Hüseyin Yahya CEVHER

Ölü diri bir haber verin – Hüseyin Yahya CEVHER

olu-diri-bir-haber-verin

Ölü diri bir haber verin – Hüseyin Yahya CEVHER

Kaygı mı Üzüntü mü?
Hangisini seçersiniz?
Hangi psikolojik sıkıntıya katlanmak sizce daha kolay?
Hangisi kimde ne kadar etki bırakır tartışılır. Ama genel kanı veya bu soruya verilen genel cevap Üzüntü’yü seçerim şeklinde olmaktadır. Çünkü kaygıda bir belirsizlik vardır. Üzüntü ise olup bitmiş bir olay için duyulan histir ve zaman geçtikçe azalır.

Halk düşmanları halkımızı katlettikleri yetmiyormuş gibi bir de acılarının üstüne acı çektirmek için kaygı yaşatıyorlar. “Ölü diri bir haber verin” diye serzenişte bulunan ağlamaktan gözleri şişmiş, burnu kızarmış, gözlüğü yamulmuş yaşlı amca duyduğu kaygıyı böyle dile getiriyordu. Yine manevi oğlunun madende olduğunu söyleyen teyze de “ne olur bir haber verin” şeklinde tepkisini dile getirdi. Örnekleri çoğaltmak mümkün derdimiz anlaşıldı.

13 Mayıs 2014 günü saat 15:30 sularında meydana geldiği açıklanan Soma’daki trafo patlaması sonucunda yazının yazıldığı 14 Mayıs 2014 saat 19:00 sularına kadar kaç kişinin hayatını kaybettiği tam netleşmedi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner YILDIZ 14 Mayıs 2014 saat 18:47’de 245 kişinin hayatını kaybettiğini, 160 kişinin de ailelerine teslim edildiğini açıkladı.

Olayın olduğu saatlere geri döndüğümüz zaman medyada ısrarla ölü sayısının verilmemesi, işçi yakınlarına en ufak bir bilgi verilmemesi, olay ile ilgili ilk resmi açıklamanın 14 Mayıs 2014 gününün ilk saatlerinde yani olaydan 10 saat sonra yapılmış olmasını halk düşmanı iktidarın işlediği cinayetin üzerine keyif almak için halkı kaygı içinde bıraktığı şeklinde yorumladım. Bu kaygının boyutunu sadece işçi yakınları olarak sınırlamamak gerekir zira halkımız birbirinin dertleriyle dertlenen bir özelliğe sahip olduğundan haberi olan herkes kaygı duymaya başlamış, bir haber almak istedikçe de ısrarla haber verilmediğini görmüştür. Olayı öğrendiğim zaman bulunduğum yerdeki insanların bu olayla ilgilenmeyeceğini veya henüz haberlerinin olmadığını düşünerek bir farkındalık oluşturma adına gündem açtım fakat gördüm ki halkımız yine önümüze geçmiş, bizim haberi yoktur diye önyargı ile notunu verdiğimiz kişiler “yalan söylüyorlar, ölü sayısı daha çoktur” şeklinde yorumlar yapıyor. Bu da Türkiye ortamında hem analiz yapmayı zorlaştırıyor hem de halkımızın asimetrik-psikolojik bir savaş taktiğine sahip olduğunu bize göstermişş oluyor. Halkımız bugüne kadar üzerine oynanan oyunlara verdiği ilginç tepkilerle dünya tarihine adını yazdıracaktır, temennimiz bu basireti ve feraseti bir halkçı yönetim ile pekiştirmesidir.

11 Mayıs 2013 günü Reyhanlı halkını katleden halk düşmanları -kandan beslendikleri için- yeni bir katliama ihtiyaç duymuş olacak ki tüm kontrolleri yapılmış, hatta madencilik alanında öncü bir işletmedeki -ki kendi açıklamalarıdır- yüzlerce işçiyi katlederek ne kadar cani olduklarını soğukkanlı bir şekilde yaptıkları açıklamalarla göstermiştir. Olay günü akşamı elindeki kocaman kamerayla halkla dalga geçen eli uzun adam ise çok kısa bir sürede sosyal medyada örgütlenip Soma’yı her ortamda bir numaralı gündem haline getiren kişilerin çalışmalarının etkisinin olağanüstü artması üzerine 13 Mayıs’tan başlayan bir yas ilan edip, ülke genelinde sela okutturarak kendini de garantiye almayı ihmal etmemiştir. Bu geri adımda bile halkımıza olan kin ve nefretinden dolayı ilan ettiği sanal yasın bile uzun sürmemesi için olay olmadan önce başlatmıştır. Yangın, deprem, patlama, çökme vb. felaketlerde saniyelerin bile önemli olduğunu herkes bilmektedir. Durum böyle iken madene girişler saatlerce engellenmiş, üstüne üstlük yanan madene hava verilerek ateşin harlanması sağlanmıştır. Kendi oluşturduğu cehenneminde kendine karşı gelen halkı yakan Deccali Süfyan, elbet bir gün tüm avanesiyle tarifi mümkün olmayan CEHENNEM ile buluşacaktır, ama halkımız Soma’da bugün gösterdiği performansla kısası kıyamete bırakmamakta kararlı olduğunu göstermiştir.

Güya halkın derdiyle dertlenmek için Soma’ya giden başbakan yuhalamalar, Katil Başbakan sloganları eşliğinde kendisini Soma Belediyesi’nde hazırlanan koltuğa zor atmış, bir gün öncesinden duyurulan Soma Devlet Hastanesi ziyaretini de iptal edilmiştir. Manisa Kırkağaç’taki meşhur komando eğitim merkezinden askerlerin yığıldığı yetmiyormuş gibi, binlerce poliste başbakan ile halkın arasına barikat kurmuş en yakın katman olarakta sayısı binleri bulan özel korumalarla doldurulmuştur.

Bu bir başarıdır. Bizim adımıza, yani halkın adına bir başarı. Zira Reyhanlı’daki katliamdan sonra pervasızca programlarını sürdüren halk düşmanı bir de sesini özlediği Obama ile hemhal olduktan sonra Reyhanlı’ya bir orduyla gitmesi zihinlerimizdeki yerini koruyor. Buraya gelmemezlik edememiş her ne kadar o bize bir acı yaşattıysa da biz de ona bir kaç geri adım attırmış olduk, bu tecrübe ve kazanıma da değinmeden geçemedim.

Devlet kendi kendine 2023, 2071 hayalleri kuradursun halkın devlete güveni iyice azalmış, eskiden beri pamuk ipliğine bağlı olarak devam eden iletişim kopma noktasına gelmiştir. Reyhanlı olaylarının yorumunu yaparak halk kılıcının kınına eline attı[1] şeklinde bir yorum yapmıştık, bugün Soma halkı kılıcı kınından biraz çıkararak o çeliğin parıltısından küçük bir ışık hüzmesini dosta düşmana göstermiştir. Dostlar sevinsin, düşmanlar üzülsün. Vesselam.
[1] https://www.halkhaber.org/2013/05/15/reyhanli-halki-kilicinin-kinina-elini-atti-huseyin-yahya-cevher/

İlgili Makaleler

8 Yorum

  1. Halkın iman derecesini biz dahil kimse tam olarak bilemez. Dün somada tayyibin yuhalanması vu kovalanması bunun en bariz örneğidir.

  2. Zincire vurulmuş mazlumlar, kara bir öfke olup bu kan içicilerin başlarında Reyhanlı’dan Soma’ya bir bomba gibi patlayacaklardır inşallah. Bu necip millet bu hain-zalim-katil-münafık kara yüzlülerin kirli maskelerini er-geç düşürecek, hepsini de ataları Şaronların yanlarına şutlayacaktır inşallah. Çanakkale’de kan veren, Sarıkamış’ta can veren şanlı-şehit atalarının kanları ve canlarına bedel bu aziz vatanı er-geç bu satılık hainlerin fesat ve nifak dolu ağlarından ve tuzaklarından kurtaracaklardır inşallah. Reyhanlı’daki anaların beddualarından, Soma’daki yetimlerin ahlarına kadar yerin altından bir vurgu gibi çıkan ahufiganlar, tarihi birikimlerini zalimliklerinde göstererek atalarından geri kalmayan bu nemrutların firavunların beyaz saraylarını, AK-SARAYlarını, yerinden sarsacak ve başlarına geçirecektir inşallah. Amiiin Amiiin Amiiin.

  3. SOMA’YA AĞIT

    Esiyor kan kokulu rüzgârlar Soma’da
    Kederle ıstırap kol geziyor ocaklarda

    Mazlumane öldüler yerin kat kat dibinde
    İhanetin adı “ ihmal”dir zalimin lügatinde

    Caniler zevk alır içmekten kanını halkın
    Mazlumlara zehir ettiniz eyyamı baharın

    Yine döşünü vurmakta nurlu analar
    Mahşere dek kapanmaz bu yaralar

    Ağıtlar yükselirken mahzun semaya
    Gülşen-i Cennettir şehide o gayya

  4. Uyan ey halkım ,
    Tanı bunları ,
    Evimize , aşımıza, başımıza göz koyan bunlar!
    Bunlardır Kuduzlar , çiyanlar, sırtlanlar

  5. Bu cennet- misal vatanımızda kan kokulu rüzgarlar estirenlere
    lanet olsun!
    ” Bizi bizden bildiklerimiz vurdu en delikanlı çağımızda”

  6. Deccali Süfyani şebekenin cinayetleri / katliamları devam ediyor.
    “Durmak yok, yola devam…”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu