Süleyman DAĞISTANLI

TEK MERKEZ ÇOK ŞUBE – Süleyman DAĞISTANLI

tek-merkez-cok-sube
TEK MERKEZ ÇOK ŞUBE – Süleyman DAĞISTANLI
“Küfür, örtmek anlamındadır. Tıpkı ekin işinde olduğu gibi. Önce tohum ekilir, sonra da onun üzeri toprakla örtülür. İnsanın içinde de hakikat vardır. Ancak bu hakikatin üstü, cehalet, kin, menfaatçilik veya mutlak bir bilgisizlik gibi sebeplerden dolayı siyah bir perde ile kaplanmış ve örtülmüştür. Bu nedenle ona küfür denir. Fakat bu küfür, din hakikatinin üzerini, dinsizlik vasıtasıyla örtmek değil; aksine din gerçeğinin üzerini, başka bir din ile örtmektir.” (Dine Karşı Din- Ali Şeriati)
İslam tarihinin başından beri İslamın başına bela olmuş en vahşi en katı en itici en cahil ve İslam düşmanlarınca kullanılmaya en müsait olan harici-tekfirci-vahhabi zihniyet, özellikle son yıllarda Büyük Şeytan Amerika ve siyonizmin İslam âlemine karşı kullandığı en güçlü ve en etkili silah olmuştur. Zaman içerisinde farklı isimlerle insanlığın ve islamın başına bela olan bu zihniyet, Büyük şeytanın işine o kadar yaramış olmalı ki durmadan üretmekte desteklemekte ve yeni isimlerle piyasaya sürmektedir. Merkezi Siyonizm olan ve gün geçtikçe şubeleri artan bu harici ve vahhabi zihniyeti insanlar daha önce, El-Kaide olarak tanıyorken bu piyasa son birkaç yılda gayet çeşitlenmiş ÖSO, Nusra, Işid vb. isimlerle de tanımaya başlamıştır. Habis ağacın habis dalları olan bu tekfirci teröristler, tek kaynakları olan Siyonizm ve emperyalizmden beslenmekte, bazen birlikte(Suriye) bazen de ayrı olarak(Irak) görevlendirildikleri bölgelerde akıl almaz vahşetlere imza atmakta, aşağıların aşağısına inmiş (Tin suresi 5) olanların günümüzde ki canlı örnekleri olmaya devam etmektedirler.

Yıllarca büyük şeytan ve avenelerine karşı herhangi bir eylem şöyle dursun, sözlü olarak dahi karşı olmayan bilakis memnun olan, ancak Müslümanlara ve İslam âlemine karşı insan bozması vahşi canavarlar olarak saldıran ve akıl almaz vahşilikler sergileyen, yaptıkları ve söyledikleri ile İslam dairesi dışında ki halklar şöyle dursun Müslümanların dahi İslami kavram ve nişanelere karşı tavır almalarını sağlayan bu canilerin, gerçekten de islama ve Müslümanlara ne denli büyük bir darbe vurduklarına esefle şahitlik etmekteyiz.

Yazının başında Şehid Ali Şeriati’nin Dine Karşı Din kitabından alıntı yaptığımız kısmın, islamın başına bela olmuş bu zihniyeti ne kadar da öz bir şekilde açıklandığını görmekteyiz. Öz Muhammedi İslamın her geçen gün güçlendiği ve dünya halklarına tanıtıldığı şu zamanda, bunun kendilerinin sonu olduğunu bilen Deccali ve süfyaniler son bir umutla tekfirci-harici zihniyetten medet ummaya başlamıştır.

İçlerindeki kini, Siyonizm sevdasını, cehaleti ve menfaatçiliği, bıraktıkları sakalla, dillerinden düşürmedikleri Allah-u Ekber sloganlarıyla, tahrif ettikleri Kur’an ayetleri ile, giyim kuşamları ile örtmeye çalışan bu cani teröristler, kafa kesmekten, organ parçalamaktan, kurşuna dizmekten, çocukları dahi en vahşi şekillerde öldürmekten, mala, cana ve namusa tecavüz etmekten bir an olsun çekinmemiş hatta bundan zevk aldıklarını tüm dünyaya duyurmuşlardır.

İslama direk cephe almayı göze alamayan Siyonizm ve emperyalizm, Öz Muhammedi islamın karşısına bu caniler aracılığı ile emperyalizm islamı(!) çıkarmış, bu vesile ile hem İslam âleminde kan ve gözyaşının durmamasına hem de dünya halklarının gözünde islamı, yaptıkları caniliklerle birlikte tanıtmışlardır. Bir taşta birkaç kuş vurmayı hedefleyen deccali ve süfyani sistemler, bununla da kalmayıp bu teröristlerin ağzından mezhebi(!) söylemlerle İslam âleminde bir de mezhep savaşlarına zemin hazırlamak istemiştir. Oysa değil mezhebi, dini imanı, insanlığı dahi olmayan bu modern haricilerin tek kutsalı Siyonizm ve emperyalizmdir. Onun dışında ki her şey ve her kes düşmandır ve yok edilmesi gerekir.

Beyaz sarayları değil mescitleri, türbeleri hedef alan, siyonizmin babası Theodor Herzl’in mezarını ve onun önünde secde edenleri değil, sahabe mezarlarını ve onları ziyaret eden Müslümanları hedef alan, İsraili ve Siyonistleri değil İslam beldelerini ve Müslümanları düşman kabul eden, iktidara geçtikleri İslam beldelerinde İslam namına ne varsa tahrif eden ve diktatörlüklerini her fırsatta ilan edenlere değil, İslam hükümlerinin uygulandığı ve özgürlükler ülkesi diye tanımlanan ülkelere özgürlük(!) getirmek için cihad(!) eden bu tarihin görmüş olduğu en cani ve an acımasız yaratıkları tanımalı ve bunların değil İslam ile insanlıkla dahi alakalarının olmadığını bilmeli ve çevremizde ki tüm insanlara anlatmalıyız. Aksi takdirde Allahın ayetlerini az bir fiyata satarak (Bakara 41, Maide 44, Nahl 95) iki dünya rüsvalığını hak eden modern Bel’amlar, bu vahşi teröristleri ve canileri halklara kahraman(!), mücahit(!) ve özgürlük savaşçısı(!) olarak tanıtacak ve farkında olmadan halkları zalimlere meyleden ve bu yüzden ateşin kendilerine de dokunacağı (Hud 113) insanlar haline getirecektir Allah muhafaza.

Şimdiye kadar yazdığımız yazılarda sürekli olarak deccali ve süfyani sistemlere değinmemizin sebebi de budur. Zira böyle cani ve insan bozması vahşi canavarları yetiştiren, destekleyen, piyasaya süren ve kendilerine uşak yapan sistemlerin ve kişilerin ne denli vahşi ve insanlık düşmanı olduğunu, eserleri olan bu teröristlerden ve eylemlerinden anlayabiliriz. 225 milyonluk bir dünya tasarlayan(1) siyonizmin ağa babalarının, bunların efendileri olduğunu unutmamalı ve bu hedeflerini gerçekleştirirken başta islam âlemi olmak üzere tüm dünya halklarına böyle vahşice ölümler planladıklarını zihnimizden çıkartmamalıyız. Ölen bir halk için “Ölmüştür, geçmiştir(!)”, katledilen yüzlerce işçi için “…bunlar doğal şeylerdir(!)”, ölen asker için “yan gelip yatma yeri değil”, bebek katilleri için “barış elçisi” diyen ve insanlar ölürken mutluluğu yüzlerinden okunanların, tüm bu teröristleri yetiştiren ve destekleyen zihniyetin, sistemin ve temsilcilerinin bastırılmasına rağmen açığa çıkan gerçek ruh halleridir.

Sonuç olarak Öz Muhammedi Dine karşı Amerikancı ve Emperyalizm Dini savaşında bizler, her fırsatta ve her ortamda İslamın ve insanlığın düşmanı, vahşetin ve katı kalbin mezhebi(2) olan tekfirci-selefi zihniyetten, İslamın ve mukaddesatının beri olduğunu, bu vahşiliklerin ne İslamla, ne Şiilik ile ve ne de Sünnilik ile alakalarının olmadığını anlatmalı, Öz Muhammedi islama karşı Siyonizm tarafından piyasaya sürülen bu vahşetin mezhebinin mensuplarının su üzerindeki köpük misali olan batıl hükmünde olduklarını ve tez zamanda yok olacaklarını halklara haykırmalıyız. Öyle ki tüm dünya, tevhid elbisesine bürünmüş şirkin ve küfrün yalancı yüzünü teşhis edebilsin ve yeryüzünde ki tüm zalimlerin ve uşaklarının maskesini düşürebilsin.
“Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma. Rabbin, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.” (İbrahim 42)
(1)https://www.halkhaber.org/2013/12/25/siyonizmin-225-milyonluk-dunya-hedefi-ve-asi-gercegi/
(2)http://www.siyasetmektebi.com/vahsetin-ve-kati-kalbin-mezhebi.html

Related Articles

One Comment

  1. Zorbalık ve hile takva elbisesine büründüğü gün, işte o zaman tarihin en büyük faciası gerçekleşmiş ve tarihe musallat olan en büyük güç meydana gelmiştir. -Sarvepalli Radhakrishnan-

Back to top button