Kudüs Yolunda İlerliyoruz – Gazi DİRENEN
Kudüs yolculuğumuzun son kilometrelerinde olduğumuzu tüm kalbimle belirtmek istiyorum ve bunun heyecanı ile bu yazıyı yazıyorum. Ve eğer bizi bu dünyadan alacak bir durum meydana gelmez ise bu güzel günleri göreceğimiz için çok sevinçliyim ve Allah’a bunun için çok şükrediyorum. Allah’tan bir kez daha diliyorum ki ya bu yolda şehadete ermek yada Kudüs’te namaz kılmak. Duam bu aşkla yanan bütün kardeşlerim içinde geçerlidir bu duaya amin diyelim.
Kudüs’ün kurtarılacağı ve orada Müslümanların topluca namaz kılacağı İmam Humeyni’nin şanlı kıyamı ile Müslümanların ve mustazafların üzerine ümit yağmurları şeklinde yağmış ve bu yağmur gün geçtikçe çoğalmış Müslümanların ve mustazafların ümitlerini ve çalışmalarını besleyen bir bereket, kafirlerin de plan ve programlarını yok eden bir yıldırım olmuştur. İran İslam inkılabının doğuşu ve Müslümanların tekrardan şahlanışı ile garabet perdeleri yırtılmış, üstümüzdeki pus dağılmış ve küfrü yok edecek kadroların imarı hızla programa sokulmuştur. Bu program kısa sürede etkisini göstermiş ve bizlere kapanan ve önüne çelikten duvarlar örülen veya ördüklerini zannettikleri Kudüs yolu açılmış, hızla yoldaki bütün engeller aşılmış ve zafere ramak kalmıştır. Konumuz bu süreçte nelerin yapıldığının uzunca anlatılması olmayacaktır fakat çok kısa şekilde verip asıl konuya geleceğim. Bu süreçte baktığımız zaman küfre en ağır darbe İran İslam inkılabının gerçekleşmesidir ve bunun akabinde domino taşı misali gelen gelişmeler; İnkılabı yok etmek için planlanan Irak savaşı ve sonucunda gelen şanlı zafer, İnkılabın çabaları ile kurulan Hizbullah ve Güney Lübnan’ın işgalden kurtarılması, 2006 İsrail’in ölümcül darbeyi alması, İslam inkılabının destekleri ile güçlenen Filistin direnişi, akabinde gelen İntifada hareketleri ve Gazze şeridinin tamamen işgalden kurtarılması, tabi bu süreçte İsrail’e verdirilen kayıpları söylemiyoruz bile. Bosna savaşında İnkılabın yardımları ile Sırp işgalinden kurtarılan Bosna Hersek, Güney Amerika ülkelerinin ve Afrika’nın geliştirilmesi ve Küfre karşı bir cephe haline getirilmesi. Son olarak ve son gündemlerle de alakalı küfre çekilen kılıç olan Suriye ve Irak’ın direnişidir. Aslında gelişmeler ve zaferler saymakla bitmez biz sadece can alıcı gelişmeleri vermekle yetindik, siyasi zaferler ise kendi başına ayrı bir çalışma konusudur zaten.
Dünya’nın gündemine oturan Suriye ve Irak olayları Kudüs yolunun çok kısaldığını gösteren müjdelerdir aslında. Kudüs nere Suriye ve Irak nere diyenler olabilir belki, şunu bilelim Suriye ile başlayan ve şimdide Irak’la devam eden sürecin bir sonraki adımı Kudüs’tür. Niye sorusuna cevap olarak devam edelim, Küfür sistemler hak cephesini ortadan kaldırmak ve hayalleri olan Ortadoğu bölgesini tamamen egemenlikleri altına almak için bu güne kadar bütün güçlerini kullandılar, askeri güçten tutunda Müslümanları birbirine düşürme fitnesine kadar, fakat bu girişimlerin başarıya ulaşmaması tam aksine hak cephesinin her geçen gün gücünü artırması Siyonistleri yeni bir cepheye sürüklemiştir, o da Direniş cephesinin güçlü kalelerini kendi gönderdikleri ve besledikleri adamları ile içten yıkma projesidir. İşte bu plan ve fitne gerçekten çok büyük bir şeytanlıktır fakat oyun büyükse biz de büyüğüz. Yani bu oyun ve fitnelerin büyüklüğü bizimde ne kadar büyük olduğumuzu göstermektedir.
Suriye’yi takip edenler bilir 4 yıldır bir arpa boyu yol kat edemeyen şer güçler kendilerine yeni bir cephe açmak zorunda kalmışlardır, Irak cephesi. Suriye olaylarını ve gerçekleri elimizden geldiği kadar anlatmaya çalıştık, şimdide çok kısa ama öz bir şekilde Irak konusunu ele alalım, aslında Irak konusu çok açık ve nettir tabi Irak’ı bilenler ve çok yakından takip edenler için. Irak’ta Musul’un direniş gösterilmeden teslim edilmesi olayıyla dünyanın gündemine IŞİD diye bir örgüt oturuverdi, tabi Suriye olaylarında bir nebze oturmuştu fakat bu kadar değil. IŞİD terör örgütüydü, yok Irak’ta kurulduydu Suriye’ye buradan geçtiydi falan filan diyerek sanki bu IŞİD Iraklılardan oluşan yerli halk oluşumu falan imajları estirilmeye çalışıldı. IŞİD diye bir şey yoktur tamamen hayal ürünüdür, IŞİD değil Büyük Şeytan Amerika ve ona yardım eden bütün dünya Siyonistleri vardır. Iraklılardan büyük bir darbe yiyen ABD’nin ve Saddamcı oluşumların kılık değiştirmiş halidir IŞİD. Buradan hareketle şuanda Irak’ta Irak ordusunun verdiği mücadele basit bir terör örgütüne verilen bir mücadele değil tüm dünya Siyonistlerinin kılık değiştirerek oluşturduğu bir güce karşı verilen bir mücadeledir. Yani Irak’ın yıllar önce ABD’ye karşı verdiği mücadelenin belki on katı bir mücadeledir. Çünkü bu saldırı Siyonistlerin varlık yokluk saldırısıdır, son kozlarıdır, ellerine yüzlerine bulaştırdıkları Irak saldırısını daha fazla bir güçle ve kılık değiştirerek telafi etme çabasıdır. Bu saldırıda da en fazla yardımı Türkiye, Barzani ve Saddamcı kalıntılardan almaktadır, Musul’un direniş gösterilmeden verilmesi de bunu göstermektedir, eski Saddamcıların ve Türkiye’nin desteğindeki Barzani ekibinin ihanetleridir.
Fitne büyük fakat bizde büyüğüz dedik, bu söz sadece lafta kalan bir söz değildir, bu sözümüzü Irak hükümeti, ordusu, uleması ve halkı ispatlamıştır. Musul’un düşmesinin akabinde Irak bir bütün olmuş ve bu fitneyi anlayarak hemen faaliyete geçmiştir. Irak ordusunun anında Musul’a müdahalesi, Ayetullah Ali Sistani’nin cihat fetvası, Mukteda Sadr’ın Mehdi Ordusu’nun tekrardan meydanlara dönmesi gerktiği çağrısı, Ammar Hekim’in askeri elbiseleri giyip halkı orduya katılmaya teşvik etmesi, Sünni ulemanın IŞİD’le savaşmanın farz olduğu fetvası ve bunlara mukabil halkın Lebbeyk demesi bu büyük oyunu bozacak ilk ve asıl adım olmuş oldu. İşte bu gelişmeler bizim ne kadar büyük olduğumuzu göstermektedir. Bu adımların sonu ise tamamen özgür, ABD kalıntılarından arındırılmış ve hainlerden temizlenmiş bir Iraktır. Irak küfre en büyük darbenin vurulacağı ve bir sonraki adımın Kudüs olacağı bir meydandır. Rehberimiz Seyyid Ali Hamaney’in Siyonislere söylediği “Adamın çenesini kırarlar” sözünde olduğu gibi Irak düşmanların çenesini geçmişte kırmıştır ve şimdi bir daha kıracaktır.
Suriye ve Irak’ta bütün gücünü kullanan ve hezimete uğrayan şer güçlere son darbenin vurulacağı yerde ancak ve ancak Kudüs’tür. Ve bu gerçek çok uzak değil çok yakındır. Yazımızı Şehid Seyyid Abbas Musavi’nin bir sözü ile bitirelim; “Gidin İsraillilere Söyleyin. Biz Muhammed Ordusuyuz! Geri Döndük ve Kudüs Yolunda İlerliyoruz!”
Bu hareketin kökleri, Habil’den, Yahya’dan, Zekeriya’dan, İsa’dan, Muhammed’ten, Hüseyin’den, Bediüzzaman’dan, Humeyni’den (Allah onlardan razı olsun, bizleri yollarına lâyık etsin. Amin.) beslenmektedir. Bu harekete tabi olabilene ne mutlu. Ne mutlu küfre kin duyana. Ne mutlu dünya saadeti için Rabbinden gelene razı olana. Rabbinden gelen yardıma layık olana Ne mutlu.