Risale-i Nur’da İran İslam Cumhuriyeti – Cabir AÇIKSÖZ
Risale-i Nur’da İran İslam Cumhuriyeti – Cabir AÇIKSÖZ
İnsanlık tarihine, okullarda bize anlatılan dar kalıbın haricinde ve Kuran’ın rehberliğinde bakacak olursak, önümüze çıkacak tek bir gerçek olacaktır. Bu gerçek, Tevhid ve şirk mücadelesidir. İlk insandan bu yana bu mücadele ilk günkü sıcaklığını korumuş, değişen tek şeyse bu mücadeleyi sürdürenlerin kimlikleri olmuştur. Memleketimizde bu amansız mücadelenin şirk cephesini temsil eden Süfyanilerin devleti kontrolleri altına almasıyla beraber, onların karşısına Tevhid Cephesi’nin temsilcisi ve korkusuz bir kahramanı olan Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri çıkmıştır.
Süfyanilerin tüm güçleriyle halkımızın imanını ve tüm varlıklarını tahrip ve yok etmek istedikleri bu hengâmede, Bediüzzaman insanüstü bir gayretle halkın imanını muhafaza için binbir zorlukla Risale-i Nurların yazılmasına başlamış ve Süfyanilerin ipliğinin pazara çıkarılmasını sağlamıştır. Pek tabi ki bu durum zalimleri rahatsız etmiş ve Üstadımızın mübarek ömrünün sürgünler, hapisler, yıllar süren gözaltılar, ağır işkencelerle geçmesine neden olmuşlardır. Fakat yine de ilahi Sünnetullah değişmemiş, Tevhid Cephesi’nin bu bahadır Yiğidi, birkaç sağlam talebesiyle ömürlerinin sonuna kadar mücadelelerini hakkıyla yerine getirmişler ve nihayet mübarek ömürlerini de, Hak yolu İslamı küfür artıklarına bulaştırmadan, tertemiz olarak tamamlamışlardır. Aziz Üstad ölüm şerbetini içip Hakka vasıl olduktan sonraysa, ölümsüz bir miras bırakmış ve Risale-i Nurlarla Tevhidi-Nebevi mücadelesini sürdürmeye devam etmiş ve etmeye devam etmektedir.
Üstad Bediüzzaman’ın bu iman kurtarma mücadelesinin yanında, Risalelerde dikkatimizi çeken bir diğer hususta, kendisinden sonra meydana gelecek ve İslamın lehine olacak birçok gelişmeden bahsediyor olmasıdır. Bu yönüyle İsa peygamberi(a.s) andıran Üstad, dünyanın çok kısa bir zaman sonra büyük bir değişime gebe olduğundan, bu gelişimin İslam adına olacağından ve bu inkılabın tüm dünyayı saracağından bahseder. İşte istedik ki, Üstadımızın Risalelerde bizlere tıpkı bir yol feneri gibi ışık tuttuğu bu bölümleri bir seri halinde yazılarımızda işleyelim ve Risalelerde geçen Ahirzaman hadiseleriyle alakalı Üstadın ihbar-ı gaybilerini yorumlamaya çalışalım. Çünkü biliyoruz ki; bazen güneşe sırtını dönüp, güneşi yanlış yönde arayanları, küçük bir hareketle güneşe çevirmek, o kişinin güneşi görmesini sağlayacaktır.
Bu kısa girizgahı bir duyuru anonsu kabul edin. İnşaallah en kısa zamanda “Risale-i Nurda İran İslam Cumhuriyeti” adlı konumuzun diğer yazılarını ilgi ve eleştirilerinize sunacağız. O zamana kadar selametle kalın.
Hocam sabırsızlıkla bekliyoruz. Yazının devamını. İnşaallah hepimizin güneşe yüzünü dönmesine sebep olur.
Selametle
Sabirsizlikla bekliyorum