Sur halkı: Zararlarımız ödensin biz evlerimizi kendimiz yaparız, Toledo filan istemiyoruz!
Diyarbakır’ın Sur ilçesi için alınan ‘acele kamulaştırma’ kararına tepki gösteren Sur halkı, “Hükümet buradaki yaşamı yok etmeye çalışıyor. Biz dönüşümü kabul etmiyoruz. Zararlarımız ödensin biz evlerimizi kendimiz yaparız. Toledo filan istemiyoruz” diyor.
Aylar süren sokağa çıkma yasağı sırasında tanklar ve ağır silahlarla adeta yerle bir edilen Sur’da tam olarak tespit edilemese de tahribat büyük. Sokağa çıkma yasağı ve polis kuşatmasının sürdüğü ilçede binlerce insan ‘Operasyonlar bitti’ açıklamasına rağmen evlerine dönemiyor. Başbakan Davutoğlu’nun ‘Orayı Toledo yapacağız’ açıklamasının ardından Resmi Gazete’de yayımlanan kararla, belediye binasından, tarihi yapılara Sur’un neredeyse tamamı ‘acele kamulaştırma’ kapsamına alındı. Sur’da yaşayanlar ise tedirgin. Surlular, evlerini yakıp yıkanların şimdi de yaşamlarını yıkmak istediğini söylüyor.
Dört Ayaklı Minarenin olduğu yerde rastlanan 63 yaşındaki Mehmet isimli vatandaş, “Benim içeride evim var. Günlerdir bu polis noktasına geliyorum. Bir türlü içeri giremiyorum. ‘Benim kalbim orada, bedenimin burada olmasına bakmayın. 63 yaşındaki bir insana bunu yapmayın’ diyorum, anlamıyorlar. Bilemezler buradaki hissi. Ben Sur’dan bir yere çıkmadım, çıkınca nefesim kesiliyor. Şimdi buraları dönüştürecekler diyorlar. Ne yapılmak istendiğini tam olarak bilmiyoruz. Ama anladığım kadarıyla Hükümet buradaki yaşamı yok etmeye çalışıyor. Biz dönüşümü kabul etmiyoruz. Zararlarımız ödensin, gerekirse biz evlerimizi tarihe, mimariye uygun yaparız. Biz Toledo filan istemiyoruz” diyor. Konuşurken, duygulanarak ağlamaya başlayan Mehmet Amca, “Ben günlerdir Hastanede kalıyorum. Eşim ve çocuklarım başka akrabalarımda kalıyor. Elde avuçta para da yok. Onları düşünüyorum ama benim halim de belli. O evlerde biz bir çatı olsun, bir arada olalım yeter. Yoksulluğumuzu bölüşür yine çözüm bulurduk. Şimdi hep dağıldık” diyor.
Sur’da dönüşüm istemediğini söyleyen Mehmet Amca, insanların zararlarının karşılanması, eski yaşamın devam etmesi için çaba gösterilmesini istiyor.
Bu sırada sohbete dahil olan Nihat Kutat isimli yurttaş da, “Burada bize sorulmadan bir dönüşüm yapılmak isteniyor. Akıl alır gibi değil. Yıllarımızı verdiğimiz evleri, mahalleyi elimizden alıp ‘dönüştüreceğiz’ diyorlar. Bu buradaki halkı yok saymaktır. Biz bina ve lüks bir yaşam istemiyoruz. Zararlarımız karşılansın yeter. TOKİ ve kendi yandaşı müteahhitlerle bir olup siteler yapacaklar ama buranın kültürünü, tarihini düşünmeyecekler. Bu dönüşüm bize güven vermiyor. Belediyelerimiz burada rol oynamalı. Halk dinlenip ona uygun bir adım atılmalı” diyor.
Melikahmet Mahallesi’nde yaşayan Nebahat Aydemir de, “Sur’daki herkes fakir insanlar. Çatışmalar varken, çıktık buradan bir daha belimizi doğrultamadık. Her yer pahalı. Evler pahalı, insanlar birbirlerine mesafeli. Burada herkes iç içe. Burada lüks binaların olması demek, buradaki insanların eskisi gibi burada yaşayamaması demektir. Evlerimizin yenilenmesi için bütçe çıkartsınlar, bize ödesinler. Yeni binalar ve bize ait olmayan bir yaşamı getirmesinler buraya” diyor.
Kamulaştırma kararını tam olarak bilmediklerini, kendi aralarında konuştuklarını söyleyen Nefise Sevilmiş ise “Şimdi diyelim ki bize ‘Size şu kadar para vereceğiz burayı satın gidin’ dediler. Bu mümkün değil. Ne yapacaklar? Burayı zengin müteahhitlere peşkeş çekip, bize para verip sonra buraları zenginlere yeniden satacaklar. Amaç buradaki bir arada yaşamı dağıtmak. Benim tahminim bu. Bize beş bina parası da verseler biz kabul etmeyiz. Yıllardır burada kendimizi var etmişiz, başka bir yaşamı istemiyoruz. İnsanların iyi evlerde, iyi koşullarda yaşaması devletin görevidir. Bunu yapsınlar ama insanları, kültürlerinden, tarihinden koparmadan yapsınlar” diyor.
15 yıllık esnaf Hasan Elveren, “Ne yapılacak belli değil. Devlet yıktı yine yıkacak. İnsanların yaşamlarını yıkacaklar bu kez” diyor. Kimsenin kendilerine bir şey anlatmadığını söyleyen Elveren, “Amacı biliyoruz. İnsanlar birbirinden kopsun isteniyor. Ama Sur’un ruhunda var; insanlar hep iç içe yaşar. Tepeden alınmış karar. Biz kabul etmiyoruz” diyor.