Hüseyin Yahya CEVHER

Selahattin ÖZGÜNDÜZ değerli bir büyüğümüzdür AMA… – Hüseyin Yahya CEVHER

selahattin-ozgunduz-ama

Geçtiğimiz günlerde bir oturumda bir ağabeyim Selahattin ÖZGÜNDÜZ’e yönelik son günlerde bazı saldırıların olduğunu söyleyerek bu konuyu açıklamamı istedi. İşin gerçeği saldırı olduğu anda gözüme bazı yazılar takılmış, üstün körü göz atmış, olayı Türkiye’de yaşayan Şii/Caferi gruplar arası çekememezlikten ötürü sataşma olarak algılamış, üstünkörü bir yorum yapmıştım. 13 Aralık 2013 Cuma günü gece saatlerinde başlayan gündemin 16 Aralık 2013 Pazartesi günü gece saatlerinde halen su katılarak gündemde tutulması ve İran İslam Cumhuriyeti ile ilgili olması nedeniyle incelemeye karar verdim.

Öncelikle şahsiyetler kişilerin kendilerine yüklediği anlamları veya misyonları tam taşımıyor olabilir şöyle ki bazıları Selahattin ÖZGÜNDÜZ’ü dini ve siyasi bir lider olarak görürken, kimileri sadece bir grubun başı olarak görebilir; hatta bazıları hak etmediği ünvanları taşıdığını iddia edebilir, kimileri de hayalinde bile göremeyeceği ünvanları kendisine yakıştırabilir.

Burada ölçüyü, daha büyüklerin ilgili kişi/kurum/kuruluş/organizasyona verdiği değer ile yakalayabiliriz diye düşünüyorum zira aksi takdirde biz küçükler kendimizden büyükler hakkında yorum yapma cüretini nasıl elde edebilelim ki…

Kısa yazı hayatımızda takipçilerimiz az çok anlamıştır, anlayamayanlar veya ilk kez bu yazıyı okuyanlar için hem bir duyuru, hem de bir çizgi açıklaması niteliğindeki aşağıdaki satırlar önemlidir:

İran İslam İnkılabı dünya tarihinin gelmiş geçmiş en büyük olayıdır. İran İslam İnkılabı’nı diğer devrimlerle benzetmek veya kıyaslamak mümkün değildir. İran İslam İnkılabı başından sonuna/sonsuza tamamen ilahi bir olaydır. İran İslam İnkılabı süreci İmam Humeyni(ra)’nin 1940’larda başlattığı hareketle sınırlı olmayıp ta kökünü İmam Hüseyin(as)’ın Kerbela’daki şanlı kıyamına, Hz.Muhammed(sav)’in Hz.Mehdi(as) ile ilgili verdiği mesajlara ve Habil ile Kabil arasında ilk defa cereyan eden Hak-Batıl Savaşı’nın ilk raunduna kadar uzatmaktadır.

Ne oluyor arkadaş, nereden başladık nereye geldik diyenler olabilir, birazdan söyleyeceğimiz cümlelerin anlaşılması için öncelikle ruh halimizin biraz hissedilmesi, şahsımızın biraz tanınması lazım olabilir diye düşündüğümüzden bu keskin paragrafı yazmış olduk.

Selahattin Özgündüz, 1952 yılında Iğdır’da doğmuş şu anda İstanbul, Halkalı’da ikamet etmekte olan medrese eğitimi sonucu Hüccetülislam ünvanını almış 3 erkek, 4 kız çocuğu babası değerli bir büyüğümüzdür. Hüccetülislam Selahattin Özgündüz, İran ve Irak’ta eğitim süreci sırasında Ayetullah’ul-Uzma Seyyid Ruhullah İmam Humeyni, Ayetullah’ul-Uzma Seyyid Ebulkasım Hoi, Ayetullah Seyyid Abdullah Şirazi gibi büyük alimlerin derslerinde bulunmuştur. 1978 yılında Türkiye’de İstanbul merkezli Halkalı/Zeynebiye hareketini başlatarak hem Türkiye’deki Şiileri bir çatı altında toplamış/toplamaya çalışmış hem de özleri unutturulmaya çalışılan Alevilerle irtibatı kesmeyerek onlara gerçek İslami anlayışı vermeye çalışmıştır. Evrensel Aşura Matem Merasimleri ismi ile düzenlenmekte olan Aşura programları ise kendisinin ve ekibinin takdirle anılmasındaki en önemli nedenlerden bir tanesidir. Allah(cc), Ehl-i Beyt’i tanıtma ve yad etme yolunda yapmış oldukları tüm çalışmaları kabul eylesin.

Kendisinin kendisine vermediği ama hak ettiği Türkiye Caferilerinin Lideri ünvanını şu ana kadar -bence- başarıyla taşımaktadır. Bazı çevreler özellikle bu noktada hem sert eleştiriler yapmakta, hem de Selahattin Özgündüz’ün açığını aramaktadırlar.

İşte bu açık arama sürecinin belki de en eleştirilebilir olanını geçtiğimiz günlerde SkyTürk360 isimli televizyon kanalının Kayda Geçsin isimli programında takipçilerine vermiş oldu. Programı[1] arşivden bularak baştan sona izledim, daha önceden de tespit ettiğim; program ile delillendirebileceğim bazı durumları açıklayalım.

1-Selahattin Özgündüz her fırsatta Azeri Türkü olduğunu göğsünü gere gere söylemekte, ateşli konuşmaları kendisini iyi bir Türkçü olarak tanımlamamıza delil oluşturmaktadır. Hele hele Ermenistan, Karabağ İşgali, PKK, Asala terörü gibi kritik kelimelerle ilgili sohbetlerdeki celalli konuşması bu konudaki hassasiyetini anlatmaya bile gerek bırakmamaktadır. İşte bu noktada az da olsa ırkçılık diye tabir edebileceğimiz duygunun -çok çok az da olsa- içinde olduğunu söylemek zorundayız. Zaten şu anda kendisini hedef tahtasına oturtan çevrenin(Taha Haber isimli internet sayfasından yayın yapan ve Nuri Akçay ismiyle müşahhaslaşan ekip -ki onlarda Caferidir ama Kürtçü Caferidir-) bu ırkçı damardan dolayı kendisine cephe aldıklarını düşünüyorum. İki tarafından da Kürtçü ve Türkçü yaklaşımları yanlıştır. Yanlışlığı Türkiye’de sayıları 3 milyon civarında olan Caferi toplumunu fırkalaştırdıkları için hemen göze çarpmaktadır. Tabii biz burada hiçkimseyi şahsi olarak suçlamıyor sadece fitne çıkarmak isteyenlere Allah(cc) fırsat vermesin diyoruz.

2-Selahattin Özgündüz’ün İran İslam İnkılabı’na fikirsel bir bağlılığı yoktur. Siyasi bir bağlılığı da yoktur. Selahattin Özgündüz, İran İslam İnkılabı’nın anti-emperyalist ve anti-kapitalist duruşunu sonuna kadar desteklemektir. Mezhebi olarak ise İran’da yaşayan Ayetullah Vahid Horasani’nin fıkhıyla amel ettiğini açıklamış; camiasından kişilerin ise Ayetullah Hamaney ve Ayetullah Sistani’nin fıkhıyla amel ettiklerini bildirmiştir. İşte biz bu cümlelerden bağlılığın fikirsel ve siyasi olmadığını çıkardık. Zira şu an İran İslam İnkılabı’nın lideri İmam Ali Hamaney sadece mezhebi noktadan takip edilecek bir lider değil her yönüyle örnek alınabilecek dünyadaki tek liderdir. Tabiri caiz ise Selahattin Özgündüz’ün hocası Ayetullah Vahid Horasani’nin de Ayetullah Sistani’nin de hocası İmam Ali Hamaney’dir. İşte bu durumu bu şekilde tespit edememiş veya bunu tam olarak algılayamamış kişi/kurum/kuruluşlar zaman zaman hatalar yapmakta, sıkıntılı süreçlerden geçmektedir. Çünkü imamete bağlanıp, pürüzsüz yola giriş yapamamışlardır.

3-Selahattin Özgündüz programda AKP iktidarına yakın olduğunu, Suriye meselesiyle beraber yanlış yaptıklarını anladığını hatta uyardığını anlattı. İşin ilginç yanı bir fotoğrafta yanındaki kadınlardan dolayı kendini ayırt edemediğim ve beni dinliyorlar diye el ilanı bastırıp dağıtan(?) Kenan ÇAMURCU isimli kişiyle paralel olarak tüm suçu Ahmet DAVUTOĞLU’na yıkarak Recep Tayyip ERDOĞAN’ın yönlendirilmiş olabileceğini iddia etmektedir. Bu kadar olayın ardından halen böyle bir yorum, benim içinde üzücü olmuştur zira Erdoğan’dan izinsiz mevcut yönetimde hiçbir hareket yapılamaz, kimse Erdoğan’ı yönlendiremez ancak fikir verir; o da kabul eder ve uygular. Dolayısıyla tüm suç Erdoğan ve ekibinin tamamınındır.

4-Selahattin Özgündüz halen bu tağuti sisteme net bir cephe almamış göğsünü gere gere TC vatandaşı olduğunu haykırmakta, müthiş Türkçü-devletçi yaklaşımlarını sergilemekte, devletimin bekası için elimden geleni yaparım demekte, takipçilerine istediğiniz partiye oy verebilirsiniz ama biz buraya vereceğiz mesajlarını üstü kapalı göndermektedir. Şu anda kuzeni Ali ÖZGÜNDÜZ(İstanbul) CHP’den, Sinan Oğan(Iğdır) ise MHP’den Caferilerin oylarıyla milletvekili olmuş kişilerdir.

5-Selahattin Özgündüz’ün en beğendiğim özelliği mertliğidir. Dobra bir adamdır. İçten pazarlığı yoktur. Kaba tarifle heriftir. Suriye meselesinde daha kimse Suriye yönetimini savunmaya cesaret edemezken-bir topluluk var ki onlar daha Suriye bile kendisini savunmadan savunmaya başlamıştır- o zalim Beşer Esed’in beyefendi Beşşar Esad olduğunu tüm Türkiye halkına bulabildiği tüm ortamlarda anlatmaya çalışmıştır. İşte bu hareketi bence yaptığı bazı hataların görmezden gelinmesine yeterlidir.

6-Selahattin Özgündüz sürekli olarak İslami Vahdet eksenli mesajlar vermekte, vahdete aykırı hiçbir hareket yapmamaktadır. Bu durum kendisinin takdir edilmesindeki en büyük özelliktir. Zira ben şahsen Hanefi fıkhı ile amel eden bir kişi olmama rağmen Zeynebiye Camii’ne giderek kendisinin arkasında elleri bağlı olarak namaz kılmış ve gördüğüm ortamdan ziyadesiyle mutlu olmuş bir kişi olarak bu satırları yazma cesaretini kendimde buldum.

7-Selahattin Özgündüz, İran’ı mezhebi bir devlet olarak tanımlayan program sunucularına itiraz etmemiş, aksine desteklemiştir. Oysa İran İslam İnkılabı daha geçtiğimiz günlerde Mandela’ya sahip çıkmış; daha önceleri Chavez’i çok yüksek bir itibarla anmış, Fidel Castro’yu ise her daim övmüştür. Bu eksenden baktığımız zaman İran İslam İnkılabı mezhebi olmadığı gibi, sadece dini bir devlette değil tüm dünyayı kucaklayan ve tüm mustazafları savunan müstekbirlerin karşısında dikilmiş tek gurur kaynağımızdır. Hiçbir devletin piyonu olmam vari bir söylemi yanlış anladığımı düşünerek ayrıntılarına girmeyeceğim.

8-Selahattin Özgündüz, İran İslam İnkılabı’nın Ermenistan ile ilgili siyasetlerini doğru bulmadığını hatta eleştirdiğini açıklamıştır. İşte burada yukarıda kurduğumuz cümleleri neden yazdığımız ortaya çıkacaktır. Zira küçük büyüğü hakkında yorum yapamaz. Küçük büyüğün yaptığı işteki hikmeti anlayamaz. Biz burada kısıtlı imkanlarımız ve küçük aklımız ile haşa İran İslam İnkılabı’nın siyasetlerini eleştirme hakkını kendimizde nasıl görüyoruz anlamış değilim. Bu durum Enel Hak diyen Hallac-ı Mansur’u anlamayanların katletmesi gibi bir durumdur. İslam İnkılabı’nın yüce önderi’nin attığı adımları eleştirmek kimin haddinedir. İran İslam İnkılabı’nda atılan her adımdan İmam Ali Hamaney sorumludur ve İmam Ali Hamaney’den habersiz tabiri caize kuş uçmaz. Ne önceki cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad -ki gelmiş geçmiş en değerli şahsiyetlerden birisidir- ne de şimdiki cumhurbaşkanı Hasan Ruhani kafasına göre yorum yapamaz, çizginin dışına çıkamaz. Ana hat bellidir. Ufak tefek şahsi yorumlardan oluşan algılama farklıları olabilir o da sıkıntı çıkarmaz. Zaten sıkıntı çıkaran görevli görevinden alınır. Eleştirilen “İsrail yeryüzünden silinmelidir” sözü söylemi ise Ahmedinecad’a ait değil bizzat İmam Humeyni ve İmam Hamaney’e aittir. Ve Allah’ın yüce yardımıyla İsrail yeryüzünden silinecektir. Ben yahudilere karşı değilim anti-semitizme karşıyım, Filistin-İsrail birlikte yaşayabilir, iki devletli çözüm olabilir eksenli açıklamalar ise tam bir garabet örneğidir. Korsan İsrail yok olacaktır. Yok edilecektir. Yeryüzünden silinecektir.

9-Selahattin Özgündüz bu açıklamalarıyla kesinlikle İmam Humeyni(ra) ve İmam Hamaney(ra)’i hedef almamıştır. Böyle bir düşüncesi yoktur. Bence lafın oraya uzayacağını tahmin edememiştir. Zira bu şekilde algılandığını öğrendiği zaman bir düzeltmede yapacaktır. Zira Filistin meselesi İslam’ın meselesidir. Yukarıdaki maddelerde saydığımız olumsuz durumları sineye çekebilir, ses çıkarmayabiliriz ama İran İslam İnkılabı ve Filistin meselesine hatalı bakışı kabullenemeyiz.

10-Selahattin Özgündüz’e veryansın eden açtı ağzını yumdu gözünü tarzı bir yazı yazan Nuri Akçay ise yazdığı yazıda[2] “İran eleştirilemez mi? Elbette eleştirilebilir; ama eleştiri İran’ın politikalarını yürüten siyasi mekanizmaya değil de; rehberiyetin, İmam Humeyni’nin ve tüm Müslümanların mukaddes düsturuna yönelik olursa, orada kötü niyet ararız. İran’ı eleştiren Haydar Baş’a kılıçlarını çekenler umarım mukaddeslerimize dil uzatan Özgündüz’e de sessiz kalmazlar.” diyerek aslında kendisi yine kendi yorumuna göre İslam İnkılabı’nı hedef alan Selahattin Özgündüz’ü eleştirirken İran İslam İnkılabı’nın eleştirilebileceğini vurgulamıştır. İran İslam İnkılabı eleştirilemez. Hele örnek olarak Haydar KELLE’yi vermesi için ayrı bir araştırma konusudur.

11-Bu bağlamda bazı kendini bilmezler Ahmedinecad hükümeti İran’ı saldırgan göstermiştir, Ruhani hükümeti İran’ı güzel tanıtmaktadır tarzı yorumlar yapmaktadır. Bu yorumları yapanlar kafa karışıklığı çıkararak İran İslam İnkılabı’nın siyasi çizgisini öğrenmemizi engellemeye çalışmaktadır. Oysa bunlar korsan İsrail başbakanı Netanyahu’dan bile daha bilgisizdir zira o bile Ahmedinecad ile Ruhani hükümetlerinin arasında bir fark olmadığını çok iyi bilmektedir.

12-Daha dün Ahmet DAVUTOĞLU’nun peşinden hocam, hocam diye koşanlar bugün kendilerine ayrılan köşelerden İslam İnkılabı Rehberi’nin ağzından yalan haber yayınlamaktadır. Neymiş İslam devriminin lideri Seyyid Ali Hamenei Ahmedinecad’ın dilini eleştirmiş neymiş Ahmedinecad’ın devlet içinde kadrolaşma girişimlerine karşı mücadele etmiş… Ayıp ya! Allah yalancıların belasını versin. Yine bu saçı uzun aklı kısa kişi İran’a tepki gösterilmesi ve eleştiri yapılmasını en doğal hak olarak tanımlamıştır.

Yazıyı bu kadar uzun, delilli ve açıklamalı yazmamızdan amaç ilgili şahıslarla ilgili noktayı koymak istememizdir. Yazıda geçen şahıslarla ilgili düşüncelerimiz bunlardır. Umarız İran İslam İnkılabı’nı gerçek manada anlayıp tüm halkımıza daha güzel bir şekilde anlatabilecek birileri bulunur. Vesselam.

[1]http://video.zeynebiye.tv/video/495/zeynebiye-tv-video-arsivi/1
[2]http://www.tahahaber.com/haber/4420-ozgunduz-un-sozleri-ahmedicada-mi-inkilaba-mi

Related Articles

35 Comments

  1. Kimsenin haddine degil sayın Liderimiz Özgündüzü eleştirsinler. Ulan anlamıram daha teyrat tutamayanlar bir efsanevi kahramanı eleştiriyor yuh size ulan nefis kuyusunda bogulan sefiller.
    72 ŞUHEDAYA SALAVAT

  2. Sellahattin Özgündüz kimin borusu öterse onun yaninda yer alir , sözde Siilik Caferilik adina Türk Islam fasist sentezciliginide ayni anda savunur , Halk ve Toplum katillerini Asura merasimlerine davet ederek salavatlarla kürsüye cikarir , kendisi din alimliginden cok cemaat fasiszanligi vede ilce fasizanligi yaparak, bir toplumuda siyasilere peskes cekerek hükümete yaranmak icinde her türlü maskeyide kullanir ..sizler onu bir hayli gözünüzde büyütmüssünüz onun herhangi bir özelligi yoktur ,kisacasi kendisi hükümetin usagidir ,kim basa gecerse onun tarafindadir, popüler olmak icin peskes cekmedigi satamadigi toplum kalmamistir yaldizli sözlerine kanmayin …yarin sizide satar !!!

  3. Selamun aleykum
    Son zamanlarda, Zeynebiye ve lideriyle ilgili sosyal platformlarda ifade edilen kişisel düşünceleri takip etmekteyim. Bu ifadeler kişilerin kendilerini bağlamakla birlikte, konu ile ilgili ben de kanaatimi paylaşmak istiyorum.
    Türkiye’de inkılabı ve velayet-i fakihide tanıtan Sn.Selahaddin ÖZGÜNDÜZ ve dava arkadaşları olmuştur. Türkiye’de Caferilik inancına sahip insanları, bir toplum haline getiren, yıllarca hem siyası, hem sosyal baskı ve zorluklara göğüs geren mücadele etmekten vazgeçmeyen, bu mektebe mensup insanları bir araya getirerek toplum bilincini ve amacını oluşturmuştur. Toplumun inşasında iyi bir fikir babası olan, toplumu iftihar edilecek bir konuma taşıyan bir şahsiyeti haliyle toplum da kendisine büyük, lider ve yol gösteren anlamında ‘rehber’ olarak belirlemiş ve izinden günümüze kadar gelmiştir. Ancak bu durumun, Ayetullah Seyyid Ali Hameney’in rehberliğiyle benzerliği söz konusu değildir. Bunu farklı değerlendirenler, ya maksatlı olarak yada gaflet içinde oldukları için, şia toplumunun geldiği noktayı çekemediklerinden bu şekilde propangadalar yapmaktadırlar. Farklı bahaneleri öne sürerek, bu birlik ve dirliği bozmak ayrıştırmak için çaba harcamıştırlar.
    Bu konunun bir parçası olarak şahsi kanaatim, Sn.Selahattin Özgündüz’ün toplumumuzdaki konumu, Pakistandaki Seyid Nakavi ya da Lübnan’daki Seyit Hasan Nasrallah’ın konumu gibi değerlendirilmelidir.

  4. Açıkçası bu yazıyı, yayınlanmasının üstünden oldukça bir süre geçtikten sonra okuyabildim.. Ailesi Halkalı’da oturan ve bu sebeple camii cemaatinden birisi olarak Sayın Selahaddin Özgündüz’ü tanıma fırsatım oldu.. Açıkçası küllenmiş bu konuyu hortlatmamak ile düşüncelerimi yazmak arasında kalmış durumdayım.. Yazdıklarından dolayı Selahaddin hocamızı doğrudan görmüş ve muhabbet etmiş kişiler olduğunu düşündüğün bazı arkadaşların uzun uzun yorumlar yaptığını gördüğüm için benim de düşüncelerimi paylaşmamım faydalı olacağı kanaatine vardım. Umarım konu tekrardan tartışma konusu haline gelmez. Çünkü bu konu öyle ya da böyle tartışma konusu değil desteklenmesi gereken bir konudur, toplum yapısı dolayısıyla Türkçülük temalı konuşmaların yapılması şu noktada İslam dünyasına zarar verecek bir bir boyutta değildir ancak Filistin davası adına çıkıp sokaklarda yüzlerce kişinin protestolar yapması hele ki bunun İstanbul/Halkalı olarak özdeşleşen Caferiler tarafından yapılması bence daha fazla ses getiren, insanları heyecanlandıran en azından “davamızda yalnız değilmişiz, bizler gibi düşünen, bu davayı destekleyen başka insanlarda varmış ve bu insanlar tağutî rejime rağmen artık seslerini çıkarabiliyorlar” dedirten bir tavırdır.. Ve bu tavrın bugünkü haline gelmesinde Selahaddin Özgündüz’ün yadsınamayacak bir etkisi vardır..
    .
    Önyargısız olarak şunu ayrıca belirtmeliyim ki genel olarak yukarıdaki yazıda Sayın Selahaddin hocamızı karalayan bir ima yoktur, yapıldığı düşünülen bazı yanlışlar belirtilmiştir ancak bunu tarafsız olan herkes zaten görebiliyordur..

    Üniversite hayatı başlayana kadar bi’l-fiil Halkalı’da ikamet etmiş birisi olarak ailemin dine olan mesafesi, hacı olan dede ve nene namazları ve aksatılmamaya çalışılan bayram namazlarına gitmek noktasındaydı.. 80’li yılların ortasında Tuzluca/Iğdır’dan Halkalı’ya gelmiş, atadan-babadan getirdikleri bir mal-mülk olmadığı için hayattan bekledikleri şey sadece çalışmak olan bir ailenin mensubuyum.. Bu şartlarda hele ki dini hassasiyetleri hayat şartlarından dolayı ikinci hatta üçüncü seviyelere gerilemiş birisi olarak lise yıllarında tanıdım Seyh Selahaddin’i.. Etraftan her zaman gelen bir dedikodu geleneği içerisinde herkesin laf ettiği bir şahıstı o zamanlar benim için.. Gittiğim cuma namazlarındaki hutbelerde gerektiğinden fazla açık sözlülüğü ile insana itici gelen, böyle cami hocası olur mu dedirten bir liderdi.. Hele ki siyasete olan ilgi ve alakası o yıllar için benim kabul edemediğim bir durumdu..
    Lise hayatımın son iki yılında gittiğim dersanenin de ortamıyla kendimi daha çok dini heyecan içerisinde buluyordum ancak “malum dersane” ortamı benim mezhebimle uzaktan yakından alakalı değildi ve ben aslında kendi fıkhımdan çok Ehl-i Sünnet fıkhını tanımaya başlamıştım.. Yüce Allah’ın (c.c.) inayetiyle o yıl üniversiteyi kazandıktan sonra hayat çizgimi değiştiren bir ortama girdim.. Kendileri Hanefi mezhebine bağlıyken İran İslam İnkılabı’na bağlı insanlar ile oturup kalkmaya başladım.. Hatta Caferi olduğumu bana onlar hatırlattı/tanımamı sağladılar desem mübalağa olmayacaktır..(Allah(c.c.) hepsinden razı olsun) İşte bu ortam içerisinde artık “düşünmeye başlamış” bir birey olarak her geldiğim İstanbul tatilinde Şeyh Selahaddin’i daha mantıklı, çizgisini belli eden, lideri olarak bulunduğu cemaati belli bir hedefe doğru götürmeye çalışan bir önder olarak telakki etmeye başladım.. Ben kendimi geliştirdikçe Şeyh Selahaddin benim için daha önemli bir lider, sözü dinlenesi bir alim olmaya başladı.. Onu dinledikçe kendimi önceleri kavrayamadığım düzeyde İslam meclisinde hisseder oldum..
    Ancak bir taraftan da İran İslam Cumhuriyeti’ne doğrudan bir bağlılığı olmadığını da bir muhabbetimiz sırasında cami eşrafından bir abimizden öğrendim.. görebildiğim kadarıyla da öyleydi zaten.. Caferilikten ötürü doğal bir bağ var İran İslam Cumhuriyeti ile ancak birebir, her yapılan adımda onlardan izin alan bir lider değil Selahaddin Özgündüz.. Kendine has bir tavrı var, doğduğu memleketin ve yılların verdiği özel hassasiyetleri var ve bunu da hiçbir platformda saklama gereği duymadan haykırabiliyor..
    Arap baharı yaşandığı zaman verdiği sohbetlerde kendimi üniversitede bir hocamdan hayati bilgiler alıyormuşçasına mutlu hissediyordum.. Müslümanlar olarak dünyanın dört bir yanında kanlarımız su olmuş akarken İslam davasıyla ilgilenmek içimi heyecan ile dolduruyordu.. Suriye karıştığında, bizim hükümetimiz 180 derece döndüğünde, kanallarımız bir gün önce “Kardeşim Esad” diye haberini yaptıkları bir şahsı Beşer Esed haline getirdiklerinde Şeyh Selahaddin avaz avaz bunun yanlış bir politika olduğunu bağırıyordu.. Büyük şeytan amerika ve israil her bir yanda müslümanları birbirine kırdırmak için sinsi sinsi planlar uygularken Hocam camisinde ve onu her platformda dinleyen insanlara Vahdet-i İslam’dan bahsediyordu..
    İşte aciz hafızam ve dilim ile anlattıklarım bunlardır.. Genel olarak Caferilerin lideri sıfatıyla tanıdığım Şeyh Selahaddin’e değer veriyorum ve sözlerini alıp değerlendiriyorum.. ancak şu an dünyada tüm İslam ümmetini mezhep/fıkıh gözetmeksizin kucaklayan tek merci olan İran İslam Cumhuriyeti’yle uyuşamadığı noktalarda ise “hocam hocadır ama her dediği doğru değildir/ ya da vardır bu şekilde davranmasında bir hikmet.. benim göremediğim noktadan bir şeyleri görüp ona göre davranıyordur” diyorum..
    Bazen de diyorum ki Halkalı cemaati tek başına ülkedeki düzeni değiştiremez ancak Hz. Mehdi (a.s.) geldiğinde ona bağlanacak bir cemaat olabilir.. Ancak yürüdüğün yolu belli edersen senin o noktaya ulaşmanı engelleyecek zihniyetten dolayı, o kutlu gün gelene kadar varlığı devam ettirme isteğinin bir sonucudur bu İnkılaba doğrudan bağlı görünmeme tavrı.. belki de yine İnkılap tarafından verilmiş bir misyondur bu milli tavır ve kendini gizleyen çizgi..
    (Böyle düşündüğüm en büyük örnek ataput hakkındaki düşünceleridir ve ben bu düşüncelerini hiçbir zaman benimsemedim. Ataputu çok seven ve “hoca dediğin böyle diyor sen böyle diyorsun” diyen babam ile bu konu üzerinde uzun uzun ataput tartışması yaptığım için Şeyh Selahaddin’in aldığı her tavra, ifade ettiği her düşünceye de önyargısız bir bağım yoktur)
    Çünkü şunu da düşünüyorum ki İslam’ı hele ki Caferiliği şu an ki rejim içerisinde yaşamak ve yaşatmak hiçte düşünüldüğü gibi kolay değildir.. “Komşularla sıfır sorun” politikası çerçevesinde İran İslam Cumhuriyeti’yle var olan iyi ilişkiler zamanında temeli atılan Zeynebiye Kültür Merkezi temel atma törenine hem yaşadığımız devletin hem de İran İslam Cumhuriyeti’nin büyük şahsiyeleri katılmışlardı ve bu büyük kompleksin yapılan büyük ölçekli bağışlar ve devletin büyük desteğiyle 2 yıl içerisinde bitirilmesi öngörülmüştü.. ancak sıfır sorundan sonsuz soruna geçtikten sonra görüldüğü üzere verilen sözler tutulmadı, destek olmak yerine köstek olundu ve en sonunda da büyük darbeyle inşaatı durdurma kararı alındı..
    Olaya bu pencereden bakınca aslında Türkiye’de bir Şia olmak hele ki böyle bir cemaati yönetmek hiç de düşündüğü gibi bir görev değildir.. ve yeri geldiğinde Ammar bin Yasir (ra) indinde inen ““Kalbi imanla yatışmış olduğu halde inkâra zorlanan kişi (kurtulmuştur), fakat kim inandıktan sonra Allah’ı tanımaz ve küfre kalbini açarsa, Allah’ın gazabı onların başındadır, onlar için büyük azap vardır.” ayetiyle düşündüğünden daha farklı davranmak zorunda kalmış da olabilir..
    Sözü çok uzattığım farkındayım ancak büyük şeytanın bizleri düşürmesinden korktuğum durum için içimde geçenleri de anlatmadan edemeyecektim.. Bizler farklılıklarıyla güzel olan bir ümmetiz ve bu farklılıklarımızla makbulüz.. selefi anlayışla birbirimizi fasık olarak nitelendirmediğimiz zaman güçlüyüz.. Bu durumu bilen şeytanlarda sırf bu yüzden bizi ayırmıyorlar mı zaten.. Umarım acizane anlatmaya çalıştıklarım doğru anlaşılır ve Vahdet yolunda ilerlemeye devam ederiz..
    Allah İslam’ı hak ettiği mertebeye çıkarmaya çalışanlardan razı olsun ve bizleri de o cümleden eylesin inşallah..

  5. Rahman ve Rahim Olan Allah’ın Adıyla…..

    Sn. Hüseyin Yahya CEVHER Beyfendi’ye öncelikle kendi namıma çok teşekkür ederim…..

    Türkiye’de maalesef kimse, İran İslam Cumhuriyeti’nin iç siyasetini akl-i selim ve kalb-i rakikle okuyamıyor. Bir defa bunu kabul edelim.

    Kum’da, Rehber Hamanei’ye ve makamına büyük merceiyyet müesseselerinin arasında -elbet ki zahire göre- ‘3 merce-i taklid”imiz tam anlamı ile karşıdır:

    1-) Ayetullah el-Uzma Seyyid Sadık Hüseyni Şirazi
    2-) Ayetullah el-Uzma Seyyid Sadık Hüseyni Ruhani
    3-) Ayetullah el-Uzma Hüseyin Vahid Horasani

    Ayetullah el-Uzma Horasani, ilk iki müçtehidimiz kadar Rehberimize resmi olarak kin gütmese de, Rehber’in defalarca diyalog ve randevu talebini kabul etmemiştir. Hem de bu realite gizli-saklı değildir. Rehber’e siyasi olarak en yakın taklit mercilerinden olan Ayetullah el-Uzma Hüseyin Nuri Hemedani, bizzat kendisi bunu medyaya ve kamuoyuna açıklamıştır.

    Hüccetül İslam Vel Müslimin Selahattin Özgündüz ve Zeynebiye Hareketi, eskiden merhum Ayetullah el-Uzma Mirza Cevad Tebrizi’nin mukallidi idi. Tebrizi Aga, hakkın rahmetine kavuşunca, dünyadaki tüm Şia mukallitleri gibi, Türkiye’deki Şia mukallitleri de Tebrizi Aga’dan Horasani Aga’ya dönme kararı aldılar. İşte sorun burada başlıyor, Zeynebiye Hareketi, Horasani Aga’nın ‘Tam İlmihal’ini yayınlamasına rağmen, risalenin % 15’ine sansür uygulamıştır. Caferi-Der Yönetimi, Şıh Selahattin’in emriyle; Velayet-i Fakih, Taklit Hükümleri, Kame Zene, Ezan ve ikamede “Eşhedu enne aliyyen veliyullah” denmesinin hükmü vs vs vs vs başlıkları yayınlamamıştır.

    Horasani Aga, bırakın Veliyy-i Fakih’i kabul etmeyi, İmam Hamanei’in müçtehid bile kabul edilemeceğini, kendisinin mukallit olarak başka müçtehide bağlanması gerektiğini duyurmuştur!!!!!

    Daha çok şey anlatırım ama, camiaya fitne düşmesin diye susuyorum! Zeynebiye Hareketi’ne de sesleniyorum: körü körüne kimseyi taklit etmeyin. Sizlere avam olarak, Horasani Aga’nın Velayet-i Fakih’e mutlak karşı olduğunu CABİR Alimleri neden senelerdir saklamakta!!!!! bir kafa yorun isterim………

    Unutmadan CABİR’i eleştirken Ehla-Der’i de eleştirmek gerek: örgütümüz Hizbullah’a ve gururumuz Seyyid Hasan Nasrallah’a söven AKP’li tağut bakanlarına yağdanlık yapmak CAFERİ Fıkhında ve Şii İtikadında aramayın sakın bulamazsınız!!!!!

    Tuzlucalı bir medrese öğrencisi…..

    Allah’ın selamı rahmeti bereketi üzerinize olsun…..

  6. İmam Ali (as) H.36 yılında Basra valisi olan Osman b. Huneyf el- Ensari’ye yazdığı mektubu okumanızı tavsiye ederim.

    Okuyalım ki Ehl-i Beyt mektebinin düşmanı olan yöneticilerin çağırdığı ziyafetlere hemen koşmayalım.
    Bugün bu zalim yöneticiler ırak ,suriye ve dünyanın diğer bölgelerindeki müslüman ve mustazaf hakların kanında parmağı olan yöneticilerdir.

  7. Selahaddin ÖZGÜNDÜZ eğer Rehbere bağlı değilse zaten sizin yazınızın başlığı olarak verdiğiniz “Selahattin ÖZGÜNDÜZ değerli bir büyüğümüzdür” hitabını Özgündüze kullanmanıza eleştiri yapardım. Ben halktan birine rehbere bağlı olmasada saygı duyarım, İran’ı tanımasada saygı duyarım fakat İran’ı bilen imamı bilen, kitlesel bir hareketin tabir yerindeyse sahibi olan biri rehbere bağlı değilse o kişiye değerli bir büyüğümüz bile demem.

  8. Eger Iran elestirilebilir olmasa idi iran simdiye coktan halkalinin cevabini vermisti, Selahattin Ozgunduz de ozrunu eger kabahati var ise coktan dile getirmisti, Bu konuda hesabi soracak olan iran dir siz degil, yoksa siz iranin turkiye danismanimisiniz, Rehber size bu yaziyi yazip hesabini sorun mu dedi muhattap sizmisiniz, yoksa tamamen duygusal olarakmi etki altindami yazdiniz..

    1. Sağlıklı bir tartışma yapılacaksa karşılıklı soruların cevaplanması gerekir. Çamur at izi kalsın, üstü kapalı yorum yap herkes anladığı kadar anlasın tarzı yazıların açıklanması gereklidir. Öncelikle yukarıdaki yorumunuza verdiğim cevaptaki soruları cevaplandırmanızı bekliyorum.

      Ben yalınayaklı, gariban, mustazaf, halktan biriyim. İslam İnkılabı’nın gücüm yettiğince savunucusuyum. Tüm inkılabçılar doğal olarak güçleri yettiğince İslam İnkılabı’na birer ayna olması gerekmektedir. Biz de elimizden geldiğince bunu yapmaya çalışıyoruz yani biz doğuştan görevliyiz. Yazı yukarıda duygusal mı? etki altında mı? halkımız karar versin. Vesselam.

  9. Allah yardımcımız olsun, siz bir konuyu aydınlatmak için yazı yazmışsınız, allah razı olsun. bende asıl amaç olarak belirtmek istediğim şukii ki herkim için olursa olsun özelliklede birşeylerin farkında olanlar için mektebe bağlı ise adamdır bağlı değilse gündeme bile girmez. vessalam

  10. Bugün dünya müslümanlarının ve mustazaflarının kurtuluş yolu İmam Seyyid Ali Hamenei ye tam bağlılıktan geçmektedir. Eğer İmam Hamenei nin yolunda kenetlenerek saf bağlarsak o zaman hem ülkemiz hem bölgemiz hemde dünyamız siyonizimden kurtulur.
    İmam Hamenei ye bağlılıkta tam bir itaatten geçer çünkü İmam Hamenei ye bağlılık demek İmam Humeyni ye bağlılık demek İmam Humeyni ye bağlılıkta Masum İmamlara ,Efendimiz Resulullaha, Kurana bağlılıktır.Bunlara bağlılıkta Yüce olan Allah’a bağlılıktır. ( unutmamak gerekir ki iran islam cumhuriyeti imam Hamenei nin yol göstermesiyle hareket etmektedir. İran İslam cumhuriyetini eleştirmek İmam Hamenei yi eleştirmek demektir.)
    Selam olsun Sana ve senin pak nesline ve Ceddin Resulullah’a Ey İmam Hamenei.

  11. Selahattin ÖZGÜNDÜZ ün İnkılabı eleştirmesi noktasında ‘Küçük büyüğün yaptığı işteki hikmeti anlayamaz’ demişsiniz ama büyüğümüz diye hitap ettiğiniz Selahattin ÖZGÜNDÜZ ün bazı siyasetlerini eleştiriyorsunuz. Burada bir çelişki yok mu? herkes büyüğünün siyasetine kayıtsız şartsız biat etmeli ise böyle bir yazıya gerek yok, eğer yazınızda olduğu gibi büyükler eleştirilebiliyorsa Selahattin ÖZGÜNDÜZ İnkılabı eleştirebilir demektir.

    1. Sayın Hikmet,

      Öncelikle yazı yazarken çok uzun yazamadığımı daha önceden defalarca bildirmiştim eski yazılarımı okuduysanız görürsünüz bunun nedenide halkımızın çok uzun yazıları okumadığındandır.

      Sorunuz biraz daha izah edilmesi gereken bir konuydu, sorduğunuz için teşekkür ederim.
      Bahsettiğim büyüklük Nisa suresi 59.ayette anlatılmaktadır;
      ” Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan emir sahibine de itaat edin. Eğer herhangi bir şeyde anlaşmazlığa düşerseniz; Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha güzeldir.”

      En büyük yüce Allah(cc)’tır, sonra peygamber efendimizdir onun akabinde ise Peygamberimizin biz ümmetine önderlik edip yol göstermesi için bıraktığı Ehl-i beyt(as)’tir. İşte ayette geçen emir sahibi bugün itibariyle yaşayan Kur’an-ı Kerim ve Ehl-i Beyt’in temsilcisi olan İran İslam İnkılabı ve onun yüce önderi İmam Ali Hamaney’dir.

      Diğerlerinin büyüklüğü ve küçüklüğü ise yukarıdaki parağrafa itaat ile orantılıdır.

      büyüğümüz diye hitap etmemin sebebi gerçekten kendisini şahsi olarak sevmemden ve yaş olarak büyük olmasından dolayıdır. Yazımın kendisinin şahsını hedef alan hiçbir unsuru yoktur, gerekli aydınlatıcı açıklamayı en kısa sürede yapacağına inanıyorum.

      Vesselam.

  12. son cümleyi toparlıyorum.
    ilk önce sizde kendinizi Selahattin ÖZGÜNDÜZ gibi açıkça tanıtın.

    1. Adımız da görüşlerimiz de çizgimiz de gayet nettir. İstediğiniz kişisel bilgilerimiz ise gerekirse veririz. (TC Kimlik No, Anne Kızlık Soyadı, Medeni Hali gibi…) Ama önemli olan şahıslar değil fikirleridir. Lütfen şahsımı değilde fikirlerimi değerlendirin.

      Bazı sorularımı cevapsız bırakmışsınız, siz nasıl takdir ederseniz. Vesselam.

  13. Sayın CEVHER bey ;

    Sizi hiç tanımadığımdan ve bazı konuların herkese açık ortamlarda konuşulmayacağından ve burada yazmanında bir fayda sağlamayacağını düşünerek ten cevap vermeyi gerek görmüyorum.
    ilk önce sizde kendinizi selahattin özgündüz açıkça tanıtın.

  14. Yazinizin bilgi kirliligi oldugunu belirtmek isterim.. Size bu yaziyi yazmak yerine gidip zeynebiye de kendisine sorup, sordum bu cevabi aldim diye bir yazi daha da yakisirdi. Ozur dilerim ama fanatizim fantazisine kapilarak yazmissiniz. Ayrica ne zeynebiye hareketi nede Selahattin Ozgunduz karsisina cikip 2 kelam edemeyecek insanlarin sagda solda soylediklerine itimat etmezler Kervan yurur sozu etkindir bolgede, yaptigi faaliyetlerle de turkiyede Sianin goysunu kabartmistir. Alin bu videoyu da inceleyinde bunuda yorumlayin yada yazinizi alip gidin kendisine sorun burada kendi kafanizdan yorumlar getirerek insanlarin kafasinda bilgi kirliligi yaratmayin..
    https://www.youtube.com/watch?v=beJYNFDC8FE&feature=youtube_gdata_player

    1. Sayın Huseyin Turan,

      Öncelikle yazıdaki bilgi kirliliği diye tanımladığınız kısımları belirtip yorum yaparsanız daha uygun olur zira şu anda söyleminiz örneksiz olduğundan afaki bir söylemden öteye geçmemektedir.

      Selahattin ÖZGÜNDÜZ’ün kendisiyle görüşme fırsatım olursa yazıyı yazdığım tonda tüm övgü ve yergilerimi belirteceğimi bilmenizi isterim.

      Fanatiklikle itham edilmişim eğer fanatikliğimiz İslam İnkılabı’na olan bağlılığımızdan dolayı coşkunluğumuz ise gurur duyarız, aksi bir fanatiklikle itham ediliyorsak öyle bir durum yoktur.

      Yazıya şimdiye kadar yapılan en insafsız yorumu yapanın siz olduğunu söylemeden edemeceğim zira yazıda Selahattin ÖZGÜNDÜZ ve Zeynebiye Hareketi’nin yaptığı tüm olumlu hareketlere takdirlerimizi belirttik. Kervan vb. söylemlere girmişsiniz, umarım devam etmez zira hak edene, hak ettiği üslupla cevap vermede üstümüze yoktur. Nasiplenmek istemezsiniz, Vesselam.

      Not: Tek işimiz Selahattin ÖZGÜNDÜZ’ün yazılarını analiz etmek değildir ve bu yazı da sadece bir programı izleyip kendisi hakkında yazılmış bir yazı değildir. Bu yazı yılların birikiminin bir sonucudur. İnsaflı bir eleştiridir. Din nasihattır söyleminin eyleme geçmiş halidir.

  15. zeynebiyeye humus toplama izni verilmesi sizce Ayetullah Uzma seyyid Ali Hamenei ye bağlılığı göstermezmi veya bu Ayetullah Uzma seyyid Ali Hamenei NİN İZNİYLE OLMAZMI.

    1. Sayın serkan yıldırım,
      humus toplama izni nedir?
      humus toplama izninin zeynebiyeye verilişinin belgesi var mıdır veya delili nedir?
      Eğer bu humus toplama izni, İmam Ali Hamaney tarafından ülkelere veya gruplara veriliyorsa dünya üzerinde bu yetkiyi almış 3 farklı örnek daha verebilirmisiniz?
      Cevabınız kişisel görüş değilde belgeli açıklama olursa sevinirim. Vesselam.

  16. ben öncelikle belirteyim özgündüzün şartsız şüphesiz takipçisi falan değilim, yaptığınız eleştirilere de sonuna kadar katılıyorum, içteniçe de hayıflanıyorum bunları nasıl söyler diye, imamın yoluna ters düşen hareketi olmamış derken özelliklede vurgulayayım, son konuşma öncesine ait konuşmalarında direk sorgulayıcı birşey yok. rehberin haberi dahilinde yaptığını şimdi ispatlayamam fakat sağlam kaynaktan bildiğimi de söyleyebilirim. birde imamın isteği üzerine veya imamın haberi dahilinde sohbetlerine katılma konusunuda kendisi link verdiğiniz videoda söylüyor, bu konuşmaya binaen bu iddiada bulundum. birde belki keskin bir yorum olacak ama, birisi imamın sohbetine katılacak ve imam bu kişiyi tanıyacak, sohbette olduğundan haberi olacak kadar tanıyacak, inkılpla içili dışlı olacak, ve bu kişi mektebe bağlı olmayacak o zaman bu kişi beş para etmez, inkılabı tanıyacaksın, tanıttıracaksın, konuşmalarında öveceksin ama kalp bağın, mekteb bağın olmayacak o zaman bu kişi kim olursa olsun övmeye laik bile olamaz. mekteb bağıda olduğu için ben övmeye laiyik gördüm. yoksa sizin dediğiniz gibi mektebi hiçbir bağ yoksa durum bayağı vahimdir. çünkü güneş gibi açık inkılabı göreceksin bağlanmayacaksın, bağlanmazsan yazık olsun

    1. Bu olay bizlere İran İslam İnkılabı’na bağlı olmanın mezhebi bir durum olmadığını gösterdi. İran İslam İnkılabı öyle yüce bir değerdir ki bugün belki de İran İslam Cumhuriyeti devletindeki kadrolarda bulunan bazı kişiler bile bazı olayların farkında değildir. Sizin de dediğiniz gibi İmam Humeyni(ra)’nin sohbetinde bulunan bir kişi bile herşeyi güzelce anlayacak, mektebi çizgiyi koruyacak diye bir durumdur. Çünkü sohbette bulunmak ayrıdır, çizgide durmak ayrıdır. İran İslam İnkılabı tüm dünyadaki mustazafların, yalın ayaklıların inkılabıdır. Dolayısıyla merhum Hugo Chavez’den örnek verecek olursak kendisi bir çok Şii’den, bir çok alim görünümlü kişiden İslam İnkılabı’na daha fazla bağlıydı ve hareketleriyle bunu ispatladı. Onun için değerlendirmelerimizde sohbette bulunmuş, İmam’la fotoğraf çektirmiş gibi kriterlere takılırsak yanılırız. Vesselam.

  17. selamunaleyküm
    yazınızdan dolayı teşekkür ediyor ve bizleri bilgilendirdiğiniz için allah razı olsun diyorum
    yazınızdan sonra linkini verdiğiniz videoyu izledim.burada selahaddin özgündüzü bazı noktalarda eleştirmek istiyorum.
    1 – israille ilgili olarak 2 devletli bir çözüm seçeneğinden bahsetmesi : bir müslümanın israilin (siyonizmin) varlığını kabul etmesi aklen ve naklen mümkün değildir zira israil bulunduğu bölgede gasıp durumdadır.bölgede gasıp ve siyonist olmayan yahudiler (eğer varsa)geldikleri yerlere giderlerse ehli kitap yada zimmet ehli olabilir. kuranı kerimin ve peygamber efendimiz (sav) in yahudilere karşı söylemlerine ve eylemlerine bakarsak yeryüzünde bozgunculara,gasıplara,din düşmanlarına,ihanet edenlere,mal-can-namus-insanlık düşmanlarına hayat hakkı yoktur.dolayısıyla israil bir kanser tümörüdür ve yok edilmelidir.(tıpkı ataları olan ;beni kaynuka,beni nadir,beni kureyza ve hayber yahudileri gibi )
    2-özgündüzün iran islam inkılabı için mezhebi bir devlettir demesi çok yanlış bir cümledir ve cahilane bir söylemdir. zira islam inkılabı, adından ,söylemlerinden , liderlerinden,milyonlarca takiplerindende anlaşılacağı gibi islami bir inkılaptır ve mezhepciliğin gölgesinde bırakılamaz
    3-özgündüzün ahmedi necat eleştirisine baktığımız zaman kendisinin imamet ve rehberiyet anlayışında büyük bir zaafiyet olduğunu görüyoruz.bir müslüman hangi makam ve konumda olursa olsun konuşmalarındaki çizgi allaha-peygambere ve ulul emre (sırat-ı müstakime) uygun olmalıdır. eğer olmazsa kendisinin düştüğü duruma düşer
    sonuç olarak ; müslüman uyanık olmalıdır,tavizsiz olmalıdır,ilkeli olmalıdır,ağzından çıkanı kulağı duymalıdır,konuştuklarını şahsi görüşleri değil islam şekillendirmelidir ve konuşurken bir grup-millet-mezhep-devlet vs. adına değil müslümanları temsilen allah adına konuşmalıdır.vesselam

  18. öncelikle emek verip gündeme dair bu yazıyı yazdığınız için elinize sağlık. selahhaddin özgündüzü gayet güzel övmüşsünüz ki övülmeye laik hizmetleri vardır. Fakat özgündüz abimizin inkılaba siyasi ve mektebi bir bağlılığı yok demişsiniz. bu noktada katılmadığımı bildireyim çünkü özgündüzün mektebi bağlılığının olmadığı gibi bir durum söz konusu değildir.İmamla aynı ortamda imamın isteği üzerine bulunacak, imamı överek korkusuzca anlatacak ve bu güne kadar imamın yoluna ters düşecek bir harekette bulunack birisi mutlaka mektebi olarak ta bağlıdır. istenmeyen ufak tefek söylemlerde bulunsada mektebi bağla bağlıdır inkılaba. çünkü biliyorum ki özgündüz rehberin haberi dahilinde bu hizmeti yürütmektedir. ama bazen bize uzak olan ama belli kesimleri idare etme adına yapmış olduğu konuşmalar olabiliyor, ve bu konuşmalar verdiği hizmetin yanında kaybolup gidiyor inşallah.

    1. Sayın Osman kardeşim;

      Yazımı okuyup yorum yapmaya değer gördüğünüz için ben teşekkür ederim.

      “imamın yoluna ters düşecek bir harekette bulunack birisi mutlaka mektebi olarak ta bağlıdır.” demişsiniz;
      Yazımda da dediğim gibi İran’ın politikaları ve korsan İsrail’in yaşaması ile ilgili söylediği sözler İmam Humeyni(ra)’nin hareketine ters olarak yapmış olduğu hareketler kısmına girmez mi cevaplamanızı istiyorum. “istenmeyen ufak tefek söylemlerde bulunsada mektebi bağla bağlıdır inkılaba.” ve “ama bazen bize uzak olan ama belli kesimleri idare etme adına yapmış olduğu konuşmalar olabiliyor, ve bu konuşmalar verdiği hizmetin yanında kaybolup gidiyor inşallah.” sözlerini söylemişsiniz. Vereceğiniz cevapta lütfen bunların dışında bir yorum yaparmısınız. Zira biz Selahattin ÖZGÜNDÜZ’ü Tayyip’i övdü eleştirmedik, Atatürk’ü övdü eleştirmedik, rejimin Alevi dernekleri başkanlarıyla içli dışlı oldu eleştirmedik, Cumhurbaşkanı’nın Muharrem İftarına katıldı eleştirmedik; Bunları sizin söylediğiniz durumlardan dolayı sineye çektik ama İran ve Filistin eksenli bu yorumlar kendisinin mektebi bağı olmadığını net ortaya koymuştur. Beşşar Esad’ı savunurken takiyye yapmayan, yapma ihtiyacı hissetmeyen birisi şu ortamda ilgili konularda da takiyye yapmaya gerek duymaz, onun için olayı takiyye diye yorumlamayalım.

      “çünkü biliyorum ki özgündüz rehberin haberi dahilinde bu hizmeti yürütmektedir.” bu cümlenizi ispatlanamanız gerekmektedir. İspatlayamaz iseniz yanlış bir ifade kullandığınızı deklare etmeniz lazımdır. Çünkü bir tarafta Rehber İmam Ali Hamaney’in emriyle hareket eden cumhurbaşkanı Ahmedinecad, bir tarafta ÖZGÜNDÜZ ve taban tabana zıt söylemler bu nasıl bir durumdur. Ayrıca Zeynebiye Hareketi İslam İnkılabı’ndan önce kurulmuştur. Ve günümüzde de Rehber’den direk bağlantılı olduğu bir husus yoktur. Bunu şahsi fikir değil de delilli sunarsanız o zaman anlayışla karşılarız. Hizmetlere gelince, onları zaten yazımızda yeterince övdük.

      “İmamla aynı ortamda imamın isteği üzerine bulunacak” bu sözünüzdeki imamın isteği üzerine bulunacak kısmını biraz daha açarmısınız veya nasıl bir istektir anlatabilirmisiniz?

  19. Özgündüz ağa özellikle Suriye konusunda korkusuzca konuşan ve gerçekleri kitlelere duyuran nadir kimselerdendir. yani ümmetin derdini dillendirmektedir. bu da ne ırki nede mezhebi taasupta olmadığını göstermektedir. ama özgündüzü vicdansızca eleştirenler hem ırki hemde mezhebi bir taasubda olduklarını göstermektedirler. özgündüzün bazı sözlerini duyduğum zaman bende şaşırıyorum fakat ırkçı bir yapıda olduğunada inanmıyorum, kendisi diyor ben azeri türküyüm diye, tabi insan savunulması gereken yerde yenen hakkını savuması gerekiyor oda azeri türklerinin gariban kalmaması için savunabilir

    1. Yazımdaki ilgili bölümü yeniden yazma gereği hissettim:
      Selahattin Özgündüz her fırsatta Azeri Türkü olduğunu göğsünü gere gere söylemekte, ateşli konuşmaları kendisini iyi bir Türkçü olarak tanımlamamıza delil oluşturmaktadır. Hele hele Ermenistan, Karabağ İşgali, PKK, Asala terörü gibi kritik kelimelerle ilgili sohbetlerdeki celalli konuşması bu konudaki hassasiyetini anlatmaya bile gerek bırakmamaktadır. İşte bu noktada az da olsa ırkçılık diye tabir edebileceğimiz duygunun -çok çok az da olsa- içinde olduğunu söylemek zorundayız.

  20. Bilindiği üzere bediuzzaman said nursi bile türkiye gibi bir ortamda zamanla takiye yapmıştır veya zamanın şartlarına göre hareket etmiştir. Şunu sormak istiyorum.Selahattin özgündüzün Ayetullah Seyyid Ali Hamenei ye bağlı olmadığını nerden biliyorsunuz.
    Bu gün İran islam Cumhuriyetine giden şia müslümanlarına iran ajanı damgası vurulmakta .Selahattin Özgündüzün bazı şeyleri takiye amaçlı yapmış olamaz mı. Bir yandan övmek ve bir yandan yermek iyi bir siyaset değil. Var olan bir oluşumu desteklemek lazım hemen hata bulup açıklamak veya karşıdaki insanda bir hata bulup o hatan diğer insanların kafasında soru işaretleri bırakmak istemekte iyi değil. Bence bu siyesetinizden vazgeçin. Müslümanları kolayca fasık yalancılık ve münafıklıkla suçlamalarda bulunmakta iyi değil.

    1. Sayın bir dost,

      Beşşar Esad’ı savunurken takiyye yapmayan, yapma ihtiyacı hissetmeyen birisi şu ortamda ilgili konularda da takiyye yapmaya gerek duymaz, onun için olayın takiyye diye yorumlanmasını yanlış buluyorum.

      “Selahattin özgündüzün Ayetullah Seyyid Ali Hamenei ye bağlı olmadığını nerden biliyorsunuz.” sorusuna cevabım:

      Selahattin ÖZGÜNDÜZ, Ayetullah Vahid Horasani’nin fıkhıyla amel ettiğini açıklamıştır. Dolayısıyla mezhebi olarak bağlı değildir. Mektebi olarakta bağlı olmadığını yukarıdaki söylemlerinden çıkarabiliriz diye düşünüyorum. Sizin bağlılığı ile ilgili delilleriniz var ise yazın halkımız değerlendirsin.

      Yaptığınız eleştirilerle ilgili ise bir yandan övüp bir yandan yermiyoruz zaten yüzde yüz bir eminliğimiz olsa siler geçeriz yazıda da belirttiğimiz üzere ya bu yanlış anlaşılma ise düzeltilecek, ya da bu şekilde bir İran-Filistin bakış açısı ile Selahattin ÖZGÜNDÜZ kendisine yüklenen bazı ünvanlara veda edecek. Yazının girişinde belirttiğimiz insanların Selahattin ÖZGÜNDÜZ’e yakıştırmaları hayali değil, somuttur. Selahattin ÖZGÜNDÜZ’e karşı farklı bakış açıları olan çok insan tanıdığım için bu analizi iyi yaptığıma inanıyorum. Kimseye yalancı, fasık ve münafık demedik, durumu değerlendirdik. Vesselam.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to top button