Kaynaklar'dan...

İşçiyi kazadan kurtaracak telsizin değeri beş lira, peki işçinin değeri?

ugur-yeke

Habaş’ta Elektrik Teknisyeni Uğur Yeke, nisan ayında geçirdiği iş kazasında ayağını kaybetti. Ferrari marka arabalarıyla ünlü Rüştü Başaran’ın fabrikası Habaş’ta yaşanan kazanın arkasında yatan ise Yeke’ye 5 liralık bir telsiz verilmemiş olması. Jandarmaya “Parmakları ezilmiş” ifadesi veren fabrika yetkilileri, Uğur hakkı için dava açınca ücret hesabını bloke ettirdiler. Fabrikada örgütlü Türk Metal’in yöneticileri ise “Geçmiş olsun” bile dememiş.

İşinde usta olduğunu söyleyen Uğur Yeke, ülke dışından iş teklifleri gelmesine rağmen ailesinin yanında olabilmek için daha düşük ücretle de olsa Türkiye’de çalışmayı seçmiş. Uğur, vardiyada olduğu bir gün amiri tarafından vinç bakımı için gönderilmiş. Telsiz istemiş “Yok” denilerek verilmemiş. “Ters bir durumda beni burada kimse görmez” demesine rağmen, “Vinç hareket etmeyecek, yanında da birisi olacak, telsize gerek yok” denilerek çalışmaya zorlanmış. Yanında duran kişi aşırı sıcaktan bunalarak, “Ben gidiyorum, zaten vinç çalışmayacak” demiş ve uzaklaşmış.

Birkaç dakika sonra vinç 1500 derece sıcaklıktaki kapağı açık olan ocağa doğru yaklaşınca o felaket anı yaşanmış: “Elimdeki tek şey el feneriydi, yakıp söndürdüm bir gören olur diye. Sonra bağırıp avuç avuç toz alarak fırlattım vincin altından. Kimse yoktu. Kısa bir süre durdu vinç. Çıkmaya başladım. Tekerleklerin arasında çalışıyordum. Gövdemi dışarıya çıkardım vinç tekrar hareket etti. Can havliyle sıçradım ama ayağımı kurtaramadım.” Ayağı koptuktan sonra bile kimse görmemiş Uğur’u. Birileri kendini görsün diye ayağı kopuk halde 15-20 metre sürüklemiş kendini. Ancak o zaman iş arkadaşları fark etmiş ve vinç durmuş. Ne sedye, ne doktor… Yukarıya yollanan bir sepetle indirilmiş aşağı. Yetersiz bir nakil aracıyla hastaneye taşınmış.

Ferrarileriyle ünlü Rüştü Başaran’ın fabrikası Habaş’ta, Uğur’dan esirgenen ve kazayı önleyebilecek telsizin beş lira değerinde olduğunu öğreniyoruz. Uğur, “1-2 saniye daha hareket etmesem önce ezilecek sonra kül olacaktım. Düşününce, o amirin lafını dinlemeseydim, girmeseydim diyorum ama zaten öyle bir seçenek yok o fabrikada. En değersiz şey işçilik” diyor.

Fabrikadan şikayetçi olan ve hakkını arayacağını söyleyen Uğur’a patronun tepkisi gecikmemiş. Avukatları aracılığı ile baskı kurmaya başlamışlar. Önceleri, “Masraflarını karşılarız, düzelince yine çalışmaya başlarsın” diyen patron dava açılacağını öğrendikten sonra protez takılması için gereken yardımı kesme talimatı yollamış. Ücret hesabını bloke etmiş, alacağını da yatırmamış. Uğur’un eşi, “Bizi çaresiz bırakmaya çalışıyorlar. Öyle bir fabrikada zor durumdaki insanların çalışacağını onlar da biliyor. Ama insanlık meselesi değil mi bu? Senin için çalışıyordu, hayatını riske attı” diyor. Uğur da şunları söyledi: “Yani protez için yardım deyince öyle büyük bir meblağ sanmayın. Sigorta büyük bir kısmını karşılıyor. 5 bin liralık bir kısım kalıyor geriye. Onu vermemekle tehdit ediyorlar bizi.”

Uğur Yeke ve eşine fabrikada örgütlü Türk Metal Sendikasından idari veya hukuki olarak hiçbir destek sunmamış. Hatta işyerinde kaza olduğunda doğru tutanak tutturup, Uğur’la iletişime geçmemiş. Uğur’a ne yapması gerektiğine dair bilgi bile vermeyen Türk Metal yöneticileri, fabrikadaki çalışma koşullarının düzelmesi ile ilgili birşey yapmadığı için tüm işçiler tarafından eleştiriliyor.
‘Parmakları ezildi’ ifadesi

Uğur Yeke kazanın olduğu gün fabrikadaki sorumlular tarafından jandarmanın tutanak tutmasının engellendiğini anlattı: “Acildeki tedaviden sonra arayan soran yok. Jandarmayı ben aradım, ifade alacak mısınız diye. ‘Ne ifadesi?’ dediler. Olayı anlattım, buraya gelmeniz lazım dediler. O halimizle Foça’ya jandarmaya ifade vermeye gittik. Jandarma kendilerine olay hakkında, “Kaza oldu ama bir şey yok, bir işçinin parmakları ezildi” türünden bir şeyler söylendiğini anlattı. İnanamadık.”

Uğur’un eşi Zülfiye Yeke, olaydan etkilenen 2 yaşındaki çocuklarının yüzünde yaralar çıktığını, bu nedenle psikoloğa götürdüklerini anlattı. Geleceğe dair kaygılı ve yaşadıklarına dair de öfkeli. Zülfiye Yeke, haklarını almak ve sorumluların yargılanması için dava açtıklarını, ancak hiçbir şeyin eşinin bacağını geri getirmeyeceğini söyledi. “Çocuğumun, eşimin, benim, anne ve babalarımızın, ailemizin çektiği acıları silip süpürmeyecek. Hayatımız maddi olarak eskisi gibi olsa bile, açılan yaralarımız, kapanmayacak” dedi. Bu tür davaların “taksiratla adam yaralamak” suçundan açılmasına dikkat çeken Yeke, “Yolda yürürken, yanlışlıkla birini yaralama değil ki bu” diyerek, iş kazalarına yaklaşımın mağdur olanı anlamaktan uzak olduğunu belirtti. “Kaza geçiren işçiye ödediği tazminatın dışında, patrona verilen para cezası gülerek geçebilecekleri bir şey. Defalarca kaza yaşanmış, birçok işçi ölmüş burada. Mecliste gündeme gelmiş. Ama hiç bir yaptırım olmamış” diyen Uğur ve Zülfiye “Bu böyle sürecek mi?” diye soruyor.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu