İMAM HUMEYNİ VE İSLAM CUMHURİYETİ MODELİ – Hadi EREN
İMAM HUMEYNİ VE İSLAM CUMHURİYETİ MODELİ – Hadi EREN
Bismillah
“Muhakkak ki biz yeryüzünde mustazaf bırakılanları varisler kılmak istiyoruz.”
İnsanlık tarihi hak – batıl, zalim – mazlum arasındaki mücadele ile geçmektedir. Kur’an-ı Kerim, bu mücadeleyi birçok peygamberin kıssasında ayrıntılı bir şekilde aktarmaktadır. İbrahim (as)’ ın Nemrut ile mücadelesi, Musa (as)’ın Firavun ile mücadelesi, Hz. Peygamber’in Mekke şirk düzeni ile mücadelesi buna en iyi örnektir.
Bu kıssalara baktığımızda ilahi şahsiyetler olan peygamberler, Allah’ın emri gereği zamanlarının zalimleriyle mücadele etmişler, hak ve adaletin kaynağı olan Tevhit hakikatinin arza hâkim olması için çaba göstermişlerdir. Sonuçta insanlığın kanını emen zorbaları, düzenleriyle birlikte alaşağı etmişlerdir. Bu despot güçler, Allah Resulü’nden sonra din kisvesine bürünerek bu fitneye devam etmişlerdir. Ehlibeyt İmamları ve sorumluluğunun bilincinde olan âlimler de; Ümeyyeoğulları ve Abbasilerin başını çektiği bu iki yüzlülükle mücadele etmişler, zalim ve zorbalara karşı hak ve adalet sancağını kaldırmışlardır.
Hilafet yönetiminin saltanata dönüşmesinden sonra Öz Muhammedi İslam’ın takipçileri, İslami siyaset yönetimini tekrar eski mecrasına döndürmek için uğraşmışlar; İmam Hüseyin başta olmak üzere günümüze kadar yüz binlerce kişi bu uğurda canlarını feda etmiştir.
Günümüzde de bu mücadele tüm hızıyla devam etmektedir. Son birkaç asra baktığımızda İslam coğrafyasındaki mücadeleci âlim ve aydınlar gerek kültürel gerekse toplumsal alanda mücadele ederek ümmeti ve insanlığı bu zorbalara karşı uyandırmışlardır. Emperyalist ve Siyonist şebekelerin İslam coğrafyası üzerindeki plan ve projelerini etkisiz hale getirmek için var gücüyle çalışmışlardır. Buna örnek olarak B. Said-i Nursi , Seyyid Kutub , İmam Humeyni ve daha adını sayamadığımız onlarca değerli şahsiyeti gösterebiliriz.
Tüm bu şahsiyetler içerisinde İmam Humeyni (r.a) farklı bir boşluğu doldurmuştur: Hilafetin saltanata dönüştürülmesiyle ortadan kalkan İslami devlet modelini, 1400 yıl aradan sonra Asrı Saadet’teki gibi eski mecrasına döndürmüş, Muhammedi devlet modelini teoriden pratiğe dönüştürerek İran İslam Cumhuriyetini resmen kurmuştur.
Hak-batıl mücadelesinin doruğa ulaştığı bu çağda Humeyni-yi Putkıran (ra), sanki çağların ötesinden gelerek zamanın putlarını yerle bir etmiş, “La şarkiyye vela garbiyye cumhuri-i İslamiyye” (Ne Doğu ne Batı. İslam Cumhuriyeti.) şiarını dillere ve gönüllere nakş ederek İslam ümmetine, İslam Cumhuriyeti modelini armağan etmiştir.
Buna karşın Batı emperyalizmi, İmam Humeyni’nin ihya ettiği İslam Medeniyetini yok etmek için uzun ve hileli bir savaşa girmiştir. 8 yıllık savaş, iç karışıklıklar ve ekonomik ambargolar ile askeri-iktisadi- siyasi-içtimai ve kültürel darbelerle İnkılab’ın mesajını yok etmeye çalışmışlardır.
Çağdaş asır, İmam Humeyni’nin insanlığa sunduğu adaleti esas alan ‘’İslam Cumhuriyeti’’ modeliyle emperyalizmin dayattığı’’ BOP Projesi’’ mücadelesinin sonucuna göre şekillenecektir.
Akibet takva sahiplerinindir vesselam
Hadi kardeşimize ait okuduğum ikinci yazı. Akıcı ve özgün bir üslubun belirtileri göze çarpıyor. Kalem sahibini tebrik eder yazılarının devamını beklerim.