yardımı ve fetih geldiği zaman, Ve insanların Allah’ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde, Hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir. (Nasr Suresi, 1-3)
    Ve seveceğiniz bir başka (nimet) daha var: Allah’tan ‘yardım ve zafer (nusret)’ ve yakın bir fetih. Mü’minleri müjdele. (Saff Suresi, 13)
    De ki: “Hak geldi, batıl yok oldu. Hiç şüphesiz batıl yok olucudur.” (İsra Suresi, 81)
    … Onların ardından sizi yeryüzünde halifeler kıldık. (Yunus Suresi, 13-14)
    Andolsun, Biz Zikir’den sonra Zebur’da da: “Şüphesiz Arz’a salih kullarım varisçi olacaktır” diye yazdık. (Enbiya Suresi, 105)
    Andolsun, gönderilen kullarımıza (şu) sözümüz geçmiştir: “Gerçekten onlar, muhakkak nusret (yardım ve zafer) bulacaklardır. Ve hiç şüphesiz; Bizim ordularımız, üstün gelecek olanlar onlardır.” (Saffat Suresi, 171-173)
    Allah, yazmıştır: “Andolsun, ben galip geleceğim ve elçilerim de.” Gerçekten Allah, en büyük kuvvet sahibidir, güçlü ve üstün olandır. (Mücadele Suresi, 21)
    Allah’ı, sakın elçilerine verdiği sözden dönen sanma. Gerçekten Allah azizdir, intikam sahibidir. (İbrahim Suresi, 47)
    Ki O, elçilerini hidayetle ve hak din ile, diğer bütün dinlere karşı üstün kılmak için gönderdi. Şahid olarak Allah yeter. (Fetih Suresi, 28)
    Ve onlardan sonra sizi o arza mutlaka yerleştireceğiz. İşte bu, makamımdan korkana ve tehdidimden korkana ait (bir ayrıcalıktır). Fetih istediler, (sonunda) her zorba inatçı bozguna uğrayıp -yok oldu- gitti. (İbrahim Suresi, 14-15)
    Şüphesiz, Biz sana apaçık bir fetih verdik. Öyle ki Allah, senin geçmiş ve gelecek (her) günahını bağışlasın, üzerindeki nimetini tamamlasın ve seni dosdoğru bir yola yöneltsin. Ve Allah, sana ‘üstün ve onurlu’ bir zaferle yardım etsin. (Fetih Suresi, 1-3)
    Ancak iman edenler, salih amellerde bulunanlar ve Allah’ı çokça zikredenler ile zulme uğratıldıktan sonra zafer kazananlar başka. Zulmetmekte olanlar, nasıl bir inkılaba uğrayıp devrileceklerini pek yakında bileceklerdir. (Şuara Suresi, 227)
    Sonra Biz, elçilerimizi ve iman edenleri böyle kurtarırız; mü’minleri kurtarmamız Bizim üzerimize bir haktır. (Yunus Suresi, 103)
    De ki: “Hak geldi, batıl yok oldu. Hiç şüphesiz batıl yok olucudur.” (İsra Suresi, 81)
    Kendisine bereketler kıldığımız yerin doğusuna da, batısına da o hor kılınıp-zayıf bırakılanları (müstaz’afları) mirasçılar kıldık… (Araf Suresi, 137)
    Ağızlarıyla Allah’ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor. (Tevbe suresi, 32)
    Onlar, Allah’ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, Kendi nurunu tamamlayıcıdır; kafirler hoş görmese bile. (Saff Suresi, 8)
    De ki: “Herkes gözetlemektedir; siz de gözleyip durun. Sonunda, dümdüz (dosdoğru) yolun sahipleri kimlermiş ve doğru yola ulaşan kimlermiş, pek yakında öğreneceksiniz.” (Taha Suresi, 135)
    Allah, takva sahiplerini (inanarak ve inançlarını uygulayarak) zafere ulaşmaları dolayısıyla kurtarır. Onlara kötülük dokunmaz ve onlar hüzne kapılmayacaklardır. (Zümer Suresi, 61)
    Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah’a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size. (Enbiya Suresi, 18)
    Onlar ki, yeryüzünde kendilerini yerleştirir, iktidar sahibi kılarsak, dosdoğru namazı kılarlar, zekatı verirler, ma’rufu emrederler, münkerden sakındırırlar. Bütün işlerin sonu Allah’a aittir. (Hac Suresi, 41)
    Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz. (Al-i İmran Suresi, 139)

    1. Aleyküm Selam, Asrın Kur’ani Fecrine ayetlerle yaptığınız bu yaklaşım hem bizi, hem halkımızı ziyadesiyle mutlu etmiştir.

  4. allahummesalliala muhammed ve alaali muhammed yarabi iran islam inklabını tümdünyaya kakim kıl ve kıyamete kadar devamını daimeyle

  5. UZUN ARADAN SONRA İRAN İSLAM İNKILABINDAN BAHSEDEN BU GÜZEL YAZIYLA TEKRAR HİZMETE BAŞLAMANIZDAN DOLAYI ÇOK MEMNUN OLDUM. RABBİM BU CİHAD, FEDAKARLIK, SAMİMİYET, AŞK YOLUNDA SİZİ VE TÜM İNKILABİ MÜSLÜMANLARI DAİM VE MUZAFFER KILSIN

    1. Yazımda da belirttiğim üzere inşAllah İslam İnkılabına olan sevgimiz ve siz kardeşlerimizin duaları günahlarımızın bağışlanmasına vesile olur da kurtuluşa ereriz. Elimizden geldiğince ara vermemeye çalışalım, inşAllah.

  6. Üstadım Allah razı olsun çok güzel bir çalışma olmuş. Gerçek ten İmam Humeyni tüm dünya müslümanları ve mustazaflarına örnek teşkil edecek bir hareket başlatmıştır.

    1. Sayın Musa kardeşim sizlerden Allah razı olsun. Ayrıca Üstad olmak bir yana düzgün bir talebe olabilirsek ne mutlu bize.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to top button