MISIR MEDENİYETİ(!) VE FİRAVNİ SİSTEM – AHMET YASİN YİĞİTOĞLU
İNKILAB-I MUSA-I KELİM 2 – MISIR MEDENİYETİ(!) VE FİRAVNİ SİSTEM – AHMET YASİN YİĞİTOĞLU
Mısır; Afrika’nın kuzeydoğusunda yer alan, coğrafi şartlarından ötürü dış etkilere fazla maruz kalmayan, kendine özgü bir uygarlıktır. Bu ifadelere ilkokul yıllarından itibaren aşinayız. Bu ifadeler doğrudur elbet. Ama hakikatlere perde olduğundan eksiktir de. Bizlere sürekli olarak Mısır’ın ne kadar köklü bir medeniyet olduğu ve insanlığa çok büyük katkılarının olduğu anlatıldı. Geometri ve aritmetikteki başarıları, mumyalama tekniği sayesinde tıp ilminde geldikleri muazzam seviye, dünya mimari harikası olan piramitler ve mabetler, gemi yapımındaki ustalık, gelişmiş tarım ve Nil’in kerametleri, astronomik gelişmeler ve ileri takvim sistemi, hiyeroglif yazısı ve tarihteki ilk yazılı anlaşma, güçlü ordular ve daha pek çok meziyeti Mısır medeniyeti hakkında işittik.
Tüm bunlara ve daha fazlasına bir itirazımız yok elbet. İtirazımız bu gelişme ve kazanımların mazlumların kanı üzerine bina edilmiş olmasınadır. Her medeniyet insanlığın ortak kültürüne kendi çapında katkı sağlamıştır. Ama asıl olan bu katkının nasıl sağlandığı ve hangi amaçlar için kullanıldığıdır. Örneğin bir bıçakla bir meyve soyup birisine ikram edilebileceği gibi aynı bıçakla bir insana zarar da verilebilir. Yahut nükleer enerjiyi tıp, endüstri, tarım vb. alanlarda kullanıp insanlığa hizmet etmek de var, insanlığı mahveden silahlar üretmek de.
Bizlere nedense Mısır’ın bilimsel ve kültürel gelişmeleri anlatıldı hep. İnsanları sömüren, canlarını ve mallarını helal bilen, ulûhiyetini iddia eden Firavni sistemi anlatılmadı veya anlatılmak istenmedi. Zira böyle yapılırsa insanlar asrın Firavunlarını tanıyabilir ve ona doğru harekete geçebilirlerdi. Bunun içindir ki Mısır’ın gelişmiş tarımını anlattılar ama Firavun ve mahiyetindekiler ile soylulara ait olan o topraklarda binlerce yoksulun zorla karın tokluğuna çalıştırıldığını anlatmadılar. Piramitleri anlattılar ama piramitlerin yapımı esnasında ölen binlerce insanı anlatmadılar. Anlatmadılar o dev kütleli taşların zorlu iklim şartlarında 800 km uzaklıktan kölelerce nasıl taşındığını. Üstelik boyunlarında halatlar olduğu halde. Bugünkü veriler piramitlerin inşaatında kullanılan bu taşlardan birinin ağırlığının 1,5 ton olduğunu söylüyor. Şimdi düşünün o mazlumları ki ne çileler çekmişledir o taşları Kahire’ye taşırken. Kim bilir kaç yakınlarına mezar olduğunu görmüşlerdir bu piramitlerin. Buna rağmen sözüm ona medeni zihniyet(!) bu yapıtları dünya harikası seçmekte. Mısır’ın Firavunlarca idare edildiği anlatıldı ama Firavni sistemden bahsedilmedi. Firavunların güç ve makamları, anıt mezarları, sarayları anlatıldı ama halkı nasıl aç bıraktığı anlatılmadı. İlahi benliklerini muhafaza için kız kardeşleriyle evlendikleri, ülkenin tüm güzel kadınlarına sanki bir eşyaymışçasına el koyup saraylarına aldıkları anlatılmadı. Adlarına yer verildi ama müstekbir ve müstebid sıfatlarına yer verilmedi.
Mısır’a binlerce yıl hâkim olan Firavni sistem dini-siyasi-iktisadi-askeri tüm güçlerini kullanarak halkı öyle sömürdü öyle sindirdi ki mallarını gasp etti, sesleri çıkarmadılar; iffetlerini yağmaladı, ses çıkarmadılar; ilahınızım dedi, ses çıkarmadılar; katliamlar yaptı, ses çıkarmadılar, çıkaramadılar. Firavunlar asırlar evvel öldü. Ancak kurmuş oldukları sistem, çağdaş Firavunlarca kat kat geliştirilmiş bir biçimde varlığını devam ettiriyor. Peki, nedir Firavni sistem?
Firavni sistem; kendi saltanatı için mazlumları aç susuz bırakıp soykırıma tabi tutan sistemdir. İnsanları gruplara ayırıp (Kasas 4) erkek çocuklarını öldürüp kız çocuklarını sağ bırakarak görülmemiş bir vahşete imza atan sistemin adıdır. Hindistan’ı bol süt veren bir ineğe benzetip ondan vahşice istifade eden ve sonra kendi tabirleriyle memelerden süt yerine kan getirten İngiltere’dir. Mazlumların kanı üzerine kurulan, şeytanlıkta eşsiz kalan, zulümde şöhret alan, tüm âleme fitne atan, ölümlere ölüm katan, vahşetlere gülüp bakan, geriye enkaz bırakan, hakka savaş açan Büyük Şeytan Amerika’dır. Sabra ve Şatilla’da mazlum ve savunmasız insanların kanını akıtan ve kanla beslenen Siyonist rejim İsrail’dir. Müslümanlara karşı İslam düşmanlarıyla ittifak kuran satılık Arap rejimleridir. Yiğit insanları cüz’i fiyatlara madenlerde çalıştırıp trilyonlar kazanan devletlerdir. Kendi yakınlarını en üst makamlara getirip halkı ezme mantığıdır. Tıpkı Firavun gibi kibrin doruklarında olan ve ulûhiyetini iddia eden yöneticiler tarafından yönetilen ülkelerde uygulanan sistemin ta kendisidir. Etrafına binlerce Haman toplayan ve onlarla halkı kandırma, sindirme ve saptırma plan programları yapan sistemdir. Hülasa insanların can, mal, din, namus ve akıl emniyetine hücum eden tüm sistemler Firavni sistemdir. Bu sistemi uygulayanlar ve destekleyenler ise ya Firavun’dur ya da Firavni sistemin bir parçasıdır.