Terörist ne demektir? Kime terörist denir? – Hüseyin Yahya CEVHER

Terörist ne demektir? Kime terörist denir? – Hüseyin Yahya CEVHER

Yine kan donduran bir kafa kesme görüntüsü ile karşılaştım geçenlerde. Her gün dünyanın dört bir yanında işlenen vahşi cinayetlerin basına, internet ortamına, sanal aleme yansıyan küçük bir bölümü gördüklerimiz. Zira sistematik olarak halkları katletmeyi kendilerine bir görev bilen halk düşmanları ve onların özel yetiştirilme katliam çeteleri hunharca, acımasızca dünyaya fitne ekerek cinayetlerini pervasızca sürdürmekte bunun sonucunda ise patronları olan küresel siyonizm ve emperyalizmden ulufelerini almakta, yeni cinayetler için pis zihinlerini daha da kirletecek işler yaparak yaratılmışların en şereflisi olan insanın nasıl fıtratına aykırı eğitim süreçlerinden geçerse hayvanlardan daha aşağı olabileceğini bizlere göstermektedirler.

Bunu yaparkende batıl cephe hiçbir gücü olmadığından, daha doğrusu gücünü hak ile kendisini karıştırmakla elde ettiğinden bir bilgi kirliliği, bir kavram kargaşası, bir puslu atmosfer oluşturarak dünya halklarının kafasını karıştırmakta doğumundan ölümüne ciddi manada eğitimsiz bırakılmış olan halklar ise ne yazık ki çoğu zaman hakkı bulamadan imtihanı başarısızlıkla bitirmektedir.

Son yıllarda Suriye meselesi ile tavan yapan tekfirci teröristlerin cinayetleri ataları olan Haricilerden beri artarak devam etmektedir. Daha önceki yazılarımızda batıl cephenin sürekli miras devir ala ala ahir zamanda canavarlıkta zirve yaptığına değinmiştik. Bugün özellikle son yıllarda çok yoğun bir şekilde vahşet, cinayet ve katliam görüntü, ses ve haberlerine maruz kalmaktayız. Bu tarz içeriklerin yayınlanıp yayınlanmaması konusu bazı mecralarda tartışılırken “medenîlere galebe çalmak ikna iledir” düsturu gereği elimizde delil ve materyaller bulunması gerekir o yüzden özellikle siyonist medya tarafından günümüzde Suriye’deki teröristleri genelde ise vahşi teröristleri şirinleştirmeye çalışanlara inat bunların gerçek yüzünü hilesiz, belgeli, net bir şekilde ortaya koymalıyız.

(Bu konuda hem Suriye’deki teröristlerin gerçek yüzlerini anlatan hem de sistematik bir şekilde vahşilerin yaptığı cinayetleri kategorize eden Suriye Gerçekleri internet sitesinin ilgili bölümlerine[1] başvurabilirsiniz.)

Yeri gelmişken şu terörist kavramını da netleştirelim, en azından kullandığımız terörist kavramının anlamının bizde bıraktığı izi çizmeye çalışalım. Resmi tanımlardan birinde; “Terör ya da terörizm, siyasal, dinsel ve/veya ekonomik hedeflere ulaşmak amacıyla sivillere; resmî, yerel ve genel yönetimlere yönelik baskı, yıldırma ve her türlü şiddet içeren yolun kullanımıdır. Terör uygulayan organize gruplara terör örgütü; terör uygulayan şahıslara ise terörist denir.” şeklinde açıklanmıştır. Terörist eylemleri sonucunda halkın malına, canına, ırzına, aklına ve dinine zarar veren kişilerdir. Suriye’deki teröristler kavramıyla ise dünyanın dört bir yanında devşirilerek Büyük Şeytan Amerika ve korsan İsrail’e köleliği “Allahu Ekber” çığlıkları ile ayyuka çıkaran Suriyeli vatandaşların çocuklarından oluşan ordu ve güvenlik teşkilatlarını hedef alan herkes kastedilmektedir. Senin teröristin, benim teröristim olmaz, terörist teröristtir.

Yine Anadolu halkının medar-ı iftiharı büyük İslam alimi Bediüzzaman Said-i Nursi hazretlerinin “…Kılıç, harici düşmana karşı çekilir. Dahilde kılıç kullanılmaz. Bu zamanda yegâne kurtuluş çaremiz, Kuran ve iman hakikatlarıyla tenvir ve irşad etmektir. En büyük düşmanımız olan cehaleti izale etmektir…” ifadeleriyle hem cihadın nasıl ve kime karşı yapılacağını bildirmiş hem de kime neden terörist dediğimizi de açıklamıştır.

Değinmek istediğim diğer bir nokta ise bu canavarlara ezberlettirilen bazı İslami terimler ve giyim-kuşamları yüzünden bir kısım araştırmacı olmayan kişilerin İslam’a saldırılarıdır. Her zaman söylüyoruz saf, samimi, kandırılmış kişilerin yorumları ile bilinçli, araştırmacı, kabiliyetli kişilerin yorumları arasında dağlar kadar fark vardır. Kendisine gösterileni yüce İslam dini zanneden bazı araştırmacı olmayan kişiler mevcut duruma bakarak değerlendirmelerde bulunarak önyargılı hareket ediyor. Bu kişilerin de yine yukarıda bahsettiğimiz düstur gereği uyarılması gerekmektedir.

Örneğin Suriye’deki teröristlerin genel görüntüsü ağırlıklı olarak uzun sakallı, bıyıkları tıraş edilmiş, şalvar giymiş tipler olarak tarif edilebilir. Fakat burada her sakallıya dede denmez atasözünün ışığında her sakallıyı da bu grubun içerisine katmamak lazım. Suriye’deki teröristlerle uzaktan yakından alakası olmayan hatta bu süreçte direniş cephesinde yer alarak Suriye halkına ve yönetimine destek veren bazı İslami hareketlerin mensuplarının dış görünüşleri sakalları ve kıyafetleriyle bazı teröristlerle karıştırılabilir o yüzden dikkatli olmalı, incelemeden ezbere yorum yapmamalıyız.

Bu konuyla ilgili bir başka sıkıntısı ise yüce İslami terimlerin bu işbirlikçi uşaklar tarafından gerçek anlamından saptırılarak halkın bu terimlere antipatik bir yaklaşım sergilemesinin sağlanmasıdır. Geçtiğimiz yıllarda aynen yüce Hizbullah kavramının ülkemizde bir grup vahşi canavar çete mensubuna verilmesi suretiyle afişe edilmeleri sonucu halkımız belirli bir periyot bu kavrama temkinli yaklaşmış fakat 2006 yılında Lübnan Hizbullahı korsan İsrail’i darmadağın ettikten sonra bu kavram hem ülkemizde hem de dünyanın dört bir yanında yeniden gururla hak eden insanlar tarafından kullanılmaya başlanmıştır.

Suriye’deki teröristlere özellikle Batı/Türkiye medyasında takılan “cihatçı” etiketi yüce cihad kavramını zedelemekte, aynen erkekliğin sembolü ve Peygamber Efendimiz(sav)’in sünneti sakala oluşturulan/oluşturulmak istenen antipati eksenli bir çalışma yürütülmektedir.

Yine vatanları uğrunda mücadele eden Suriyeli askerlere mücahid dendiği zaman Suriye halkını ve devletini savunan kişiler itiraz etmekte mücahid dendiği zaman Suriye’deki teröristlerle karıştırılacağı iddiası gündeme getirilmektedir. Bu tarz kavramları öncelikle kendimiz kullanmamalı, bu konuda titizlik göstermeli, ısrarla her defasında bu kavramı kullanan kişileri uyarmalı -tatlı bir dille- sosyal medyada ise yorum yazarak düzeltilmesini sağlamalı veya en azından yorum olarak görüşümüzü belirtmeliyiz.

Sonuç olarak cihad da bizim, mücahid de. Sakal da bizim sarık ta. Müslümandan asla terörist olmaz. Ayrıca müslüman görünümlü kişilerin müslümanlara saldırısı sonucunda ne yapmamız gerektiğini de Peygamber Efendimiz(sav) şu şekilde bildirmiştir:

Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bir adam geldi ve:
–Yâ Resûlallah! Bir kişi gelip malımı almak isterse ne yapayım? dedi. Resûl–i Ekrem:
– “Ona malını verme” buyurdu.
– Benimle savaşmaya kalkarsa ne dersin? diye sordu;
– “Sen de onunla savaş” cevabını verdi.
– Adam beni öldürürse? dedi; Peygamberimiz:
– “Sen şehit olursun” buyurdu.
– Peki ben adamı öldürürsem? deyince, Efendimiz:
– “O cehennemdedir” buyurdu.[Müslim, Îmân 225.]

İşte bu hadis-i şerif ışığında bazen müslüman müslümanla savaşıyor tarzı medyada verilen haberlerin de doğru olmadığı belgelenmiş oldu. Zira bir müslümana saldıran (malına, canına, ırzına, ülkesine) kişi/kurum/kuruluşun İslam ile en ufak bir alakası yoktur çünkü varış yerine cehennemdir.

Bu çerçeveden bakınca komşumuz Suriye’de her gün binlerce müslümanın öldürülmesine seyirci kalarak, ülkemiz topraklarını vahşi eşkiyalara üs yapan yönetime rıza gösterip hele hele bir de destekleyenlerin varış yerlerini siz hayal edin.

Vesselam.

[1] http://www.suriyegercekleri.com/kategori/goruntulu-cinayet-ve-katliamlar/kafa-kesme-goruntulu-cinayet-ve-katliamlar/