PARANOYAK LİDERLERİN ÖZELLİKLERİ… – Musa GÜNEŞ
PARANOYAK LİDERLERİN ÖZELLİKLERİ… – Musa GÜNEŞ
Şizofreni; genç yaşlarda başlayan, düşünce, duygu ve davranışlardaki ağır bozukluklarla birlikte kişinin ruhsal dengesini ve uyumunu bozan bir psikozdur. Düşüncedeki mantıksal dizi, zincir kopmuştur. Pek çok gerçek dışı saplantılar, uğraşılar vardır. En önemlisi ise sanrılardır. Sanrı, gerçeğe aykırı olan ve mantıksal bir yaklaşımla değiştirilemeyen saplantılı düşüncelerdir. Şizofreni hastalığının farklı alt tipleri vardır: Şizofreninin alt tipleri; Paranoid şizofreni, Dezorganize tip, Katotonik tip, Farklılaşmamış Rezidüel tip olarak sınıflaması yapılmıştır. Konumuz gereği Paranoid Şizofreni ile ilgilendiğimiz için bu türün bazı özelliklerini inceleyeceğiz.
Paranoid şizofreni, hastalık sınıflamaları içerisinde, en kesin tanı koyulabilen ve özellikleri en az değişkenlik gösterenlerden biridir. Paranoid şizofrenlerin sanrı olarak tanımlanabilecek bazı düşünceleri vardır: Çeşitli sesler duyduklarını iddia edebilirler ve görüntülerden bahsedebilirler. Kabataş olayları ve camide içki içtiler şeklinde olmayan görüntülerden söz edebilirler. İnsanların kendileri hakkında konuştukları, kendisine karşı özel bir ilgilerinin olduğu, kendisine komplolar kurulduğu, başkalarının davranışlarını kötü niyetli şeklinde yorumlayıp, devamlı olarak güvensizlik ve kuşku duyma halindedirler. Kendisine sürekli komplolar kurulduğunu düşünen bu tip, gördüğü bir rüya üzerine bütün erkek çocukları öldürebilecek kadar ilerleyebilir (Kasas 4) sanal alemdeki en ufak bir sözden dolayı bütün ülkede yaş fark gözetmeksizin çocukları toplatıp cezaevine gönderebilir, öyle ki çıkardığı kanundan 2 yıl önce yazılan bir kitabı kendisi için tehdit olarak kabul edip kitap yazarı ‘İskilipli Atıf Hoca ve yarenlerini’ çok rahatlıkla öldürtebilir. En ufak şeyden şüphelenir en yakın dostunun da kendisine tuzak kurduğu sonucuna varabilir. Yeterli bir temele dayanmaksızın başkalarının kendisini sömürdüğünden, aldattığından ya da kendisine zarar verdiğinden kuşkulanır. Dostlarının ya da iş arkadaşlarının kendisine olan bağlılığı, güvenilirliği üzerine yersiz kuşkuları vardır. Sıradan sözlerden ya da olaylardan aşağılandığı ya da gözdağı verildiği biçiminde anlamlar çıkartır. Devamlı kin tutar, onurunu kıran davranışları affetmez. Bu kişi çok kindar olup en ufak bir şeyi ömrü boyunca unutmayabilir. Bu kibrinden dolayı kendisi gibi olan diğer paranoyak tiplerle yarış haline girmeleri çok normal olup, yapılmış olan Beyaz Saraydan daha büyük, binlerce odası olan Ak Saray’ı (Cumhurbaşkanlığı Sarayı) yaptırıp kendisinin daha görkemli olduğunu savunabilir ve bu sarayın da koltuğunda oturarak kendini bütün Ortadoğu’yu yönetirken hayal edebilir. (1) Var olan kinlerinden dolayı yaptıkları hiç bir şey olmamasına rağmen yaptıklarıyla övünüp ‘Peygamber bile kibirlendi ama biz kibirlenmedik’ söylemlerinde bulunurlar. Yaptıkları hatadan asla dönmeyip aşırı kinlerinden dolayı özür dilemez, kendileri yurt dışına Fas’a giderken kendi adına vekil bıraktığı kişi özür diler. Çünkü özür dilemek onlar için büyük bir sorundur. Başkalarınca hissedilmeyen ama kendisince algılanan, karakterine ya da saygınlığına saldırıldığı seklinde bir yargıya vararak, öfke ya da karşı saldırı ile birden tepki gösterir. Bu amaç uğruna kendi çıkardıkları mevzuatları bile yetersiz görüp ‘gerekirse mevzuatı bir köşeye kaldırın’ demeleri gayet normaldir. Başkalarınca normal olan kendisi için anormal olabilir ve sıradan bir sözden dolayı bir kişiyi hedef tahtasına oturtması muhtemeldir. ‘Çocuklar ölmesin’ sözünü bile kendisi için ciddi bir tehdit olarak algılayabilirler. Eleştiriye aşırı duyarlı olup, cephe alabilir, kendileri diğerlerini eleştirmeye, yakınmaya eğilimlidirler. Kendi yaptıkları yanlışlıklarda bile kendilerini suçsuz görüp, başkalarını suçlarlar. Yıllarca birlikte çalıştıkları ama kendilerini temize çıkarmak istedikleri için çalıştıkları kişileri çok rahatlıkla günah keçisi ilan edebilir. Bunlara farklı (Ergenekon, paralel…) gibi isimler takarak kendisini sütten çıkmış ak kaşık olarak lanse edebilirler. Kişilik yapılarının altında gerçeklere uymayan, hayali aşırı büyüklük, güçlülük düşünceleri vardır. Kendilerine eksikliği yakıştıramazlar. Sürekli gergin olup, kendilerini rahat ve gevşek bırakamazlar. Kandırılacakları kaygısıyla ilişkilerinde kontrolü ellerinde bulundurma çabası içindedirler. Kimseye güvenmezler. Bu dünyaya özel olarak gönderildiğine, özel bir görevinin olduğuna, kendisinin doğaüstü olduğuna dair inanç taşırlar, halüsinasyon görürler. Kendilerini bütün orta doğuya hükmettiklerini zannederler ve ‘bizden habersiz orta doğuda bir kuş bile uçmaz’ gibi sözler kullanıp, Osmanlı topraklarını geri almayı hayal edebilir ve kendilerini ‘Halife’ olarak ilan edebilir, kendi ülkesindeki camilere bile binlerce koruma eşliğinde giderken ‘Cuma namazını Şam da Emevi camisinde kılacağız’ gibi absürt sözler kullanabilirler. Hatta Peygamber veya Tanrı olduğunu öne sürebilir. Bunun için kendi egolarını tatmin edecek söylemleri dile getiren medya ve kişileri kullanabilirler. ‘Allah’ın bütün vasıflarını üzerinde taşıyan bir lider’ ve ‘hoş geldin Allah’ın elçisi’ gibi söylemleri kendisi için söyletmeleri gayet normaldir. Hatta bu tür kişiler bazen öyle bir aşırıya giderler ki kendilerini Rab’lerin en büyüğü olarak nitelerler. Ben sizin en büyük Rabb’inizm. (Naziat 24) söylemlerini rahatlıkla dile getirip, Allaha inananlara- ‘ona inanın ama beni ondan daha büyük Rab kabul edin’ derler. Kendisine aşırı güvenip, hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını, her şeye gücünün yettiğini ilan ederler. (Alak 7) Kendini ilahlaştıran hatta en büyük ilah olarak gören bu tip Allah’ın indirdiği ayet ve sureleri beğenmeyip ‘Bakara, makara’ diye dalga geçerken, kendi sözlerinin ise bir ayet gibi asla sorgulanmaması gerektiğini empoze etmeye çalışırlar. Kendisiyle ilgili olmayan bazı olayları radyoda, televizyonda geçen bazı konuşmaları, sokakta olup biten bazı şeyleri kendisiyle ilgiliymiş zannedebilirler. Görüşlerine ve kendisine karşı çıkan kişilere karşı öfke duyar, saldırgan hareketlerde bulunurlar. Kendilerine yönelik olarak algıladıkları tehditleri çevrelerinin onaylamasına gereksinim duyarlar. Bunun için kendisine ait medya, akademisyen, hoca grubu kurup kendi dediklerini ‘7’ gün, her ‘vakit’ ‘a’ dan z’ye kadar bütün dediklerini onaylatırlar.
Bu tür kişiler lider olduğu zaman kendi saf tabanlarına da aynı eğilimleri- paranoyak özellikleri- yüklemeye çalışırlar ve bu çalışmalarının bir kısmında başarılı olurlar. Mesela; bunlara uyan saf iyi niyetli tabanları da her şeyin kendi liderlerinin-partilerinin etrafında döndüğünü savunabilir, diğer herkese karşı güvensiz olabilir, bütün farklı görüşleri bir düşmanlık belirtisi olarak algılayabilir, bütün dünyayı yönettiklerine inanabilir, her şeyi her olayı kendileri için düşmanlık sebebi olarak algılayabilirler.
Allah’ım! Sen egosunun kurbanı olan, kendisini ilahlaştıran, kibrinden dolayı senin hükmünü bile beğenmeyecek kadar alçalan bu ruh hastası kişilerin şerrinden bütün inananları muhafaza eyle. Amin.
Selametle kalın.
(1) Sarayın özelliklerine dair https://www.halkhaber.org/2014/09/14/beyaz-saray-ak-saray-suleyman-dagistanli/ bu makaleyi okumanızı tavsiye ediyorum.
Not: Paranoyak şizofreninin özelliklerinin bir kısmını Prof. Dr. Atalay YÖRÜKOĞLU’nun eserlerinden yararlanmış bulunmaktayız.