Hüseyin Yahya CEVHER

Ukrayna ekseninde yeni bir soğuk savaş hikayesi… – Hüseyin Yahya CEVHER

ukrayna-soguksavas

Ukrayna ekseninde yeni bir soğuk savaş hikayesi… – Hüseyin Yahya CEVHER

Soğuk savaş, dünya halklarının düşmanları tarafından 2.Dünya Savaşı’ndan sonra bulunmuş dünyaya tahakküm kurma siyasetinin genel adıdır. Bu siyasette bir Doğu Bloku bir de Batı Bloku bulunmaktadır. Batı Bloku malum ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve tafyası… Doğu Bloku’da Çin, Rusya ve benzeri güya halkçı yani sosyalist/komünist devletlerden oluşmaktadır. İşin ilginci bu aralarında soğuk savaş yapan ülkeler Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde hep veto hakkı bulunan devletlerdir. Yani her biri dünyanın bir bölgesine çöreklenmiş orada emperyalist faaliyetlerini sürdürmekte buna da çeşitli kılıflar bulmaktadırlar. Ara sıra BMGK’ne gelen tasarılar herhangi birinin veto etmesi ile yok hükmünde sayılmakta, dolayısıyla dünya üzerindeki zulüm tüm hızıyla devam etmektedir.

Osmanlı Devleti’nin yıkılışının ardından dünyayı kendi ellerine alarak bir oyuncak yapan siyonist-emperyalist-komünist cephe, 1979 yılında İran’da İslam’ın hakim olmasıyla ne yapacağını şaşırmış, bu yüce inkılabın kendi sistemine çomak sokacağını anlamıştır. Bu yüzden Aralık 1979’da emperyalist SSCB Afganistan’ı işgale başlamış; Türkiye’de “bizim çocuklar işi bitirerek” darbe yapmış, sıkı yönetim ortamı oluşturulmuş; Irak’ta ise 16 Temmuz 1979’da Saddam Hüseyin işbaşına getirilmiştir. Böylelikle ilk etapta İran’da hakim olan İslam’ın etrafına yayılması yavaşlatılmış, hemen akabindeki İran-Irak savaşı ile tamamen durdurulmuştur. ABD ve Rusya başta olmak üzere aynı anda tüm dünyadaki halk düşmanı rejimlerce desteklenen Saddam rejimi, İran İslam İnkılabı’na hunharca saldırmış, bu yeni devlet yaklaşık 1 milyon şehid vererek bu imtihanı atlatmıştır. İslam barış ve selamet dini olduğundan savaş ortamında değil sulh ortamında daha iyi yayılmakta, kendini daha iyi ifade edebilmektedir. İşte bugün direniş ekseninin neden savaş istemediğini veya en son çare olarak savaşa başvurduğunu da buradan anlayabiliriz.

Ukrayna gündemini bile İran ile analiz etmeye çalışan değişik bir dünya görüşüm olduğunu düşünebilirsiniz, burada dikkat çekmek istediğim birbirlerine rakipmiş gibi gözüken ve şu anda ABD-Rusya’nın grup liderliğini yaptığı cephe temelde birbirlerinin dostudur, arkadaş bile demiyorum, dostudur. Bu durum hem BMGK düzeninden, hem G-8’den, hem G-20’den hem de İran-Irak savaşı başta olmak üzere dünya halklarının acı çektiği tüm olaylardan çok bariz bir şekilde anlaşılabilir.

Daha önce kısmen “Siz birleşeceksiniz, biz bölüneceğiz; Yok ya!” başlıklı yazımızda[1] değindiğimiz Ukrayna olaylarını kısaca değerlendirmeye çalışalım. Dünya üzerinde halen mevcut haber akışının büyük bir kısmının siyonist medya tarafından kontrol edildiğini söyleyerek yapılan tahlillerin yüzde yüz güvenilir olmadığını vurgulayalım. Yazımızda da olan olayları aktarmayacağımızı belirtelim. Zira olan olayları sıralayıp, değerlendirmeye ne bizim vaktimiz yeter, ne de halkımızın bunu okumaya sabrı yeter.

Ukrayna yaklaşık 50 milyon nüfusa sahip bir ülke. Nüfusun yüzde 75’i Ukraynalı iken yaklaşık yüzde 20’si Ruslardan oluşuyor. Diğer kalan yüzde 5 ise azınlıkları oluşturuyor. Bugünlerde Rusya’nın işgal ettiği ve güya meclisinin Rusya’ya bağlanma kararı aldığı Kırım Özerk Cumhuriyeti bölgesinin ise nüfusu 2 milyon civarında. Dolayısıyla müslümanlar ne ülkede ne de Kırım’da bir baskın yoğunluğa sahip değil. Kırım yarımadasında bile müslümanların yoğunluğu bulundukları bölgelerde yüzde 30’u geçmemektedir. 1300’lü yıllardan beri İslam’ın hızlı bir şekilde yayıldığı Kırım ve civarında 1700’lere kadar İslam hakim olmuştur. 1940’lı yıllarda ise Kırım Tatarları sürgün edilerek bir soykırıma maruz bırakılmıştır. (Bilgiler resmi kaynakların verdikleridir. Gayrı resmi kaynaklar yaklaşık 5 milyon müslümanın Ukrayna’da yaşadığını iddia etmektedir.)

İşte bugün on yıllar sonra yeniden bir soğuk savaş hikayesi anlatabilmek amacıyla yeni bir plan yapan siyonist-emperyalist-komünist blok bir taşla birden fazla kuş da vurmak isteyerek Ukrayna olayları ile uzaktan yakından alakası olmamasına rağmen Kırım’ı Rusya’ya işgal ettirmiş böylece bir sahte kabadayılık senaryosu yazılmış, olası bir vukuatta da bölgede yaşayan bir avuç müslümanın katledilmesi hesaplanmıştır.

Önemli olan ve dikkat çekmek istediğim, defalarca vurguladığım ve vurgulayacağım; Rusya kesinlikle dünya halklarının dostu değildir. Hem kendi halkına düşmandır, hem de dünya halklarına düşmandır. Bugün dünya sömürü düzeninin patronu ABD ise Rusya onun bir elemanıdır. Bize bu tarihi bakış açısını ise İmam Humeyni(ra) şu sözüyle kazandırmıştır: “Amerika, İngiltere’den kötüdür; İngiltere, Amerika’dan kötüdür. Rusya, her ikisinden kötüdür; hepsi birbirinden kötüdür; hepsi birbirinden ‘necis’tir. Ancak; bugün ‘işimiz’, Amerika ile.!”.

Yoğun propaganda ve köşebaşlarının siyonistlerce tutulmuş olmasından bir türlü sesimiz geniş kitlelere ulaşamamakta, dolayısıyla özünde emperyalist olan devletler/liderler sanki halkçı gibi görülebilmektedir. Biz bu mevzuda ve her mevzuda mihenk taşımız olan İslam İnkılabı’na ve onun yüce önderlerinin gidişatına uygun bir hareket sergilemeliyiz.

Başımızdaki süfyaniler ABD taraftarı diye Rusya’yı sevmemeli, veya ehveni şer mantığıyla konuya yaklaşılmamalıdır. Zira bugün dünya müslümanları ve mustazafları çaresiz, derbeder, ümitsiz değildir ki bir ehvenişer’e yapışma gereği hissetsinler. Bugün tüm dünyanın en büyük tek gücü İslam İnkılabı’dır ve onun açıklamaları dünyaya yön vermektedir.

İran İslam Cumhuriyeti’nin Ukrayna olaylarına bakışını kısaca incelediğimizde herhangi bir parçalanma olmamasını vurgularken, asla dış müdahale yapılmaması gerektiğini söylemesi önemlidir. Zira Rusya bugün Suriye meselesi ekseninde sanki İran ile berabermiş gibi lanse edilmektedir. Dünya siyaseti gereği liderlerin ağzından bizim söylediğimiz gibi net bir şekilde çıkmasa da uygulamalara baktığımızda Rusya’nın kiminle beraber olduğu açıkça görülmektedir. İran her daim huzur ve barışın dünyaya hakim olmasını istediğinden ülkelerin de kendi meselelerini içlerinde halletmelerini istemekte, dış müdahalelelere hoş bakmamakta; kendisi de dışarıdan kimseye müdahale etmemektedir. Yardıma ihtiyacı olana maddi ve manevi yardımda bulunan İslam İnkılabı, her halkın kaderini kendi belirlemesini ilahi imtihan gereği doğal olarak istemektedir.

Ülkemizde son dönem oynan Çok Perdeli Tiyatro[2]’nun bir büyük versiyonu dünyada oynanmaya başlanmıştır. Nasıl ülkemizdeki tiyatro çok maliyetli olduysa(yani halkı kandırmak isteyenler bir türlü hedeflerine ulaşamadıkları gibi bazı şüpheli durumları da netleştirmişlerdir) dünyadaki de maliyetli olacak; halkımızın on yıllarca sürede katedeceği yolu bir anda katettiği gibi dünya halkları da hızlı bir şekilde bilinçlenecek kimin kiminle dost olduğunu tam net anlayacaktır.

ABD ve Rusya arasındaki göstermelik tepkileri abartanlar, Obama ve Putin’i karşıtmış gibi gösterenler hele hele özellikle siyonist tasmalı kelbi beyaban Putin’i halkların sevgilisi olarak lanse edenler bilinçliyse haindir, bilinçsizce cahildir. En kısa sürede bu yanlış düşünceden dönmelidirler. (Not: “siyonist tasmalı kelbi beyaban” ifadesini İslam Aktuel sitesinde yayınlanan “GÜNÜMÜZÜN SAMİMİYET SINAVI” başlıklı yazıdan devşirdim, kullanacağım. Kendilerine çok teşekkür ederim. Allah razı olsun.)

Son olarak komşularla sıfır sorun sloganıyla dış politikanın başına gelen ve sıfır komşuyla ülkenin olmayan dış politikasına yön veren Türkiye dışişleri bakanı, Ukrayna’yı ziyaret eden ilk yabancı bakan olmuş. Aynen ziyaret ettiği her ülkeyi karıştıran Bernard Henri Lévy ve John McCain hükmünde olan Ahmet Davutoğlu’nun da ziyaretlerini bu eksende değerlendirmek gerektiğini düşünüyorum.

Zalimler için yaşasın cehennem! Yaşasın sevgimiz bizim, Yaşasın İslam. Yaşasın Dünya Halklarının Kardeşliği. Kahrolsun Amerika! Kahrolsun Rusya!…
Vesselam.

[1] https://www.halkhaber.org/2013/12/30/siz-birleseceksiniz-biz-bolunecegiz-yok-ya-huseyin-yahya-cevher/
[2] http://www.siyasetmektebi.com/?p=141
[3] http://www.islamaktuel.com/manset/gunumuzun-samimiyet-sinavi.html

İlgili Makaleler

5 Yorum

  1. Allah cc kaleminize zeval vermesin yazınızı baştan sona kadar ve tarık şamil hocamızında kalemine sağlık çok güzel anlatılmıştır insaşllah herzaman beyle yürekten yazan bu sadık kaemleriniz daim olsun ve islam üşmanları abd ve ısräil uşakarı bu metinleri gördükleinde Allah cc izni ile kahru perşan olacaklar

  2. En çok da şu cümle dikkatimi çekti. Ülkemiz halkının on yıllarca sürede kat edemeyeceği yolu bir çırpıda kat etmesi. Gerçi yazı baştan başa mükemmel, yalnız bu cümle ülkemizdeki son durumlar adına bir başka anlamlı olmuş.

  3. elinize ve kaleminize sağlık .allah razı olsun gerçekten bizim için çok faydalı bir yazı olmuş. dünya gündemiyle ilgili yeni yazılarınızı bekliyoruz
    sizin bakış açınız bizlere ufuk açmaktadır . vesselam

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu