Tembelliğin yaşamdaki etkileri
Kişisel sorunlardan biri hiç şüphesiz tembelliktir. Aslında tembellik, işlerde ve görevlerde müsamahakâr davranmaktır ve nihayetinde de daha önce belirlenen hedeflere ulaşmayı engellemekte. Her zaman serzeniş edilen bu kötü alışkanlık, belirli bir yaş grubunu da kapsamıyor, fakat gençlerde ve çocuklardaki tembellik, insanı daha fazla üzüyor. Zira onlar büyüme çağındalar ve tembellik ise onların yaşamı ve geleceği için bir afet niteliğinde. Tembellik insan şahsiyetini yok ederken, taze ve canlı çiçekleri solduruyor, böylece insan yaşam yolunda diğerlerinden geri kalıyor. Tembellik aslında birbirine bağlı zincir halkaları ile adeta insana pranga takarak, onu hareketten alıkoymakta. Bir işte tembellik yapan biri, kısa bir süre sonra diğer işlerde de tembelliğe başlar ve bu dizi bu şekilde devam eder. Öyle ki insanı, toplumda ve ailede fonksiyonsuz bireye dönüştürür. Psikologlara göre tembellik ve bezginliğin bir çok sebebi olabilir. Bazı fiziksel sorunlar, örneğin tiroidin çalışmaması, kansızlık veya depresyon ve kişilik bozukluğu, insanda tembellik ortamını oluşturur. Tabi ki tembellik ve bezginlik ile bunalım ve kişilik bozukluğu ile orantılı olduğu, her biri diğerini yoğunlaştırdığı biliniyor. Modern hayat, yeni yaşam tarzlarını da beraberinde getiriyor ki bu da yeni kuşakta, tembelliğin sebeplerinden biri sayılır. Yeni teknolojilerin yardımı ile günlük hayattaki işler çok daha kolaylaşmış ve bu yüzden insanın fazla fiziksel hareket yapması ve çaba harcaması gerekmiyor. İşte fiziksel hareketlerin azalması üstelik spor yapma alışkanlığının olmaması da tembellik ve bezginliği arttıran faktörler arasında sayılıyor. İslam kültüründe bu bağlamda bir çok uyarı dikkate çarparken, Müslümanlara zinde ve canlı olmaları tavsiye edilir. Bu hoş olmayan ve sevilmeyen konu hem kuran kerim, hem Resulullah’ın vecizleri ve hem ehlibeyt ’in rivayetlerinde şiddetle tenkit ediliyor. Nitekim İmam Sadık (as) şöyle buyuruyor: tembellik ve bezginlikten sakının, zira bu iki sıfat, sizi dünya ve ahiretten alıkoyacaktır. Hz. Ali (as) da şöyle buyuruyor: tembel insan, kendi hayatını helak edecek, işinin sonunda günaha düşecek ve Allah’a boyun eğmeyecek kadar yaşamında aşırıya kaçar. Rivayetlerde tembelliğin tenkit edilmesi, bu sıfatın hem dünya ve hem ahiret yaşamı üzerindeki kötü etkilerindendir. Ehlibeytin rivayetlerinde işaret edilen söz konusu kötü etkiler ve sonuçlar, yoksulluk, mahrumiyet, insanın diğerleri nezdinde değersizleşmesi, arzulara ulaşamamak, Allah ve kulları haklarına riayet edilmemesi ve dini görevleri yerine getirmemektir ki nihayette günaha düşmekle sonuçlanır. Böylece söz konusu sıfatın din açısından insan yaşamındaki etkileri, üzerinden kolayca geçilemeyecek kadar ağır ve büyüktür. Kuran kerimde tembellik ve bezginlik, özellikle de Allah’a ibadet konusunda ise “çirkin” olarak tanımlanıyor ve münafıkların özelliklerinden olduğu belirtiliyor, nitekim Nisa suresinin 142. Ayetinde şöyle okuyoruz: Muhakkak ki münafıklar, Allah’a hile yaparlar. Oysa O (Allah), onlara hile yapandır. Ve onlar, namaza kalktıkları zaman, üşenerek kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar. Ve Allah’ı pek az zikrederler. Allah teala ile en iyi irtibat yolu namazdır, fakat münafık olan biri, batında kafir olduğu nedeni ile Allah ile bağlantılı olmak istemediğinden, tembellik yaparak namaz kılmakta. Bu yüzden de söz konusu ayette de belirtildiği üzere, tembellik, insanı Allah’a karşı görevlerini yerine getirmesini engeller, bu da imanın zayıf olmasından kaynaklanıyor. Söz konusu ayet ve rivayetlerden de anlaşıldığı gibi tembelliğin temelinin, kişinin konum ve şartlarını doğru algılamamasından kaynaklandığı anlaşılıyor. Bu konu sadece dini konularla kısıtlı değil, her hangi bir konuda tembelliğe düşen bir insan aslında kendisinin gerçek durum ve şartlarını doğru algılamamıştır. Bilim ve derslerin önem ve yararını doğru algılamayan bir öğrenci, tembellik eder. Bu yüzden öğrencinin bakış açısını değiştirmek ve ona bilimin faydaları cahilliğin ise zararların anlatımı, onun ders çalışmadaki tembelliğini gidermenin ilk adımıdır. Bunun tam tersine kendi ve dünya ile ilgili doğru bir bakış açısına sahip olan, dünya fırsatının kısıtlı olduğunu bilen, davranışlarının onun ahretini etkileyeceği bilincinde olan kişi, işlerde asla tembellik etmez. Ayrıca güçlü bir imana sahip olan, namaz, oruç, cihad, infak ve benzeri dini görevlerde müsamahakar ve tembel olmayan biri, kendini ebedi saadetten yoksun etmez. Tembelliğin giderilmesi ve bezginlikle savaşmanın ilk adımı, insan, dünya ve Allah konusunda doğru bir bakış açıya sahip olmaktır. Neden yaratıldık, ve nasıl saadete ulaşabiliriz? Her kişinin dünyevi ve uhrevi hayatında bugün yaptıklarının rolü ve öneminin ne olduğunun bilincinde olmak, ayrıca Allah’a iman, insanı çalışmaya sevk ediyor. Bir sonraki adım ise irade ve azmin güçlendirilmesidir. Hz. Ali (as) şöyle buyuruyor: Azim ve irade ile tembelliğin savaşına gidin. İradenin güçlendirilmesi için çeşitli yöntemler önerilmiştir. Bunlardan biri ise iradeli ve çalışkanlarla oturup kalkmaktır, zira insanın tembelliği gibi kötü alışkanlığının giderilmesinde büyük etkisi vardır. Nefsani isteklere aşırı ilgi göstermek insanın iradesini zayıflatır, bu yüzden hevesler ve nefsani istekleri kontrol etmek ise iradenin güçlenmesinde etkilidir. İnsanın iradesini güçlendirecek bir başka etken ise yaşamda bir hedefe sahip olmak ve Yüce gayeler peşinde olmaktır. Tabi bunu hırs ile karıştırmamak gerekir. Hedefler makul ve mantıklı olmalı. İslam’ın zengin kültüründe tembellik tenkit edilirken, güçlü irade ve neşe ise övülmekte. Bir insan tembellik ve uyuşukluktan kurtulmak istiyorsa güçlü ve canlı bir ruh haleti ile çelikten iradesi olmalı. Neşeli ve azimli insanlar, tembellik canavarını kendi vücut ülkelerinden sürmüş, Allah vergisi enerjilerle karşılaştıkları engelleri bir bir geride bırakarak, bireysel ve toplumsal yaşamlarında sağlık ve saadete doğru ilerlemekte. Bir işi kolayca ve hızlı yapan, onu yarınlara ertelemeyen insan neşelidir. Neşeli olan insan, psikoloji, bilgi ve faaliyetlerini uyumlu hale getirerek, işlerini en iyi şekilde sonuca ulaştırır. Hz. Ali (as) da takvalı insanların vasıflarını açıklarken şöyle buyuruyor: “… onlar ki hidayet yolunda neşeliler.” Evet, mümin insan ve maada imanı olan biri, varlık alemini bilinçli ve uyanık olarak yaşarken tüm gücü ile kulluk yolunda tembellikten kaçınır, Salih amellerde neşeli ve rağbet ile toplumsal yaşamını organize eder. Sözü İslam peygamberi Fahri Kainat hz. Muhammed’den (saa) bir veciz ile noktalamak istiyoruz. Resul Ekrem (saa) şöyle bir duada bulunuyor: (Allah’ım) canlılık ve çalışkanlık nimetini bize bağışla, tembellik, uyuşukluk, güçsüzlük, bahane aramak, sıkıntı ve hüzünden bizi koru.” Amin.