Irak Satrancında Son Hamleler
Irak Satrancında Son Hamleler – Cabir AÇIKSÖZ
Kuduz olmuş köpekler eğer dermanlarını bulamazlarsa, hücrelerinde gezinen mikrobun an be an daha bir etkisi altına girerler ve daha saldırgan bir hale gelirler. Vahşice, sonucunu hiç düşünmeden oraya buraya saldırırlar ve sonuç ya acılar içinde kendini tüketiş ya da birileri tarafından yok ediliş olur. Âhir zamanın küresel ve kollektif küfür elebaşlarının halinin özeti budur bugün. Daha düne kadar İslam diyarlarına gelip ahkam kesen Siyonistler bugün duvarlar ardına hapsedilmiştir İsrail’de. Her siren çalışında Telavivde, Hayfada korkak fareler gibi deliklerine kaçmaktalar şimdilerde. Dünyanın bir ucundan eşeğine binip, naralar atarak, sahte Cennet ve Cehennemleriyle yola çıkan Deccal Büyük Şeytan Amerika kuyruğunu kıstırıp kaçmıştır kıllarını bit sarmış adi bir it gibi yiğitlerin yurdu Irak’tan. Ağababalarının bu acınası halini gören yavru enikleride ağzının payını alıp susup kalmışlardır sadece.
Emperyalizmin ve Siyonizmin elinde kalan son kozları süfyanilerdir artık. İslam diyarlarının yönetimlerine tebelleş olmuş bu namertlikte yekta kalanların, zalimlere yaptığı hizmetlerin madalyasını gururla üzerlerinde taşıyan bu yalakaların, efendileri olan Amerika ve İsrail’in bekası için türlü türlü numaraları vardır. Artık tüm plan ve programlar bunlara devredilmiştir. Gizli mahfillerinde “Ne olur bizi kurtarın bu girdiğimiz bataklıktan!” feryadlarının tezahürüdür senelerdir yaşadığımız Suriyede ve bugün Irakta. İran İslam Cumhuriyeti, Lübnan ve Filistin direniş cephesine Suriye’ninde dahil olması olacak şey değildi Zalimler için. Kendileri nereye girdilerse ellerine yüzlerine bulaştırmışlardı işleri. Bu kez oyun başka türlü kurulmalıydı ve bu kuzu postu giymiş merdudlar, bu küfrün-zulmün değirmenine hayat suyu taşıyanlar, bu binbir yüzlü Süfyaniler bu iş için biçilmiş kaftandı. Hatırlayın Suriyede savaşın başladığı ilk günleri. “Kardeşim” olan Beşar Esadın bir anda nasıl da “zalim eset”e dönüştüğünü. Hatırlayın yine bu Süfyaniler aracılığıyla dünyanın her yerinden yüzbinlerce tekfirci, Vehhabi, selefi, fundamentalist vahşilerin Suriyeye doluştuğunu, en modern silahlarla donatıldığını, her türlü lojistik desteğinin sağlandığını. Ve yine hatırlayın bu hiç şüphesiz Hak- Batıl savaşında, renkli desenlere bürünmüş, her türlü dezenformasyon hilesine dört elle sarılmış Batıl kanadın nasıl bir hezimet yaşadığını. Süfyanilerin megolaman liderlerinin bu yenilginin ardından sirke satan suratlarının telaşlı hallerini hatırlayın.
Ve şimdi Irakta tekrar sahnede bu ekip. Şimdi o kuduz köpeğin bu habasete, necasete bulanmış hali yetmezmiş gibi Cami duvarına işemesi hadisesiyle karşı karşıyayız. Acaba tam olarak ne vardı o fitne üretmekten kokuşmuş beyinlerinde ki böyle bir hamle yaptılar. Irakta gün be gün istikrarı sağlayan Maliki hükümetini aciz göstererek, ortalığı yangın yerine çevirip yeni bir Suriye senaryosu muydu arzuları? Yoksa bu karışıklığı bahane edip Amerikanın yeniden müdahelesini mi meşrulaştırmaktı çabaları? Ya da her fırsatta hainliğini ve Amerikaya kulluğunu izhar eden Barzani ve çetesini bu metodla haklı çıkarıp Kuzey Irakı, Irak topraklarından ayırarak İsrailin arzı mevuduna yeni bir kapı aralamak mı? Veya Direniş Cephesi’nin yeni bir kalesine dönüşen Irak’ı İran İslam inkılabından soyutlamak mı? Bu liste uzayıp gider. Dediğimiz gibi fıskı fucurun karargahına dönüşmüş beyinlerin belkide daha çok amacı vardı bu hamleyi yapmakla. Ama daha birkaç gün olmadan gördük ki yanlış hamle. Küfür cephesi için yerinden dahi oynatılmayacak bir taş oynanmıştır ve artık geri dönüşü yok.
Amerikanın Irak işgalinden sonra ülkenin düştüğü hal arife tarif gerektirmeyecek türden. Irak’ın her şehrine, her beldesine kadar sinmiş hain bir şebekenin varlığı hepimizce malumdur. Yıllar boyunca bir gün geçmedi ki Irakta bir patlama haberi almayalım. Elli kişiden az ölümlü patlamalar neredeyse gündem bile olmuyordu. Bu melun şebekenin başını tutanlardan idam cezalı Tarık Haşimi gibilerin Siyonizmin çıkarları için nasıl canhıraş bir şekilde nice katliamlar yaptırdığı artık bilinen bir gerçek. Fakat bu şebekenin Irak’ın dört bir yanında pusularda bekleşen canileri yine muammaydı. Yine bu hain şebekenin icraatlerinden biri durmaksızın Şii-Sünni ihtilafını ve etnik ayrımcılığı gündemden düşürmemeleriydi. Iraklı Şii-Sünni alimlerin yıllardır bu fitneye karşı verdiği mücadeleyi anımsayalım. Bağdat’ta kılınan Vahdet Namazlarını, alimlerin birlik mesajlarını anımsayalım. Buna rağmen, bu hain güruh yüzünden, bir türlü istenilen seviyeye gelinemediğini bir kez daha anımsayalım. Ama bugün Işid adı verilen, emperyalist hedeflerin, siyonist ideallerin uygulayıcısı, Süfyanilerin tetikçisi bu cani şebekeye verilen görev, Irak topraklarında fitnenin her türlüsünün kökünün kurutulmasının başlangıcı olmuştur. “Musul Işid terör örgütü tarafından alındı” haberinin duyulduğu andan itibaren Irak artık eski Irak değildir. Maliki hükümetinin seferberlik ilanından hemen sonra halkın ayağa kalkması, Ayetullah Sistaninin cihad fetvası, Basra Sünni Vakfının bu vahşilerden beriyiz açıklamaları, yine Iraklı Sünni Ulemanın Işidle savaşmanın ve ülkeden kovmanın farz olduğunu ilan etmesi, Mukteda Sadrın Mehdi Ordusunu göreve çağırması, Ammar Hekim gibi devlet yetkililerinin, ak sakallı alimlerin askeri üniforma giyip silahlanmaları, devletiyle, milletiyle Irak’ın cephelere akın etmesi, aşiret milislerinin kurulması, Samerralı bir komutanın bir buçuk milyon Iraklının savaşa hazır beklediğini açıklaması ve işgal altındaki yerlerin tek tek kurtarılması ve hala kurtarılıyor oluşu gibi gelişmeler daha işin başındayken zalimlerin tüm tuzaklarını -bi iznillah- tarumar eylemiş bulunmaktadır. Allaha sonsuz hamd olsun ki başında şer gibi görünen bu olay, bünyesinde büyük bir hayrın neşvu nema bulmasını sağlamış ve Irak’a , dolayısıyla Direniş Cephesine ve tüm insanlığa Bayram gelmeden Bayramı yaşatmıştır. Gelinen şu aşamada tüm Irak halkı mezhepsel ve kavmiyetçi saplantılarını bir kenara atıp vatan muhafazası için seferber olmuştur. Bu hasretinden yanıp tutuştuğumuz Vahdet manzarasının oynanan tüm oyunların, kurulan tüm tuzakların sonu olduğuna inanıyoruz. Önümüzde ki günlerde bunun meyvelerini hep birlikte göreceğiz ve tadacağız inşaallah.
Hülasai kelam; Tüm oluşumlarıyla Küfür Cephesi’nin Irak satrancında yaptığı hamle hezimete uğramıştır. Bizim için rahmete, zalimler için gazaba dönüşen bu hamle, satrancın veziri Siyonist İsrail’i tam anlamıyla kuşatma altına almaktadır. Işid-Öso-Kaide gibi piyonları tükenen, Lübnan-Irak gibi kaleleri tek tek fethedilen, İsrail veziri bir hamle sonrasında gayya çukurunu boylayacak olan, çok yakında artık başlarını kaşımaya dahi fırsat bulamayacağı ve hamle yapacak tüm alanları kapanacak olan Süfyani fillerinin oyunda ama hiçbir işe yaramayacağı o son hamlede Şah mat olacaktır. Vesselam.
Not: Irak’la alakalı en sıcak gelişmeleri www.islamidavet.com , www.suriyegercekleri.com internet adreslerinden takip edebilirsiniz.
Yazarımızın da eline sağlık. Yüreğimizi ferahlattı. Dezanformasyonun bu kadar çok olduğu bir dönemde böyle gerçekler ortaya döken site ve yazarlara ihtiyacımız var. Bu boşluğu dolduruan sizlerden Allah razı olsun. Allah emeklerinizi boşa çıkarmasın.
İnşaallah o gün yakındır ve küffarın ve uşaklarının ve yerli işbirlikçilerinin yıkılacağı, cehennem çıkurunu boylayacağı o gün çabuk gelir.
Çünkü o gün Mazlumun zalimden öcünü alacağı gündür.
Allah bu uğurda ayaklarımızı sabit kılsın.
Selametle