Yazarlar'dan...

Üretim dışı gelirde dünya devi – Gazi DİRENEN

dunyadevi
Bir ülkenin gelişmişliğini dışa bağımsızlığı ve üretimi belirler. Bir ülke ne kadar dışa bağımsızsa ve ne kadar çok üretebiliyor ve bu ürettiğini yurtiçi ve yurt dışında pazarlayabiliyorsa o kadar gelişmiş bir ülkedir. Veya daha farklı bir açıdan bakacak olursak yer altı ve yer üstü kaynakları ile zengin bir ülke ne kadar çok bu kaynakları işleyebiliyor ve buradan gelecek gelirleri halkına yansıtabiliyorsa o ülke o kadarda halkçı ve özgürdür.

Ülkemiz işlenebilir yeraltı ve yerüstü kaynak bakımında dünyada hatırı sayılır bir konumdadır. Bazı rezervler bakımından da dünyada ilk sırada yer almaktadır. Bu şekilde işlenebilir kaynaklar bakımından zengin olan ülkemizde bu kaynakları işleyebilecek iş gücü de dünyada ilk sıraları almaktadır. Ama ne yazık ki bu kadar zenginliğe rağmen ülkemizin yaşam standartları ve kişi başına düşen milli gelir bu zenginliğin yanında devede kulak kalmaktadır. NŞA’da (Normal şartlar altında) böyle bir ülkede halkın refah seviyesi çok yüksek olması gerekirken tam zıddı ölmeyecek kadar bir refah seviyemiz vardır. Aslında ölmememizde ayrı bir mucize olsa gerek ki, halkımızı bu hale getiren ve ülkenin zenginliklerini tamamen kendilerine aktaran rejim kendi açıkladığı fakirlik ve açlık sınırlarından daha düşük ücretleri halkımıza reva görmektedir, ama halkımız Allah’ın yardımı ile ayakta kalabilmektedir.

Dedik ya bir ülke ne kadar çok üretiyorsa o kadar gelişmiş ve ürettiğini ne kadar halkına yansıtıyorsa o kadarda halkçıdır. Peki ya üretebilecek yerleri siyonistlere peşkeş çekiyorsa, üretilebilecek malzemelerin halk tarafından üretilmesine izin vermiyorsa, üretime geçenleri ortadan kaldırıyorsa, ürettiğini halka yansıtmıyorsa ve hatta halka verdiği üç beş kuruşu gerisin geriye fazlasıyla geri alıyorsa bu ülkeye ne denir? Okuyucularımız bunu iyi bilmektedirler, dileyen ne demek olduğunu yazımıza katkı için söyleyebilirler.

Yazımızın başlığını oluşturan ve asıl gündem yapmak istediğim konu ise üretim dışı gelirdir. Dünyada rekora koştuğumuz daha doğrusu rejimin rekora koştuğu sayılı konulardan biri üretim dışı halkın sırtından elde edilen gelirdir. Şahsen ben bu konuda Türkiye’yi geçebilecek bir ülke tanımıyorum, geçebilmek şurada dursun yarışa girebileceğini zannetmiyorum. Yazı yazmama sebep olan konuyu da burada açıklamak istiyorum, geçenlerde Hüseyin Yahya CEVHER hocamızın kaleme aldığı “Sizi gidi zengin emekliler sizi…” yazısının altına Tarık Şamil Yılmaz hocamızın yaptığı yorumdur ve yorumda Tarık hocamızın dünyaya teşrif etmiş çocuğunun kimliğini çıkartmaya gittiği zamanki 80 liralık ceza ile karşılaşmasıdır. Cezanın sebebi ise kimliği zamanında çıkartmamak. İşte ülkemizin geldiği son nokta. Halbuki büyüklerimizden duyarız önceleri 2-3 çocuk olurmuş sonra hepsi beraber nüfusa gidilip kayıt ettirilirmiş. Tabi ki gelişen şu dünyada rejimde kendini geliştirmesi gerekiyor ki zulümde ve küfürde zirvedeki yerini koruyabilsin. Ne kadar çok halkını soydu, halkına zulmetti o kadar çok zirveye yükselecektir küfür camiasında.

Tabi ki rejimin gelir kaynağı sadece çocuğun nüfus cüzdanını zamanında çıkarmayana verilen ceza ile bitmiyor. Ülke olmuş bir cezalar ülkesi, ne yapsan ceza ne yapmasan gene ceza. Cezaları say say bitmez, tabi başına gelen biliyor neyin ceza olduğunu, nüfus cüzdanının geç çıkarılmasının ceza olduğu kimin aklına gelir. Onun için daha bilmediğimiz ve heran bizi pusuda bekleyen binlerce ceza bulunmaktadır. Ve bu cezalardan da kaçmamız mümkün değil gibi görünüyor. Biraz öncede belirttiğim gibi ceza bizi açıkta değil pusuda beklemektedir. Tabi bu cezaların sonunda da rejim üretim dışı gelirde zirveyi yakalamaktadır. Ve halk nezdinde de cezalar ülkesi olarak yerini almaktadır.

Tamamen halkımızı soyma üzerine planlanmış cezalara biraz örnek verelim:

Nüfus cüzdanını kaybetmiş veya çaldırmışsındır, yenisini çıkartmaya gidersin niye kaybettin veya çaldırdın cezası olarak anında 60 liranı alırlar. Yıl 2013.

Otabanın yabancısısındır ve görevli olmadığı için direk geçersin otabanın çıkışında tak cezayı yersin, niye mi? neden girişte fiş almadın.

Gidiş 4 şerit geliş 4 şeritli yayanın geçmesinin mümkün olmadığı şehir içi yolda 79 ile gidersin 1 hafta sonra evine 172 lira ceza gelivermiş.

Yol yaptık yol yaptık diyerek nara ata dursunlar bölünmüş yol olmadığı için 110 ile gitti diye tak ceza hemen yazılır, niye yazıyorsun hız limiti 110’a çıkmadı mı diye sorarsın, hayır 110 bölünmüş yollarda cevabını hemen alıverirsin. Böldünüz de biz mi gitmedik.

Şehir içi yolda güya hız yapmışsındır ve cezanı bir yıl sonra motorlu taşıtlar vergisini yatırırken sistemde cezalar bölümünden görürsün, ama ne yazık ki böyle bir cezadan haberin yoktur ve bir tebligatta yapılmamıştır. Tabi ki 350 liralık ceza olmuştur 530 lira. Burada şu notu düşelim devlet trafik cezalarını bir gelir politikası olarak belirlemektedir, bunu ise kendi ağızları ile söylemektedirler, rakam tam aklımda değil ama bir haberde yetkili bu sene trafik cezalarından şu kadar gelir elde etmeyi düşünüyoruz demiştir.

Elektrik sayacım bozuk galiba aylardır çok düşük elektrik faturası ödüyorum diye hak geçmesin düşüncesi ile elektrik şirketine giden yaşlı amaca aylardır kaçak elektrik kullandı damgası vurularak ceza kesilir, itiraz ettiği zamanda aman sesini çıkarma yoksa bunun 5 katı cezaya mahkum edilirsin diyerek hak araması da engellenmiş olmaktadır.

Askerliğini yapmışsındır ve saçma bir uygulama olarak ta her sene askerlik şubesine geleceksin kendini göstereceksin derler, bir sene geç gidersin tak ceza kesilir. Yıl 2007 116 tl.

Şu an için aklıma gelen ve ilginç ve sıradışı olarak gördüğüm kendimin ve yakınlarımın maruz kaldığı cezalar bunlardır. Yoksa saymakla bitiremeyeceğimiz binlerce ceza vardır. Okurlarımızın da başlarına gelen ceza durumları varsa sitemizde ve facebook sayfamızda yazının yorum bölümünde paylaşırlarsa iyi olur.

Halkın gelirlerini ceplerine ve Siyonist odaklara aktaranlar, halkı bir kuru ekmeğe muhtaç edenler insan bozması vahşi canavarlar olduklarını bir kez daha ispat edercesine kuru ekmeğe muhtaç halkımıza bu türden saçma sapan cezaları vererek cebindeki son kuruşa bile göz diktiklerini göstermiş olmaktadırlar.

Rabbim sen halkımıza bu şekilde bir hayatı reva gören zalimleri kahru perişan eyle ve bu zalimleri yeryüzü sayfasından silmek için mazlum, gariban ve imanlı halkımıza da güç ve kuvvet ver. Amin.

İlgili Makaleler

2 Yorum

  1. Gazi direner kardeşim Allah razı olsun bizi nasıl soyup sogana çevirdiklerini bir kez daha açıkça gözler önüne dökmüssün.Genelde su faturalarında gelen atık su bedeli + kdv lerin elektrik faturalarında gelen trt payı + kdv ler yol yaptılar ya hani onun vergileri ve kdv ler hepsini toplayıp bunlara birde soludugumuz havadan gizlice aldıkları karbondioksit ve kdv sini ekledigimiz zaman geriye cebimizde sayılabilecek kadar kuruşun kaldıgınıda açıkça görebildigimizi eklemek isterim…HALKIMIZI TAKTİR ETMEK LAZIM BU ZULM-Ü CEFAYA İYİ DAYANIYORLAR.

    1. Cevdet Cihangir kardeşim Allah sizden de razı olsun yazı okuyup katkıda bulunduğunuzdan dolayı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu