Herkesin bir kılıfı var – Hüseyin Yahya CEVHER
Minareyi çalan kılıfını hazırlar demiş atalarımız günümüzde de herkesin bir kılıfı var işine gelmediği zaman konuyu tevil edecek bir çıkış noktası mutlaka buluyor. Anlamak istemeyen adama sen ayetleri, hadisleri, videoları, fotoğrafları, yazıları, belgeleri, şahitleri sırala o mutlaka bir kılıf bulup sıyrılıyor. En son köşeye sıkıştığı zaman anlamsız anlamsız bakıyor “Ben anlamam” formatına giriyor.
Aynı olaya herkesin farklı bir bakış açısı var. Halkımızı yönlendirenler bu güçlerini kullanarak kendi fikirlerini empoze etmeye devam ediyor.
Örneğin;
Asgari ücrete zam yapıldı. Hani şu her yılın 1. ve 7.ayında yapılan küçük artışlar var ya onları günlük gazeteler nasıl servis etmiş bakalım:
Türkiye Gazetesi:
“Asgari ücretliye Yeni Yıl Müjdesi Yüzde 11” bu başlık ana manşet kocaman…,
“Hükümet enflasyon oranının üstünde zam yaparak yaklaşık 6 milyon işçiyi rahatlattı.” bu başlık alt başlık yeterince büyük rahatlayan 6 milyon işçi kalın yazılmış…,
“Asgari ücrette zam beklenenin üzerinde gerçekleşti” Allah belanızı versin, Gözünüze dizinize dursun. Ne verdiniz de nasıl bir beklenti üstü geldi anlamış değilim.
“2014’ün ilk 6 ayında yüzde 5”, “İkinci 6 ay için yüzde 6” ee hani yüzde 11. Siz ne kadar karaktersiz, şerefsiz, yalancı insanlarsınız ki başlıkta attığınız yalanı iç satırlarda yalanlıyorsunuz; Veya bu halk anlamaz 5+6=11 yapalım sanki yüzde 11 zam var gibi söyleyelim mi demek istiyorsunuz? Her halükarda sizin yaptığınız pisliği anlatmaya benim terbiyem müsade etmiyor.
Güneş Gazetesi:
“Bu zam geçmiş yıllara göre iyi” cümlesiyle aslında yıllardır halkımıza nasıl bir zulmün yapıldığını belgelemektedir. Zira kendisi bile asgari ücretin insanca yaşam için yetersiz olduğunu belirten gazete hangi akla hizmet ve hangi kıyaslama ile zammın iyi olduğunu açıklamış bilemiyoruz.
HaberTurk Gazetesi:
“Asgari ücret %11 arttı” diyerek yine oran aldatmacasının içine girmiş oluyor.
Taraf Gazetesi:
“hükümet seçimler öncesi kesenin ağzını açtı” altbaşlığıyla akleden, fehmeden, fikreden halkımıza hakaret etmiştir. Bu nasıl bir kesedir, nasıl bir kesenin ağzının açılışıdır. Biz anlayamadık?…
Yukarıda başlıklar bu olay ekseninde her olaya farklı farklı yorumlar üreterek kıvırmaya çalışanlara materyal üretilmesine küçük bir örnektir. Siz kendinizi parçalayın anlamayacak olan yukarıdaki söylemlerden birine sığınarak çok rahat sizi çileden çıkarabilir.
Durum şu açlık, sefalet içerisinde yaşayan yakacak bulamadığı için çocuğu donarak ölen, parasız metroya binmeye çalıştığı için komaya sokulan, yol parası olmadığı için erkenden kalkıp işine yürüyerek giden, buz gibi soğuklarda bisiklet üzerinde titreye titreye ve morarak çocuklarına bir lokma ekmek getirmek isteyen, iş bulamadığı için hanımından duyduğu lafı kendine yediremeyerek intihar eden, kendisinin iki katı yaşındaki adamlar filinta gibi gezerken çalışmaktan ağzında diş kalmamış, beli kamburlaşmış, gözü körelmiş, kulağı sağırlaşmış, elleri yeteneksizleşmiş, ayakları topallamış, kolları kısalmış, beyni bulanmış mustazaf, garip, derbeder ama bir o kadar haysiyetli ve şerefli halkımıza verdikleri üç kuruşu bu şekilde lanse eden, ve bu lanseyi alarak savunma densizliğinde bulunan bir takım tuzu kuru, keyfi yerinde, cebi paralı, arabası fiyakalı, elbisesi markalı, avradı köpekli, çocukları PS’li güruh halkın durumu iyi, halkta para var, hükümet iyi zam verdi tarzı yorumlar yapınca delleniyorum, mideme kramplar giriyor.
Zincirleme isim tamlamalarıyle bunlara hak ettikleri sözleri söylemek bizi farklı tanıttığından aşağıdaki Nebevi sözlerle yazımızı bitiriyoruz.
Peygamber Efendimiz Hz.Muhammed Mustafa(sav), Hz. Muaz bin Cebel(ra)’i Yemen’e gönderirken verdiği öğüdünde “…Mazlumun bedduasını almaktan kork. Zira Allah’la bu beddua arasında perde mevcut değildir.” demiştir.
Ey Müstekbirler, Ey Zalimler, Ey Halk düşmanları korkun bu direk irtibatlı gariban, mustazaf, mazlumların duasından.
Allah’ın laneti, meleklerin laneti ve insanların laneti hep bunların üzerine olsun. Amin.
Vesselam.
….halkta para var, hükümet iyi zam verdi tarzı yorumlar yapınca delleniyorum, mideme kramplar giriyor…. demişsiniz şimdi bu yazıları dostta , düşman da okuyor. bence bu şekilde sıkıntıları(halkın kandığını) dile getirmek özellikle bunların yaptığı oyunun tuttuğunu ve bilinçli kişilerin bunu farkederek çok rahatsız olduğunu düşmanlara göstermek onları çok sevindirecek ayrıca dostlar ise halkın bu duyarsızlığına üzülecektir. bu yüzden yapılan bunca yalancı propagandalara rağmen halkımızın bilinçli olduğunu (ki zaten öyle olduğuna, halkımızın uygun zamanı ve kişilerin hazır olmasını beklediğine şüphemiz yok) vurgulamanın daha iyi olacağını düşünüyorum.
Sayın Fehmi ilgi gösterip yorumladığınız için teşekkür ederim. Yazımda eleştirdiğim ve beni krizlere sokan güruhu zaten artık halktan saymıyorum. Onları tuzu kuru, keyfi yerinde, cebi paralı, arabası fiyakalı, elbisesi markalı, avradı köpekli, çocukları PS’li güruh olarak tanımladım. Dolayısıyla dostumuz yalınayaklılardır, halk kanmaz ama halktan kopmuş olan bu güruh ne yazık ki kanmaktadır. Bunu da inkar edip kendi kendimizi kandırmaya gerek yok. Zaten gariban mustazaf halkımızın zalimlere vereceği cevabı görme arzumuz ve ümidimiz olmasa ne yaşayacak bir derman bulabiliriz, ne de halk düşmanları karşısında söz söylemeye cesaretimiz olur. Allah yardımcımız olsun. Vesselam.
Allah razı olsun. tuzu kuruları ya devletçi yapmışlar yada duyarsızlaştırmışlar, adam kalkıp ağzını açıp birşey söylemiyor ulen bi laf söyle, laf atmasanda bi hafiften eleştir, yok yok demekki bu dava genelleyecek olursak mustazafların davası.