HABER GÖNDER

Halk Haber’de yayınlanmasını istediğiniz veya çizgimize uygun ve sitede yer alması gerektiğini düşündüğünüz haberlerin içeriklerini veya bağlantılarını bu sayfanın altına yorum olarak yazıp gönderirseniz, uygun görüldüğü takdirde yayınlanacaktır.

41 Comments

  1. “MÜDÜR VE LİDER” YAZISINI YAZAN ARKADAŞIN VERDİĞİ BİLGİLER YANLIŞ. BU BİLGİLERDE AYRIM YAPILAMAZ YANİ DİKTATÖR LİDER DE “YAP” DER, MÜDÜR OLAN DİKTATÖR DE “YAP” DER. DİĞER BÜTÜN KRİTERLERDE DE DURUM AYNIDIR. KİŞİDEN KİŞİYE DEĞİŞİR. LİDER İLE MÜDÜR ARASINDA DA BİR FARK YOKTUR. GENE KİŞİYE BAĞLIDIR BU KRİTERLER. ARALARINDA FARK OLAN 2 KAVRAM “YÖNETİCİ VE LİDER” KAVRAMLARIDIR. BUNUN AÇIKLANMASI LAZIM. BU KONUDA BİNLERCE MAKALE VAR. ORADA CEVAPLAR BULUNABİLİR. İYİ GÜNLER.

  2. Amerika’nın amacı Musul’ da demografik değşimi sağlamak ve güçlü bir terör devleti kurmak ve bu yeni müttefiki ile Türkiye’nin önünü kesmek ve hatta Mondoros’u tekrar canlandırmak.
    Türkiye’nin Musul’a müdahalesi söz konusu olursa, Türk uçakları Irak üzerinde uçma imkanı
    olmayabilir. Bu durumda Türk askeri desteksiz kalacağı gibi, İncirlikten kalkan amerikan, alman vs.uçakları Türk askerlerini de Musul’a sokmamak için bombalaya bilir. İncirlık üstünden Musul harekatı boyunca her türlü uçuş yasaklanmalı,

  3. Birlik, beraberlik, iman ve şehadetin sembolüdür dedikleri R4BİA işaretini (millet aç ve ser-sefil iken) altın-gümüş ve bronzdan putlara dönüştürüp piyasaya sundular. rabiaheykelisatis.com adlı bir adreste bu işi yapıyorlar. acaba bunun haberini sunar veya incelemesini yaparmısınız? teşekkür ederim.

  4. Resim görünmüyorsa şöyle: “Vurulan Askerin Evi”, “Vurulan Halkın Evi” ve “Vur Emrini Verenlerin Sarayı”

  5. İLLAKİ ZALİMDİR, DOĞUŞTAN ZALİMDİR, ZATEN ZALİMDİR, ZORAKİ ZALİMDİR ESAD DİYENLERİN ESAD PARANOYASI…
    Aklıselim sahibi dünya gerçeklerini iyi kavrayan herkes biliyor ki İsrail 1948 de kurulduğundan beri hiçbir ülkeye huzur yok. İsrail devleti birinci hedefini gerçekleştirmişken ikinci hedefi büyük İsrail devletini kurmaktı.Buna büyük Ortadoğu diyorlar.Yani Amerikalıların tasarladığı ve gerçekleştirmek istedikleri yeni haritaların çizileceği bir dünya. 1967 de bütün Arapülkelerini danışıklı döğüşlerle yenen İsrail. İlk defa 2006 yılın da 33 günlük Lübnan savaşın da Hizbullah’a yenildi ve binlerce tank ve askerini bu savaşta yitirdi. İkinci olarak Gazze’de 22 günlük savaşta bu Lübnan yenilgisini telafi etmek istedi yine olmadı.Yine kaybetti. İşte küfür güçleri bu savaşlar da esas faktörün Suriye gerçeği olduğunu kavradı ve Arap baharı bahanesi ile Suriye de silahlı muhalefet icat edildi ve batıya bağımlı sözde muhalefet silahlandırarak önce iç savaş sonra dış savaşa dönüşerek seyyar ve göçmen muhaliflerle hormonlu bir devrim ile GDO lu mücahitleri Piyasaya sürerek insanların kanını akıttılar. İsrail böylece kendi askeri ile Suriye de savaşmak yerine cihadı macera sanan cihadı cinayet olarak algılayan akıldan, izandan, vicdandan, insanlıktan, merhametten, anlamayan bu çağdaş hariciler aracılığı ile bir savaş yürüttü. İsrail bu sözde muhalefetin silah tedarikini karşılarken, muhalefetin sıkıştığı yerler de hava kuvvetlerini kullanarak havadan Suriye nin önemli askeri yerlerini vurdu.
    Suriye bütün bu haklılığına rağmen haksızdı bazılarına göre çünkü orda zalim bir Esad vardı. Haksız oldukları bir konuda haklı olmak istiyorlardı. Bir ülkeyi işgal etmek için gerekçe lazımdı bunlara. 2011 yılından önce kardeşim dedikleri Esad bir anda kalleş oluvermişti dillerinde. Öyleki eğer bütün dünya Zalim Esad derse bunlara göre emin olun dünya da zulüm diye bir şey olmazdı. Herkes mutlu olacaktı. Böylece büyük İsrail devletine giden yol açılmış olacaktı. İşin ilginç yanı Müslümanlar büyük İsrail’e giden yolu kendileri açmak istiyordu. Tıpkı kerbela da yezit uğruna Hz.Hüseyin’i niçin öldürdüklerini bilmeyen şaşkın Müslümanlar gibi. Sonra pişman olacaklardı, tevabiin(tevbe edenler)harekâtını kuracaklardı Hz.hüseyninin intikamını almak için, ama iş işten geçmişti. Hz Hüseyin kerbelanın kızgın kumların da acımasızca evlatları ve ciğerpareleri ile keskin kılıçlar ile hunharca Müslümanım diyen insanlarca katledilmişti. Tıpkı sıffin de Muaviye’nin iktidarı için HZ Âlinin belini kıran sıffin savaşı gibi. Tıpkı Hz osmanın şahadeti üzerinden Hz Âlinin muaviye tarafından suçlanıp, 90 küsur yıl muaviye tarafından hutbeler de Hz aliye küfür edildiği gibi şimdi de yalan isnatlarla Müslümanlar birbirine kırdırılmak isteniyor. Şimdi de Müslümanlar düşmanın sinsi oyunun da Hz. Ali gibi canlı bir kura’na karşı mızrakların başında ki sayfalara kanmayı tercih ediyorlarsa ne yapabiliriz ki? Yine peygamber soyundan bir “Ali” var ama çağdaş haricilere karşı çağdaş Müslümanlar çok az. HZ alinin dediği gibi “Hak daima azınlık iledir” çoğunluk “Esad zalimdir diyor” demokrasi böyle bir şey işte… Çoğunluk diyorsa doğrudur canım düşünmek de ne? Kuranın tabiri ile “onların çoğu inanmazlar” çoğu hakka gelmezler ”çoğu haktan sapmıştır ”gibi ifadeler… Tarihten ders almayanlar yine yeni Hüseyinleri ve Alileri öldürmek istiyor ama Allahlın izni ile olmayacak. Allahın vaadi bu kez gerçek müminlerden yana olacak. Ya Suriye de yüze yakın ülke ile birlikte Suriye ye çullanan İsrail ve yandaşları kazanacak yâda Esad’ın beş yıldır sürdürdüğü İslami direniş cephesi İran, Hizbullah, hamas ve İslami cihad kazanacak.
    Önceki paragrafa dönecek olursak bunlara göre zulmün tek sebebi insanlık ailesinin Zalim Esad dememeleri idi. Suriye yi işgal şahane Esad’a zalim demek bahaneydi. Zalim demek te ne?” Zaten” zalim di. Doğuştan zalimdi demek istiyorlardı. İslam’ınher çocuk fıtrat üzere doğar diyordu ama olsun artık doğan çocuklar anti Amerikancı ise bunlara göre zalim olarak doğuyorlardı. O yüzden “Esat zaten zalim ”deyip işi bitiriyorlardı. Önce yargılayıp sonra sorguluyorlardı. Nede olsa hüküm çoktan verilmişti telaviv ve pentagonda. Zalim olmanın bir ölçüsü vardı ama ölçüleri de vardı bunların işte medya zalim Esad diyordu ya! Obama zalim Esad diyordu ya! Netenyahu Zalim Esad diyor du ya! Merkel zalim Esad diyordu ya! İngiltere zalim Esad diyordu ya! Fransa başbakanı zalim Esad diyordu ya! Hollanda başbakanı, Arabistan, Ürdün kralı katar kralı zalim Esad diyordu ya! Türkiye başbakanı da zalim diyordu az kalsın unutuyordum. Esada zalim diyenlerin sadece bir kısmını saydım.Evet, zalim diyenler bunlardı.Artık zalimlerle mazlumlar yer değiştirmişti.İsrail’inyanı başın da Filistinliler için Habeşistan görevi gören Suriye de ki Habeş kralı zalim olmuştu. Filistin’i sadece sözlü savunanlar ise kahraman ve mazlum oluvermişti. Filistine silah veren Suriye ye zalim diyorlardı. Filistine çikolata gönderen ülkelerse ne yardım sever ülkelerdi değil mi! Medya artık sihirbazlık yapıyordu. Kaç Musa vardı? Bu sihirbazlığı bozacak? Kaç İsa vardı? Yaşayan ölülere hayat verecek? Kaç insan vardı? Bu ölümlere bir anlam getirecek?
    Ha birde Esad’ın hanımının başı açık diyorlardı, bu bile Esad’ın nasıl olduğunu anlatmaya yeter diyorlardı. Soralım bunlara Hz âdemin çocukların dan Kabilin Habil’i öldürmesi Hz Âdemin nasıl olduğunu mu bize gösteriyor? HZ Nuh’un oğlu Kenan’ın Hz.Nuh’a itaat etmemesi Hz.Nuh’un nasıl olduğu nu mı bize gösteriyor? Hz Lut, un hanımının Hz.luta itaat etmemesi Hz. lutun bize nasıl olduğunu mu gösteriyor? Mısır firavununHz. Asiye gibi Allaha itaat etmemesi bize Hz. asiyenin nasıl olduğunu mu gösteriyor? Babası Azerin Hz. İbrahim’e itaat etmemesi bize Hz.İbrahim’in nasıl olduğunu mu gösteriyor? Ebu lehebin peygambere itaat etmemesi bize Hz. peygamberin nasıl olduğunu mu gösteriyor? Bu nasıl bir mantık tır ki bir insanı kendi karısı ve çocukları üzerinden yargılıyorsunuz? Sonra bir insan Müslüman dahi olmasa bizden olmayınca zalim mi oluyor? Bir kadının başı açıksa o kadın kâfir mi oluyor? Bir kadının başı açıksa bir Müslüman onula evlenemez mi? Bir kadının başı açıksa o aile çok kötü bir aile mi oluyor? Nicesi başörtülü olduğu halde ne haltlar karıştırıyor bilmiyor muyuz? Kıyafet üzerinden, kimlik ve renkler üzerinden hakikat inşa edilebilir mi? Nasıl böyle düşünebiliyorsunuz anlamak mümkün değil.
    İkinci olarak bir insanın başının açık olması onun iman etmediğini mi yoksa günahkâr olduğunumu gösteriyor? Üçüncü olarak başı kapalı olan herkes iman etmiş midir? Örneğin Hristiyan olan bayan rahibeler, örneğin Yahudi geleneğindeki örtünme, örneğin Müslüman olup örtündüğü halde hadiste” örtülü çıplaklar “olarak geçenler için ne diyeceksiniz? Her örtülü olan cennetlik midir? Diye bilir miyiz? İslam da zahir batın bütünlüğü vardır. Zahiren örtülüdür kalben fesat saçıyordur. Münafıktır. Zahiren iman etmemiştir Ebu talip gibi ama Kalben ve hayatı ile peygamberi bir an dahi yalnız bırakmayan yeğeniniEbucehille teslim etmeyen bir Ebu talip örneği var karşımızda, Mekkeli Müslümanları Mekkeli müşriklere teslim etmeyen bir Habeş kralı örneği var tarihimizde şimdi kalkıp Ebu talibin imanını sorgulayan var mı Habeş kralının zalim olduğunu söyleyen var mı? Ebu süfyan örneğine baktığımızda ise iman ettiğini söylediği halde Hz.Ebubekir’in hilafetin de Hz. Aliyi yanına alarak halifelik senin hakkın gel istersen Hz.Ebubekir’e karşı savaşabiliriz diyerek (Müslüman olmaktan başka çaresi olmadığı için iman ettiğini söyleyen) ( fetih29) çıkış yapan Ebu süfayana Hz. ali şöyle demiştir.” Sen Müslüman olmadan önce de fitneydin Müslüman olduktan sonrada fitnesin “diyerek Ebuşufanın Müslüman oldum sözüne kanmamıştır. Devamın da oğlu Muaviye’nin sıffin de 70 bine yakın Müslümanı iktidar hırsı için şehit etmesi, devamın da Muaviye oğlu yezidin kerbala da peygamber çocuklarını katletmesi, üstat Bediüzzamnın bu meyan da süfyani komiteye dikkat çekmesi dil ve görünüşte imanın insanı kurtaramayacağına dair kanıtlarıdır. Ki münafıkların özelliklerini kuran bu şekilde belirtiyor.
    Bizler çağdaş firavunların zalim dediğine zalim demeyenleriz. Bir insan halkına zulmediyorsa evet o zalimdir. Ama bunu medya aracılığı ile bir ülkeyi işgal etmek için yaparsanız kimse size inanmaz. Gerçeği her türlü teknolojik aygıtları kullanarak yalanları film gibi sunarsanız hakikatin sesini vicdanlarda susturamazsınız. Bırakında öncelikle kendi halkı zalim desin. Amerikalıların zalim dediğine zalim deme gibi bir söylemimiz olamaz. İsrail’in zalim dediğine zalim diyenlerin her şeyden önce aklında bir sorun vardır. Zalimse zalim diyelim. Ama bir insanı zalim yapmaya çalışmak ayrı şeylerdir. Günahkârsa bir insan günahkârdır. Daha fazla günahkâr yapmaya gerek var mı? Yâda günahkâr olmayanı günahkâr gibi göstermek neden? 2011 yılından önce zalim Esad demeyenler Amerika’yla beraber zalim demeye başladılar. Çünkü işgalin bir gerekçesi olmalı. Medya bunu yapmaya çalışıyor. Yoksa Allah katın da zalim olan herhangi bir insanı biz istesek de mazlum yapamayız. Mazlum olan bir insanı da biz istesek de Allah katın da zalim yapamayız. Biz Esad’a böyle bakıyoruz. Ne âlimdir ne de Amerika ve İsrail’in bilinçli yâda bilinçsizce söyledikleri gibi zalimdir diyoruz. Her insan gibi sevapları ve günahları ile bir insandır. Esad da ben meleğim demiyor. Benim de hatalarım var diyor. Bir insan ne ise odur demek istiyoruz. Lübnan ve Filistin cihadına yardım ettiği sürece Esad’a zalim demek Amerika ve İsrail’in ekmeğine yağ sürmektir. Kendi ayağına kuşun sıkmaktır. Ülkesi dış güçler tarafından işgal edilmek istenirken direnmesi bir insanı zalim değil kahraman yapar. Kaçması ise onu korkak ve zelil kılar. İllaki zalimdir, zoraki zalimdir, zaten zalimdir, doğuştan zalimdir, gibi sözler bir ön kabuldür, bir ön yargıdır, bir ön şarttır. Medyayı vahiy gibi görüp inanmak da birkaç Suriyeli ile konuşup bütün bir Suriye ile konuştum zannına kapılmakta ve dahası İslam düşmanı ülkelerin hangi safta olduğunu görmemek, Suriyede ki amaç ve hedeflerine görmeden Esad Zalimdir masalına inanmak da sizin tercihiniz. Allahlın huzurun da ben medyadan öyle izledim O yüzden iftira attım demekte sizin tercihiniz. Bütün söylediklerimi inanarak yazdım. Hatalar bana doğrular inancıma ve susmak bilmeyen vicdanıma ve yüreğime aittir. Ve herkes sözlerinden ve fillerinden Allah karşısında sorumludur. Allah şöyle buyuruyor “bir topluluğa olan kininiz sizi adaletsizliğe sevk etmesin” vesselam…

  6. ŞEYTAN VE DOSTLARININ KADİM FİTNE ARAÇLARI…
    Tarih boyunca Küfür güçleri ve şeytanın kadim dostları Müslümanları bölmek ve kolay yutulur lokma yapmak için en önemli olarak üçayağı vardır
    Birincisi Ahlaksızlıktır; Ahlaksızlık bir ağacın içini kemiren bir kurt gibi içerden çökertir. Böylece de toplumu Önce iradesizleştirir sonra da şahsiyetsizleştirir. Düşünceden ve düşünmekten uzaklaşan insan ve toplum güdülen bir hayvan konumuna düşer ki işte Ahlaksızlık insanın nefsine yenik düştüğünün somut halidir. Bu hal onu üretken halden tüketen durumuna düşürmüştür. Düşünce ve akıl sahibi olan insan edebini ve ahlakını yitirin ce küfür güçlerinin tuzağına düşerek köleleşir ve sömürge durumuna düşen toplum bütün insani değerlerini yitirince insanlığı ile beraber her şeyini kaybeder. Batının birinci istediği budur.
    İkincisi ırkçılıktır; ırkçılık dini duyguları zayıf olanlarda daha çabuk uyanmakla birlikte şeytan ve dostları için iyi bir silahtır. Duygular terazi gibidir dini duygular zayıflayınca milli ve ırki duygular ağır basar.Kısaca Küresel küfür güçleri bilgi ve bilinçten yoksun Müslüman ya da gayri İslami olan toplumları “ırk “silahını kullanmak sureti ile ayrıştırarak halklara sunduğu zehirdir.
    Üçüncüsü ise mezhepçiliktir; mezhepçilik ise daha çok Siyonist İslamcı! Olanların Müslümanlar arasına ektiği bir nifak tohumudur. Ehli kıble olduğu halde öküzün altında buzağı arayan bu Siyonist İslamcı! Tipler hangi mezhebi kötüleyecekse kötü ve olumsuz örneklerden yola çıkarak muhatabını etkilemeye çalışarak amacına varmayı düşünmektedirler. Örneğin bir Şii’ye Sünni Müslümanları kötüleyecekse içki içen günahkâr bir Müslümanla bütün Sünnileri kötülerken, eğer Sünni bir Müslümana Şii bir Müslümanı kötüleyecek ve ötekileştirecekse herhangi bir günahını örnek göstererek perakende de bakıp toptan hüküm vermek suretiyle Müslümanları birbirine önce düşman yapmakta sonra da birbirine yabancılaştırarak, Müslümanların birliğini bozmak sureti ile İsrail ve Amerika’ya ister bilerek ister bilmeyerek olsun gönüllü uşaklık yapmaktadırlar. İşin ilginç yanı belki de hayatı boyunca tek bir Şii ya da Sünni arkadaşı olmadığı halde tanımadığı ve kendi kaynağından okumadığı halde bir başka mezhebe iftiralarla sahte tercüme kitaplarla, kulaktan dolma ucuz bilgi ve yalanlarla düşmanlık aşılayan münafık karakterli olanlar, Müslümanların birlik olmasından ne kadar rahatsız oldukları ortada değil mi? Ortak yönlerimiz binlerce farklılıklarımız bin de bir olmasına rağmen gözümüze bu ayrışan noktaları tekrarlayarak sokanlar. Eğer samimi iseler bizim İsrail ve Amerika ile hangi iman bağımız var ki İsrail ve Amerika dan hiç söz etmemektedirler? İsrail ve Amerika aleyhine konuşmaktan imtina etmekte ve suspus olmaktalar. İşlerine gelince adına gıybet diyerek zalimleri bile örtbas edenler neden kendi Müslüman kardeşlerine bu kadar gaddar olduklarını ve gıybette sınır tanımamaları bunların gerçek niyetlerini ve ülkemizde ne amaçla bulunduklarını anlatmaya yetiyor da artıyor. Ehli kitap deyip hoşgörü diyenler ehli kıble olana sopa gösteriyorsa bunlar iman etmiş değillerdir. Olsa olsa İsrail’in yerli uşaklarıdır. Ülkemizde bu tipler çoktur. İslam ‘a olan kinlerinden konuşmalarına besmele ile başlamak yerine Şii ve Sünni, siyah ve beyaz, Kürt ve Türk diye konuşmaya başlayan medyada boy boy sahneye çıkan bu hoca kılıklıların ve daha birçoklarının İsrail ve Amerika ortaklığında yürütülen bu mezhepçilik ihalesini alarak akan kan yetmemiş gibi Müslümanlar arasın da kan dökülmesini hayal ettiklerini her konuştuklarında anlayabilirsiniz. Büyük İsrail hayali ile ciğeri yanan bu mezhepçi hocalar Müslümanların kanı aksın diye her gün ve her konuşmaların da hiç alakasız bir soru ya bile konuyu illaki Şiilik ve Sünniliğe bağlamaları, İsrail ve Amerikan’ın tehlike değil, esas tehlikeyi ehli kıble olan Müslüman kardeşini suçlu göstererek bunların Müslümanların kanının akmasını ne kadar arzu ettikleri hemen anlaşılıyor. Müslümanlar ne kadar bölünüp parçalanır ve zayıflarsa İsrail’in ömrünün o kadar uzayacağını bildiklerinden bu işi sadakatle yapmaları bunların kim olduğunu bize gösteriyor. Mezhepçiliği kışkırtmakla görevli bu tipler hiçbir ahlaksızlığı ve haksızlığı gündemlerine almazken, işleri güçleri mezhep kavgası çıkararak kardeş kanının akmasını istemektedirler. Bunlar haşa Allahtan yetki almışlarcasına kendileri dışındaki insanların akaidlerinin bozuk olduğunu söyleyerek Hristiyanlar gibi adeta cennetten parsel parsel arazi satar gibi Kendilerini yegâne doğru olarak görmekte ve islamın başka yorumlarına ya bağnazlıklarından ya da küresel Siyonizm’e hizmet de kusur etmediklerinden ırkçılık gibi mezhepçilikle Müslümanlar arasın da yeni cepheler açarak küfre hizmet etmektedirler. Mezhepçiler islamı referans almak yerine İslam’ın kendi mezheplerini referans almasını isteyerek niyetlerinin ne olduğu deşifre olmaktadır. Kendi mezheplerinden olmayanı rahatlıkla sapık ilan etmekte ve fitne ateşini yakmaktadırlar. Bunlar ister bilerek ister bilmeyerek olsun sonuç değişmez. Sonuç İsrail’e hizmet etmektedirler. Bunlar gerçek Sünniler ile gerçek Şiiler dışında kalan” Amerikan Sünnileri “ile” İngiliz Şiileridir”. Sayıları azınlık olsa da seslerinin çok çıkması Amerika ve İsrail den aldıkları destek sayesinde dir. “Amerikan Sünnileri” sahabe mezarlarına ve daha birçok şeye şirk adı altın da saldırmakta ve yakmaktadırlar. “İngiliz Şiileri” ise sahabelere hakaret ederek Müslümanlar arasında nifak tohumları ekmektedirler. Gerçek Sünni ve Şiiler vahdete iman edenlerdir ve bunlardan beridir. Ayet de şöyle ifade ediliyor” Hep birlikte Allah’ın ipine (Kur’an’a) sımsıkı sarılın. Parçalanıp bölünmeyin. Allah’ın size olan nimetini hatırlayın. Hani sizler birbirinize düşmanlar idiniz de O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O’nun bu nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında idiniz de O sizi oradan kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki doğru yola eresiniz.(Ali İmran 103) Bilmeliyiz ki; Amerika ve İsrail ne Şii nede Sünni bir Müslümanı sever. Günümüzdeki imalat hocaları mezhepçilik fitnesi ile küfre ve Siyonizm’e hizmet etmektedirler. Dünyayı sömüren ve İslam âlemini kan gölüne çeviren Amerika ve İsrail den söz etmeyenler Şiilik ve Sünnilikten söz ediyorlarsa, Müslümanları birbirine karşı kışkırtıyorsa, bunlar fitneci ve hainlerdir. Bunlara göre sizin aynı dinde olmanız önemli değil, önemli olan onların mezhebinde olmanızdır. Oysaki Allah bizlere mezhep değil din seçmemizi istiyor. Mezhep İslam’ın bir yorumu ve Hz. Peygamberin sav. farklı uygulamaları olduğu halde mezhebi iman’ın ya da İslam’ın şartıymış gibi sunarak insanları ayrıştırıyorlar. Değilse herkes doğduğu aile ve coğrafyaya göre mezhebi belirleniyorsa bunun suçlusu haşa Allah mıdır? Eğer Şii ya da Sünni olmak insanı kurtarsaydı ya da Cennete götürseydi peygamber de Şii ya da Sünni olurdu. Eğer mezhep dinin önün de olsaydı Peygamber insanları dine değil kendi kuracağı mezhebine davet ederdi. İnsan ırkını ve mezhebini değil dinini seçer. Kim hangi mezhepten değil, kim Müslüman ona bakmalıyız. İçki içen bir Sünni ile içki içen bir Şii arasında fark var mıdır? Demek oluyor ki bizi kurtaracak şey mezhebimiz değil, takva, ihlas ve kulluğumuzdur. Bizim kimliğimiz Müslümandır. Allah bizlere bu adı seçmişse gerisi önemli değildir. Yahudi ya da Hristiyanlar kendi mezhepleri arasında kavga yapmıyorlarsa İslam mezhepleri arasın da kavgayı çıkartanları o halde görmek lazım. Bu fitne projesine hayır diyen vahdet fedaileri olmamız lazım. İmam Ali Hamene’i Ömrümüzü vahdet yolunda harcamamız gerektiğini söylüyor ki, bu fitne ateşini söndürebilelim. İslami bir dünya ayrışarak değil ortak paydalarda birleşerek kurulabilir. Ehlisünnetin önemli bir kaidesidir ki “ehli kıble olan tekfir edilemez” Bizler mezhepçiliğe hayır, mezhepsiz liğe hayır, mezhepli olmaya evet diyoruz, kısaca özetlersek konuyu “MAZLUMUN DİNİ MÜSLÜMANIN MEZHEBİ SORULMAZ “ diyoruz. Allah bizleri ve halkımızı farklılıkları ayrılık gibi sunan fitnecilerden korusun. Âmin…

  7. İSLAM DÜNYASIN DA SÜREKLİ KAN AKIYOR ÇÜNKÜ!
    Müslüman görünümlü olanlar dili ile İslam kardeşiyiz diyor, fakat hemen arkasın dan kendisi dışındaki ırkları ve mezhepleri insafsızca ve düşmanca kötüleyebildiği kadar kötülüyor. Söylem ve eylem çelişkisi yaşayan Müslümanlar İslami kardeşliği bir edebiyat parçalamaya dönüştürmüşler. Gerçeğe baktığımız da ise ırk, renk, coğrafya ve mezhep temelli bir yaklaşımın olduğunu fark edebiliyoruz.Coğrafyasını, ırkını ve mezhebini kutsayanlar Mezhepçiliği ya da ırk çı lığı meslek haline getirip bu işi bilinçli yapanlar olduğu gibi bilinçsizce yapanlar da vardır. Evde, sokakta, okulda, televizyonda, gazete de medya aracılığı ile birçok mekân da bir şekilde bu ayrılık fikri aşılanıyor. Yani ya ırkçı olmalısın ya da mezhep çi, ya beyaz yâda zenci olmalısınız.O yüzden İmam Humeyni şöyle demiştir “Şiilik ve Sünnilik yapanları saflarınızdan ayırınız”. Müslümanın derdi İslam davası olmalıdır. İslami bir gelecek için endişeleri olmadığı için İslami meseleleri magazinsel olarak konuşuyorlar.Nasıl ki PKK gösterilerek Kürt halkı suçlu imiş gibi gösteriliyorsa, İngiliz Şiileri üzerinden gerçek Şiiler, Amerikan bağlantılı Sünniler üzerinden de gerçek Sünniler hedef gösterilerek Müslümanlar arasında fitne savaşları çıkartılıyor. Aynı dine inandıkları halde Küfür dünyasının oyununa gelerek kardeşin kardeşi katline zemin hazırlayan bu mezhep çi ve ırkçı taife islam toplumunu zehirleyen bir fitne hareketidir. Çünkü İsrail’in ömrünü uzatacak yol, Müslümanların ayrılığı ve birbiriyle çatışması ile olacağını öngörmekteler.
    İslam bizleri Tevhit birliğine çağırırken bunlar ırk, mezhepya da coğrafya ya bağlı “ulus devlet” birliğine davet ediyorlar. Bunlara göre aynı dinde olmanız önemli değil, önemli olan onlarla aynı ırk yâda mezhepte iseniz siz kesin cennetliksiniz. Eğer siz onların mezhebinden iseniz sizin itikadınız hiç sorgusuz sualsiz doğrudur, fakat siz başka bir mezhepten iseniz sizin itikadınız kesin yanlıştır. Çünkü bunlara göre vahiy ve Allah’ın yolunun sadece kendi tekellerinde olduğunu sanan Yahudilerle aynı düşüncedeler. Yahudiler de kendilerin den başka her ırk, din ve mezhebi tanımamaktadırlar. Fitneci düşünen çevreler, Bir saat önce İslam kardeşliğinden söz edenler, bir saat sonra ise “ Kimse bizi sevmiyor herkes bizim düşmanımız” sloganı adı altında Tamamen duygusal, nefsani ve bencilce kendisinden başka herkesi dışlayabiliyorlar. Medyanın tesiri altın da kalan “Allah’ın araştırın yoksa bilmeyerek bir topluma haksızlık edersiniz” ayetine rağmen Müslümanlar kendi bilgi bilinç irade ve akıllarını rafa kaldırarak Müslüman kardeşi hakkın da ki iftira ve yalanlara kanabilmekte ve koyun gibi medya nereye yönlendirirse oraya yönlendirilmeleri bu vahim ayrılıkçı sonuçları doğuruyor. Kendi gündemlerini belirlemeyenlerin gündemini başkaları belirler. Kendi gerçeğini görmek istemeyen, faiz, içki, kumar ve fuhşun kol gezdiği her türlü ahlaksızlığa kör olanlar kendi coğrafyasını güllük gülistanlık görürken diğer Müslüman kardeşlerini sadece ırkı, mezhebi, rengi, sınıfı, coğrafyası, örf âdeti, gibi bahanelerin ardına sığınarak düşmanlık beslerken aynı çevreler esas düşman olan İsrail, Amerika ve diğer küfür güçleri aleyhinde söz etmemekle kime hizmet ettikleri anlaşılıyor.
    Çağımızda insanlar Allah’ın sınırını çizmediği yapay sınırlara kendisini hapsederek İslam’ın ümmet anlayışı yerine tipik “”ulus devlet” anlayışına sahip tam da Amerika nın istediği Müslümanlar türedi. Onlar Avrupa birliği derken, biz İslam birliği diyemiyoruz neden? Diye sormak akıllarından bile geçmiyor. Müslümanlar İslam kardeşiyiz diyor arkasından “ama “diye başlayan sözcüklerle bir mezhepçilik kavgasına soyunarak kendi sonunu hazırlarken İsrail’in “büyük İsrail” hayaline yardım etmiş oluyorlar farkındalar mı? Katolik ve protestonlar çok güzel geçinirken, Müslümanların sanki başka işi yokmuş gibi senin kaşın niçin kara der gibi dini öğretmek yerine mezhepçiliği ve ırkçılığı çok güzel öğretiyorlar. Düşünebiliyor musunuz bir hoca dersine girerken namaz kılmayan, oruç tutmayan, Ahlaklı olmayan ve Allah’ı dahi doğu tanımamasından endişe etmezken şiicilik ve sunniciliği, Türkçülüğü ve kürtçülüğü öğretiyorsa, “Euzu besmeleyi” dahi öğretmeyen bu hoca kılığındakiler ayrımcılığı İslam’ın alfabesi gibi Öğrettikleri sürece İslam âleminde daha çok hazin sahneler görmeye devam edeceğiz. Irka evet, ırkçılığa hayır, mezhebe evet mezhepçiliğe ve mezhepsiz liğe hayır demediğimiz sürece batının oyuncağı olmaya devam edeceğiz. “ama”ama”demeyi bırakıp İslam kardeşliğini tesis etmek fedakârlık ister. Hakikatten uzak Her “ama” münafıklığın ayrı bir yorumudur. Yılarca ırkçılık ve mezhepçilik yapanlar bir günde değişmeyecekleri için hakikati gördüklerinde ruh kimyaları bozuluyor. “semi’ne ve eta’na ” diyecekleri yerde şeytanizmin avukutluğuna soyunmaları ne acıklıdır. Bizler kendi hakkından da vazgeçip bir başkasını savunduğumuz da kardeşlik tesis edilmiş olur. İslam kardeşliğini hakiki anlamda savunduğumuz da düşmanın bu fitne araçları olan, ırkçılık, mezhepçilik ve ulusçuluk araçları da elinden alınmış olur. Düşmanlar birbirimize hep negatif yönlerimizi gösterirken oysaki pozitif ve ve ortak yönlerimiz binlerce dir. Yanımızdakiler, komşularımız düşmansa okyanus ötesindeki Amerika neden dostumuzdur? Diye sormamız lazım. Kimse kendi ırkını ve mezhebini kendisi seçmiş değildir. İnsan sadece dinini seçer. Bunun aksini konuşanlar Ya ahmak ya cahil ya da haindir. Ve Siyonizm’in İslami görünümlü bilinçli ya da bilinçsiz uşaklarıdır. Sebepleri görmek istemeyenler sonuçları konuşmaya devam ederler.

  8. “SEÇİM” ALDATMACASINDAN YENİ “SEÇİN” LERE…
    Seçim adından da anlaşıldığı gibi bir halkın kendi seçtiklerini seçmesidir. Halkın kendi seçtiği adayların yine halk tarafından seçilmesine “seçim” denir. Önceden halkın yetkisi ve haberi olmaksızın, halkın değil bir grubun, kendilerini halkın üzerinde gören “elitlerin” seçtiklerini halkın seçmesine ve oy vermesine “seçim” değil “seçin” denir. Yani onlar seçiyor ve sonra da “seçim” adı altında kendi seçtiklerini halka da haydi beni “seçin” deniyor. Yani olan “seçim” değil “seçin” oyunudur. Halkın tercih etmediği adayların halk tarafından seçmeye zorlanarak “seçim” adı altında bir “seçin” oyunu yıllardır ülkemizde oynanıyor. İşin aslına baktığımız da ise bu farklı gibi gözüken aday ve partilerin farklı görünerek farklı şemsiyeler ve farklı liderler adı altında toplanarak tek merkezden yönlendirildikleri anlaşılmasın diye usta tiyatrocular gibi tartışmalar yaparak halkın bu partilerin aslın da tek parti olduğu imajını perdelemiş oluyorlar. Mevcut rejimin kendini korumak adına oynadığı bu oyun yakın tarihe baktığımız da Osmanlının dağılması ve yıkılması ile birlikte, tek parti kurulmuş sistem kendisi dışında bağımsız bir oluşumun kendilerini yıkacağını anlayınca Atatürk tarafından ikinci bir muhalefet partisi kurularak bağımsız bir muhalefet yerine bağımlı ve kendi kontrollerinde ikinci bir muhalefet partisi kurulmuş ve aynı sistem yeri geldiğin de çeşitli gerekçelerle kontrol ettiği bu kontrollü muhalefetin de idarenin değil, tabanın tam kontrol edilemediğive tabandan dolayı ya da başka gerekçeler le kapatarak muhalefet liderleri kendilerin den olsa dahi halkı ve tabanı sindirmek adına bir sindirme, korkutma ve yıldırma adına partiyi” aç kapa” gibi yöntemlere başvurmuşlardır. Bu parti kapatmalarla hem muhalif gözüken partilere gerçek muhalefetmiş gibi imajı verilmiş, hem de kendi gayri İslami rejimlerini garanti altına alınmışlardır.
    Mevcut rejim tarafından halkın nabzına göre partiler kurulmuş onları yönetecek olan lider kadroyu da kendileri el altından seçip halkın karşısına koymuş ve “seçin” dediklerini “seçim” diye yutturmak istemiştir. Nitekim söylediklerimizin doğruluğu yetmiş yıldır hangi parti gelirse gelsin sisteme ve rejime asla dokunmamış halkın bir iki talebini yaparak halk yıllar yılı kandırılmıştır. Hâlbuki başka ülkelerde krallık var diye laik Kemalist rejimle, demokrasiile övünenler kendi ülkelerin de ki demokratik krallığı nasıl oluyor da görmüyorlar? Örneğin Türkiye de halkın yüzde doksan sekizi Müslüman olduğu halde demokrasiden, halkın çoğunluğunun iktidar olduğu dönemlerde neden İslam’ın iktidarı olmadı? Madem çoğunluksa mesele İslam’ın iktidar olmasını istemeyen halk mı yoksa meclisteki milletin vekilleri olduğunu söyleyenler mi? Halk İslam dan şikâyetçi olmadığına göre O halde hain kim? İslam’ı yönetim şekli olarak istemeyen kim? Halk mı milletvekilleri mi? Sorusunu sorduğumuzda milletin vekilleri olduğunu söyleyenlerinİslam’ı yönetim şekli olarak istemedikleri ortadadır. Bu yüzden milletin vekili olduğunu söyleyenlerin gayri İslamirejimin birer maşası olduğu ve mevcut rejimi koruyup İslam’ın iktidarını istemeyenlerin halkı hiçe saydığının bir örneği değil midir? Eğer bu milletin vekilleri halkı temsil ediyorlarsa neden firavun gibi yaşıyorlar?Eğer bu milletvekilleri halkı temsil ediyorlarsa neden İslam’ı istiyoruz demiyorlar? Siz hiç gariban bir milletvekili ya da parti başkanı gördünüz mü? Nerde bir dönme varsa ya dasuç işlemiş varsa milletvekili olup dokunulmazlık elbisesine bürünmek için halka öncü yapılıyor. Halkın seçmediği ya da hiç tanımadığı adayları halkın karşısına çıkarıp “seçim” adı altında “seçin” yaptırıyorlar ve sonrada utanmadan “seçim” yaptık diyorlar.Mazlum ve gariban halkı değil halk düşmanı kim varsa onu öncü yapıp halkı da partilere bölerek rejim karşısında kolay yutulur lokma haline getirenler rollerini tiyatro da olduğu gibi rejimi koruma ve kollama adına danışıklı döğüşlerle gayet güzel oynamaktadırlar.
    İslam’ın iktidar olmasını istemeyen rejim sıkıştığı dönemlerde İslam’i görünümlü partileri iktidara getirip rejime muhalif olan bazı şahısları da bu İslami görünümlü partiler aracılığı ile sistem içinde eritmiş ve devletin bazı kapılarını onlara açarak para, makam mevki ve dünyalık ile kandırarak kendisini bu makama getirenlerce artık İslam’ın iktidarı bu vesileler ile unutturulmuştur. Rejim bu sayede kendi ömrünü uzatacak hamleler yaparken bazı gafiller de kendi makamlarını İslam’ın makamı gibi görmüş daha rejimden ne zaman tekme yiyeceğini bilmeden ve anlamadan ahmakça ve aptalca bu oyunda figüran olmuşlardır.
    Hem çoğunluğun dediği oluyor deyip çoğunluk başa geçince de bazılarının rejime gücü yetmiyor demek de nedir? Ata binenin gücü yetmiyorsa attan inmesi lazım değil mi? Arabaya binen şoförün benim bu arabayı sürmeye gücüm yetmiyor diyenin arabadan aşağı inmesi lazım değil mi? Gerçek te bu muhalif bütün partiler rejimin gerçek yüzünü örtbas etmek ve gayri islam’i rejimin devamı için bir garanti olduğunu bildiğimizden bu muhalif partilerin başa geçse bile” gücüm yetmiyor” gibi komik gerekçelere sığınması gerçekçi değil aynı rejimin başka bir kolu yâda aynı ağacın farklı bir dalı olduğu içindir. Ve bu ağacın bütün dalları zehirlidir hangisinden yersek yiyelim zehirleniriz. Rejimin bütün partileride böyledir. İnsanın iki eli nasıl kendisine ihanet etmiyorsa hiçbir partide rejime ihanet edemez. Çünkü partiler rejimin çocuklarıdır.Çünkü bu partiler Allah’ın izni ile değil rejimin izni ile açılmışlardır. Rejim kendisini yıkacak partiyi kuracak kadar aptal mıdır? Şeytani düzen kendini yıkacak partiye izin verir mi? Sonra devleti Müslümanlara oy karşılığında verecek rejim bakkal değil ki Müslümanlara teslim etsin. Rejim kendisini yıkıma götürecek hiç resmi İslami oluşuma izin vermez. Bir kurum ya da kuruluş hem resmiyim hem de rejime muhalifim diyorsa o rejimin kendi kurum ve kuruluşudur. Ve gerçek muhalefeti kendine bağlamak için bir oyunudur. O yüzden iktidarın gerçekte en büyük yardımcıları yandaşları değil bağımlı muhalefettir. Her muhalif gözüken parti mevcut rejimin ve iktidarın yedek bir lastiğidir. Her yeni muhalefet mevcut gayri İslami rejime taze bir kandır. Adı, rengi, dini, dili ne olursa olsun Çağın deccali olan ABD den talimat alan herkes hainoğlu haindir. Ve halk düşmanıdır. Hakkın düşmanıdır. O yüzden etiketlere değil kimin kimlerle görüştüğüne ve dostluk yaptığına ve kimle birlikte olduğuna bakmamız bu sinsi münafıkların gerçek yüzünü ortaya çıkaracaktır. Atalarımız “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söylim “demiştir. İşte bu yüzden beyaz sarayı tavaf eden kâfir ve münafıkları iyi tanımalıyız.
    Çoğunluk başa geçince azınlığın dediği oluyor sa, azınlık başa geçince rejimin dediği oluyorsa, seçim sonuçları önceden belirlenip sonra sandığa gidiliyorsa, oda olmadı bir darbe yapılıyorsa, dahası “seçim” adı altın da yeni “seçin” lere hangi yüzle gidiyorsunuz diye sormak gerekmez mi? En baştan halkın değil, İslam’ın değil, hakkın değil, hakikatin değil, hukukun olmadığı bir yol ve yöntemi hangi gerekçelerle savunuyorsunuz? Akıl izan ve vicdan bunu kabul eder mi?
    Bir diğer husus fikirsel vahabiliği savunanların söylediği gibi oy vermek şirk değildir ,belki de şirk devletine oy vermek şirkdir, denebilir.çünkü Anayasanın referansı kuran sa ,islamsa bir islam devletin de oy verilebilir. Hz. Alinin söylediği gibi bunlar “hak bir söz ile batılı kastediyorlar “ işte bu düşünce de olanlarda günümüzün çağdaş haricileridir.
    İslam bize nebevi ve rabbani bir yol izlememizi istiyor. Batıl yoldan gidilerek hakka varılmaz. Gönüllerde kurulmayan İslam devleti gerçek hayattada kurulamaz. Birini seçelim de bizi yönetsin anlayışı İslam’a zıt bir düşüncedir. Biz koyun değiliz ki sıradan bir çoban bizi yönetsin. İslam dini birinin değil seçkin ve günaha bulaşmamış insanların insanlığı yönetebileceği bir ilahi sistemdir. Çünkü insanlığın yönetimi günahlara tenezzül eden birinin eşrefi mahlûkat olan insanlığı yönetmeye hak ve yetkisi vermez. Bize çakalı gösterip hırsıza teslim ol diyorlar. Sizler benim kızımı istemeye gelen hırsızdır ama daha iyisi yok deyip kızınızı verir misiniz? Ölümü gösterip sıtmaya razı etmek isteyenlerin tuzağına düşmeyeceğiz çünkü sağlıklı olmak da var.
    Ayette şöyle buyruluyor; Zorlama dinde yoktur. Artık doğru ile yanlış birbirinden seçilip ayrılmıştır. Şu halde kim tağutu(şeytani güç odaklarını) reddeder de Allah’a inanırsa, kesinlikle kopmaz bir kulpa yapışmış olur: zira Allah her şeyi sınırsız işitendir, her şeyi limitsiz bilendir.(Bakara-256)

  9. Sayın yetkili,

    Çanakkale İli Eceabat İlçesi, Akbaş Şehitliği mevkiinde devamında Karayolları Genel Müdürlüğünce yaklaşık 6 ay önce başlatılan tünel çalışmalarının hangi yüklenici tarafından yapılmaya başlandığı konusunda iş ile ilgili herhangi bir bilginin tabela yoluyla kamuoyunun bilgilendirilmediği hususuna şahitim. Diğer taraftan hazırda kullanılmayan 1 km. paralelinde çift (gidiş ve geliş) şeritli bakımsız eski yol bulunmasına ve bu yolun genişletilerek (bazılarının dediği ve yaptıkları gibi) daha az masrafla duble yola dönüştürülmesi mümkün olduğu halde Tünellerle birleştirilmiş yeni bir yolun yapılması oldukça düşündürücüdür. Hangi firmaya rant sağlandığı hakkında bilgi sahibi dahi olamamaktayız.

    Bu konuyu siz basın kuruluşları aracılığı ile kamuoyu ile paylaşmak istedim. Yerinde gerekli teşhislerde bulunmanızı öneririm. Bizim paralarımız kimlerin cebine aktarılıyor öğrenelim bence…

    Saygılarımla,

    Hayati BAĞIŞ

  10. Selamun aleyküm.

    Acaba rica etsem aşağıdaki haberi (düzenleyerek) sitenizde yayımlar mısınız? Hem ambargo altındaki İran’ın gelişmesi, hem de ülkemizde pazar bulamayan küçük helal endüstrisi firmalarının İran’da uluslararası pazara çıkması ve karşılıklı yatırımlar ve dahası için vesile olursanız çok güzel olur. Haberi veriyorum:

    İran, Dünyanın En Büyük Uluslararası Helal Sergisini Açıyor

    İran İslam İnkılabı; Hollanda, Türkiye, Almanya, Malezya, Arabistan, BAE, Fransa, Mısır, Fas, Tunus, Pakistan, Danimarka, Irak, Cezayir, Endonezya, Rusya ve daha birçok ülkeden helal markalı firmaları buluşturuyor.

    Helal Endüstrisinden girişimcileri ve yatırım yapmak isteyen iş adamlarını buluşulabilecek bir sergi İran’da açılıyor.

    Tahran’da 40.000 metrekarelik alandaki 1000 odalı sergide İslam Dünyasından gıda, giyim, kozmetik, araştırma-geliştirme, otel ve lokantalar, eğlence (oyunlar, bilgisayar oyunları, oyuncaklar), İslami bankacılık gibi birçok alanda helal fırsat ve ürünleri sunabileceğiniz ve/veya keşf edebileceğiniz bir sergi.

    Helal Expo 2015, helal endüstri içerisindeki tüm şirket ve ürünleri ile alıcılar ve yatırımcıları bir araya getiriyor.

    Eğer sizin de satışa sunabileceğiniz helal ürünleriniz varsa bu sergide gösterebilir, ayrıca sergiyi gezip ilgilendiğiniz alanlarda alım veya yatırım yapabilirsiniz. Bunun için internet sitesindeki formu doldurmanız yeterli.

    Uluslararası Helal Fuarının Resmi Sitesi: http://www.halalexpo.ir

    Helal ve hayırlı alış-verişler.

  11. MUSTAFA İSLAMOĞLUNUN! SİYONİZM YOLUNDA OLDUĞU DEŞİFRE OLDU…
    İslami ve insani uyanışı Arap baharı Adıyla isimlendiren küfür güçleri fırsat bu fırsattır diyerek 2011 yılından itibaren filli olarak Suriye de insan bozması vahşi canavar ışid ,nusra ,kaide ,ahraru Şamgibiİslami!Görünümlü çetelerle bir terör faaliyeti yürüterek özelde Suriye yi genelde ise İslam ülkelerini teker teker savaş ortamına çekerek istikrarsızlaştırmakve İsrail’e bu sayede yeni soluk olmak istemişlerdir.
    Savaşın 5.yılına girerken Siyonizm’in bütün çabalarına rağmen Suriyenin yenilmediğini gören Mustafa İslamoğlu! da daha fazla dayanmayarak İsrail, Amerika ve diğer küfür ülkelerinin maşa olarak kullandığı vahşi terör çeteleri ve küfür güçlerine söz kondurmazken, İsrail Amerika ve bu şer örgütlerine karşı savaşanİslami direnişin tek cephesi ve Müslümanların yüz akı olan “İran ve Hizbullah’tan utanıyorum “diyerek Siyonizm’in emrinde olduğunu kendisi aşikâr etmiştir.
    Aynı İslamoğlu! Filistin’i savunduğu ve Filistin’e silah gönderilmesine yardımcı olduğu için suçladıkları Beşşar Esad’a “çakal” derken laik Kemalist Baas rejiminin ise sözcülüğüne soyunarak kendisinin kimin tetikçiliğini yaptığı ve kimin safında olduğunu belli etmiştir
    Suriye deki islami! görünümlü teröristlerin katliamlarını mücahitlik!Diye sunan İslamoğlu ya soruyoruz senin Müslümanlığından vazgeçtik sende insan mısın yani?
    İsrail’in tetikçisi Işid’e karşı savaş veren İran ve Hizbullahtan utandığını söylüyorsun sende utanma ve ar olduğu için mi suriye de insanların kafasını kesenleri bize mücahit diye sunuyorsun?
    Suriye o kadar sahabe mezarı bizemücahit dediğin kimseler tarafından yıkıldı ,yakıldı utanma varsa sen de utandın mı? Suriye de HZ. Zeynep’intürbesini İran ve Hizbullah’tan başkası mı koruyor?
    Ülken de öldürülen on binlerce faili meçhul dan neden utanmaz sın sen? Güneydoğuda yakılan bine yakın köyden utanır mısın sen? Hiç yoktan sebepler le islami kimliğinden dolayı tutuklanan insanlardan dolayı utanır mısın sen? Ülkende oynanan dizilerden bir halkın ahlakı bozulurken ahlak varsa sen de utanır mısın?
    Verdiğimiz vergiler le TRT de baldırı çıplakları sahneye koyan rejimin şakşakçılığını yapmaktan utanır mısın sen?
    Ülkende ki fuhuş merkezlerinden utanır mısın sen? İçkinin su gibi içildiği ülkenden utanır mısın sen? Faizin meşru görüldüğü rejimin gölgesinde yaşamaktan utanır mısın sen?
    Yardım dernekleri aracılığı ile Filistin’e çikolata Suriye ye ise daha çok Müslüman ölsün diye gönderilen silahlardan utanır mısın?
    Sekiz yıllık eğitimi biz çıkarmadık deyip on iki yıla çıkaranları desteklemekten utanır mısın sen? İslami devleti yok sayıp, önemli olan adalettir deyip hakikatleri ters yüz etmekten utanır mısın sen?
    İnsanlar sokakta aç gezerken altındaki o lüx arabaya binerken vicdanın sızlar mı senin? Biliyoruz ki İkinci Fethullah sın sende, Rejimin yedek lastiğisin ne var ki kendini çabuk aşikâr ettin. Hadi sana ve ağababalarına geçmiş olsun.

    Mustafa İslamoğlu!İhsanŞenocak ve cübbelinin danışıklı döğüşleri sonucu İslam adı altın da halkın kafaları karıştırılmak istenmiş, zihinler bulandırılarak asıl düşmanın İsrail olduğu gerçeği gündemi unutturulmuştur. Mustafa İslamoğlu nun “kuran Müslümanlığı” adı altın da sünnete savaş açılmış, zayıf hadisler gösterilerek sahih hadislerinkâr edilmiş. Hadis inkârcılığı ile islam’ın somut tefsiri olan sünnet ortadan kaldırılmaya çalışılırken pire gösterilerek yorgan yakılmak istenmiştir.
    Diğer yandan bu üç hocanın danışıklı döğüşüne baktığımız da sünneti sahiplenen cübbeli ise tevbe süre si eskiden iki buçuk saatte okunur du şimdi ise biz bir saatte okuyoruz. Hani gerisi nerde diyerek? Haşa kuranın eksik olduğunu dolaylama şeklinde belirtmiştir. Yine laik Kemalist baas rejiminin yeni yetme hocaların dan İhsan Şen ocak ta arada bir belirerek İslamoğlu ile tiyatrocu gibi laf dalaşına girerek beraberliklerini her ne kadar saklasalar da İsrail, in yenildiği bütün cephelerde bu üç hoca yas tutmuş ve İslami direniş cephesi olan, İran Hizbullah, Hamas, Irak ve Yemene kin kusmuşlardır.
    Şimdi soralım İslamoğlu’na laik Kemalist baas rejiminden memnunsun da Filistin için köprü vazifesi gören Suriye ye düşmanlığın hangi Siyonist çıkarlara dayanıyor?
    Laik Kemalist baas rejiminin seksen bir vilayetinde G. Evi açıp sonrada vergi alırken sesin çıkmıyor da Suriye de İsrail ve uşakları yenilince ya da senin ışid çi mücahitlerin! Yenilince mi veryansın ediyorsun?
    Her türlü şirkin ve ahlaksızlığın olduğu Ülkende, Faizinserbest olduğu Kemalist rejime Fatihalar okursun da Suriye ye olan bu kinin seni ele vermiyor mu sanıyorsun? Kendine kör sün de Suriye de açıkgöz müsün?
    Yaptığın esma’i Hüsna programına darül nedve den siyasetçiler çağırıyorsun, laik Kemalist Baas rejiminden nasıl madalyanı aldın mı?
    İsrail’in rahatsız olduğu Suriye ye düşmanlığın Netenyahu ile buluşma noktanız ise kendini gizleme boşuna mızrak artık çuvala sığmıyor.
    Netenyahu İsrail ‘in tel Aviv sokakların da kahrolsun zalim Esad derken sen de konuşmalarında aynı sloganlarını tekrar ediyorsun böylece nereden esinlendiğin belli olmuyor mu sanıyorsun? Bu kadar mı taklitçisin? Doğru ya da yanlış Senin kopya olmayan fikir var mı? Ali şeraitinin, merhum fadullahın sözlerini ve söylemlerini çalıp çalıp başka bir versiyonda tercüme ederek söz etmekten ve yazmaktan yorulmadın mı? Fikir hırsızlığına doymadın mı?” Aktif iyi pasif iyi “adlı kitabın da Bir tırnağı bile olamadığın Bediüzzaman, a ders vermeye kalkışacak kadar da cahil ve ahmaksın.
    Yine bir konuşman da ben söz ustasıyım diyorsun bence sen söz ustası değil kopya ustasısın. Yazdığını söylediğin kitapların birçoğu kopya dır.
    Anıtkabirde saygı duruşunun doğru olduğunu ispatlamak ve Laik ve Kemalist baas rejimini haklı çıkarmak için peygamber de sav içi put dolu Kâbe de namaz kılıyordu diyerek Siyonizm’in şubesi laik Kemalist baas rejimi için yol açmada ne kadar gayretli olduğun anlaşılıyor.
    Daha önceleri Yahudiliğini gizlemek maksatlı yazılmış “Yahudilik ve masonluk “adlı kitabıyla İsrail adına çalışan Adnan Oktar gibi sende “Yahudileşme temayülünü” yazmışsın, bu temayül sonucu sende evrim mi geçirdin yoksa içimizdeki müsteşrikmisin?Netahyahu ile aynı din ve aynı dili kullanarak Netanyahu nun İsrail de kahrolsun Esad diyerek bağırması senin de hoşuna gitmiş olmalı ki sen de tekrar ediyorsun İslamoğlu!
    Yine daha önceleri flaşh TVde Yaşar Nuri Öztürk ileyaptığın programda senin tıynetini bize gösteriyor. Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim atasözünü atalarımız boşuna söylememiş.Hadis te kişi sevdiği ile beraberdir deniyor. Yaşar Nuri Öztürk ile arkadaşlığınız daim olsun.Başka ne diyelim? Netenyahu ile siyasi ortaklığınız bakalım ne olacak?
    Söylemlerin ve eylemlerin ile islamoğlu musun yoksa İsrail oğlumusun olduğun gün gibi ortadadır. Suriye de ki gayri meşru savaş herkes gibi senin gibi bir münafığı daha ortaya çıkarmıştır ki buda İsraillin ne kadar zor durumda olduğunu gösteriyor. İran düşmanlığınız İsrail sevdanızdan kaynaklanıyor olsa da “Abdullah bin übey” gibi sende, BOP( Büyük İsrail)idealiniz de Allah, ın izniyle yenilgiye uğrayacaktır. Bu Allah’ın bir vaadidir.Ayette belirtildiği gibi “öfkenizden ölün”…

  12. İSLAM FOBİA VE İRAN FOBİA
    Bilindiği üzere İslam düşmanları uzun bir zamandır halkların İslam’a girişlerini önlemek amacı ile islamfobia oluşturmak için milyarlarca dolar harcayarak İslam’la siyasi, kültürel bir savaş başlatmış Ve Batının kurduğu bu terör örgütleri mikrobik bir virüs gibi sürekli isim değiştirerek izini kaybetmek sureti ile,El- kaide, Osö, Nusra, Işid, Boko haram, gibi ruh hastası vahşi canavarlar aracılığı ile İslam’ın terör dini olduğunu lanse ederek, İslam’ın imajı yıkılmak istenmiş ve İslam’a karşı psikolojik bir mücadeleye girişmişlerdir.
    Dünya tarihinin gidişatını değiştiren, mazlum ve mahrum bırakılmış halkların sevinci, müstekbir devletleri ise hüzne boğan 1979 da ki eşsiz halk kıyamı sonucu şah rıza pehlevi devrilerek rahmetli imam Humeyni öncülüğün de iran da bir İslam devrimi olmuştur. Amerika ve Batı bu devrimle orta doğuda unutulmaz bir tokat yemiştir.1980 de Suriye hariç bütün dünya 8 yıl boyunca İran da kurulan İslam cumhuriyetine saldırmış ve Allah’ın yardımı, halkın imanı ve azmi, kararlığı ile küfür devletleri bu İslam devrimini yıkamamıştır. Günümüze geldiğimiz de ise eskiden açıktan İran’a düşman olan kâfirler güruhu İran’a olan direk düşmanlığın, yıllar süren ambargo ve saldırganlığın işe yaramadığını fark etmiş ve islamfobianın yerini yetiştirdikleri sakallı, sakalsız yeni yetme İslami görünümlü münafık tiplerle bir İran fobia oluşturmak istemişlerdir. İster kâfirler güruhu olsun ister se İslami görünümlü münafıklar olsun İslami İran düşmanlığının temelinde 1979 da ki nur patlaması olan İslam devrimini hazmedemeyenlerin intikam almak istemeleridir. Kısaca yerli ve küresel düşmanlar İslam Fobia’ya artı olarak birde İran Fobia’yı eklediler. Nitekim batılılar ve yerli uşaklarının yürüttüğü bu İran fobia ile dünya da uydu üzerinden İslami İran aleyhin de günde 3000 yalan söylendiği tespit edilmiştir.
    Bu Hoca kılıklıların Münafık olduklarına delil kendi ülkelerinde ki küfür rejimlerine hiçbir ses etmezken İran da ki İslam devletine kin kusmuşlardır. Eğer başörtüsü Kur’an da olursa sorun değildir, sorun o başörtüyü sokakta takmaktır, yani İslam’ın somutlaşmasıdır, işte İran İslam devrimi her gün okuduğumuz Kuran’ı bize somutlaştırdı, İslam’ın bir hayat kitabı olduğunu, Bir anayasa olduğunu, gösterdiğin den beri İran denince münafık kılıklı olanlar kırmızı boğaya dönüyorlar. Yoksa İsrail’i tehdit eden bir İran dan münafık ve kâfir den başkası rahatsız olmaz. İslam devrimi olduğundan beri kinlerinden her gün ölüp ölüp diriliyorlar. Çünkü İslam çağının ışıkları artık beliriyor/Ölüme giden tağutlar gittikçe deliriyor/ Bu yüzden bu İslami! Görünümlü Siyonistlerinhedefleri İsrail ve Amerika değil, İran’ı karalamakla geçiyor. Sanırsınız ki; içki, kumar, faiz, kumar, G. Evleri, gayri ahlaki diziler, faili meçhuller, kendi ülkelerinde değil de İran dadır. Bu yeni yetme münafık tipli hocaları dinlerseniz, sanırsınız ki Amerikan üsleri(incirlik ve kürecik gibi), İsrail konsoloslukları (Ankara, İstanbul gibi)kendi ülkelerin de değilde iranda dır, İslamiİran vahdet, Allah ve peygamber, Kur’an dediğin de İslami İran’a şüpheyle, kâfirlere ise güvenle bakarak yeni yetme münafık kılıklı hocalar adeta öküzün altında buzağı arar gibi, ya da bir köpeğin çöpün etrafın da kemik arar gibi İran İslam devletin de hata arıyor ve bulamayınca da iftira, yalan ve kinini zehrini kusuyor. Çünküİsrail’in onlara verdiği görev budur. Çünkü İslami bir İran’ın varlığı İsrail ve Amerika’yı, yerli uşaklarını her gün yasa boğuyor ve kahrediyor. Bu iftiralar da yetmedi iseİranİslam cumhuriyetini Amerika ve İsrail’in yanında göstermek için olmadık iftiralar atabiliyor. Böylece hakkı bulandırmak istiyorlar ama nafile, çünkü halkımız kimin Ayda bir beyaz sarayı tavaf edip, Obama’nın elini sıktığını, Akşam telefonla arayıp Obama ya rapor verdiğini hepimiz biliyoruz, canlı olarak görüyor ve izliyoruz.Eğer İran, ABD ve İsrail ile birlikte ise ABD ve Batının İran’a uyguladığı ambargolar sadece bir şaka mıydı? İran ‘nın HAMASA yaptığı mali yardımlar silah ve füzeler İsraillileri öldürmek için bayram hediyesi miydi? Sebatayist İslamcıların! Taktiklerine örnek verecek olursak, Rahmetli imam Humeyni döneminde de İslam devrimini engelleyemeyen İsrail kurnazca halkların kafasını karıştırmak için “İsrail, İran ile birliktedir” dediğin de imam Humeyni şöyle demiştir;”İsrail kendisinin necis olduğu biliyor bizi de kendisi ile birlikte göstererek necasetini bize bulaştırmak istiyor diyerek “ tarihi cevabını vermiştir. Kendileri biz laik Kemalist cumhuriyetiz diyor ve diğerleri komünistiz, Hristiyan’ız, Yahudi’yiz diyor bütün bunlar Sorun olmuyor, sorun İslam’ınİran da hukuk kuralları haline gelmesidir. Sorunİran’ın İslam’ı referans almasıdır, sorun İran da Kuran’ın anayasanın temelini teşkil etmesidir, Sorun İslamiİranda İslam’ın somutlaşmasıdır. Sorun İsrail ve Amerika’yı sözlü değil pratik olarak karşsın da olmaktır.
    Bazıları da İran yayılmacı diyorlar.Evet,İranİslam cumhuriyeti nurani bir iksirdir ve mazlum halkların gönlünde taht kurmuştur, dolayısı ile İslamiİran coğrafyalara değil gönüllere hâkimdir. Gönüllere taht kurmuş bir İslam nizamının coğrafyaya ihtiyacı yoktur. Diyelim ki dediğiniz gibi yayılmacıdır. İsrail ve Amerika’nın, BOP ’un Eş başkanı Laik ve Kemalist kâfir bir rejimin yayılmasından sa bırakın da bir İslam ülkesi yayılmacı olsun. Neden rahatsızsınız şimdi daha iyi anlıyoruz. Amerika ve Işid ,Öso ,Nusra ,El kaide gibi cani örgütlerle Suriye yi, Lübnan’ı Irak’ı, Yemen’iFilistin’i işgal etmeyi, istediğinde bölgede direk ve dolaylı iran dışında bu terör örgütlerine karşı koyan bir ülke göremedik. islam ülkelerini teröristlerden temizleyip Amerikan yayılmacılığına karşı korumak yayılmacılık mıdır? Yayılmacılıksa eğer, evet biz hakkın yayılmacılarıyız. Mezhepçilik yapanlar FilistinSünni olmasına rağmen İran dışında silah yardımı yapan bu güne değin olmadı. MeselenizSünnilik ise; Hani siz Sünni idiniz? Niçin SünniFilistin’eŞii dediğinizİran dışında yardım eden olmadı. Suriye de insanlar birbirini daha iyi öldürsün diye silah yollayan münafıklar Filistin’e ise çikolata yolluyordu. Bundan daha büyük münafıklıkvar mı? Mezhepçilik yapanlar ile Müstekbir devletler Müslüman ve mazlum Yemen halkına Şiilik üzerinden saldırırken soruyoruz, Filistin Sünni idi niçin İsrail’e bugüne kadar saldırmadınız? Buda gösteriyor ki sizin ne dininiz nede mezhebiniz var, sizin tek mezhebiniz ve dininiz Amerika’ya hizmet etmektir.Lübnanlı Sünni âlim şeyh mahir Hammud’un dediği gibi; İsrail’i değil, İslami İran’ı hedef alanlar sizler Amerika ile aynı mezhepten misiniz? Aynı münafıklar yeni keşfetmiş gibi Şiiİrandiyorlar, İran yeni mi Şii oldu?Müslüman İran demiyorlar neden?Mezhepçiliği kışkırtmak için değil mi?Şimdi soruyoruz, Peygamber sav. Şii miydi yoksa Sünni mi? Hiçbiri değil mi? Mezhep İslam’ın Altıncı şartı mı yoksa imanın yedin ci şartı mı? Hiç biri değil mi? Herkes doğduğu coğrafyaya göre bir mezhep mensubu ise mezhebi farklı olanların suçlusu Allah mıdır? Şah rıza Pehlevi de Şii İdi. O zaman canciğerdiniz. İslam devriminden önce İran Amerika’nın uşağı iken İran Şii dir demiyordunuz. İran şudur, budur demiyordunuz. Sünni ve Şii zamirlerini çekmiyordunuz. O zamanlar İran la kardeştiniz. İran da İslam devrimi olunca kalleş oluverdiniz.İslam devriminden sonra ağabeyiniz Amerika’nın bütün çıkarları İran da bitti değil mi? İşte İslami İran’a kâfirlerin ve münafık tipli hocaların düşmanlıklarının nedenlerini böylece sıraladık.Sonuç olarak diyoruz ki; islam’iİran’a olan sevgimizİslam dan başka bir sebebe dayanmadığı gibi, Amerika ve İsrail’e olan nefretimizde küfür ve zulüm devleti olduklarındandır. Sevgimizin ve nefretimizin ölçüsü, ırk, coğrafya ve mezhep değil, imandır, İslam kardeşliğidir. Bizler Batılıların bize çizdiği ulus devlet sınırlarını tanımıyoruz. Bu sınırlar İslam düşmanlarına daha kolay lokma olmamız içindir. Dolayısı ile İslam’ın bir rengi, birdili, bir coğrafyası bir mezhebi yoktur.İslam evrensel bir dindir, Yeryüzü Müslümanların mescididir. Neredeİslam halkı ve İslam devleti varsa onları desteklemek İman’i bir sorumluluktur. Bu İslam devrimi ile Birleşik İslam cumhuriyetlerinin startı verilmiştir. Çünkü bu İslam devrimi İmamın ifadesi ile “İran için İslam değil, İslam için İran devrimi” yapılmıştır, çünkü bu devrim bir ulus devlet adına değil, ümmet adına yapılmış ve tarihin akışını değiştirmiştir. Bu devrim ekmek kazanmak için değil, Allah’ın dinini yeryüzüne hâkim kılmak için yapılmıştır.Bu İslam devrimi yüzyıllardır mahrum ve mazlum bırakılmış mustazafların devrimidir. Bu İslam devrimi ile İslam canlı olarak tarih sahnesine geri dönmüştür.Bu İslam devrimi mümin ile münafığı ayırt etmiştir. Tıpkı sahabenin biz mümin ile münafığı Hz Aliyi sevip sevmediğine bakarak anlardık dedikleri gibi bugün de çağın Alisi olan İmam Ali Hamenei hak ile batılın ayrışmasını ve deşifre olmasını sağlamıştır. İnkılabi olanlar ve zıddı inkılabi olanlar.Şimdi bunların niçin İslam devrimine düşman olduğu belli olmuştur, bunların kuyruk acıları, İsrail’e olan gizli sevdalarından kaynaklanıyor ama bunu söyleyemedikleri için çareyi İslami İran’a düşmanlıkta buluyorlar. Ayette belirtildiği gibi ”Deki; kin ve öfkenizle ölün” Dolayısı ile bu İslam devriminin karşısın da olanlar ister bilerek ister bilmeyerek olsun İslam’ın karşısın da ve Amerika ile İsrail’in yanın da olmuşlardır. Bu yüzden muvahhit Müslümanlar kendi İslam devrimine sahip çıkarak, peygamber sav ‘in pak neslinden olan devrimin hâlihazırda kirehberini tanımalıdırlar.Hadisi şerifte “Kendi zamanının imamına biat etmeyen cahiliye ölümü üzere ölür” denmiştir.
    Hülasa; Bölgemizde oynanan oyunların farkında olarak, bütün düşünsel kuşatmalara, medyatik yalanlara, iftiralara, akıl almaz hilelere, bilgi kirliliğine karşın çağımız da doğan bu İslam devrimi, bu İslam güneşi ve bu İslam bayrağı ebede kadar dalgalanacaktır, inşallah… Bu Allah’ın bir vaadidir, “Allah nurunu tamamlayacaktır. SevgilipeygamberimizinHendek savaşın da Selman’ı Farisi’nin omuzuna vurarak, buyurduğu gibi ”Din Süreyya yıldızın dada olsa Farisilerden olan yiğitler onu yeryüzüne indirecektir”. Vesselam…

  13. İSLAMİ AÇIDAN MEZHEPLERE BAKIŞIMIZ
    Mezhep; Dinin farklı algılanması ve yorum farklılığı gibi manaları ihtiva eden görüş ayrılıklarıdır. Kısaca mezhepler, kendilerine delil olarak kur’an ve peygamberin farklı uygulamalarını esas almışlardır. İslamdan önceki dinler de mezhepler olduğu gibi İslam dininde de mezhepler vardır. Peygamber s.a.v. zamanın da mezhepler yoktu. Çünkü, islam’ı yaşayan, örneklik teşkil eden canlı tek bir otorite vardı, o da peygamberdi. Peygamberin s.a.v. vefatının akabinin de yüz, yüz elli yıl sonra islam’ı bilen âlimlerin yaşadıkları coğrafya ve beldeler de halkın günlük sorunları ve sorularına verdikleri cevaplar, görüşler ve açıklamalarla devam etti.Daha sonraları halkın fırkalaşarak herkes takip ettiği âlimin İslam ilmihaline ve fıkhına göre mezhepler oluştu. Mezhep islamın altıncı yâda imanın yedinci şartı olmadığından kimse mezhebinden dolayı dinden çıkarılamayacağı gibi mezhepler’e bir sayı sınırlaması da konulamaz. Yani bırakın mezhep kurmayı mezhep imamlarının bugün bizim anladığımız gibi mezhep kurmak gibi bir düşünceleri de yoktu. Dört hak kitap der gibi, dört hak mezhep demek cahilliktir. Mezhebin ne olduğunu bilmemektir. Kraldan daha fazla kralcı olmaktır. Ne kur’an’da ne de sünnette böyle bir şey yoktur. Kimse Kendisini doğrunun merkezine koyamaz. İslam tarihine baktığımız zaman dört değil, belki de dört yüz mezheple karşılaşırız. Bugün ise dünya üzerinde onun üzerinde mezhep vardır. Diğer yüzler ce mezhebin olmayışı batıl oldukları için değil müntesipleri ve taraftarları kalmadığı içindir. Üstad Bediüzzaman hazretlerinin ifadesi ile” Bir kimse benim meşrebim ya da mezhebim doğrudur, Haktır diyebilir fakat yalnız Hak benim mezhebimdir demeye hakkı yoktur ‘’diyerek son noktayı koymuştur. Yine Üstat H. Hakverdi’nin belirttiği gibi”Bir Müslüman mezhepçi olamaz, mezhepsiz de olamaz bir Müslüman ancak bir mezhebe tabi olabilir “demiştir. Mezhep imamları kendilerini hakikatin yegâne temsilcisi olarak değil kendilerini islam’ın hizmetçisi görerek şöyle demişlerdir, ‘’Eğer bizim yanlış ve hatamızı görürseniz bize değil İslam’a uyun ‘’(Ebu HANİFE) diyerek bağnaz mezhepçilere mesaj vermişlerdir. Hak dört ya da beş değildir hak olan Allahın sözüdür, hak tektir ve oda İslam’dır. Dolayısı İle islam’ı mezheplere sıkıştırmak isteyenlere diyoruz ki; İslam hiçbir mezhebe, hiçbir anlayışa sığmaz. Mevlana’nın fil hikâyesin de anlatıldığı gibi birçokları parçayı bütün sanıyor.Kendi düşünce ve anlayışını islam’a dayatıyor. Benim İslamdan anladığım budur demek yerine, İslam budur demek despotik bir dayatmadır. İslam bütün insanlığı kucaklayan evrensel tek dindir. İslam’ın derinliğinden mezheplere bakmak yerine mezheplerin yüzeyselliğinden islam’a bakıp islam’ı dar mezhep kalıplarında boğmak, islam’ı kendi mezhebine kurban etmektir ki bu islam’a yapılan en büyük haksızlıktır.Kendi mezhebini tek hakikat olarak görenlere soruyoruz. Acaba Peygamber s.a.v. hangi mezhepten di? Şia mıydı yoksa Sünni miydi? Bu soruları sorarak mezhepleri inkâr etmiyoruz elbet . Bu sorularla mezhebin imanın ya da islam’ın olmazsa olmaz bir şartı olmadığını söylemek istiyoruz sadece . Bırakın da herkes kendi mezhebinde ve ırkında olsun. Hiçbir ırk diğer ırktan üstün olmadığı gibi,bir mezhebi diğer mezhepten üstün saymak da kimsenin görevi değildir. Bu sakat ve kirli düşüncelerin kaynağı İslam dışından İslam’a zarar vermeye çalışanlar tarafından ortaya çıkarılmıştır.Irkçılığı ya da mezhepçilik damarını kullanarak Müslümanları birbirine kırdırmak için silah olarak kullanmışlardır.Halkları Müslüman olan bir çok ülkenin başına kendi uşaklarını getirip bu ülkeleri başta Amerika ve İsrail’e peşkeş çektirip, gençleri asgari ücretle terbiye edenler, utanmadan İslam en iyi şekilde bizim ülkede yaşanıyor diyenler, faizi, içkiyi, kumarı, şirki ve fuhuş’u görmezlikten gelerek şişirme cümleler ile bu halkı kandırabileceklerini zannetme ahmaklığına düşmektedirler. Bu ahmaklar güruhuna soruyoruz bu halkı ve kendini kandırmak la bir yere varılıyor mu? Ya da bu söylemler İslami midir?Mezhebini din addedenlere tekrardan gelelim. Mezhep İslamın şartı değildir deyip kendi mezhebin den olmayanın itikadının bozuk olduğunu söylemek yetkisini yoksa Allah mı vermiştir? Herkes doğduğu coğrafyaya göre o mezhebin mensubu oluyorsa kendilerini hak, kendileri dışındakilerin mezheplerini batıl ilan edenlere soruyoruz. Yoksa (haşa)Mezhebi farklı olanların suçlusu Allah mıdır? Acaba kaç kişi kendi mezhebini kendisi seçmiştir?Mezhep ne zaman din, din ise ne zaman mezhep oldu? Çeşitli coğrafyalarda bir şia camisini bir Sünni camisini bombalayarak aradan çekilen hainler, yerli gözüken Amerika ve israil uşakları aracılığı ile saf Müslümanları birbirine düşürmek sureti ile küfür dünyasının tahtını sürmesine vesile olurken bir kısım Müslümanlar bu oyuna gelerek vahşice birbirinin kanını akıtmak sureti ile İsrail ve Amerika’ya taze kan olmuşlar dır. Büyük Şeytan ABD’ye taşeronluk yapan bu ülkelerin yönetimleri İslam mezhepleri arasında öyle bir fitne yaratmışlardır ki ve hal öyle bir vaziyete gelmiş ki Lübnanlı Sünni bir Âlim olan şeyh Hammud şöyle demiştir; “Eğer Arap yönetimlerin israil’e karşı savaşmasını istiyorsanız israil’in Şiileştiğini söylemeniz yeterlidir”.Müslümanların esas hedefi israil ve Amerika olması gerekirken hain ve yerli uşakların çalışmaları neticesin de bir kısım Müslümanlar birbirini kulaktan dolma bilgilerle tekfir etmişlerdir. İçki içen bir Ehl-i Sünneti gösterip bütün Sünnileri karalamak ne kadar yanlışsa, bozuk bir Şia mensubunu gösterip işte bütün Şia olanlar da böyledir demek bir o kadar mantıksızlık,haksızlık, vicdansızlık ve hainliktir.Amerika’nın ekmeğine yağ sürmektir. Kısaca bu tür bir düşünce perakende bakıp toptan hüküm vermektir. Buna örnek verecek olursak, Süleyman Demirel ne kadar iyi bir Sünni(! )ise Şah rıza pehlevi de o kadar iyi bir Şii(!) ydi. Şia’yı kötüleyen Sünni görünümlü birisi tek bir Şia kaynağını okumadığı halde Şia’yı karalarken, Ehl-i Sünnet’i okumayan Şia görünümlü birisi de ucuz bir şekilde birbirini kötüleyerek bilerek veya bilmeden İsrail ve Amerika’ya ödül vermişlerdir. Şia taraftar demektir yani İslam’ın taraftarı, Ehlisünnet, sünneti yaşamak demektir, Şialar da sünneti yaşamaktadır. İşin özüne baktığımız da Demek ki Şialar Sünnidir,Sünniler de Şia’dır. EMEVİ Sünniliği İle SAFEVİ Şii’liğini kimse bize örnek gösterip bunlar üzerinden Müslümanları birbirine düşürmeye kalkmasın.Müslümanların o kadar ortak noktası olmasına rağmen illaki ayrılık arayanlar ya ahmak ,cahil ya da haindirler. Üstad Bediüzzaman ‘’bir müslüman’ın on dokuz doğrusu varken bir yanlışı yüzünden on dokuz doğrusunu görmemek vicdansızlıktır ‘’demiştir. Ehlisünnetin bir prensibidir ki “ Ehli kıble olan tekfir edilemez” Müslümanlar birbirlerinin eksik ve ayıplarını değil birbirlerinin ortak noktalarında buluşarak küfür dünyasına bir mesaj vererek İslam düşmanlarının İslam dünyasını yıkıp yakarak işgal etmelerini ancak böylelikle engelleyebilirler. Birbiri ile kavga eden bir İslam dünyası İslam düşmanları için kolay yutulur bir lokmadır. Madem Allahımız bir, kitabımız bir, dinimiz bir, kıblemiz bir öyleyse birlik olmasını bilerek Allahın dinine sarılmalıyız. Allahın bizden istediği ayrılık değil birlik olmamızdır. O yüzden peygamberimiz s.a.v .“İslam tek millettir, küfür de tek millettir” demiştir. Merhum imam Humeyni “Şii’cilik ve Sünni’cilik yapanlar ne Şiidir ne de Sünni’dir ,bunlar İslam düşmanı hainlerdir” demiştir. Kısaca birlik yerine ayrılıktan söz eden kim olursa olsun bilerek ya da bilmeyerek İslam düşmanlarına (Büyük ŞEYTAN ABD ve SİYONİZM’in kalesi İSRAİL’e hizmet ediyor. Dünya Mazlum ve Müslümanlarının Lideri İmam Ali Hameney” Bazıları madem bu mezhepler fitneye sebep oluyor, Şiilik te sunilikte olmasın demektedirler, hâlbuki bu durumda üçüncü bir mezhep doğmaktadır. Doğrusu Şia, Şia olarak kalsın Sünni de Sünni olarak kalsın, ama kimse kimseyi karalamasın kimse kimseyi tekfir etmesin ‘’demektedir. başka sözünde ise; “Vahdeti ezberleyin eğer bir yerde İslami birlik yerine tefrikadan, ayrılıktan söz ediliyorsa orayı terk ederek onları boykot edin “demiştir. Yine imam Ali Hamenei “İngiliz modeli Şiilik ile Amerikan modeli Sünnilik islam’a aykırıdır” demiştir. Sorun insanların bir ırka ve mezhebe bağlı olması değil kendisini tek hakikat olarak görüp Müslüman kardeşine kendi mezhep ve ırkını dayatmasıdır.Ya Benim mezhebimdensin ya da senin itikadın bozuk. Sen dinden çıktın! Demek kimsenin hakkı değildir. Mezhebini din, dinini ise mezhep edinen bu anlayışa göre kendi mezhebinden olmayan sapıtmıştır, dinden çıkmıştır. Bu mantıkla hareket edenler düştükleri düşünsel sakatlığı bir türlü görememekte veya görmezlikten gelmektedirler. Mezhepler islam’ı anlamamız ve yaşamamız için bir yol ve yöntem sunmaktadır. İslam mezheplere bir referanstır. Dolayısı ile Mezhepler islamın sınırlarını değil, İslam mezheplerin sınırlarını çizer. Bunun aksini yapmaya çalışmak demek İslam’ı mezheplere hapsetmek demektir. Yüzyıllarca mezhepçilik yapanların yüzünden İslam dünyasına ayrılık,fitne fesad kan ve gözyaşından başka ne geldi ki?Bugün bazıları halen aynı türküyü ahmakça ve haince çalmaktadır. Mezhepleri fikir çeşitliliği, İslam’ın düşünce zenginliği olarak görmek yerine insanları ayrıştırmak, Müslümanları birbirine kırdırmak fitneye sebep olmaktır. Son olarak,Rabbimiz bizleri birlik ve beraberlikten ayırmasın, Allah bizleri bu ‘’tefrika tellalları’’nın şerrinden korusun VESSELAM.

  14. KÜFÜR CEPHESİ BÜTÜN CEPHELERDE KAYBEDERKEN
    SİYONİST YA DA SEBATAYİST İSLAMCILAR! BİZE DÜNYAYI NASIL ANLATIYOR?
    küfür cephesi bütün cephelerde kan kaybederken islami direniş zaferden zafere koşuyor…
    Hakkın galibiyetine engel olamayan şer güçler medyası ve kalemşörleri, aracılığı ile hak ile batılı nasıl birbirine karıştırırız diye olağan bir gayret gösteriyorlar. Adları Türkçe ve Müslüman isimlerini koyarak kendini gizleyen Fatih, Ahmet, Kenan, İbrahim, Abdurrahman Hakan, Selahattin, Hamza, Mustafa Rıdvan, müstear isim kullanan Bi simit ya da Bi Puaça olan olan bu sebatayist İslamcı! Kesim kendisini İslam maskesi altında saklayarak İslam, a içerden darbe vurmak için sinsice batılı hak göstermeye çalışarak halk ta bir algı yanılması yapmak istiyorlar. Elhamdülillah ki halkımız Allahın yardımı ve inayeti ile bunlara kanmamaktadır. Çünkü nihayetin de kalpler Allahın elindedir.
    Yenilen pehlivan güreşe doymaz misali tarih bin dokuz yüz yetmiş dokuz da ihbari gaybi ile peygamber s.a.v tarafından müjdelenen İslam devrimi ile İran da yedikleri unutulmaz halkın kıyamı sonucun da tarihte eşi benzeri olmayan bir İslam devrimi olmuş Amerika ve avaneleri bölgede sert bir kayaya çarparak duraksamışlardır. Ve küfür güçlerin ce İslam devrimi daha küçükken ezilmek istenmiş, akabin de İran İslam cumhuriyetine seksen ile seksen sekiz yılları arasın da sekiz yıl savaş dayatılmış, gündüz ırak, Suriye hariç gece bütün dünya İran İslam cumhuriyetini yıkma çabaları Allahın yardımı, halkın imanı ve gayreti ile bir milyon insanın kaybına rağmen düşman bu savaşı kazanamamıştır. Bu İslami hamle ile İsrail her ne kadar bin dokuz yüz kırk sekiz de Yahudi devletini kurmuş ise de İsraillin büyük İsrailli kurma çabaları İran da oluşan bu İslam devrimi ile akamete uğramıştır.
    ABD ve Batı dünyası Arap dünyasın da ki uşakları dahil İran, a otuz altı yıl Ambargo koymalarına rağmen İran dan istediklerini elde edememişlerdir. Neticede iki bin altı yılın da İsrail Lübnan, ı üç günde, Suriye yi bir hafta da ve İran, ı bir ayda alırım diyerek bir savaş dayatmış ve üç gün dediği Lübnan da Hizbullah İsrail savaşı tam otuz üç gün sürerek israil,e müthiş kayıplar verdir miş, israilin merkava tankları hurdaya dönmüş, israilin karizması Lübnan hizbullahı tarafın dan yerlebiredilmiş ve İsrail kendi kulübesine dönmek zorun da kalmıştır.
    Bütün bu olan bitenlerden sonra İsrail Filistin de bir türlü yenemediği Lübnan Hizbullah, ı Hamas ve İslam, i cihadı bitirmek için israilin yanıbaşın da Filistinliler için bir Habeşistan görevi gören Suriye, İslami direniş hareketlerine silah desteği ve köprüsü olan antiemperyalist Olan Suriye direniş halkasını kesmeden İran, ın bu İslami direniş hareketlerine desteğini kesemeyeceğini anlayan ABD ve İsrail, Batı, körfezdeki Arap uşakları olan Arabistan, Suudi, katar, Türkiye gibi ülkelerin para, silah, lojistik destekleri ile Suriye tamamen yerli olmayan Hormonlu, GDO lu Seyyar göçmen El kaide,=ışid=nusra=osö gibi vahşi vampirleri Suriye ye göndererek bize mücahit! diye yutturmak istemişlerdir.Mazlum Suriyelilerin kanını akıtmışlardır.
    Suriye de işledikleri cinayetleri ne kadar insan ölürse Suriye rejimi o kadar zalimdir demek için Suriye halkını acımasızca öldürmüş yerüstü ve yer altı kaynakları çalınmıştır. Suriye de dört yılı aşkın geçen bu sure de Suriye halkının büyük bir kesimi kendi yönetimlerine destek vererek düşmanın ülkelerini işgaline izin vermemiştir. İran, Filistin, Lübnan, Suriye, ırak derken Düşmanlar bu yenilgilerin kudurmuşluğuyla peygamberin müjdesi ile ,”İman ve hikmet yemendedir” dediği mübarek Veysel Karaninin memleketi olan bir toprağa düşman olan on iki ülke ABD Türkiye ve İsrail ile Arap ülkeleri dahil iki bin on beş yılında yemen halkına bir gece yarısı birden saldırmışlardır.Çünkü yemen de Amerikancı Hadi hükümeti halkın kıyamı neticesin de yıkılmış, yemen de sunni ve Şia kardeşliğine rağmen sözde İslamcı! Gerçekte Siyonist İslamcı! Medya her zaman olduğu gibi yemen savaşını bir mezhep savaşı olduğu izlenimini vermek için olağan gayret sarfetmiştir.Bir diğer husus aynı Arap ülkeleri ve Türkiye İsrail, in Filistin, e olan saldırılarına karşı savaşa girişmemişlerdir. Acıdır ki Müslüman yönetim olarak bildiğimiz sudan ülkesi İsrail, in daha önce kendisine yapılan saldırılara cevap vermezken şer ittifakının Müslüman yemen halkına olan saldırın da yer alarak münafık bir yönetim olduğunu kanıtlamıştır. Ve Müslüman yemen halkının kanını akıtmak la zalimlerle birlikte olmuş ve Türkiye yöneti mi de ırakın Amerika tarafında incirliğin kullanımı dahil, bu yemen savaşın da da rengini her zaman olduğu gibi belli etmiştir. Daha düne kadar mısır daki Sisi ye darbeci zalim diyen Türkiye Mısır yemeni bombalayınca cesur, kahraman ve yiğit sisi demeye başladılar. Şimdi başkalarına zalim diyen lerin kendilerine neden zalim demediğinin cevabını vermeleri lazım değil mi? Başkasının mahallesin den olursa zalimdir diyenler, iş kendi mahallesine gelince Kendi yaptıkları zulmü görmemektetirler. Yemen de kadın, çocuk, genç ve yaşlılar öldürülürken Suriye de mazlum zalim edebiyatını yapanlar şimdi neredeler? Niçin mazlum yemen halkı öldürülürken sessiz kalınıyor? İsrail ve ABD nin çıkarları için değil mi? şimdi bu karartmayı yapanların medyası kime hizmet ediyor anladınız değil mi? İsraillin Filistin zulmünü izleyen Türkiye ve Arap ülkeleri Yemen de Amerikan çıkarları tehlikeye girdi diye jet hızıyla müdahale edenler mazlum ümmetin kalbini bir kez daha yaralamıştır. Ve inşallah bu zalim ve münafıkların hep birlikte yıkımları yakındır.
    Yemen deki bu son cephe ile iyice sıkışan ve girdikleri her ülke kendileri için bir bataklığa dönüşen şer güçleri ve uşakları Müslümanların medarı iftiharı olan İran İslam cumhuriyetine karşı yeni taktikler geliştirmiş, otuz Altı yıl İran, a olan ambargolar işe yaramamış olmalı ki düşmanlar ve dost rolünde olan düşmanlar sinsice iranı Mazlum ve Müslüman halkların gözünde ABD ve israilin, Batının yanında göstermeye çalışmışlardır. Özellikle de Siyonist İslamcı yada sebatayist İslamcı kesim bu rolde görev alarak İran, a olan özel kinlerini dost rolünde gözükerek salya sümüklü kusmuşlardır.
    Diğer bir önemli nokta kendisine İslamcı gözükme rolü verilen rejimin has adamlarından Abdurrahman Dilipak Ve Ali Bulaç, ın ifade ettiği gibi Ortadoğu da yükselen İslam, ı dizginleyebilmek ve İran, ın bölge deki gücünü dizginleyebilmek, Amerika, nın ve israil, in çıkarlarını koruyabilmek için Türkiye de alelacele bir İslami görünümlü hükümet iş başına getirilerek sözde Osmanlıcılık oyunu başlamış Ve tarihte olduğu gibi her Ali ye karşı bir Muaviye lazım denilerek düşmanlar ABD ve İsrail tarafından Türkiye ye Muaviye rolü verilerek orta doğuda yeni bir oyun başlamıştır. Nitekim bu oyun sonucun da Türkiye el- kaide =ışid=nusra =osö gibi terör örgütlerinin geçiş ve silah köprüsü olmuş, Müslüman ülkeler ırak, Suriye, yemen de iç karışıklıklar çıkarılarak İslam ülkeleri kaosa sürüklenmek sureti ile İslam dünyası sözde İslamcı! Bir hükümet aracılığı ile dizayn edilmeye başlanmıştır. Bu oyunun farkında olan İran İslam cumhuriyeti ise hükümetlerin geçici devletlerin ise kalıcı olduğunu bilerek bu ikiyüzlü siyaset güden Amerikan uşağı devletlerle ilişkisini mazlum halklar adına devam ettirmiştir.
    Sebatayist İslamcıların taktiklerine örnek verecek olursak ,Rahmetli imam Humeyni döneminde de İslam devrimini engelleyemeyen İsrail kurnazca halkların kafasını karıştırmak için “İsrail, İran ile birliktedir” dediğin de imam Humeyni şöyle demiştir;”İsrail kendisinin necis olduğu biliyor bizi de kendisi ile birlikte göstererek necasetini bize bulaştırmak istiyor diyerek “ tarihi cevabını vermiştir.
    Şimdi de aynı yöntemi kullanan Siyonist ve sebatayist İslamcı! kesim isralin bu taktiğine başvurarak hak ile batılı birbirine karıştırma görevini üstlenmişlerdir. Öyle ki sanki iran, a uygulanan otuz altı yıllık ambargolar şakamıydı? Iranın mazlum Filistin halkına verdiği silah ve füzeler İsrail, e bayram hediyesi miydi? Diye sormak lazım. bu gerçekler ve Bu söylediklerimiz İran, ı ile ABD, İsrail ve batı dünyası ile beraber göstermek isteyenlere bir şamardır.
    İran, ın israili tehdit ettiği söylemlerinin imaj peşin de olduğunu söyleyen bu Siyonist İslamcı! Şeytanlar da biliyor ki israilin Filistin de, Suriye de, ırak ta ve son olarak yemen de yediği bütün darbeler İran, ın direnişçi mazlum bölge halkına verdiği silahlardır. Evet, İran ile İsrail direk karşı karşıya gelmese de İran İslam cumhuriyeti dolaylı olarak israile karşı sürekli ve süresiz bir savaş vermiştir. “savaşı istemeyiniz, savaş olursa da kaçmayınız” ayeti gereği İran İslam cumhuriyeti kendisine direk saldırılmadıkça direk cevap vermeyecektir. Ha direk ha dolaylı fark etmez İran, israille bin dokuz yüz yetmiş dokuzdan beri bir savaş halindedir. bu savaş hem kültürel, hem psikolojik hem siyasi hem de sıcak savaş olarak dolaylı olarak İsrail ABD ve batı dünyasının saldırdığı her ülke de bu düşmanların karşısın da ve mazlum halkın yanında İran İslam cumhuriyeti olmuştur.
    Siyonist İslamcı! ya da sebatayist İslamcı! kesimin diğer bir söylemi ve şeytani hilesi ırak ta sunni ve Şiilerin birlikte IŞİD,e diğer adıyla DAİŞ,e karşı mücadelesin de vahabi ,selefi IŞİD,İ sunni gibi gösterip ışidin zulmünü görmezlikten gelip televizyon ve “timetürk” gibi internet sitelerin de “ırakta şii zulmü” başlığıyla verilerek hemen bir mezhep ırkçılığına soyunmuşlardır. Oysaki ırakta yüzyıllarca birlikte yaşayan suni ve Şiileri savaştığı görülmezken siyonizmin çıkarları uğruna İslam kimliğin de ki münafıklar ve işbirlikçileri ile sabah akşam medyaların da sunni şii,şii sunni diyerek mezhep kışkırtıcılığı yapmak sureti ile “kırk kez birine deli dersen deli olur”misali insanları birbirine kırdırma ve kanla beslenen İslam, ın bu yeminli düşmanları kendilerini deşifre etmişlerdir.istedikleri şii akla gelince zulüm akla gelsinki Müslümanlar daima savaş halinde olsun ki israil güçlü ,Müslümanlar güçsüz ve parçalanmış darmadağınık olsunlar ki israil,in efendiye değil köleye ihtiyacı var.Kürt zülmü,Türk zülmü ifadeleri kullanılacak olursa zülmün adresi zalimler değil ,ırklar,mezhepler ve dinler olacak ki buda kimlik üzerinden halkalara bir düşmanlık aşılanacak demektir.işte bunu yapmaya çalışan en başta Siyonist İslamcı medyadır ki, Amerika,nın kurduğu el-kaide=ışid=nusra=ve öso gib kanlı terör örgütleri ile Suriye ,ırak, yemen işgal edilmek istenirken bu Siyonist İslamcı medya olayları saptırarak şii ve sunni savaşı varmış gibi göstermek için yapmadık numara kalmadı.
    “Irak ta şii zulmü “diye veren İslamcı rolünde gözüken “timetürk” gibi bir siteye soruyoruz, ırak Türkiye de ki incirlik üzerin den vuruldu o halde sizler bu bir sunni zulmüdür mü dediniz? Bu bir türk zülmüdür mü dediniz?Ulu derede hiç yoktan öldürülen otuz beş can için bakın işte bu sunni zulmüdür mü dediniz? Ya da mısır da sunni Sisi sunni mısırlı Müslümanları öldürürken suniler sunileri öldürüyor mu dediniz? Demediniz neden sunni suniyi ,şii şiiyi öldürüyor derseniz ordan size ekmek çıkmaz. Fakat sunni şiiyi, şii suniyi öldürüyor diye haber yaparsanız olur ki size kanan saf Müslümanlar, ı belki birbirine düşman ilan etme ihtimalinden dolayı haberleri bu şekilde şaytanca vermeniz sizin tıynetinizi gösteriyor.
    Yine eğer bir kürt kürdü öldürürse medyamız kürt kürdü öldürdü demiyor neden? çünkü insanlar birbirine düşmeyeceği için ne diyor medyamız! Ahmet mehmedi öldürdü diyor. Yine kürt Mehmet, türk Ahmedi öldürürse Kürt Mehmed türk Ahmedi öldürdü demiyor neden? Çünkü kendisine ekmek çıkmayacağı için, söylerse eğer; Mehmet, Ahmedi öldürdü diyecek, Kürt türkü öldürdü demeyecektir.
    Olaylara perakende bakıp, toptan hüküm verenlere diyoruz ki; zulmü yapan zalimdir, bir Kürd zulüm yaparsa bütün Kürtler zulüm yapmış olmaz. Bir Türk yâda Türkler zulüm yaparsa bütün Türkler zulüm yapmış olmaz, birkaç sunni zulüm yapar sa bütün suniler zülüm yapmış olmaz, birkaç Şii zulüm yaparsa bütün Şiiler zulüm yapmış olmaz. Kısaca zulmün adresi, ırkı, mezhebi ve rengi olmaz, kimde zulmü, bir ırk, bir mezhep, bir din, bir renk ve bir sınıf ile birlikte anıyorsa biliniz ki bilerek yâda bilmeyerek ABD ve israile hizmet ediyor demektir. Çünkü bunun pratikte başka bir açıklaması yoktur. “Irakta Şii zulmü “diye haber yapan kurdurulmuş” Timetürk “adlı sitenin ne yapmak istediği ortadadır. Müslümanları ayrıştırmak, birbirine kırdırmak ve ayrılıkları daha da derinleştirmektir. Irkçılık ve mezhepçilik yapmak sadece şeytan ve dostlarına yarar. O halde uyanık Müslümanlar buna dikkat etmelidirler. İslami bir gelecek kaygısı olmadığı için birlikten değil ayrılıktan söz eden herkes düşmanımızdır. Böylelerinin adresi dolaylı yâda dolaysız Siyonizm, e hizmettir. Bunları iyi tanımalıyız. İslam, ın altın şartı ırk değil, İmanın yedinci şartı da mezhep değildir. Unutmamalıyız ki kimse doğarken kendi ırkını yâda kendi mezhebini seçmemiştir, mezhep ve ırk herkes doğduğu coğrafyaya göre mensubiyet taşır.

    Fakat özellikle Müslümanların kanını akıtmaya yemin etmiş bu Siyonist ve sebatayist İslamcı! medya şii ve sunni zamirlerini günde bir kez değil, bin kez çekerek Müslümanları birbirine kırdırmak sureti ile israil, e soluk olmak istiyor. Çünkü Rableri, kitapları, peygamberleri bir olan bir din mensupları ancak ayrıştırılarak ezilebilir, yok edilebilir. Bazıları da bilerek yada bilmeyerek bu fitneye ahmak ça alet olabiliyor. çünkü bunları islamın geleceğini değil, milli ve şahsi çıkarları için israil, e her türlü yalakalığı yapabiliyorlar.
    Diğer bir konu kendi evlerini temizlemeyenlerin, kendi ülkelerin deki onca gayri resmi resmi olan ise incirlik ve kürecik gibi Amerikan üslerini görmezlikten gelirken, kendi ülkelerin de İsrail konsoloslukları yokmuş gibi birde utanmadan İran, a akıl vermeye kalkışmalarıdır. sanki bu fuhşiyat bu G. Evleri. bu faiz, bu içki, bu kumar bu mafyalar, bu ahlaksızlıklar bu faili meçhuller ,halkın ahlakını bozmak için gayri İslami diziler ,kendi ülkelerin de değil de İran daymış gibi densizce İran, a akıl vermeye kalkışmalarıdır.
    Dünyayı algılamakta güçlük çeken ya ahmaklıktan ya da hainlikten olsa gerek İran, ın politikalarının İslam ümmetine zarar verdiğini söylemekteler.Bunu söyleyen arkadaşlara hak veriyorum(!!!) Amerikan üslerinin olmadığı, İsrail konsolosluğunun olmadığı,coca colanın yasak olduğu,filistinine destek veren ,Amerikanın yayılmacılığına karşı yayılmacılık gösteren ,anti emperyalist bir İran gerçekten İslam ümmetine zarar veriyor(!!!)
    İran İslam cumhuriyetinin işgal edilmek istenen ülkelere yardıma koşmasına yayılmacı olarak bakanlar neden se Amerika,nın ortadoğudaki ellinin üstünde üslerine ve yine Amerika, nın bölgedeki yüz ellibin askerinden rahatsız olmamaktadırlar..Bu sorun değil onlar için …
    Geçmiş yıllar da israilin kurduğu masonik gülen hareketi ajanda defterlerinin en başına Besmele değil ,İslami iran aleyhinde bir sayfalık yazılar yazılıyordu. Böylece hem israilin gözüne girmek hem de gönüllere ve zihinlere İslam kardeşliği değil zehir aşılanıyordu, şimdi de aynı ülkede birbirine zıt gözüken fakat ABD dostluğunda ortak Oldukları gibi, İslami iran düşmanlığında ortak olan bu gülen hareketinden İran düşmanlığını Devralan rejimin İslamcı görünümlü! Şahıslarınca Amerika ve İsraili mutlu etmek için İran düşmanlığını biz paralelci değiliz diyenler tarafından habire pompalanıyor. Böylece Netenyahu ile aynı cephede İran düşmanlığı bu kez İslamcı! görünümlü bir partinin eli ile yapılmaktadır. Çünkü hayatlarının merkezin de en büyük güç ALLAH olmayanların Amerika ve İsrail den ödül almalarının bir başka yolu yok. Yine Mevlana’nın ifadesi ile “köpekleri dost sanırsın aralarına bir kemik at bakayım diyerek paralelciler ile gayri paralelciler arasın da ki durumu açıklamaktadır.
    Hülasa; Amerika ve İsrail, e boyun eğmeyen bir İran Batı dünyası ve uşakları için çok tehlikelidir. Yoksa aynı Siyonist ve sebatayist İslamcılar! Şah Rıza Pehleviden rahatsız değillerdi. Taki devrim olana değin, devrim olunca herkes İran düşmanı oluverdi. Çünkü rableri Amerika öyle istemişti. ABD, İsrail ve uşakları da biliyor ki İslam dünyasında güçlü bir İslami İran var olduğu sürece BOP projesi başarıya ulaşamayacağı gibi Amerika, nın orta doğudaki planları da uygulanmayacaktır. O yüzden İslami iran, ı özellikle de mezhep damarı ile Müslümanları İsrail, e karşı değil, birbiriyle uğraşır duruma getirmek için Siyonist ile sebatayist İslamcı! görünümlü olanlara medyada roller verilmiştir. Ve bunlar sabah akşam tesbih yerine şii ve sunni zamirlerini çekerek kinlerinden öleceklerdir, inşallah… Zafer İslam, ın dır

  15. Halk ın akp li belediyenin diretmelerine karsi direnişi aylardr uzlasamadigimiz ve haklarimizdan kentsel donusum ve imar adi altinda actklari rant yoluyla bizleri toki toplama kamplarina alp ”karantinaya” yerlerimizi mutahitlerine peskes cekiyolar gozleri doymuyo bizlerde 6 mart cuma Pendik akp belediyesi onunde saat 3 te kavakpinar mahalle halki olarak orda olucaz onlarca yurek insan yanliz birakilmamali sesimiz sesiniz olsun dostlar dost olanlar bekliyoruz… haberci arkadaslar cuma gunu 3 te pendik belediyesi onunde hakli halk direnisizle orda olucaz o gun yuzlerce sonra binlerce… Bu daha baslangiç

  16. İRANCI OLMAK!…
    Son zamanlar da geçmişleri bataklık olan ,akılları akılsızlıktan, zihinleri pislikten
    kalpleri hastalıklı ve ruhları sarhoşluktan geçilmeyen kesimler varlıkları ihanet üzere olduğun dan İslami İran,a iftira atmak ta görev almışlardır. Peki kim bunlar ? diye baktığımız da bir kısmı cahilliğin den , bir kısmı ahmaklığından ve bunların öncü kesimi ise hainliğinden olsa gerek Siyonizm ile olan gönül bağlarından dolayı İslami iran,a kin kusuyorlar .Bu yüzden geceli gündüzlü Şeytanın askerliğini yaparak tam bir “iran paranoyağı “ olmuş durumdalar .Bu İran düşmanlığın da adeta sarhoş olmuş olan bu kesimler için kura’nın ifadesi ile “Deki ökenizden ölün “ ayeti bunların ruh hallerini anlatıyor.
    Daha düne kadar üç kelimeyi bir araya getiremeyenler ,üç kitap okuyup cihad! İlan edenler , ilmihal bilgisi dışında bir şey bilmeyenler ,iki tokat yiyip rejime teslim olanlar , siyasi bilincin , ahlakın ,ilmin ,faziletin ,dirayetin , izzetin örnekliğini sergileyerek 1979 da haklı kıyamları ile milyonların şehadeti ile iran da bir İslami devrim gerçekleştirmişken ,kendileri yaşadıkları gayri İslami rejimin gölgesin de rejimin türlü hilelerine aldanarak ,rejimin ağızlarına bir kaşık bal çalmasıyla ,rejimin ağına düşen bu kesimler ülkelerin deki Amerikan üslerine ,rejimin türlü ahlaksızlık ve haksızlıklarına ,faili meçhullerine ,hayır diyecekleri yerde bir de utanmadan hayasız ca İslami bir ülkeye siyaset ve adalet dersi verecek kadar da pişkinler. Şimdi bunların ahmak mı yoksa hain mi olduğuna siz karar verin.
    Rejimin sofrasından nemalanan bu kesimler İslam! kılığın da İslami olan bütün halklara düşmanlıkta sınır tanımayarak güya onları kurtarmak adına ,Afrika da ,ırakta , Suriye de ,Afganistan da ,Pakistan da mazlum halkları ,ölümcül bir virus gibi sürekli adres değiştirerek ad değiştiren bu ruh hastası insanlık düşmanı vahşi canavar olan ışid=nusra= el- kaide= öso gibi vahşi kurtlara teslim ederek bunları da bize mücahit! diye yutturmaya çalışan bu Siyonist İslamcılar! Medyaları aracılığı ile adları mücahit! soyadları mürted olan kesimlerin eliyle mazlum ve gariban halkımızın kafalarını kestirerek katliamlara imza atmışlardır.
    Hedeflerin de israil ve Amerika olmadığı için katliamlarını hep İslam ülkelerin de mazlum ve biçare olan ülkelerden başlayıp israile tek kurşun atmayarak kendi münafıklıklarını da ortaya koymuş oldular.
    Sıkıştıların da nereye sığınacaklarını bilemediklerin den hemen daha önceleri rejim ve uşaklarının söylemleri olan ve Pensilvanya da ki çok değerli ağabeyleri gibi “İrancılık” yaftasıyla insanları psikolojik olarak etkileyeceklerini sanmışlardır. Sizler Müslümanları hangi etiketlerle suçlarsanız suçlayın.Bizim için Amerikancı olmaktansa varsın İrancı , filistinci, Osmanlıcı olsunlar. Biz bu etiketlerden etkilenmiyoruz yeter ki Amerikancı olmasınlar .
    Yahudilerin Akşam Müslüman olup sabah dinden çıkar gibi sizler de insanları dinden soğutmak için söylediklerini andırırcasına biz de önce İrancıydık sonra çıktık sözleri sizin islam’ı nasıl anladığınızı gösteriyor. İslam git İrancı mı ol diyor? İran bunlara İrancı mı ol dedi. Filistin sizlere Filistin ci mi ol dedi. Osmanlı sizlere osmanlıcı mı ol dedi.Sonra bir İslami ülkeyi sevmek İrancılık mıdır? Filistini sevince biz Filistin cimi olduk? Bırakın artık ezbere konuşmayı da , konuşmak istiyorsanız ya başkalarının ağzıyla konuşmayı bırakın , yada artık maskenizi indirin. Bunlar kullandıkları kelimeler bile kendilerine ait değilken birde ders vermeye kalkıyorlar.”İrancılık” lafını daha önce rejimin müslümanlara kullandığını iyi biliyorlar .rejim ve uşaklarının zihinsel argümanlarını kullanarak İslam maskesi ile dolaşılmasına şahit oluyoruz
    bunların islamdan anladığı kafaların havada uçuşması ve zorla insanlara Afganistan da olduğu gibi Sakal bıraktırmaktı . Böylece insanları islamdan soğutmaktı ama olmadı .Çünkü, İran Suriye de ve Irak ta bunların kafa kesmesine daha fazla izin vermedi. O yüzden İran’a olan öfkenizi anlıyoruz.
    İslami iran’ ı seven müslümanlara ”İrancı” olmaktan söz ediyorlar ve biz de O tezgahlardan geçtik ve Artık “irancı” olmak dönemi kapanmıştır diyorlar. Sormak lazım İran portakal yada elma mı tezgahta satıyor?Ayrıca size “irancı” olun diyen iran mıydı? Bazı insanlar islamı yaşamazlar ve sonrada başına bir şey gelince kader utansın derler ya ! bunların ki de öylesi olmuş.Tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış misali bunların varlığından islami bir ülkenin haberi bile yokken bunlar kendi kendilerine yaptıkları yanlışların faturasını islami bir ülkeye keserek hemde batılıların ve laik kemalist olanların eskiden müslümanlara kullandıkları bir “irancı” argümanıyla ironik bir hal yaşadıklarının farkındalar mı dersiniz ? Biz hiç bir zaman “irancı” “Türkiyeci”yada başka bir ülkeci olduğumuzu hatırlamıyoruz.Doğruya evet yanlışa evet diyoruz çünkü; fakat sizin gibi iran’a akıl verecek kadar da bilgili değiliz. Siz çok bilgili olduğunuz için iran’a akıl veriyorsunuz. Biz maalesef daha o mertebeye varamadık.
    İran bir islami devrim olarak “irancı” değil islami bir nesil yetiştirmektedir. Bunlar daha Önce geçmişlerin de “irancı “olduklarını belirtiyorlar. Bu sizlerin kendi yanlışınız islami iranın değil. sizlerin tabiriyle “irancı” olmayacaktınız ve islami iranın istediği islamcı olacaktınız.Size “irancı” ol diyen de iran değil Amerikancı çevrelerdi ,aynı çevreler “türkiyeci” ve “mısırcı” olmanızı da isteyebilirler pekala..
    Dün doğru dediğinize bugün yanlış diyorsanız en başta sizin düşünce sabiteleriniz yok demektir. sizin geçmişiniz bugününüzü , bugününüz ise yarınınızı özetliyor. Yarında esen rüzgara göre ne diyeceğiniz belli değil.. siz geçmişte iran islam devrimine sempati duymuş olabilirsiniz.sempati ve taraftarlık ayrı şey ,hakikatın ruhuna sahip olmak ayrı şey. Her devrim bir güneş gibi doğar Ve iran islam inkılabı da bir güneş gibi dünya yı cahiller ve hainler dışın da herkesi aydınlatmaktadır. İranı sevmek için islam dışında bir sebep var mıdır? Amerika ve israili küfrün aktörlüğü yapmak dışında sevmemek adına bir şey denebilir mi? Ben peygambere bağlı değilim Ebu cehili de sevmiyorum demek Ebu cehilin ekmeğine yağ sürmektir. O Yüzden mollalar iran’a diyenler doğru söylemektedirler. Uşaklar Amerikaya Diyenler de doğru söylemektedirler. Dünyanın Her zaman bir musası bir de firavunu vardır ve olacaktır. Düşman düşmanını da tanırken dostun dostunu düşman görmesi ya ahmaklıktan yada hainlikten olsa gerek. Başka izahı yok.
    Şimdi israil ve Amerika ile aynı dili İran için kullananların kalplerinde maraz vardır. bir arkadaşın dediği gibi ; “İnkılabın (iran’ın)patlıcanına acı diyenlerin kalbinde maraz vardır.” Ve müslim gayri müslim şeklinde farklı görünen bunlar aslında ise aynı yolun yolcusudurlar. Bu tipler istiyorlar ki müslüman ülkeler birbirini yesin okyanus ötesinde ki Amerka da dostumuz olsun ve bizi izlesin çünkü niyetleri islam ülkelerini parçalayarak nihayetinde ağabeyleri olan Amerikaya uşaklık etmektir. Dillerin de islam kardeşliği kalplerin de nifak tohumları ekmek için ,Amerika ve batıdan öğrendikleri mezheğçiliği ,ırkçılığı , ülke ayrımcılığını müslümanların zaafı olarak görmekte ve bunu islam kimliği adı altında haince aynı odaklara hizmet etmektedirler. Mesela “irancı” diyen aynı kişi ve kişiler başkalarına israilci ,almancı , fransızcı demiyorlar neden ? çünkü onlar islam ülkelerini ve müslümanları bölme endişesindeler.
    Daha önceleri bu “irancı” paranoyası Kültür Emperyaliz mi ve onun uşakları tarafından müslümanlara söylenirdi. Şimdi de aynı argumanları kendi kendine söylüyorsanız Batı ve onun uşaklarının iyi bir taklitçisi ve kurbanısınız demektir.
    Eğer batının müslümanlara söylediği “irancı”paranoyasını siz şimdi kendiniz için kullanıyorsanız ve bizde bir zamanlar “irancıydık diyorsanız. Ki o tezgahtan geçtiklerini belirtiyorlar. Nasıl bir tezgahsa? kendi kendinize kurşun sıkıyorsunuz demektir ki bunun türkçesi onların istediği koltuğa kendiniz şu an oturmuşsunuz demektir ve Batının kullandığı aynı argumanı şimdi kendileri kullanarak nasıl bir zihinsel tahribata uğradıkları ve savruldukları anlaşılıyor.kullandıkları batının “irancı “argumanı ile kendilerinin batının ve küfür rejimlerinin iyi bir taklitçisi olduklarını ele veriyorlar. Ve iran islam ınkılabını değil anlamak “İ “sini bile anlamadıkları “Yarım hoca dinden yarım doctor Candan eder” sözü ile hali pürmelallerini anlatmaya yetiyor da artıyor.
    Msırı sevince mısırcı ,türkiye yi sevince türkiye ci ,filistini sevince filistin ci mi olunuyor? islami iranı bir islam devletin den dolayı sevince irancı mı olunuyor?islam ülkelerini sevmek suç mu? Bu sorular sizin kime hizmet ettiğiniz anlaşılıyor. Biz irandan dolayı islamı değil islamdan dolayı iranı sevmişiz. İran islam devleti dışında bir devlet olduda mı sevmedik? Bir islam devletini değil de İsrail ve Amerikayı mı sevecektik? Bosna hersek te on binler ce askerini gönderen iran dı, filistine her yıl dünya da bütçe ayıran tek ülke iran ,lübnana,sudana ve mazlum afrikaya yardım eden irandı siz masa başın da edebiyat parçalamaktan başka ne yaptınız ? ne yaptınız söylim bosna da iyi kilise onarıyordunuz. Irakta bir sünni bir şii camisni bombalayan kaidesiz el kaidecileri bize mücahit diye yutturuyordunuz. Filİstin de yardımları toplayıp israile teslim ediyordunuz.Yemen, e bisküvi kutuların da el kaideye silah gidiyordu. diğer icraatlerinizi saymaya gerek yok söz uzayacak.
    Amerikan uşaklığında sınır tanımayan iran paranoyakları Ruh halllerini şöyle özetliyorlar ;”İran’dan rüzgar esse camı pencereyi kapatırım evime dolmasın diye ….bu sözlerin aynısını iran düşmanlığın da kader ortakları olan Fethullah gülende söylüyor .ve aynı fethullah “iran paranoyası” ile kendi çevresinden sevmediklerini fişliyordu. Hadiste “KİŞİ SEVDİĞİ İLE BERABERDİR “deniyor. Arkadaşlıkları daimi olsun o halde.

    Aslında sizde haklısınız! Amerika ve israil dururken iranı sevmek olmazdı değil mi !İran suriye de Amerika ve israil ile birlikte olmayınca ,emperyal planlarına alet olmayınca bir anda iran düşmanı oluverdiniz .ve gerçek yüzünüz açığa çıktı? Şimdi Elhamdülillah diyebiliriz. Sonrasın da ise eşşeklerin bile güldüğü İran Amerika ile birliktedir yalanına sarıldılar.Tabi ya! Ondandır Amerika irana otuz yıldır ambargo uyguluyor du değil mi! Bunların bu bu tavrı HZ Aliden mevki makam isteyen talha ve zübeyre benziyor ki Hz ali vermeyince bir anda Hz aliye düşman oluverdiler. onlar ölmeden hatalarını anladılar. Tevbe ettiler Ya bunlar!
    Arap ülkeleri içinde Amerikan üsleri ve israil başkonsolosluğunun olmadığı tek ülke olan Suriyede istediğiniz hormonlu devrimi kendi ülkenizde neden istemiyorsunuz ? diye sorunca dilleri tutuluyor. Çünkü niyetiniz açığa çıkıyor. siz eskiden de iran islam cumhuriyetine düşmandınız. O zaman öyle görünmek zorundaydınız belki de. çünkü sizin esasen devrimci bir islama karşıtlığınız var.ve o zaman çıkarlarınız gereği İranın yanında gözüküyordunuz, şimdi görev değişince rolleriniz de değişti. Dolayısı ile Siz hangi islamdan hangi irandan söz ediyorsunuz? Esen rüzgar nerde ise ordasınız , bir el kaideci olursunuz , bir boko haramcı olursunuz, bir hizbuttahrir olursunuz,bitmez isimleriniz israil size sürekli yeni isimler bulur ,devam eder gider.
    Bir diğer iddiaları ise iran İslam dünyasını satmış! Diyorlar hangi İslam dünyası diye sormak lazım?
    Amerikan üssüne dönüşen laik Türkiye yi mi satmış? Amerikan’ın benzin sitasyonun’a dönüşen Arabistanı mı satmış? Batının karakolu olan Ürdün,ü mü satmış? İsrailin uşağı Katarı mı satmış? Ne güzel satış değil mi?
    Fakat bunların satıştan esas maksatlarını söyleyelim ;Eğer iran İslam cumhuriyeti
    Işid= nusra= el- kaide= öso gibi teröristleri destekleseydi ve bunlarla birlikte olsaydı iranı kahraman ilan edeceklerdi. Fakat olmadı iran İslam cumhuriyeti Suriye de Müslümanların bu teröristlerin eliyle öldürülmesine taraf olmadığı için içleri içlerini yiyor. O yüzden iran bizi sattı diyorlar . Biz böyle satışa kurban oluruz.
    İslami iran Suriye nin işgalin de Amerika ,israil,Katar , Türkiye , Ürdün ve Batı ile birlikte olmadığı için iran bizi sattı diyorlar. Ya ne sandınız sizinle birlikte mi olacaktı?
    İran İslam cumhuriyeti ABD nin BOP prejesi İçin İslam ülkelerine yeni sınırlar çizmek ve israili rahatlatmak için Hormonlu ve GDO lu seyyar göçmen cihatçılar! Aracılığı ile İslami direnişin önemli halkası olan suriyeyi işgal edeceklerdi fakat bu savaşta yenik düştüler ,planları tutmayınca Amerikan deccalı Suriye de yenilince İran bizi sattı diyorlar.
    İran İslam cumhuriyeti Filistin ve Lübnan için israil,in yanı başın da bir Habeşistan görevi gören Suriye’nin Filistinlilere bir soluk ve silah köprüsü olduğu sürece ve ayrıca Amerikan üslerinin ,ve israil konsolosluğunun olmadığı,bu anti emperyalist ülkenin Habeş kralını ve Suriye Habeşistan’ını destekleyecektir . Kininizden ölseniz de…

    Bunların derdi üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir. İranı gösterip islamı dövüyorlar ,yeriyorlar.Bunlara sorsanız dünyada islam devleti yoktur. Var olan islam devletini de beğenmiyorlar,neden çünkü israil beslemesi eli kanlı el kaide bunlara harici zihniyette bir devlet kuracaktı Amerika ile birlikte fakat iran islam cumhuriyeti izin vermedi suriye de .Bundan ötürü içleri içlerini yiyor. Gizli büyük israil sevdaları için iran baş düşmandı.Bunlar için İslam bir maske israil ise idealleriydi.Bu söylediklerimizi suriye de ve ırakta masum insanların kafalarını kesmesinden anlayabilirsiniz. işte bu kafa kesenler Elhamdülillahki iranı’ı sevmiyorlar.siz bu kafa kesen GDO lu mücahitleri israil yada Amerikada değil hep müslüman ülkeler de ırak ta ,suriye de, pakistanda afrikada müslümanların canını alırken, namusunu kirletirken görürsünüz. Allah bunların şerrinden müslümanları korusun diyoruz.

    Kibirlerinden ayakları yere basmayan bu beyefendiler sanırsınız ki laik kemalist rejim de bir şeriat devleti kurmuşlar tek bir eksiklikleri var oda İran’a akıl vermek.Hangi rejimin gölgesinde yaşadıklarından habersizcesine her geçen bir başka kimliğe bürünüyorlar. Bu beyefendiler iran islam cumhuriyetini aklısıra softa akılları ile beğenmeyen bunlar yaşadıkları laik kemalist rejimden de gayet memnunlar. Nerden biliyoruz? Çünkü bunlar Amerika ve israile duydukları sevgiyi ve dostluğu irana göstermeyip iran denince adeta kırmızı boğaya dönmeleri gösteriyor ki bunların iranla değil islamla el altından bir savaşları var.Aynı adamlar neden kendi ülkelerin de ki Amerikan üslerinden rahatsız değiller de iran ve suriye de Amerikan üsleri olmadığı ve Amerikan çıkarları ayaklar altına alındığı için bu ülkelere kin kusuyorlar. Aynı adamlar kendi ülkelerinde yüzdedoksan dokuz müslüman olduğunu söyleyip var olan genel evlerine ,içkiye ,faize,kumara ,faili meçhullere suskun iken birde utanmadan iran’ a islam dersi verecek kadar da pişkinler. Pensilvanyadaki abileri olan fethullah gülen gibi bunlarda tam bir” iran paranoyağı “ olmuşlar. Öküzün altında buzağı arar gibi birbirini suçlarken “irancı” diye suçluyorlar. Gündemlerin de küfür Düzenleri değil dönüp dolaşıp lafı iran’a getirip sonuç olarak islamı yeryüzünden silmek istiyorlar. fakat bunu direk diyemedikleri için iran bahane islamı dünya sahnesinden silmek şahane dercesine yemin etmişlerdir.kalpleri kin,garez,fitne ve öfke ile dolu olan bu hastalıklı ruh hali onları ne yapacağını bilemez hale sokmuş ve her an için kalp krizi geçirecek kadar islam’a düşmanlar. Bunların diğer arap krallıklarına tepkisiz kalıp israilin yanı başın da filistinlilere bir soluk olan suriyenin bir habeşistan görevi görmesinden duydukları telaş ile bu habeş kralını hançerlemek ve suriye yi yıkıp israili rahatlatmak istiyorlar ama nafile beceremiyorlar. Belki 300 kez Esad şu ülkeye kaçtı diye rüya gördüler ama hiç biri gerçek çıkmadı. Bunların diğer gayri islami ülkelere ve laik kemalist baas rejimine sessiz kalmaları ve iş suriye ye gelince devrimci, direnişçi,cihatçı kesilmeleri bunların gerçek yüzlerini deşifre ediyor. 65 yıldır zulüm gören filistin için nedense eline silah alıp israile karşı savaşmıyor olmaları bunların hain olduğunu anlatmaya yetiyorda artıyor.fakat filistine silah köprüsü suriyeyi ise çeşitli bahanelerle yıkıp yakarak ,müslüman ve mazlumların kanını dökerek ,şirk adı altında islam büyüklerinin mezarlarını yakarak ,islama olan olan nefretlerini israile ise olan sevgi ve muhabbetlerini ifade etmiş oluyorlar. islamın yüzdeyüz düşmanı olduklarını taktıkları islami görünümlü maske kendilerini gizlemelerine yetmediği için her geçen gün başka başka hilelere başvuruyorlar,başka başka adlarla karşımıza çıkıyorlar…
    Bu savaşın tam orta yerinde bazı aklı eksik olanlar, İslami İranın Suriye de cihad! adıyla cinayet Ve İslam adı altında oynanan oyuna gelmediğini görünce diyorlar ki; madem İslami iran bu kadar güçlüdür ,o kadar füzesi var, eğer samimi ise israili neden yok etmiyor? Bu soruya cevap vermeden önce bunların bilinçaltını biraz yoklamak istiyorum ki ne kadar zeki! Oldukları ortaya çıksın. Yani bunlar o eksik akılları ile demek istiyorlar ki madem Allah güçlüdür neden israili yok etmiyor? Hani Allah güçlüydü? Hani Allah zalimleri yok ederdi? Allah neden zalim israili yok etmiyor? Şimdi bu soruları niçin sorduğumu anlayanlar onlarında hangi akılla o soruları sorduğunu anladınız değil mi? İşte bu kadar aklı kıt olanlar islam’ı nasıl anlayacaklar? Yani bunlara kalsa peygamber taife giderken taşlandığın da Cebrail istiyorsan onları yok edeyim mi? Sualine kesinlikle peygamberin evet demesi lazımdı. Ama peygamber hayır belki bunların nesillerinden iman edenler olacaktır diyor. Yani şimdiyi değil geleceği düşünüyor. Mezhepsel değil fikirsel Vahabi gibi düşünenlerde ise gelecek diye bir zaman kavramı yoktur. Ya şimdi Müslüman ol ya da bak seni şimdi öldürürüm anlayışı. Onları gerek Suriye ve gerekse diğer coğrafyalarda insan öldürmekten adeta zevk alan sadist bir anlayışa sürüklüyor ki tarihte bunu haricilerde yapıyordu. Cihadı insan öldürmeyle eş anlamlı gören ha sinek ölmüş ha insan ölmüş fark etmiyor. Onlar için cihat atari salonun da oyun oynarken insan öldürmek gibi algılanıyor. Çünkü bunlar İslam dininin yok etmek için değil, yaşatmak için geldiğini anlamıyorlar. Ve her şeyin bir zamanı olduğu hakikatinden yoksunlar. Çünkü bunlar akıl, hikmet, mantık, zaman zemin şartlar gibi gerçekleri ya algılamıyorlar yâda işlerine gelmediği için Amerikancı hocalarından aldıkları akılla ve aptalca sorularla güya İslami İran’ı köşeye sıkıştırdıklarını zannediyorlar.(1)

    Kısaca bazıları cahilliğinden yada hainliğinden bazıları ırkçılığından bazıları mezhebinden bazıları da kıskançlığından Hz. yusuf’a yapılanların benzerini İran ‘a yapmak istiyor, evet ama sonun da bu hak davayı sadece haklı olanlar Hz. Yusuf gibi kazanacaktır. İşte inkılâbın 35. yıldönümünde ki bütün kazanımlarda buna işaret ediyor. Çağımız da bir güneş gibi doğan bu İslam İnkılab’ın dan yarasa zihniyetliler hariç herkes tecrübe, bilgi ve feyzinden faydalanacaktır. ve yine bu kötü niyetli bütün eleştirilere rağmen bilinmelidir ki; İRAN İSLAM INKILABI KÜFÜR DÜNYASI KARŞISINDA İSLAMİ VE TEVHİDİ DURUŞ OLARAK, TEK SOMUT ADIMDIR. Bu inkılâbın karşısında olup demagoji yapanlar, boş konuşanlar ise küfür dünyası karşısın da yaptırımları olmayan masa başında konuşan ve yazan sadece birer öznedirler ve varlıkların dan da kimse haberdar değildir. Onlar Hayal âlemin dedirler. Kendi çalıp kendileri oynamaktadırlar (2)

    Artık lafı eveleyip gevelemeye gerek yoktur. İslam İnkılabına, İmama ve direniş cephesine entellektüellik adına, ilim, bilim, analiz, tartışma adına veya her ne sebeple olursa olsun öğrenmek ve anlamak niyetiyle değilde karşı olmak, değerini düşürmek ve dil uzatmak adına eleştiri sunanların kalpleri marazlıdır ve bunlar siyonizmin bilinçli uşaklarıdır. Bunlar ebede kadar düşmanlarımızdır. Renkleri, dilleri, mezhepleri veya dinlerinin önemi yoktur(3)

    Dipnotlar; (1-2-)siyonist islamcı !yada gayrı islamcı medyadan uzak suriyeye bakış…
    (3-) İnkılaba dil uzatanlar ve kalbin de maraz olanlar…

  17. sayın yönetici gönderdiğim yazılardan gereksiz olanları yayınlamayabilrisiniz vesssselam

  18. İRAN PARANOYASI VE AMERİKAN UŞAKLIĞI…
    Bir arkadaşın İsrail ve Amerikaya değil , İslami bir ülkeye yönelik hezeyanlarına cevap mahiyetin de yazılmıştır.

    Ey inananlar, Allah için daima doğru hükmedin, adâlete tam uygun tanıklıkta bulunun ve bir kavme olan kininiz, sizi adâletten alıkoymasın. Adâlette bulunun ki bu, takvaya daha yakındır ve çekinin Allah’tan. Şüphe yok ki Allah, ne yaparsanız hepsinden de haberdardır.
    ( maide-8)

    Daha önceki yazdığınızla son söyledikleriniz birbirini yalanladığını ve çelişkili olduğunu örnek verdikten sonra diğer konulardaki sözlerinize cevap vermeye çalışacağım. Bu çelişkileri gördükten sonra sonra sizden ziyade okuyuculara yazdım. Hangi zaviyeden baktığınız böylece anlaşılacaktır sanırım. Çünkü yanlış veya doğru bilmekten ziyade esas olan samimi olmak. İlkeli olmaktır. Nakısını bilmek gibi irfan olmaz demişler.
    ” Sadece şunu söylemem zannedersem konunun anlaşılması için kâfi …
    Ramazan El Buti dediğimiz şahsiyet Hafız Esadın cenaze namazını kıldıran , kıldırırkende hıçkırıklardan tekbir getirmekte zorlanan bir muhteremdir …
    O büyük direniş cephesi komutanı mücahid ve aynı zamanda şehid !! Hafız Esadı sanırım tanımayanınız yoktur “… demiştiniz .
    şimdi bu yazdıklarınızdan Ramazan el butiyi Hafız esadın namazını kıldırması ile Hafız Esad şahsında da Ramazan el butiyi küçümseme gayretinde olduğunuz aklı başın da olan eğer deli değilse herkes tarafından doğru anlaşılıyor iken siz ,benim size cevaben yazdığım ; “Apdullah bin Übeyin İslam tarihin de mınafıkların başı olduğunu bilmeyen yok ; o halde onun namazını kıldıran peygamberi s.a.v de yargılayacak mısınız? Sorusundan sonra çark ederek ben öyle değil böyle demek istedim diyorsunuz .Siz kendi yazdıklarınıza inanıyormusunuz? Aşağıdaki paragraf size ait bir önceki yazdığınızla bir karşılaştırın bakalım
    “Ramazan el buti nin cenaze namazı kıldırmasını eleştirmedim , namazı nasıl kıldırdığını eleştirdim ki söz konusu ölçüt koskoca bir Külliyatı değerlendirmeme sebeptir …”
    Yukardaki iki paragrafınız birbirini yalanlıyor , 60 kitap yazan ve türkiye de Fıkhusiyre adlı eseriyle meşhur olan şehid Ramazan el buti cenaze namazını nasıl kıldığıyla ilgili değildi konu zaten. cenaze namazının nasıl kılınacağını bir alim sizden öğrenecek değil. riya dışın da namazda ağlamak da ayrıca namazı bozmaz . sizde kalbini açıp bakmadığınıza göre derdiniz anlaşılmıştır. Mekke de namazda kuran okuyup ağlayanları duymadınız mı hiç? sizin gerçekleri saptırma adına demagoji yatığınız gözden kaçmıyor. Net olmak gerek , bilmeden yargılarsanız ,sorgulamadan yargılamış olursunuz . evet ama bu sizin için önemli değil .neden ? çünkü her konuda rejim medyası neyi nasıl düşünüyorsa aynısını tekrar ediyorsunuz.
    İkinci olarak laik Kemalist rejimle bir benzerliğinizin olmadığını iddia etmişsiniz ve bunun bir iftira olduğunu söylemişsiniz. O halde sorgulayalım iftiramı yoksa ben mi yanılmışım?
    Laik kemalist rejim de Suriye de rejim değişikliğinden söz ediyor sizde.
    Laik Kemalist rejimde Suriye de bir rejim zulmü olduğunu ( el kaideciler bu arada armut topluyor tabi Suriye de) sizde aynısını tekrar ediyorsunuz.
    Laik Kemalist rejim de kendisini sorgulamıyor ,sizde bu laik Kemalist rejimle Suriye konusun da niçin aynı cephedeyiz sorusu neden se aklınıza bir türlü gelmiyor?
    Laik Kemalist rejim,Suudi, Batı dünyası, Amerika ve israil de Suriye de muhalifleri destekliyor sizde destekliyorsunuz, fakat muhaliflerin cihad adına cinayetleri ortaya çıkınca hemen saf değiştiriyorsunuz.önce mücahit dedikleriniz ne hikmetse bir anda mürted oluyorlar?
    Laik Kemalist medya da kendi ülkesin deki zulümleri dillendirmiyor, sizde sadece dünyada Suriye yi aynı medya gibi ezberlediklerinizi söylüyorsunuz. Ve kendi ülkendeki on yedi bin faili meçhullere rağmen rejimin Müslümanlara bir kaşık bal çalmasıyla hemencecik susuyorsun
    Laik Kemalist rejimde şeriat gelmiş gibi suskun iken , Suriye lafını duyunca devrimci damarınız bir anda kabarıyor ve sizde Suriye de istediğiniz hormonlu devrimi ne hikmetse kendi ülkenizde lafını bile edemiyorsunuz.
    Bu kadarından fazlasını söylemiyorum ,bu kadar benzerlik yeter sanırım.
    Üçüncü olarak ;”İrancı” olmaktan söz etmişsiniz ve O tezgahlardan geçmiş biri olarak diyorum artık iran “cı” olmak dönemi kapanmıştır. Demişsiniz. İran portakal yada elma mı tezgahta satıyor?Ayrıca size “irancı” olun diyen iran mıydı? Bazı insanlar islamı yaşamazlar ve sonrada başına bir şey gelince kader utansın derler ya ! sizin ki de öylesi olmuş.Tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış misali sizin varlığınızdan islami bir ülkenin haberi bile yokken siz kendi kendinize yaptığınız yanlışların faturasını bir ülkeye keserek hemde batılıların ve laik kemalist olanların eskiden müslümanlara kullandıkları bir “irancı” argümanıyla ironik bir hal yaşadığınızın farkında mısınız? Ben hiç bir zaman “irancı” “Türkiyeci”yada başka bir ülkeci olduğumu hatırlamıyorum.Doğruya evet yanlışa evet diyorum çünkü; fakat sizin gibi iran’a akıl verecek kadar da bilgili değilim. Siz çok bilgili olduğunuz için iran’a akıl veriyorsunuz. Ben maalesef daha o mertebeye varamadım.
    İran bir islami devrim olarak “irancı” değil islamcı bir nesil yetiştirmektedir. Siz daha Önce geçmişiniz de “irancı “olduğunuzu belirtmişsiniz bu sizin kendi yanlışınız islami iranın değil. sizin tabirinizle “irancı” olmayacaktınız ve islami iranın istediği islamcı olacaktınız.Size “irancı” ol diyen de iran değil Amerikancı çevrelerdi ,aynı çevreler “türkiyeci” ve “mısırcı” olmanızı da isteyebilirler pekala..
    Dün doğru dediğinize bugün yanlış diyorsanız en başta sizin düşünce sabiteleriniz yok demektir.yarında esen rüzgara göre ne diyeceğiniz belli değil.siz geçmişte iran islam devrimine sempati duymuş olabilirsiniz.sempati ve taraftarlık ayrı şey ,hakikatın ruhuna sahip olmak ayrı şey. Her devrim bir güneş gibi doğar Ve iran islam inkılabı da bir güneş gibi dünya yı cahiller ve hainler dışın da herkesi aydınlatmaktadır. İranı sevmek için islam dışında bir sebep var mıdır? Amerika ve israili küfrün aktörlüğü yapmak dışında sevmemek adına bir şey denebilir mi? ben peygambere bağlı değilim ebu cehili de sevmiyorum demek ebu cehilin ekmeğine yağ sürmektir. O Yüzden mollalar iran’a diyenler doğru söylemektedirler. Uşaklar Amerikaya Diyenler de doğru söylemektedirler. Dünyanın Her zaman bir musası bir de firavunu vardır ve olacaktır. Düşman düşmanını da tanırken dostun dostunu düşman görmesi ya ahmaklıktan yada hainlikten olsa gerek. Başka izahı yok.
    Şimdi israil ve Amerika ile aynı dili İran için kullananların kalplerinde maraz vardır. bir arkadaşın dediği gibi ; “İnkılabın (iran’ın)patlıcanına acı diyenlerin kalbinde maraz vardır.” Ve müslim gayri müslim şeklinde farklı görünen bunlar aslında ise aynı yolun yolcusudurlar. Bu tipler istiyorlar ki müslüman ülkeler birbirini yesin okyanus ötesinde ki Amerka da dostumuz olsun ve bizi izlesin çünkü niyetleri islam ülkelerini parçalayarak nihayetinde ağabeyleri olan Amerikaya uşaklık etmektir. Dillerin de islam kardeşliği kalplerin de nifak tohumları ekmek için ,Amerika ve batıdan öğrendikleri mezheğçiliği ,ırkçılığı , ülke ayrımcılığını müslümanların zaafı olarak görmekte ve bunu islam kimliği adı altında haince aynı odaklara hizmet etmektedirler. Mesela “iranci” diyen aynı kişi ve kişiler başkalarına israilci ,almancı , fransızcı demiyorlar neden ? çünkü onlar islam ülkelerini ve müslümanları bölme endişesindeler.

    Daha önceleri bu “irancı” paranoyası Kültür Emperyaliz mi ve onun uşakları tarafından müslümanlara söylenirdi. Şimdi de aynı argumanları kendi kendine söylüyorsanız Batı ve onun uşaklarının iyi bir taklitçisi ve kurbanısınız demektir.
    Eğer batının müslümanlara söylediği “irancı”paranoyasını siz şimdi kendiniz için kullanıyorsanız ve bende bir zamanlar “irancıydım diyorsanız. Ki o tezgahtan geçtiğinizi belirtmişsiniz. Nasıl bir tezgahsa? kendi kendinize kurşun sıkıyorsunuz demektir ki bunun türkçesi onların istediği koltuğa kendiniz şu an oturmuşsunuz demektir ve Batının kullandığı aynı argumanı kendiniz kullanarak nasıl bir zihinsel tahribata uğradığınız ve savrulduğunuz anlaşılıyor.kullandığınız batının “irancı “argumanı ile kendinizin batının ve küfür rejimlerin iyi bir taklitçi olduğunuzu ele veriyorsunuz. Ve iran islam ınkılabını değil anlamak “İ “sini bile anlamadığınız “Yarım hoca dinden yarım doctor Candan eder” sözü ile hali pürmelalinizi anlatmaya yetiyor da artıyor.
    Msırı sevince mısırcı ,türkiye yi sevince türkiye ci ,filistini sevince filistin ci mi olunuyor? islami iranı bir islam devletin den dolayı sevince irancı mı olunuyor?islam ülkelerini sevmek suç mu? Bu sorular sizin kime hizmet ettiğiniz anlaşılıyor. Biz irandan dolayı islamı değil islamdan dolayı iranı sevmişiz. İran islam devleti dışında bir devlet olduda mı sevmedik? Bir islam devletini değil de İsrail ve Amerikayı mı sevecektik? Bosna hersek te on binler ce askerini gönderen iran dı, filistine her yıl dünya da bütçe ayıran tek ülke iran ,lübnana,sudana ve mazlum afrikaya yardım eden irandı siz masa başın da edebiyat parçalamaktan başka ne yaptınız ? ne yaptınız söylim bosna da iyi kilise onarıyordunuz. Irakta bir sünni bir şii camisni bombalayan kaidesiz el kaidecileri bize mücahit diye yutturuyordunuz. Filİstin de yardımları toplayıp israile teslim ediyordunuz.Yemen, e bisküvi kutuların da el kaideye silah gidiyordu. diğer icraatlerinizi saymaya gerek yok söz uzayacak.
    Ruh halimi şöyle özetleyim demişsiniz, İran’dan rüzgar esse camı pencereyi kapatırım evime dolmasın diye ….bu sözlerin aynısını iran düşmanlığın da kader ortağınız olan Fethullah gülende söylüyor .ve aynı fethullah “iran paranoyası” ile kendi çevresinden sevmediklerini fişliyordu. Hadiste “KİŞİ SEVDİĞİ İLE BERABERDİR “deniyor. Arkadaşlığınız daimi olsun o halde.
    Aslında sizde haklısınız! Amerika ve israil dururken iranı sevmek olmazdı değil mi !İran suriye de Amerika ve israil ile birlikte olmayınca ,emperyal planlarına alet olmayınca bir anda iran düşmanı oluverdiniz .ve gerçek yüzünüz açığa çıktı? Şimdi Elhamdülillah diyebiliriz. Sonrasın da ise eşşeklerin bile güldüğü İran Amerika ile birliktedir yalanına sarıldınız.Tabi ya! Ondandır Amerika irana otuz yıldır ambargo uyguluyor du değil mi! sizin bu tavrınız HZ Aliden mevki makam isteyen talha ve zübeyre benziyor ki Hz ali vermeyince bir anda Hz aliye düşman oluverdiler. onlar ölmeden hatalarını anladılar. Tevbe ettiler Ya siz!
    Arap ülkeleri içinde Amerikan üsleri ve israil başkonsolosluğunun olmadığı tek ülke olan Suriyede istediğiniz hormonlu devrimi kendi ülkenizde neden istemiyorsunuz ? diye sorunca diliniz tutuluyor. Çünkü niyetiniz açığa çıkıyor. siz eskiden de iran islam cumhuriyetine düşmandınız. O zaman öyle görünmek zorundaydınız belkide. çünkü sizin esasen devrimci bir islama karşıtlığınız var.ve o zaman çıkarlarınız gereği İranın yanında gözüküyordunuz, şimdi görev değişince rolleriniz de değişti. Dolayısı ile Siz hangi islamdan hangi irandan söz ediyorsunuz? esen rüzgar nerde ise ordasınız , bir el kaideci olursunuz , bir boko haramcı olursunuz, bir hizbuttahrir olursunuz,bitmez isimleriniz israil size sürekli yeni isimler bulur ,devam eder gider.
    Bunların derdi üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir. İranı gösterip islamı dövüyorlar ,yeriyorlar.Bunlara sorsanız dünyada islam devleti yoktur. Var olan islam devletini de beğenmiyorlar,neden çünkü israil beslemesi eli kanlı el kaide bunlara harici zihniyette bir devlet kuracaktı Amerika ile birlikte fakat iran islam cumhuriyeti izin vermedi suriye de .Bundan ötürü içleri içlerini yiyor. Gizli büyük israil sevdaları için iran baş düşmandı.Bunlar için İslam bir maske israil ise idealleriydi.Bu söylediklerimizi suriye de ve ırakta masum insanların kafalarını kesmesinden anlayabilirsiniz. işte bu kafa kesenler Elhamdülillahki iranı’ı sevmiyorlar.siz bu kafa kesen GDO lu mücahitleri israil yada Amerikada değil hep müslüman ülkeler de ırak ta ,suriye de, pakistanda afrikada müslümanların canını alırken, namusunu kirletirken görürsünüz. Allah bunların şerrinden müslümanları korusun diyoruz.
    Kibirlerinden ayakları yere basmayan bu beyefendiler sanırsınız ki laik kemalist rejim de bir şeriat devleti kurmuşlar tek bir eksiklikleri var oda İran’a akıl vermek.Hangi rejimin gölgesinde yaşadıklarından habersizcesine her geçen bir başka kimliğe bürünüyorlar. Bu beyefendiler iran islam cumhuriyetini aklısıra softa akılları ile beğenmeyen bunlar yaşadıkları laik kemalist rejimden de gayet memnunlar. Nerden biliyoruz? Çünkü bunlar Amerika ve israile duydukları sevgiyi ve dostluğu irana göstermeyip iran denince adeta kırmızı boğaya dönmeleri gösteriyor ki bunların iranla değil islamla el altından bir savaşları var.Aynı adamlar neden kendi ülkelerin de ki Amerikan üslerinden rahatsız değiller de iran ve suriye de Amerikan üsleri olmadığı ve Amerikan çıkarları ayaklar altına alındığı için bu ülkelere kin kusuyorlar. Aynı adamlar kendi ülkelerinde yüzdedoksan dokuz müslüman olduğunu söyleyip var olan genel evlerine ,içkiye ,faize,kumara ,faili meçhullere suskun iken birde utanmadan iran’ a islam dersi verecek kadar da pişkinler. Pensilvanyadaki abileri olan fethullah gülen gibi bunlarda tam bir” iran paranoyağı “ olmuşlar. Öküzün altında buzağı arar gibi birbirini suçlarken “irancı” diye suçluyorlar. Gündemlerin de küfür Düzenleri değil dönüp dolaşıp lafı iran’a getirip sonuç olarak islamı yeryüzünden silmek istiyorlar. fakat bunu direk diyemedikleri için iran bahane islamı dünya sahnesinden silmek şahane dercesine yemin etmişlerdir.kalpleri kin,garez,fitne ve öfke ile dolu olan bu hastalıklı ruh hali onları ne yapacağını bilemez hale sokmuş ve her an için kalp krizi geçirecek kadar islam’a düşmanlar. Bunların diğer arap krallıklarına tepkisiz kalıp israilin yanı başın da filistinlilere bir soluk olan suriyenin bir habeşistan görevi görmesinden duydukları telaş ile bu habeş kralını hançerlemek ve suriye yi yıkıp israili rahatlatmak istiyorlar ama nafile beceremiyorlar. Belki 300 kez Esad şu ülkeye kaçtı diye rüya gördüler ama hiç biri gerçek çıkmadı. Bunların diğer gayri islami ülkelere ve laik kemalist baas rejimine sessiz kalmaları ve iş suriye ye gelince direnişçi kesilmeleri bunların gerçek yüzlerini deşifre ediyor.islamın yüzdeyüz düşmanı olduklarını taktıkları islami görünümlü maske kendilerini gizlemelerine yetmediği için her geçen gün başka başka hilelere başvuruyorlar…
    Kısaca bazıları cahilliğinden yada hainliğinden bazıları ırkçılığından bazıları mezhebinden bazıları da kıskançlığından Hz. yusuf’a yapılanların benzerini İran ‘a yapmak istiyor, evet ama sonun da bu hak davayı sadece haklı olanlar Hz. Yusuf gibi kazanacaktır. İşte inkılâbın 35. yıldönümünde ki bütün kazanımlarda buna işaret ediyor. Çağımız da bir güneş gibi doğan bu İslam İnkılab’ın dan yarasa zihniyetliler hariç herkes tecrübe, bilgi ve feyzinden faydalanacaktır. ve yine bu kötü niyetli bütün eleştirilere rağmen bilinmelidir ki; İRAN İSLAM INKILABI KÜFÜR DÜNYASI KARŞISINDA İSLAMİ VE TEVHİDİ DURUŞ OLARAK, TEK SOMUT ADIMDIR. Bu inkılâbın karşısında olup demagoji yapanlar, boş konuşanlar ise küfür dünyası karşısın da yaptırımları olmayan masa başında konuşan ve yazan sadece birer öznedirler ve varlıkların dan da kimse haberdar değildir. Onlar Hayal âlemin dedirler. Kendi çalıp kendileri oynamaktadırlar (1)
    Artık lafı eveleyip gevelemeye gerek yoktur. İslam İnkılabına, İmama ve direniş cephesine entellektüellik adına, ilim, bilim, analiz, tartışma adına veya her ne sebeple olursa olsun öğrenmek ve anlamak niyetiyle değilde karşı olmak, değerini düşürmek ve dil uzatmak adına eleştiri sunanların kalpleri marazlıdır ve bunlar siyonizmin bilinçli uşaklarıdır. Bunlar ebede kadar düşmanlarımızdır. Renkleri, dilleri, mezhepleri veya dinlerinin önemi yoktur(2)
    Dipnotlar; 1-siyonist islamcı !yada gayrı islamcı medyadan uzak suriyeye bakış…
    2- İnkılaba dil uzatanlar ve kalbin de maraz olanlar…

  19. / bir fikir teatisinin dialogudur/
    « :»
    ________________________________________
    Yusuf el-Karadavi Kimdir?

    Yusuf El Karadavi’nin alim Muhammet Said Ramazan El Buti’nin şehit olması üzerine yaptığı açıklamaları dünyanın dört bir tarafında çok sayıda müslümanda öfke uyandırmıştır.

    Katar yarım adasından itibaren kendini Allah’ın yer üstündeki halifesi olarak addeden Kardavi, Allah Cellecelaluhü adına ilk defa bu dünyanın sakinlerine ahkâm, hudut ve tanımlamalar kesmemiştir. Ne Kaddafi ve onunla beraber olanları “Öldürün, günahı boynuma” diyerek ölüm fetvasını ne de Mısırlı aydın Ferec Föda’ya ölüm fetvası çıkardığını unutamayız.

    Bölgemizin ülkelerinde ‘Arap baharı’ adı altında olan tahrip ve yıkımların çoğu bazılarının fetvaları sebebiyle gerçekleşmiştir. Özellikle de arap halklara karşı hazırlanan komploda rolu deşifre olan Kardavi. Onun şimdiye kadar İsrailli düşmana karşı cihat etme fetvası çıkarmaması acayip bir çelişkidir. Oysa kendisi, Katar’ın, ABD-İsrail planlarının, NATO’nun ve onun yeni sömürge projesinin hizmetinde koyduğu Dünya Müslüman Alimler Birliği başkanıdır.

    Adamın geçmişi hareket ettiği arka planı bize anlatıyor. Nitekim çalıştırıcılarından başka hiç kimseye faydası olmayan bir kanlı ve mezhepçi bir konuşma tarzı arz ederek halkı kışkırtmaktadır.

    Öykü, 1954 yılında başladı. Mısır cumhurbaşkanı Cemal Abdulnaser İskenderiye şehirinde Menşiyye meydanında bir suikast girişimine uğramıştı. Suikastin başarısızlığı Müslüman kardeşleri liderlerinin ülkeden kaçmasına neden olmuştu. Onlardan birisi, Suriye, Ürdün ve Suudi Arabistan arasında gidip gelen Dr. İbrahim İzzeddin idi. Daha sonra Arap Emirliği kimliğini alarak Abu Dhabi’de Şeyh Zayed’in yardımcısı olarak oturdu.

    Müslüman Kardeşler örgütü üyesi olan mültecilerin çoğunluğu Körfez Şeyhlikleri arasından Katar’ı tercih etti (Emir Hamad daha iktidar olmamıştı) Onlardan birisi, Mısır askeri hapishanede göz altına alındıktan sonra Emniyet sorumlusu Salah Nasr tarafından Mısır İstihbarat örgütü lehine örgütlenen Yusuf El Karadavi vardı.

    1. Resim: Kardavi’nin Mısır istihbarat arşivlerinde dosyasındaki fotoğrafı

    Katar’da durumlar değişti. Yusuf El Karadavi, biraz saf olan Katar şeyhlerini Salah Nasr istihbarat örgütünden maddi olarak daha faydalı buldu. Bu yüzden Salah Nasr’la ilişkisini kesti. Mısır hükümetinin pasaportunu yenilemediği gerekçesiyle şimdiye kadar taşıdığı Katar kimliğini aldı.

    Katar o dönemde ingiliz sömürgesi altındaydı. İngilizler, Süveyş kanalı ve Arap-İsrail kavgası konularında Abdulnaser’le kavga halindeydiler. 33 yaşında olan Kardavi o dönemde Katar’ı ve bir kaç ülkeyi daha işgal eden İngiltere’ye karşı hiç bir konuşma yapmadı. Aksine, her şeyiyle ingiliz olan Katar’a iltica edip, hazinesinden maaş almaya başladı. Almaya da devam ediyor. O zaman, ingilizlerin kışkırtması ve Müslüman kardeşler örgütünün politikasına uygun olarak, siyonist rejimle savaşan Abdulnaser’e karşı kampanyalar düzenlemeye başladı.

    Karadavi, körfez’deki ingiliz işgalini hiç eleştirmedi. Katar şeyhliğinde ilişkileri giderek derinleşti. Katar’ı fiili olarak, Ali bin Abdullah Âl Tani tarafından silahlı kuvvetler ve polis genel komutanı tayin edilen ingiliz subay Cochrane yönetiyordu. Katar halkının çoğunluğu ingiliz işgaliyle işbirliği yapmayı reddettiği için ordu ve polisin çoğunluğu Hintli ve Asyalılardan oluşmaktaydı. İngliz kraliyet hava kuvvetlerinde eski bir subay olan Philip Blant ise Katar hükümdarı yardımcısı olarak işe başladı. 1950’de İngiltere Arthur Wilton’u yine ‘hükümdar yardımcısı’ ismi altında Katar’da birinci siyasi sorumlu olarak tayin etti.

    2. Resim: Şeyh Ahmet bin Ali Âl Tani ordu ve polis komutanı Ronald Cochrane ile birlikte

    Cochrane, Müslüman Kardeşlerin Katar yarımadasındaki faaliyetlerini kontrol ediyordu. Onlarla özel ilişkiler dokumaya başladı. Özellikle de uzaktan din eğitimi alan El Kardavi ile. O zamanda Kardavi’nin Mısır cumhurbaşkanı Abdulnaser’e karşı kışkırtma aktivitelerinden başka bir yaptığı yoktu. Daha sonra Filistinli direnişe karşı bir kampanya başlattı. Bir çok Katarlı işadamının, ‘kendini tehlikeye atma’ olarak tanımladığı Filistinli direnişe maddi destek vermesini engelledi.

    3. Resim Şeyh Ahmet bin Ali, Ronald Cochrane ve aralarında Yusuf El Kardavi’nin bulunduğu Müslüman kardeşler örgütü mültecileri ile birlikte

    Hükümdar ailesine giderek yakınlaştı. Onlara göre fetva hazırladı. O fetvaların en meşhuru, Şeyh Hamad’ın babasını sırtından vurmasını ve ona karşı bir darbe düzenlemesini mübah sayan fetva. Kuranı Kerim’de açık açık zikredilen ‘Ve lâ takol lehümâ üffen ve le tenherhumâ’ (Onlara (babalara) hiç bir kötü söz söyleme, kötülük yapma) ayete ters olmasına rağmen Kardavi ümmetin çıkarının Hamad’ın yaptığını gerektirdiğini öne sürdü. Sanki Hamad’ın babasına karşı düzenlediği darbe hanımı Moza ve siyonist rejimin isteğiyle değil de katarlı ümmetin isteğiyle oldu. Ki siyonist rejim hemen, Şeyh Kardavi’nin konuğu olduğu ‘Şeriat ve Hayat’ programını yayınlayan El Cezire televizyonu binasının çok yakınında bir elçilikle mükafaatlandırıldı.

    Şimdiye kadar açık olan bir soru var: Yusuf El Kardavi’nin ingliz subay Cochrane ve ingliz istihbaratıyla ilişkisi ne kadar gelişti?
    islamaktüel com

    18 Aralık 2014, 11:47:26 ÖÖ 11

    ________________________________________

    18 Aralık 2014, 12:38:26 ÖS 12

    Üye Bilgileri
    medine düşleri

    Ynt: Yusuf el-Karadavi Kimdir?
    « Yanıtla #2 :»
    ________________________________________
    Suriye’ye 100 yakın ülkeden iğitilip gönderilen teröristlerin gelmesiyle başlayan katliamlara Yusuf El Kardaiden de destek gelmişti Kardavi verdiği fetvada :

    Beşşar Esad’a destek veren ulema ve sivillerin öldürülmesini istedi. Kardavi yaptığı konuşmada “Öldürün, siviller eğer masumlarsa öldükten sonra nasıl olsa Allah onları affeder” diyerek korkunç bir katliam için çağrıda bulundu.

    Kardavi için interpolden arama kararı çıkınca Erdoğan Bu Duruma tepki Gösterdi !
    Kardavi daha önceki konuşmalarında Arap ülkelerinin de birkaç Erdoğana ihtiyacı olduğunu dile geitrerek Erdoğana Methiyeler dizmişti

    18 Aralık 2014, 05:02:18 ÖS 17

    Üye Bilgileri
    ozanca
    Genel Yönetici

    Ynt: Yusuf el-Karadavi Kimdir?
    « Yanıtla #3 :»
    ________________________________________
    Sadece şunu söylemem zannedersem konunun anlaşılması için kafi …
    Ramazan El Buti dediğimiz şahsiyet Hafız Esadın cenaze namazını kıldıran , kıldırırkende hıçkırıklardan tekbir getirmekte zorlanan bir muhteremdir …
    O büyük direniş cephesi komutanı mücahid ve aynı zamanda şehid !! Hafız Esadı sanırım tanımayanınız yoktur …
    Zannedersem okuyucu için kafa karışıklığı giderilmiş oldu …

    ________________________________________Not font kurbaa

    23 Aralık 2014, 12:26:53 ÖS 12

    Üye Bilgileri
    medine düşleri
    Daimi Üye

    Ynt: Yusuf el-Karadavi Kimdir?
    « Yanıtla #4 :»
    ________________________________________

    Sayın ozanca sizinle daha önce konuşmuştuk. Sanırım sizde okuma değil yazma alışkanlığı var .
    Eğer Suriye başlıklı bölüm de akademik tarzda yazılan ”Hama olayı ve Suriye ihvanı” başlıklı yazıyı A ,B,C bölümleri birlikte bir zahmet okuyabilseydiniz. Aynı Hataya düşmeyecektiniz.
    İkinci olarak biz tarihi ve tarihsel olayları laik Kemalist rejimin aynı penceresinden okumak yerine bağımsız kaynakları tercih ediyoruz. Söylediğiniz sözler rejim medyasının her gün ısıtıp ısıtıp söylediği ve önümüze koyduğu çorba, biz o çorbayı içmiyoruz da yutmuyoruz da.
    Şimdi gelelim asıl konuya;İnsan bozması vahşi canavar el kaideciler tarafından öldürülen Şehit edilen Ramazan el Buti için Hafız Esadın namazını kıldırmış diyerek serzenişte bulunmuşsun .Hafız Esadın ne olduğunu zaten biliyorsunuz demişsin …
    Apdullah bin Übeyin İslam tarihin de mınafıkların başı olduğunu bilmeyen yok ; o halde onun namazını kıldıran peygamberi s.a.v de yargılayacak mısınız?
    Yada peygamber Medineye geldiğin de Yahudilerle işbirliği yaptı . peygamber sa v islam’a ihanet mi etti ?Medine sözleşmesi adıyla birde antlaşma yaptı. Neden çünkü peygamber Medine ye geldiğinde islamın hayat sahnesin den silinmemesi adına taviz vermeden islam’a bir yol açtı. İşte Bu yüzden mınafıkların başı Apdullah’ın cenaze namazını kıldıran peygamber hata yapmadı. Hainde olmadı .Tersine Aptullah bin Übeyin bütün arkadaşlarını İslam,a kazandırdı. yeri geldiğin de Yahudilerle savaş yeri geldiğin de Yahudi ve Hıristiyanlarla barış yapan peygamber hata yapmadı .Dinden de dönmedi.Zahiri gözle bakıldığın da Hz Ömer hudeybiye de peygambere karşı çıkarken haklı gibi görünüyordu, fakat haklı çıkan Hz Ömer değil hz peygamberdi s.a.v. Hafız Esadın cenaze namazını kıldırmasına da böyle bakıyoruz.

    O halde birazcık islamın hikmet mantığını kavramak gerekli değil mi? Türkiye de hangi imamın hangi cumhurbaşkanı yada başbakanın cenazesini kıldığını sorsam yüzde yüz bilmeyeceksindir.Ama aynı laik Kemalist rejimin zihin dağarcığı ve ve dili ile dünyada ki diğer ülkeler hakkın da çok kolay ahkam kesmek doğrumudur? O halde soruyorum siz deki kafa karıklığı mı ? yoksa rejimle kafa danışıklığı mı? Rejimin Ramazan el buti hakkın da ne düşünüyorsa aynısını tekrar ediyorsun sadece. Kemalist rejimin bana vereceği cevabı siz veriyorsunuz. Halbuki mevcut laik Kemalist rejimin aynı söylemini tekrar etmek için müslümanın zorunluluğu mu var? .Müslümanlar bu rejimin bütün öğretilerine “la” diyerek kendi zihin ve dilini oluşturarak taklitçi olmaktan artık vazgeçmelidirler. islamın mazi ve istikbale dair okumaları kendine özgündür.Ne islami!görünümlü ! medya ne de gayri İslami medyanın etkisin de kalmadan hayata notlar düşmeliyiz ki örnek olabilelim . Yoksa mevcut rejimin tarihsel verileri ve bakışaçısı ile bir yere varamayız.

    Esas olarak birçoklarının ve sizin Bilinçaltınız da hama olayı var onun için de yazının başında kaynak gösterdim . okuduktan sonra tarihi ve günümüzü doğru okumak adına islamın hikmet mantığını çağımızın fikirsel vehabiliğinden bir nebze de olsa ayrıştıracağınıza ve islamın tarihsel siyasi ,reel , ilmi ,ferdi ve içtimai , ve felsefi bakış açısını anlayacağınızı umuyorum. Vesselam…

    26 Aralık 2014, 04:23:28 ÖS 16

    Üye Bilgileri
    ozanca
    Genel Yönetici

    Ynt: Yusuf el-Karadavi Kimdir?
    « Yanıtla #5 :»
    ________________________________________
    Okuma alışkanlığım ortalamanın üstündedir, okurum ve okuduğumu genelde doğru anlamaya çalışırım …
    Sizin içinde aynı şeyi Söylemek isterdim …
    Ramazan el buti nin cenaze namazı kıldırmasını eleştirmedim , namazı nasıl kıldırdığını eleştirdim ki söz konusu ölçüt koskoca bir Külliyatı değerlendirmeme sebeptir …
    Gelelim laik Kemalist bakış açımıza ?
    Bu zatınızın iran “cı” bakış açısına sahip olmayanlara itina ile yakıştırdığınız bir iftiradır …
    Alışkınız sorun etmiyor ciddiye bile almıyorum ..
    Iran “cı” olmayanların ya emperyalist Amerikan piyonu, ya Kemalist laik zihniyetli, yahut siyonist Yahudi eğilimli olduğu dönemler yazık ki kapandı …
    Başından beri anlatmak istiyorum artık bu tezin alıcısı çok çok azaldı …
    Zaten zatınızda farkındasınız durumun o yüzden itici olmamak adına tezgahı açmayın ulu orta yerlerde …
    O tezgahlardan geçmiş biri olarak diyorum artık iran “cı” olmak dönemi kapanmıştır ….
    Iran ve bilimum avanesi ile Aramıza kilometrelerce mil (ABD mesafe birimi) mesafe girmiştir ….
    Ve iran menşeili bakış açısı ve bilgilere itibarımız kalmamıştır ….
    O yüzden Hama’ya bakışı bana islami bakış diye kakalamaya çalışmayın ….
    Nasıl ki Beşarı direnişin şedit komutanı, müthiş yüce Muzaffer şahsiyet vs diye kakalayamayacağınız gibi tüm bu söylemlerinizide kendinize saklayınız …
    Ruh halimi şöyle özetleyim , İran’dan rüzgar esse camı pencereyi kapatırım evime dolmasın diye ….
    O yüzden sükut herkes için en güzeli …

    ________________________________________Not font kurbaa

    Bugün 09:41:05

    Üye Bilgileri
    medine düşleri
    Daimi Üye

    Ynt: Yusuf el-Karadavi Kimdir?
    « Yanıtla #6 :»
    ________________________________________
    1-Öncelikle sizin yukar da her iki yorumunuzu okuyan ve gözleri kör olmayan herkes her iki yorumun birbirini yalanladığını ve dolayısı ile yalan söylediğinizi rahatlıkla anlar.Yalan konuştuktan sonra biz ne konuşabiliriz? Bu yüzden Siz saygınlığınızı kaybettiniz.
    2- İlme saygınız olmadığı için fikir belirtmeye “kakalamak “tabirini kullanarak ilmi nasılda bir eşya gibi hoyratça kullandığınız gözden kaçmıyor
    3-Eğer sizin kendi düşüncelerinizin sağlam olduğuna güvenciniz tam ve emin olsaydı “Hama olayı ve Suriye ihvanı” başlıklı yazıyı okuma cesaretiniz olurdu. Ben İncil ve tevratı okurken korkmadım. Hiristiyan yada Yahudi de olmadım .Eğer doğru olsalardı yine de doğru olanı tercih etmekten de korkmazdım.
    4-Sıkıştığınızda nereye sığınacağınızı bilemediğinizden hemen daha önceleri laik kemalistlerin söylemleri olan ve Pensilvanya da ki çok değerli ağabeyiniz gibi “İrancılık” yaftasıyla insanları psikolojik olarak etkileyeceğinizi sanıyorsunuz. Sizler Müslümanları hangi etiketlerle suçlarsanız suçlayın.Bizim için Amerikancı olmaktansa varsın İrancı , filistinci, Osmanlıcı olsunlar. Biz bu etiketlerden etkilenmiyoruz yeter ki Amerikancı olmasınlar .
    5-Yahudilerin Akşam Müslüman olup sabah dinden çıkar gibi sizler de insanları dinden soğutmak için söylediklerini andırırcasına ben önce İrancıydım sonra çıktım sözleri sizin islam’ı nasıl anladığınızı gösteriyor. İslam git İrancı mı ol diyor? İran sana İrancı mı ol dedi. Filistin sana Filistin ci mi ol dedi. Osmanlı sana osmanlıcı mı ol dedi.Sonra bir İslami ülkeyi sevmek İrancılık mıdır? Filistini sevince biz Filistin cimi olduk? Bırakın artık ezbere konuşmayı da , konuşmak istiyorsanız ya başkalarının ağzıyla konuşmayı bırakın , yada artık maskenizi indirin. Siz kullandığınız kelimeler bile kendinize ait değilken birde ders vermeye kalkıyorsunuz.”İrancılık” lafını daha önce kimlerin kullandığını iyi bilirsin .Laik Kemalistlerin zihinsel argümanlarını kullanarak İslam maskesi ile dolaşılmasına ilk defa şahit oluyorum
    6-Sizin islamdan anladığınız kafaların havada uçuşması ve zorla insanlara Afganistan da olduğu gibi Sakal bıraktırmaktı . Böylece insanları islamdan soğutmaktı ama olmadı .Çünkü, İran Suriye de ve Irak ta sizin gibi düşünenlerin kafa kesmesine daha fazla izin vermedi. O yüzden İran’a olan öfkenizi anlıyorum.
    7-Önyargıyı kırmak bir atomu parçalamaktan zordur demişler .O yüzden Sizden ziyade okuyucular için “İRAN PARANOYASI VE AMERİKAN UŞAKLIĞI”…Başlığıyla yukar da yazdım sakın okumayın .Çünkü size göre “kakalamış” oluyorum. Sonra ne olur olmaz “İrancı “falan olursunuz belki de…ömrünüze yazık olur benden söylemesi.

  20. HAKİKATİ SAVUNMAK KURU BİR TEKRAR DEĞİL , İMANİ BİR ZORUNLULUKTUR…
    « :»

    HAKİKATİ SAVUNMAK KURU BİR TEKRAR DEĞİL , İMANİ BİR ZORUNLULUKTUR…
    Bir arkadaşın ABD nin Ortadoğuda BOP projesini gerçekleştirmek için yürüttüğü “suriye deki vekalet savaşına” yönelik soru ve sözlerine cevap mahiyetin de yazılmıştır.
    Gerek islami! görünümlü medyanın ,gerekse de gayri islami medya nasıl ki tekrarlayarak BOP prejesini gerçekleştirmenin yolunun Suriye yönetimini yıkıp yerine ABD nin hizmetin de kukla bir devlet kurmak için “Hormonlu Devrim” adı altında suriye halkını öldürmek ve böylece Suriyeyi kendi öldürdükleri ile zalim ilan ediyorsalar, bizde bu yanlış, uydurulmuş tekrara karşı doğruları savunmak zorundayız.Doğruları birilerinin ısrarla sürdürmesi lazım.Hakikatlerin tekrar anlatılmasından rahatsız olan kardeşim, siz hiç güneşin tekrar tekrar doğmasından rahatsız oldunuz mu? Siz hiç suriye hakkın da anlatılan yalanlardan rahatsız oldunuz mu? Irakta ölen çocukların suriye de olmuş gibi gösterilmesinden , ,iranda ve meksikada ki olmuş depremin bile Suriye de Esad tarafından bombalanmış enkaz yığınları gibi gösterilmesin den rahatsız oldunuz mu? ABD güdümlü el Cezire kanalının suriyeyi suçlu göstermek için çocuklara zorla yaralı taklidi yaptırılmasından rahatsız oldunuz mu? Esad öldürdü deyip cenaze Namazları sokak ortasında klındıktan sonra öldürüldü denilen kişilerin gülerek ayağa kalkıp evlerine gitmesinden rahatsız oldunuz mu? ellerine yüzlerine salça sürüp ne çok kan akıyor diyenlerden,bilgi tenolojisi kullanılarak işte bombalanıyor denilen asparagas görüntülerden , hiç olmayan bir yere fırın denilerek sonradan getirdikleri hamurlarla fırın varmış gibi gösterilerek, insanları galeyana getirmek ve ajitasyon yaparak insanların duygularını istismar edenlerden gerçekten rahatsız oldunuz mu? Cezayirdeki gösterileri Suriye de olmuş gibi gösteren bu yalanlardan hiç rahatsız oldunuz mu? Aklıma gelen sadece bir kaçını saydığım bu yalanlar karşısın da Vicdanı, ahlakı ,dini olan bir insan bu kadar yalan söyliyebilir mi? Haklı olan yalan üzerine bir hayat kurabilir mi? Bunlardan mücahit olur mu? siz söyleyin.
    Bu anlattıklarımız bir hikaye yada roman değildir ki, bir kurgu olsun ,Tarihsel süreci bilerek ,realiten yola çıkarak ,Dünyayı medyanın anlattığı gibi değil , ne yapmak istediklerini kavrayarak ABD,Batı ve uşak ülkelere bir karşı çıkıştır.Bir fikirsel eylemdir.Vicdanın yalana karşı ayaklanmasıdır.

    Esadın değerini biliyorsunuz demişsiniz.Esadın değeri ABD zalim deyince düşmüyor , Ne Esada Alim diyoruz nede ABD ve uşakları gibi zalim.Esadın da her insan gibi hataları olabilir ki vardır. Zaten Esad da ben meleğim demiyor. Peki siz her hatalı olanı öldürüyor musunuz?Öldürmeye mi çalışıyor sunuz? Mesela Suudi kralı için eylemsel bir fikriniz var mı? Ürdün kralı için ,Ürdün halkı için ne yaptınız medyanız da? Katar krali için, katar halkı için, cezayir halkı için niçin sesiniz çıkmaz? Ne var sa yoksa suriye dedir değil mi?Diğer arap ülkeleri ve halkları güllük gülistanlık değil mi? Bahreyn halkı uzun zamandır sokaklardaydı siz türk medyasın da ne gördünüz? Göremezsiniz çünkü onlar başka mezheptendi . Çünkü onlar şii mezhebindendi.Çünkü mezhep artık islamın Altıncı şartıydı.Çünkü mezhep artık imanın yedinci şartıydı. Çünkü Bahreyn halkı ABD önderliğin de bir halk hareketi olmadığı için ne islamcı geçinenler, ne rejim medyasında gündeme getirilmedi. Çünkü Bahreyn halkı her gün öldürülmelerine rağmen eline silah alıp sistemle çatışmak yerine kendi haklılığını ve mazlumiyetini gösterdi bize. Bahreyn Halkı ve önderleri bize islam devrimine giden yolun kan dökerek değil sabırla ,metanetle uzun soluklu bir halk isyanıyla olabileceğini gösterdiği için onlar kötü insanlardı değil mi? Devrimci dediğin suriye de olduğu gibi bir askerin kalbini çıkarıp ısırmalı mıy dı? Devrimci dediğin suriye de olduğu gibi insanların kafasını kesip yolara mı dizmeliydi? Suriye de yaptıkları bundan başka bir şey mi yoksa ?
    Ortadoğu gerçeklerin den yola çıkarak İsrailin yanıbaşında Filistinliler için bir Habeşistan görevi gören Suriyenin bu çağın Habeş kralını desteklediğimizi söylüyoruz.Bu çağın Ebu Talibini desteklediğimizi söylüyoruz.İran islam cumhuriyetinin suriyeyi destekleme gerekçelerinden en önemlisi bu, diğeri ise islam devriminden sonra ki sekiz yıllık savaşta dünya da İrana yardım eden tek ülkenin Suriye olmasıdır. Bütün dünyanın hücumu karşısında, bu sekiz yıllık savaşta suriyenin iran’a yardımları olmasaydı islam devriminden bir eser kalmayabilirdi.Çünkü bütün dünya Saddamı desteklerken İranı silahlı olarak destekleyen tek ülke Suriyeydi. İslam devrimi yapmanın bedelini sekiz yıllık savaş ve ottuz yıllık ambargolarla ödeyen İran ,şimdi de Emperyalist ülkeler karşısın da kader ortağı olan Suriye yi Emperyal güçlerin çok çeşitli oyun ve desiseleri ile yok edilmek istenirken ,İranın buna sessiz kalması mümkün değildir.Dolayısı ile İran islam cumhuriyeti bir sonra ki adım da kendisine gelecek olan küresel bir saldırının ilk savaşımını ve cephesini suriye de vermek zorundadır. Ve bu davasında haklıdır.Ne ABD Batılı güçler ve onlarının bölgesel uşaklarının plan projeleri günlüktür ,ne de İran islam cumhuriyetinin stratejileri, dolayısı ile herkes hangi cephede durduğunu gayet iyi biliyor. Kafası karışık olan sadece bizleriz.Eğer bir devlet kendisine karşı gelebilecek bir tehlikeyi önceden bilemiyorsa o zaten devlet değildir. Yaşanan vakıa da iran da nerde durduğunu Batı dünya sıda nerede durduğunu çok iyi biliyor. Hava bazen sislide olsa gerçek budur.
    Suriye de mesele yönetimin varlığı değil ABD ve Batının suriye de ne yapmak istediğidir. Şimdi aynı Batı dünyası neden Suudi ,Ürdün,Katar,Cezayir ve Türkiyeye dokunmadığını anlayabilirsiniz.Çünkü bu saydığımız ülkeler ABD ye itaat eden ülkelerdir. Fakat suriye de Ne ABD üslerine Ne de Türkiye de olduğu gibi İsrail konsolosluğuna rastlayabilirsiniz. Daha önce söyledik yine söylüyoruz .Eğer suriye de muhalefet çoğunluk olsaydı ,dış bağlantılı olmasaydı, ABD patentli olmasaydı, Suriye yönetimi de Filistine yardım eden bir ülke olmasaydı .Anti emperyalist bir ülke olmasaydı.Evet o zaman Suriye de olacak sivil bir kıyamı herkes desteklerdi. Fakat şimdi söylediğimiz bu şartların hiç birisi Suriye de yok. Dolayısı suriye yönetiminin yıkılması ile ABD ve israili rahatlatacak olan bu adımın, İran islam cumhuriyeti için bir köprü vazifesi gören suriye hattının , direniş örgütlerine yaptığı ve yapacağı yardımları engelleyecek olan bir adımı desteklemesi akıl dışıdır. Suriye de Sözde muhalefet yaptıkları daha ilk çağrıda suriye de İran büyük elçiliği kapatılacak derken kendilerine silahları veren de ABD ve avaneleri idi. Durum bu iken hangi akılla islami İranın bu hormonlu muhalefeti desteklemesini bekleyebilirsiniz? Hangi akılla suriye de ABD ve islami İranın aynı safta olmasını bekliyorsunuz?
    Muaviye ile Esadı karşılaştırmanız yanlış bir örnektir.Ne Muaviye Esaddır, nede Esad muaviyedir. İkisi tamamen ayrı kişiliklerdir.ikisi ayrı dünyaların insanıdır.Esadın ismini yüzbinler koyarken Muaviye ismini onu savunanlar dahi koymamaktadır. Esad kendi ülkesini savunurken Muaviye başka toprakları işgal etmek ve Hz aliye karşı gücüne güç katmak istemekteydi.Ayrıca siz Muaviye ye hayır dediğiniz de yerine Hz. Aliyi koyabiliyorsunuz.Ya Esadın yerine kimi koyuyorsunuz? Şu an da savaşan ve öldürmekten başka kaidesi olmayan Kaidesiz el kaideyi mi ? Nusra denen insanlık bozması vahşi canavarları mı? ABD patentlİ Işidi mi? Terörist Katil ÖSO yu mu? Yoksa israile biat tazeleyen İhvanül Müfsidini mi? hangisi?Bunlardan başka kim var Suriye yönetiminin karşısında savaşan? Cevap hiçkimsedir.Eğer bunların hiç biri diyorsanız o zaman bu savaş niye? Bu savaş kimin için ? Esadın yerine kimi koyduğunuzu açıklamadan ne adına bir savaş yapacaksınız? Netice olarak Suriye yıkılacak olsa, yerine suriye deki mazlum halkın mallarını çalıp Türkiye de satan hırsız,Halkı yerinden yurdundan eden bu Çakalları, çocukları , yaşlıları ve kadınları satırlarla kesip öldüren katil, çocukların gözlerini Annelerinin yanında çıkaran cinayetkar,cariye adı altın da kadın tecavüzcüsü olan bu insanlık bozması siyonist Mücahitler! geleceğine göre sonrasın da bunlarla kim mücadele edecek? Kimse mücadele etmeyeceğine göre ,böyle bir ordunuz olmadığına göre ,biz bu siyonist ruhlu müchitleri! desteklemiyoruz ifadesi ya koca bir yalandır, ya da ahmaklığın ve cahilliğin daniskasıdır.Hz. alinin İfadesi ile “Ahmağın uzaklaşması yakınlaşmasından ,ölmesi ise yaşamasından daha iyidir.Çünkü Ahmak yakını uzak uzağı yakın gösterir”.Dolayısı ile bir ülkenin geleceği ne siyonist ruhlu mücahit! kılıklı vahşi canavarlara, nede ahmak ve cahillere bırakılamaz.
    İranın ne kadar mübarek olduğunu, Esadı desteklemesine bağlayıp sorgulayanlara diyorum ki . Biz İranın Suriyeyi neden desteklediğini sorguladık .Siz de Öncelikle Laik kemalist Baasın neden muhalifleri deteklediğini bir sorgulayın? Kendi Baasınıza neden ses çıkarmadığınızı bir sorgulayın. Neden kemalist Baasın yanın da suriye deki Hormonlu muhalefeti desteklediğinizi açıklayın? Sonra suriye Hakkında konuşun ,siz bırakın suriyeyi değiştirmeyi de önce Laik Kemalist Baastan nasıl kurtuluruz onu hesaplayın isterseniz. Sıkıştığınız da Hem biz TC rejiminin yanında değiliz deyip kendinizi aklayın ,hem de aynı T.C. rejimle Suriye ye çullanın öyle mi? Oysaki biz İranın neden Suriye yönetimini desteklediğini ve gerekçelerini “SURİYENİN KÜRESEL 28 ŞUBATI “ başlıklı yazıda az da olsa ayrıntılara yer vererek açıkladık. Peki siz neden Suriye yönetimin değişmesi için binlerce plan yaparsınızda , binlerce kanaldan aynı anda Suriye hakkında uydurma haberler yaparsınız da neden islamcı! olduğunu iddia edenler ülkenin göz bebeği! Olan “Laik kemalist Baastan” hiz söz etmezssiniz. Kendi evi pislik içinde olurken, bana başka bir evi, başka bir ülkeyi gösterenlerin gözlerine ,sözlerine, yüzlerine, akıllarına,yüreklerine ne demeli? Tükürüğe yazık olmayacaksa yoksa yüzlerine mi tükürmeli? Bunlar samimi şimdi ? Siz karar verin.
    Suriye yıkılıp yerle bir oluyorsa kazanan kim? Suriye de bu savaş olmadan önce mi insanlar mutluydu yoksa şimdi mi? Suriye yıkılsın da sonrasın da ne oluyorsa olsun mu? Mısır da,Tunus ta,Fasta, Libya da bu tecrübe yaşanmadı mı? Halk devrimleri yine islamcı! görünümlü uşaklar eliyle çalınmadı mı?ABD ye teslim edilmedi mi? Tam liyakatlı bir önder ve rehber olmaksızın ,yetenekli bir kadro olmaksızın,zaman zemin ve şartlar gözetilmeden yapılan her kıyam kalkışmaya,her cihad cinayete ,ve erken doğuma sebebiyet vereceği için sonu hüsranla bitecektir.Öyle de oldu.
    Sözlerinizin akli,ilmi tarihi,siyasi gerçeklerden taraf ciddi ve de ayakları yere basar bir tarafı yok. Sadece medyanın şişirdiği ama ne de zalim adammış! balonları ile duygusal bir zeminden konuşuyorsunuz. Bu söylemler medyanın bize kırkbin kez tekrarlayarak Esad için söylediği klişe sözlerdir.Biz medyanın verdiği akılla değil, dünya gerçeklerini bilerek,islamın kendine özgün doğruluk ekseni ile bir sonuca varmak sitiyoruz.
    Tunusta islam adına geldiğini söyleyip halkın çocuklarını Suriyeye ölüme gönderen ve el kaidenin kucağına iten NAHDA seçi mi kaybetmedi mi? çünkü halk önce Tunustaki ihvanı desteklerken ,kendi iktidarı dönemin de çocuklarını el kaidenin kucağına iten bu hükümeti alaşağı etmedi mi?Aynı NAHDA filistinli mültecileri Tunus’a Kabul etmezken ,İsrailli turistleri ise ülkesine Kabul ederek ikiyüzlülüğünü göstermiş oluyordu. Halk da bu son seçim de NAHDAYA son dersini Verdi ve alaşağı etti.Libya ve Fasta da devam eden süreç bundan farklı değil.Halkın devrimleri çalın sa da , Halk ayaklanmalarının en önemli yanı, gerçeği ve hakikatı anladığında halkın ayaklanma bilincinin oluşmasıdır.
    Mısırda mübareki devirip ,Mursiyi destekleyen halk kısa bir zaman içinde Mursinin de yeni bir kukla olduğunu anlayıp Mursiyi devirecekken,Mısırın Apo,su Mursinin isteği üzerine siyonizmin mısırda devamı için, yeni bir uyduruk darbe ile kendisinin göreve getirmiş olduğu Sisi hükümete getirilmedi mi? Gençleri el kaidenin kucağına iten islamcı! görünümlü bütün hükümetler halklar tarafından alşağı edilmeye doğru gidiyor.Bütün bunlar olurken bana suriye de üstelik tabanı olmayan ABD ve Batı destekli uşak ülkelerin yardımıyla bir avuç hormonlu muhalefetle değişimden nasıl söz edersiniz? Kim adına ve kiminle?
    Sonrası öncesini arattıracak maceralarla bir halkı darmadağın ettiniz. Kadınları yabancı ülkeler de dilenciliğe ve aileleri fuhşa zorlayan bu süreç yine islamcı !görünümlü şahısların eliyle olmuştur. Gencecik insanları israile karşı değil ,halkı yine müslüman olan bir ülkeye karşı ,cihad mı cinayet mi siz karar verin, adı altında ailelerinden kopartanlar, evet aynı adamlar kendi çocuklarını tıpkı milletvekilleri gibi ,bu Alçak savaşa göndermezken,Başkalarını gaza getiren ve nice ailelerin evlerini başlarına yıkıp, geride gözü yaşlı Anneler bırakan, bu Hain mi ?Ahmak mı ?Cahil mi? ne derseniz deyin, islamcı! Ağabeyleri o halde iyi tanıyalım arkadaşlar. Bunun vebalini Ahirette ödeyemezler.
    Arap baharı bahanesi ile ABD İhvan gibi kendi tabirleri ile ılımlı! islamcıları destekleyip el kaideyi güçlendirdiler ,şimdi de güya kaidesiz el-kaideden kurtarmak için tekrar ılımlıları! destekliyelim diyorlar. Dolayısı ile filmin nerde yazıldığını nerde başladığını bilenler için bu filmin nerde biteceğini kestirmek zor olmasa gerek ,Önce dünyayı böldüler şimdi” Büyük israil” için, Ortadoğuda islam ülkelerini daha küçük dilimlere bölüyorlar. Bir islam ülkesi bir kaç parçaya bölünecek.İslamcı! olduğunu söyleyenler de bu proje için ABD nin piyade askeri oluyor .Ne güzel değil mi!
    Kısaca İrandan gelen yardımların suriye üzerinden bir köprü vazifesi görerek Filistin ve Lübnana ulaştıkça ve Suriyenin Filistine olan yardımları sürdükçe İran islam cumhuriyeti de suriye ye olan desteğini sürdürecektir.Bu suçtan dolayı İran yalnız kalacaksa varsın yalnız kalsın.Eğer hakikatleri savunuyorsanız yalnız kalmanız çoğu zaman kaçınılmazdır.iran islam cumhuriyeti yalnız kaldı diyenlere soruyorum.Tarihte doğruları savunduğu yalnız bırakılmayan bir peygamber var mı? Olmayan bir ülke var mı?Mesele yalnız olmak veya olmamak da değil aslın da , mesele dünyada tek başına da kalsan ,koca dünya da hakkın yanın da korkusuzca yer alabilmektir. İranın yaptığı bu iken ,bunlar başkalarından aldıkları softa bir akılla, yalnızlık psikolojisi ile uğraşıyorlar. Hz Alinin dediği gibi “HAK DAİMA AZINLIK İLEDİR” varsın başkaları çoğunluk olsun.
    Ayrıca İranın yalnız kaldığı tezinize inanmıyorum.Neden? Çünkü bu medyanın bize yansıttığı yeni bir söylem değil. Söylediğiniz manada bir yalnızlık için iran daha önce mezhebinden dolayı mı yalnız değildi? Yoksa ırkından dolayı mı yalnız değil di?Hasetçilerin hasedinden dolayı mı yalnız değildi? Amerika ve Batıya karşı duruşundan dolayı mı yalnız değildi? İran 30 yıldır zaten ambargolarla , kültürel ve psikolojik harp yöntemleriyle dünyadan tecrid edilmeye çalışılıyordu.Dolayısıyla 30 yıldır sanki durum farklıydıda İran islam cumhuriyeti Suriye konusun da ABD Batı ve onun bölgesel uşakları ile birlikte olmayanca mı yalnız oluyor muş? İran islam cumhuriyeti suriye de vahabi selefi insanlık bozması canavarlarla beraber olmayınca mı yalnız oluyor muş? Bu söylediğiniz yalnızlık söyleminin tam tersine İran islam cumhuriyeti mazlum halkların gönlünde daha önce hiç olmadığı kadar yer edinmiştir. Bu medyanın yansıtmadığı tarafıdır. Bunu önümüzde ki yıllarda daha iyi göreceğiz.Dünya bizim zihin algılarımızla değil gerçeklerle şekilleniyor.Rejimin Medyası neyi söylüyorsa tam tersini düşünüyoruz. Zira hak ile batıl bir değildir.Batıl geçiçidir hak ise ebedidir.hakikat suyun kendi mecrasında akmasıdır, batıl ise suyun üzerinde ki köpüktür.Medyanın yürüttüğü geçici olan bu güneş tutulmasına aldanmıyoruz. Hak gelince batıl zail olacaktır.
    Hz Peygamberin s.a.v. haber verdiği gibi;
    “Din süreyya yıldızında da olsa farisilerden olan yiğitler onu yeryüzüne indirecektir” (1)
    1-Hak Dini kuran Dili maide56,Fizilail kuran Cuma süresi 3 Ayet, Ramuzul Ehadis,

  21. ABD ‘nin BOP projesi Bağlamın da;
    SURİYENİN KÜRESEL 28 ŞUBATI…
    Bu yazı bir arkadaşın” Suriye de vekâlet savaşı “Bağlamında sorduğu sorular ve söylediği sözler üzerine kaleme alınmıştır.

    Öncelikle çelişkilerinizi belirttikten sonra sorularınıza sıradan bir insan olarak cevap vermeye çalışacağım inşallah; şöyle diyorsunuz” Diyorum ki TC kötü , Suriye savaşan taraflar kötü , İhvan kötü eyvallah …
    AKp de kötü kaynamasın arada” Ama daha önce şöyle diyordunuz. “Ne güzel kardeş kardeş the cemaat ile kapışıyorduk ….”Bu sözlerinizle çelişmiyor mu? Bu sözler size ait, madem Akp kötü ,bu rejim kötü ise, Cemaat ile kapışırken Neden AKP ve rejimin yanında oluyorsunuz? Önce düşüncenin netleşmesi lazım.Net değilsiniz.gerek zihinsel gerek tarihsel olarak ,gerek realite olarak yanlış bilgilenmiş olsanız da ,Suriye için net görünüyorsunuz ama TC rejimi için net değilsiniz.Ve ben bunu rahatlıkla sözlerinizden okuyabiliyorum.İşte bu yüzden bana; “Rejimi savunuyormuşuz algısı yaratmak beyhude …”diyemezssiniz.
    Laik kemalist Baas varken, Kendi Baasını görmeden suriye de Baas varmış demek yeni mi herkesin aklına geldi? ABD nin BOP projesini Kabul etmediği için ortak bir kararla ortadan kaldırılan Muhsin yazıcıoğlu niçin gündeme getirilmiyor?

    Diğer taraftan “Suriye savaşan taraflar kötü “desenizde şu an suriye için kullandığınız söylemler tamamen seyyar ve göçmen olan terörist çetelerin kullandığı söylemler.pratikte aynı söyemleri kullanırken teorikte farklıyım demeniz bu gerçeği değiştirmiyor.bu bir çelişki değil mi?
    şimdi ben soruyorum nerden esti bu rejim yandaşlığı? Rejimin cemaatten farkı ne ?Mevlananın ifadesi ile “Köpekleri dost sanırsın aralarına bir kemik at bakalım”. ikiside ABD den beslenmiyor mu? cemaat bu rejimin öz be öz çocuğu , bugün paralelciler yarın dikeyciler öbür gün yamukçular derken uzayıp gidecek …rejim her renge bürünür.
    “Mücahid Esedi aklamak için Rejim kozunu sürmenize gerek yok”diyorsunuz TC. Rejimi bir koz değil, bir gerçektir bir realitedir,Biz stranç oynamıyoruz ki ,ben size karşı koz kullanayım.Yoksa size hayali bir ülkeden mi söz edecektim?Emeperyal planlar için suriye de Baas var demek koz olmuyorda,Laik kemalist Baastan söz edince mi koz oluyor? Ayaklarınızı bastığınız ülkenizden hiç söz etmezken ,Ayaklarınızı hiç basmadığınız suriye toprakları hakkında bu önyargı, bu acelecilik,bu heyecan ,bu telaş, bu kaygı,bu panik , nedendir acaba? TC Rejiminden söz ediyorum çünkü kendi mutfağın ,kendi bahçen, kendi evin pis kokuyorken zulüm kokuyorken ,şirk kokuyorken,hayasızlıklar, haksızlıklar,faili meçhuller,adam kayırmalar,torpiller, sınıf ayrımcılığı, ırk ayrımcılığı,mezhebi farklılıklar,kendi ülkesini ABD nin hizmetine sokmak gibi daha sayamayacağımız nice kötü örnekler sayısız iken, Kendi ülken güllük gülistanlıkmış gibi davranırsan, bana başka bir ülkenin halini üstelik gerçeklerden yoksun, başkasının ve Batı dili ile anlatırsan bu samimiyet olmaz. Bunu ikiyüzlülük olarak görürüm. Önce kendi zalimini gör, sonra Kim zalimse beraber konuşabiliriz.Öncelikleri bilmek gerek.Başkasına adaletli kendine kör olunmaz.
    Bu arada Esada ,Esed Derken rejimle ve onun medyası ile aynı dili kullanıyorsunuz.Müslümanın kendine özgün bir dili olmalı Rejimin yada medyanın taklitçisi değil. Siz düşmanla aynı dili kullanıyorsunuz.
    Siz suriyeye düşman olurken, zalim derken bilerek yada bilmeyerek isteyerek yada istemeyerek , ABD ve Batının çok çok özgürlükçü! Suudi ,ürdün ,katar gibi ülkelerle TC Rejiminin ve o rejimin temsilcisi Akp nin yanında olmuş oluyorsunuz.buda bir realitedir hayal değil.Çünkü Göçmen seyyar , cihatçılara! destek veren bu ülkeler.Dolayısı ile suriye yönetiminin karşısında isen ister istemez bu saydığımız ülkelerin safına düşmüş oluyorsunuz.Esadın karşısında olayım derken Amerikanın tuzağına ve kucağına ve düşmemek lazımdı, düştünüz.
    Batı Ve ABD destekli Hormonlu bir devrimin GDO lu mücahitlerinin uzağında suriyeyi , hafız esadı, sorsaydınız size açıklayabilirdim.Lakin medyanın anlattığı gibi medyanın ezberlettiği değil hakikatler.HZ. Ali nin güzel bir sözü var;” Hak daima azınlık iledir” kuran da bunu “çoğunluk haktan sapar” gibi ifadelere rastlarız.
    Siz önce yargılayıp sonra sorguluyorsunuz. önce Esadı malum medya gibi zalim ilan ediyorsunuz. Sonra da bana neden zalim değil? diyorsanız öncelikle rejimin şakşakçısı olan kendine islamcı ! yada gayri islamcı medya diyenlerin ezbere sözlerini tekrarlamamak gerekiyor.ikinci olarak sayın yazarın kendi yazısında belirtildiği üzere “ülkeden dünyaya değil dünyadan ülkelere bakmak gerekiyor” suriye de Esad kimdir? Nasıldır? Suriyede insanlar nasıl yaşar mış ? Amerika bu insanlara hayat sunmak için değil kendi emelleri için vardır.Şimdi soralım bu hormonlu devrimden önce suriye de gençler,kadınlar,çocuklar ,yaşlılar bu durumda mıydı?Bu hormonlu devrimden once suriyeli kadınlar Antalyaya satılıyor muydu? Bu hormonlu devrimden once bu vahşi teröristler yokken mısırda suriyeli mazlum 12 bin kadın her biri 100 dolar karılığında satılıyor muydu?Bu hormonlu devrim den once suriyeli kadınlar türkiye de dilencilik yapıyorlar mıydı?Bu Hormonlu devrimden Önce suriyeli kadınlar türkiyede fuhşa sürekleniyorlar mıydı? Bu Hormonlu devrimden once suriye de sahabe mezarları yakılıyor muydu? Ve buna tepkiniz ne oldu? Amerika beslemesi bu sahte ve alçak, adına mücahit! denilen vahşi canavarlar olmadan Önce suriyeli kadınlar suudi Arabistan ,Ürdün ,Katar gibi ülke iş adamlarına satılıyorlar mıydı?birazcık vicdanı,ahlakı,olan insan gerçegin ve hakikatin ne olduğunu gayet iyi bilir.
    Biliyoruz ki;ABD açısından mesele ,Hamas ,islami cihad , ve Lübnan Hizbullahına destek veren, filistine silah köprüsü olan suriye yönetimini devre dışı bırakarak kukla bir yönetim kurarak böylece israili rahatlatmak olduğu açıktır. Değilse ABDve batı dünyası ile uşakları suriye halkına mı aşık?ABD nerede duruyorsa orda durmamak lazım.ABD istiyor diye suriyeye düşman olamayız.Daha önce suriye ile dost iken GDO lu mücahitler çıkınca mı suriye düşman, Esad zalim oluverdi? Bir gece önce kardeşim Esad diyenler ABD emredince mi Esad zalim oluyor muş! Değilse Suudide ,Ürdünde ,Katarda ,Türkiye de devrim yapalım diyen islamcı var mı? Filistin için İsraile karşı 65 yıldır zulme rağmen israille savaşmak için cihatçı göçü gördün mü hiç? Suriye ye karşı kullanılan enerji israile karşı kullanıldı mı?Mavi marmarda 8 vatandaşımız ölmesine rağmen Suriye ye Arslan olanlar niçin İsrail karşısında Kedi oluyorlar? Diğer yandan bu savaşta yoğun bir propaganda ile Suriye yönetiminin ve “zalim Esad” algısı işlenmesi gerekiyordu. Bu Medya bombardımanı yapıldı. işte bunun için Esad zalim ilan edilmeliydi,edildi.Amerika bir kez Esada Zalim dedi ya!artık Esadın zalim olmaması mümkün mü! ırakı işgal ederken ırak ta nasıl kimyasal var dendiyse… işgal edilecekse bir ülke, bunun zeminini medya kullanılarak hazırlanmaya çalışıldı.kendi öldürdükleri üzerinden medyaya servis ederek sonra da , bakın Esad da ne zalim adammış ya! dediler ve dedirttiler.Tıpkı 28 şubat gibi…bu kez olan küresel bir 28 şubattı suriye için…yönetmen belli oyuncular belli, seyircilerin ise kafası karışık ,sahiden nerden başladı bu hikaye diye ?
    Suriye işgal edilirken,yağmalanırken o devletin yöneticileri ve askerleri çiçek mi toplamalıydı?kendi vatanını savunan insanlar şehid değilde,Işid= Nusra = Öso= kaidesiz el-Kaide gibi farklı isimlerle sürekli isim değiştirerek kendini kamufle eden ruh hastası,insan bozması canavar olanların suriyeli kadınları para karşılığında satan ,erkeklerin kafasını kesen ,suriyeli polis ve askerleri satırla doğrayanlar mı şehit oluyor? Hangi bakkaldan aldıklarını söylemedikleri bu silahları veren ABD nin piyade askerleri olan sözde cihatçılar! mı şehid oluyor?

    Özellikle de terörist çetelerin halkın arasından ve camilerden suriye askerlerine ateş açması ,suriyede bu çetelerin sivil halkın yaşadığı binalara girip suriye askerlerine ateş açması sonucu arada kalan sivil halktan istemeyerek de olsa ölümlerin olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Zaten bu terörist çetelerinde istediği bu değil mi? ne kadar sivil halk ölürse esad ve suriye yönetimi o kadar zalimdir demek için. Yoksa suriye yönetimi kendisine karşı silahlı insanlar savaşırken bu silahlı insanları bırakıp, kendi halkını öldürecek kadar aptal mı?Bir ülke halk ile yönetilir, halksız bir ülke olur mu? Hormonlu muhalefetin medya aygıtlarını her savaşta olduğu gibi doğruları saptırması ile Amerikanın ağzı ile Tc rejiminin ağzı ile Esada ve suriye yönetimine zalim demek çağdaş firavunların taklitçisi olmaktır.illaki birilerini haklı göstermek için değil, hakikatleri söylemek için var olmalıyız.”Bir kavme olan düşmanlığınız sizi adaletsizliğe sevketmesin” ayetinde olduğu gibi…Dolayısıyla bilmeliyiz ki; hakikat paranın ikiyüzü gibidir Allahı herkes tanıyabilir ,fakat iş şeytanı tanımaktır. Müslümanların sorunu esas düşmanı tanıyamamaktır.Esas düşman dururken sahte düşmanlıklar üzerinden müslümanların gücü kırılıyor.muhalifler suriye de 535 bin bina yıkmış bu devrim midir?Ya israilin kaç binasını yıkmışlar?Bu nasıl bir cihat! ki;Şu an suriye de mağdur olan suriyeli müslümanlar mı yoksa israilliler mi? Ben muhaliflerin yanında değilim deyip aynı sloganları kullanmak ,sözde muhaliflerle aynı yerde durmaktır.
    şimdi cevap verelim neden Esadı savunuyoruz?,çünkü israilin yanı başında filistinliler için nefes almasını sağlayan başka bir Habeşistan yok. Çünkü arap ülkeleri içerisinde anti Emperyalist olan tek ülke suriye. Çünkü suriye de Amerikan üsleri ve israil konsolosluğu Türkiye ve diğer arap ülkeleri gibi yok. Çünkü suriye de Amerikaya ve Batının isteklerine geçit yok.Örneğin bu Savaştan once Beşşar Esada Amerika ve uşakları katar veT.C. tarafından 22 buçuk milyar dolar para teklif edildi. Filistin ile ilişkileri ve yardımları kesmek ve karşılığında dünya ülkeleri ile sınırsız Ticaret yapma garantisi verildi, fakat bunu Beşşar Esad bunu Kabul etmedi . Filistin direniş liderlerinden Cibrilin sözlerinden bunu biliyoruz.Acaba Orta doğuda kendini satmayan böyle kaç lider var? Bu yüzden mazlum halkları destekleyen bu çağın Ebu Talip,ini destekliyoruz. suriyenin bu zor şartlarda mazlum filistin halkına sonsuz desteğinden dolayı destekliyoruz. Suriyeyi siyasi olarak haklı davasında destekliyoruz. israilin yanıbaşın da Lübnan müslümanları ve filistinli müslümanlar için bir soluk olan ve onları destekleyen bu çağın Habeş kralını destekliyoruz.ve desteklemekte haklıyız.
    Halbuki düşman bunu iyi okuyorken müslümanların bir kısmı medyanın etkisin de kalarak süreci ,vakıayı Ve sebeplerini, feci sonuçlarını iyi etüd edemiyor.
    Suriye yi ister beğenelim ister beğenmeyelim her ülke dışardan bir tehlike ve savaş durumunda kendini savunur.Tıpkı türkiyenin kendini pkk ya karşı kendini savunduğu gibi.Unutmayın ki pkk da muhalefet Olarak gözüküyor ve üstelik hepsi olmasa da ibadetlerini yapan bir tabanı da var? şimdi siz pkk yı Türkiye karşısında savunuyor musunuz?TC rejimini beğenmeseniz de? Çünkü terör faaliyetlerine başvuruyor. Suriye de her sokağa çıkana devrimci diye bakanlara soruyorum ,siz Türkiye de Kobani eylemleri için sokağa çıkanlara niçin devrimci demiyormusunuz o halde? Başkasına devrimcisiniz kendinize aynısı yapılınca terörist diyorsunuz. Ne güzel değil mi! Sizin samimi olmadığınız anlaşılmıyor mu sanıyorsunuz? Eğer suriye de de muhalafet dış bağlantılı olmasaydı silaha başvurup halkı ve suriye Polis ve askerlerini öldürüp satırlarla doğramasaydı,devlet binalarını ateşe vermesey di, Evet o zaman sivil bir muhalefeti herkes desteklerdi.Tıpkı tunusta olduğu gibi. Suriye de sözde muhalefet kendini batının silah desteği ile haklı göstermeye çalıştı. Ama suriye de ki muhalefet sayılarının az olduğunu bildiği için Silaha başvurdu.suriye de muhalafet hepsini toplasanız bir milyonu bulmuyor, hadi siz iki milyon deyin ,üç milyon deyin , 25 milyonluk suriye de bu sayı çok az.
    Diğer bir konu suriye yönetimini Beşşar Esad kurmadı Beşşar Esad geldiğinde bu Baas yönetimi zaten vardı. Bu durumda Beşşar Esadın eli zayıf ,Baasın eli ise yönetimde daha güçlüydü .Her ne kadar cumhurbaşkanı olsada. Fakat bu savaşla birlikte yönetimde Esadın eli güçlendi, Baasın gücü ise zayıfladı. Örneğin yeni anayasa da Başbakanın müslüman olma şartı getirildi. Daha bir çok yenilik geldi. Ayrıca Beşşar Esad İbadetlerini yapan bir insandır. İşte bu yüzden Ramazan el Buti suriye yönetimini desteklediği için kaidesiz el- kaideci çeteler tarafından şehit edildi.Ayrıca babası Hafız esad Beşşar Esadı değil diğer oğlu Rıfatı getirmek istiyordu, Rıfat trafik kazasında ölünce yerine Beşşar Esad getirildi.

    “Siz şu mücahid Esedi ve Hüseyni Baası izah edin …
    Nasıl mubarek oldular bu süreci işleyin” …
    O halde süreci işleyin demişsiniz, bence bu yerin de ve Çok güzel bir soru ,bugüne kadar konunun belki en çok eksik tarafı buydu.çünkü konunun bir kaç boyutu var.bu yüzden en baştan anlatmak gerekiyor. Kısaca değindim.sürecin detaylarının işin ehlince anlatılması lazım diye düşünüyorum.süreç doğru anlatılırsa doğru bilinirse nasıl bu sonuçlara vardığımız daha iyi anlaşılacaktır.Çünkü halkımız süreci bilmiyor.Bu süreç 1979 da İran islam inkılabının doğuşuyla başlar.suriye savaşının startı o tarihten başladı.Çünkü ilk olarak İran islam ınkılabının doğuşuyla Amerika ve aveneleri bölgede sert bir tokat yemiş ,bunun akabinde ırak batılı güçler tarafından iran islam inkılabına 8 yıl saldırtılmış ,gece bütün dünya İran,a saldırıken gündüz Irak tek başına saldırıyor imajı verilmiş. Ve bu islam inkılabı fidanı daha küçükken yok edilmek edinmek istendiğin de suriye dışın da iran islam inkılabına destek veren tek ülke olmamıştır.Allahın yardımı ve mazlum mustazaf halkın imanı ,azmi,çelik iradesi ve doğru bir liderliğin önderliğin de bu tehlike berteraf edilmiştir.Yaşadığımız dönem de İran islam ınkılabına yönelik savaş ,gerek ambagolar gerekse de kültürel ve psikolojik yönleriyle İran hakkında uydular üzerinden günde 3000 yalan haber yapıldığı tespit edilmiştir. Günümüze geldiğimiz de ise israil tarafından Lübnana 33 gün ,Filistine 22 gün olmak üzere 2006 yıllarında peşpeşe saldırılar yapılmış ,israil hiç beklemediği bu yenilgisi ile BM aracılığı ile bu yenilgiler kamufle edilerek efsane denilen israil kurtarılmıştır.israil ve ABD bu tarihi vakıalardan ders çıkarak eğer bölgede varlığını devam ettirmek istiyorsa bunun yolunun islami direniş örgütlerine destek veren Suriyenin “Anahtar rol”olduğunu kavrayarak Arap baharı Bahanesi ile fırsat bu fırsat diyerek suriye için önceden planlandığı “Hormonlu Devrim” tezgahlanarak direniş cephesini silahlandıran ve bir ikmal vazifesi gören suriye aradan çıkartılmak istenmiştir. Asıl önündeki engelin suriye olduğunu anlayan ve bu düğüm çözülmeden bir yere varamayacağına kesin kanaat getiren ABD ve israil bu konuda kendini cihatçı!islam dinini ise kendini dejarz etmek ve macera dini gören aptal insanların eline silah vererek suriye de bir katliam gerçekleştirerek müslümanları zayıflatmak ve ülkeyi bir enkaz yığınına çevirmiştir.ve yüzbinlerce insan da bu savaşta “Büyük israil” hayalleri uğruna uşak ülkelerin sonsuz yardımlarıyla perişan duruma düşürülmüştür.Kazananın sadece ABD ve israil olduğu bu savaşta saf ve kandırılmış olanları hariç tutarsak ,Irak işgalin de sus pus olan bu adamlar, Batı destekli suriye işgalinde ise bir avuç katliamcıyı devrimci diye tanıtıp özellikle avdeti kökenli, yerli görünen “islamcı görünümlü müsteşrikler” eliyle hiç görülmemiş bir propaganda yapılarak hakikatın üzeri örtülmek istenirken ,Kalplerin ALllahın elinde olduğu gerçeği bir kez daha ortaya çıkmış, hür vicdanlı halklar tarafından bu yalanlar asla Kabul edilmemiştir.
    Biz bunları söylerken suriye de olduğu gibi Katar ,Suudi ,Ürdün ve Türkiye de niçin bir cihat ilan edilmediğini ,niçin bu ülkelerin zulümlerinin konuşulmadığınının cevabını ve suriyenin “israile karşı direniş örgütlerine karşı yardım suçunu”! Sanırım okuyucular anlamıştır
    Esad ha gitti ha gidecek diye hayal kurup her gün yeni şeytani rüyalar görürlerken.En üç yez kez Esad şu ülkeye kaçtı gibi komik iddialar öne sürerek yalnızca kendilerini kandırmışlardır.
    Tekrar süreç ile ilgili konuya dönececek olursak ,Bu konu ile ilgili bir kaç yazıyı “Suriye”Başlıklı bölümde inşallah paylaşağım, söylediğiniz sorunun cevabı doğru anlatılırsa bu zihinsel yanılgılara düşülmeyeceğine inanıyorum. En son okuduğum ”suriye savaşının öyküsü /1 sorunuza daha detaylı cevap veriyor. “Hama olayı ve Suriye ihvanı”3 bölüm halinde “ tarihsel olarak akli ,ilmi ve siyasi delilleri ile hafız esad dönemi anlatılmış, Kısa bir sürede inşallah paylaşacağım .Eğer doğrular doğru bir şekilde anlatılmazsa ,kötülükler de çok sesli ,çok çeşitli çok çekici ,çok hileli anlatılırsa sonuç şimdi yaşadığımız gibi olur.zihinler allak bullak olur.
    Sonuç olarak hiç bir şey bilmeyenler için diyoruz ki ;Esad kötü ise biz Allah katında zaten onu iyi yapamayız, eğer iyi ise insanlar arasında onu kötü gösterseniz bile Allah katın da onu kötü yapamazssınız. Amacımız birilerini karalamak yada aklamak değil, Dünya anlatıldığı gibi değil, Dünyayı islam İnkılabının bize kazandırdığı siyasi tecrübelerin bilinciyle , islami perspektiften okuyarak özğürleşmiş zihinlerimizle düşmanın tuzağına düşmeden,feraset ve basiretle hayata yeni ufuklar açarak son noktayı koymaktır.

  22. ısrarla bekliyorum dün akşamüstünden bu yana muğlanın milas ilçesine bağlı ören beldesinde yangın var ve tüm televizyonlar görmezden geliyor neden haber vermiyorsunuz orada 2 tane termik santral var ve yangın tam da ikisinin ortasında sizler dürüst habercilersiniz biz size güvendik ne oluyor

  23. SURİYE DE HORMONLU DEVRİM VE GDO ‘LU MÜCAHİTLERE BİR KAÇ SORU
    Kalemin yazmadığı yerde yüreğinizle yazmanız gerekir. Yalanın kol gezdiği diyarlarda bir güneş gibi doğmak gerekir, zihinlerin bulandığı yerde anahtar sorularla zihinleri aydınlatmak gerekiyor.
    Batının kendilerine savaşma izni ile birlikte her türlü medya ve silah desteğinin verildiği yine bölgede ki uşak ülkelerin yardımıyla İsrail’e karşı direniş cephesini zayıflatmak, Filistin’e yardımlarını esirgemeyen ve silahın ulaştırılmasın da bir köprü vazifesi gören Suriye’yi işgal ederek yola çıkan bu ABD ve İsrail beslemesi sözde mücahit! Seyyar ya da göçmen cihatçıların! Niyet ve hedeflerini açığa çıkaran birkaç soru soracağız.
    1-Eğer Suriye de ciddi bir muhalefet varsa seksen milyonluk Mısır silahsız bir şekilde bir haftada devrilirken yirmi iki milyonluk Suriye de silah kullanmanıza rağmen üç yıldır neden deviremediniz?(Suriyenin destekçisi varsa mısırın ki daha fazlaydı. Kaldı ki Suriye yi iki üç ülke destekler ken karşısın da ise yüzlerce ülke var)
    2-ABD ve İsrail’in göçmen muhaliflere yaptığı silah yardımını inkar etseniz de ABD ve İsrail ile batı ülkelerinin silah ve para yardımı kesin olarak ABD senatosunda kabul görmüştür. Değilse bu kadar silahları hangi bakkal yada marketten almaktasınız?
    3-Suriye de zalim bir hükümet olduğunu söylüyorsunuz. Bu hükümet zalimse neden bu savaşı başlatmadan önce Suriye de insanlar ölmüyordu?
    4-Suriye de gayri İslami bir rejim olduğunu söylüyorsunuz ve o yüzden Suriye de savaşıyoruz diyorsunuz o halde geldiğiniz ülkeler olan Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Ürdün Libya, Azerbaycan şeriatla yönetiliyor da bizim mi haberimiz olmadı?
    5- Eğer Suriye de zulüm yoksa neden insanlar Suriye den Türkiye ye geliyor da Türkiye den Suriye ye bir göç dalgası yok diyorsunuz? Dolayısıyla Suriye de zulüm var demek istiyorsunuz. O halde soralım eğer Türkiye de zulüm yoksa neden Güneydoğudan Batıya göç varda Batıdan Güneydoğuya niçin göç yok? sadece ekonomik nedenlerle açıklanabilir mi?
    6-Suriye sınır komşumuz olduğu için bu kadar müdahale ediyoruz diyorsunuz, ırak ABD tarafından işgal edilirken ırak sınır komşumuz değilmiydi neden orda müdahil olmadınız?
    7-Eğer samimi iseniz Suriye hükümetine karşı dünyadan yüz binlerce savaşçı transfer ettiniz. Niçin aynı tepkiyi aynı desteği ABD nin ırak işgalinde Yâda israil’in Filistin’i İşgalin de göstermediniz? Göstermiyor sunuz?
    8-Suriye ye müdahil oluşumuzun nedeni ahlaki ve vicdanidir diyorsunuz peki ahlaklı ve vicdanlı iseniz Suudi Arabistan da, Bahreyn de Cezayir de ve Ürdün de niçin bu kadar Cihad! Cihad! Diye bağırmıyorsunuz? Neden medyada bu ülke halklarının ayaklanmasından hiç söz etmiyorsunuz? Niçin bu ülkelere de cihatçı yollamıyorsunuz?
    9- Eğer Suriye de bu savaşın haklı bir gerekçesi ve tabanı varsa neden yerli Suriye halkı yerine göçmen ya da seyyar savaşçılara gerek duyuldu?
    10-israilin muhalifler için açtığı sahra hastaneleri göz önündeyken ve İsrail den Suriye ye gelen muhalif savaşçılara İsrail hangi gerekçe ile izin veriyor?
    11-Amerika hem torikte hem de pratikte Suriyeli olmayan göçmen muhalifler için İstanbul da Suriye dostları! Adıyla toplantılar düzenledi. Gerçekte ise Suriye düşmanı olan bu ülkelerle toplantı yapıldı. ABD göçmen muhaliflerle tarafını belli etmişken birde utanmadan hayasızca İran neden ABD ve İsrail ile birlikte değil diyorsunuz? İran ABD ve İsrail ile birlikte olmayacağını söylediğin de ise bu kez de eşeklerin bile güldüğü İran ABD ile birliktedir yalanına sarılıyorsunuz. Eğer İran ABD ve İsrail ile birlikte ise ABD ve batının İran’a uyguladığı ambargolar sadece bir şakamıydı! İran ‘nın HAMASA yaptığı mali yardımlar silah ve füzeler İsrail için bayram hediyesi miydi?
    12- Suriye de mazlum Müslümanların daha iyi ölmesi için “İsrail hain hareketi “ olan İHH samimi olan Müslümanları da bünyesinde çalıştırarak kendine örtü yapması bir taraftan yardım adı altında Suriye de göçmen muhaliflere silah taşıyor diğer taraftan ise beslediği mazlum Müslümanların adeta kurbanlık koyun gibi ölmesine canla başla çalışıyor, şimdi soruyoruz kafa kesen EL KAİDE VE IŞİDE silah taşıyan İHH bir yardım derneği mi yoksa savaş derneği mi? Filistinliler kurbanlık koyun gibi ölsünler diye gıda veren İHH Suriye de ise kaidesiz EL KAİDECİLERE mazlum Suriye halkını daha iyi öldürsünler diye yardım adı altında silah taşıyan İHH nın ne yapmak istediği ortada değil mi? Cevher Dudaye ve uydu telefonu vererek Rusya’nın kendisini şehit etmesine vesile olan Bülent yıldırım değil miydi?
    13- Türkiye de on yedi bine yakın faili meçhul işlendi, Güneydoğu da altı yüze yakın köy yakıldı, yüze yakın Gayri resmi Amerikan üsleri var. İncirlik ve kürecik gibi… Her şehirde fuhuş evi açıldı, faiz, içki, rüşvet, kumar adaletsizlik ve hiç yoktan bahanelerle Müslümanlar hapse atılırken neden cihat ilan etmediniz? etmiyorsunuz? Suriye de zulüm var diyenler bütün bu saydıklarımız zulüm değil mi? Suriye ye gelince hepiniz birden cihattan, mücahitlikten, devrimden, şeriat ten söz ediyorsunuz. Eğer samimi iseniz öncelikle kendi yaşadığınız ülkeye adalet, ahlak, özgürlük, insan hakları ve İslami bir düzen lazım değil mi? Hadi daha ne duruyorsunuz yoksa ABD ve İsrail size var olduğunuz şirk devletleriniz de cihat İzni vermedi mi?
    14- Prof. Ada E.yonath “ Biz Yahudiler Yahudi olmayan birine asla üstün cesaret ödülü vermeyiz “ diyor. Yahudilerden üstün cesaret ödülünü alan Beşşar Esad mı yoksa Türkiye Başbakanı mı? İhaneti anlaşılınca ben Yahudi üstün cesaret ödülünü iade ediyorum diyenlere sormak gerek; İsrail ilk defa mı Filistinlileri öldürüyor ? siz Siyonistlerin ödülünü hangi vicdanla kabul ediyorsunuz? Sisinin haksız seçimini kutlayan Türkiye cumhurbaşkanı yüzde seksen sekizle kazanan Suriye cumhurbaşkanını neden tebrik etmediniz? Çünkü Sisi ABD güdümünde olduğu için değil mi? sormak gerek Amerikan üsleri Türkiye de mi yoksa Suriye demi var? İsrail başkonsolosluğu Suriye de mi yoksa Türkiye demi var? İsrail gazzeyi bombalarken bile Ankara ve İstanbul da israili protesto eden Halka Tomayla su sıkan Beşşar Esad mıydı? Erzincan başbağlar da katliam yapan Sivas madımak’ı kana bulayan, Roboski( Uludere) de hiç yoktan otuz beş kişiyi öldüren Beşşar Esad mıydı? Türkiye de başörtüsünü yasaklayan Beşşar Esad mıydı? Amerikalı Sierra’nın katilini bir haftada bulan Aselsan da çalışan bilim adamlarını öldüren Faili İsrail olunca dut yemiş bülbüle dönenler bütün bunları Beşşar Esad mı yaptı? Adana incirlikten Irak’ı beş bin sorti Yaparak bombalayan Amerikan uçaklarına vur emri veren de Beşşar Esad mıydı? Kendi ülkenizde bütün bunlar olurken tepkiniz neydi? Kendi devletinize cihat mı ilan ettiniz? Mavi Marmara da israil’e kuzu, Suriye ye ise aslan kesilenler ve hala utanmadan, arlanmadan hayâsızca Suriye de zulüm var diyorsanız, Allah sizin belanızı versin.
    Camilerin içinden halka ateş edip sonra da bakın Esad camileri vuruyor diyenler Dırar mescidine dönen, ibadet değil terör yuvasına dönen mescidleri ilk yıkan Beşşar Esad değil bu dinin önderi Hz. peygamberdi. Savaşmak istiyorsanız, gerçekten cesursanız halkın ibadet ettiği camilerin içinden halkı öldürmek yerine meydana çıkın.
    Sonuç olarak diyoruz ki;
    15-Eğer Beşşar Esad Tek bir kez zalim olsaydı göçmen muhaliflerin yüz yirmi Suriye polisini öldürüp sonrada satırla doğramasının da bir zulüm olduğunu, bir insanlık suçu olduğunu sözde İslamcı medyanız da bir kez olsun söylerdiniz.
    Eğer Suriye devleti zalim olsaydı; yıllarca filistine silah ulaştıran bir köprü vazifesi görmezdi.
    Eğer Suriye devleti zalim olsaydı; Suriye nin de Türkiye gibi Amerikan üsleri ve
    israil başkonsolosluğu olurdu.
    Eğer Suriye de zalim bir yönetici olsaydı; göçmen muhaliflerin Rojava da Müslüman Kürt Suriye halkının kafalarını kesip yollara dizmenin hiçbir dinde yeri olmadığını söylerdiniz
    Eğer Suriye yönetimi zalim olsaydı; Suriye de kırk yaşında ki bir kadını şia ya da Esad taraftarı diye iple boğunca muhaliflerinde zalim olduğunu söylerdiniz
    Eğer Suriye zalim bir ülke olsaydı; seyyar cihatçıların! Yaptığı Annelerinin gözleri önünde gözleri oyulan çocukların ne suçu vardı diyebilirdiniz? Yoksa o çocuklarda Esad taraftarı olunca ölmeyi mi hak ettiler?
    Eğer Suriye devleti zalim olsaydı; Kürtlerin namusu bize helaldir diyen göçmen muhaliflerin namus yoksunu olduklarını sözde o İslamcı kanallarınız da tek bir defa da olsa söylerdiniz.
    Eğer Suriye de zalim bir idareci olsaydı; Filistinlilere silah desteği veren bir Suriye olmazdı. Ya siz ne yaptınız? Altmış yıldır Filistinlileri hunharca öldüren israile karşı neden savaşmıyorsunuz da Suriye olunca niye sizi bir heyecan sarıyor?
    Eğer Suriye devleti zalim olsaydı; iranda ki depre mi, ırakta ölen çocukları Suriye diye göstermezdiniz. Suriye de taraftarınız çok olsaydı Cezayir de hükümeti protesto edenleri Suriye diye göstermezdiniz?
    Eğer Suriye de zalim bir cumhurbaşkanı olsaydı; Suriyeli kadınları kurtaracağız bahanesi ile Antalya ya satmazdınız.yoksa bunu da mı Esad yaptı?
    Eğer Suriye devleti zalim olsaydı; devrim adı altında Suriye ye gidip suriyede ki fabrikaları çalıp parçalarını Türkiye de hurda fiyatına satmazdınız. Şimdi bu hırsızlığı yapanlara halen mücahit mi diyorsunuz? İsrailin tek bir binasını yıkmayan ama Suriye de yarım milyon bina yıkanların yaptığı mücahitlik midir? Suriye de bina yıkmak altyapıyı yok etmek devrim midir? Yoksa Amerikan uşaklığımıdır siz söyleyin?
    Eğer Suriye gerçekten zalim olsaydı; Filistin direniş hareketleri Hamas ve İslami cihada ev sahipliği yapmazdı.
    Eğer Suriye zalim bir coğrafya olsaydı; Siz hiç medya da diğer ülke başbakanları gibi Obama nın necis elini sıkan bir Beşşar Esad gördünüz mü?
    Eğer Suriye zalim bir ülke olsaydı; suriyede göçmen savaşçılar değil, mısır, Libya ve Tunus gibi kendi halkı Tarafından üstelik silahsız bir şekilde bir haftada hükümeti devrilirdi. Fakat üç yıldır nerdeyse öldürmediğiniz adam kalmadı halen devrim yapıyoruz diyorsunuz ve dünyanın desteğine rağmen Suriye hükümeti halkı ile dimdik ayakta ve israil’in vekâlet savaşçıları olarak cinayet ve katliamlardan başka da bir iş beceremediniz. Çünkü siz Suriye de devrim demeden önce insanlar mutluydu. İnsanların iyi ya da kötü kendi namus ve şerefi ile evlerinde yaşarken kahrolası o ölüm kusan silahlarınızla hem kendinizi cehenneme yuvarladınız hem de Suriye halkını zorla göç ettirerek başka ülkelerde sokaklarda dilenen ve namusları kirlenen bir duruma düşürdünüz işte bu yüzden cehennemi bekleyin, siz Suriye de varlık göstermeden önce Suriye de insanlar bu durumda değil di. Emellerinize de ulaşamadınız. Çünkü gerçek şu ki Suriye halkı sizi desteklemiyor. Suriye halkı eksikliklerine rağmen her ülkede olduğu gibi kendi ülkesini seviyor ve hükümetine destek çıkıyor.
    Eğer Suriye rejimi zalim olsaydı; israilin yanı başında Filistinlilerin nefes almasını sağlayan Suriye günümüzün bir Habeşistanı olmazdı.
    Eğer Suriye halkı ve devleti Amerika, ya boyun eğseydi yâda Suriye de itaat eden bir cumhurbaşkanı olsaydı suud, katar, Ürdün, gibi bugün Suriye işgal edilmezdi. İtaat etmeyen kötü kral, Amerika’ya itaat edene iyi kral mı oluyor?
    Eğer Suriye devleti savaş başlamadan önce Katarın daha sonrada Türkiye başbakanının Beşşar Esada teklif ettiği yirmi iki buçuk milyar Doları Kabul etse idi bugün batı Araplar ve Türkiye Suriye ye zalim demeyecekti. ( teklifin içeriği; Filistin ve İran la ilişkiler kesilecek ve karşılığında Suriye dünyayla serbest ticaret yapabilecekti )
    Eğer Suriye devleti zalim olsaydı savaş başlamadan Katar ve Türkiye’nin suriyeye yaptığı teklifleri kabul eder ve kendi koltuğunu ve ikbalini düşünürdü, ama Beşşar Esad ben kendi halkına ihanet eden bir cumhurbaşkanı olmayacağını söyleyerek direnmeyi kabul etmiştir.
    Suriye de göçmen muhaliflerin işledikleri korkunç cinayet ve katliamları elinizdeki medya gücüyle ne kadar saklarsanız saklayın, muhalifler ne kadar insan öldürürse Esad ve Suriye hükümeti o kadar suçludur imajı hür vicdanlar tarafından asla kabul edilmeyecek ve hakikat er yâda geç bir güneş gibi doğacaktır. Ve bu savaş sonunda insan bozması cani ruhlu Işid, Nusra ve kaidesiz el Kaidecilerden insanlığı kurtaran Beşşar Esad’a herkes teşekkür ederek eline sağlık diyecektir.
    Suriye deki savaşın gerçek sebebi israil’in güvenliği içindir. Suriye’nin yıkılması için destek veren Suudi, Katar ve Türkiye gibi Amerika’ya itaat eden uyduruk bir devlet kurmak istiyorlar. Suriye israille savaşmıyor diyenler de biliyor ki Filistin den İsrail’e atılan her füze ve kurşunda İran ve suriyenin rolü vardır. Direk olmasa da dolaylı olarak Suriye filistine destek çıkarak zaten İsrail ile savaş halindedir. Bu kadar silah filistine bir köprü vazifesi gören Suriye sayesinde olmuş sa kimse Suriye İsrail’le savaşmıyor diyemez.
    İsrail Gazzeyi işgal ederken bir yandan Filistin Filistin diye bağırıyorsunuz, diğer yandan da Türkiye de toplanan yardımların güya Filistinlilere israil’in eliyle verileceğini yandaş medyadan yeni şafak gazetesi; israil’in çikolata yapma makinesini güvenlik gerekçesi ile kabul edilmediğini söyleyerek ifşa ediyordu. Filistin le savaş halinde olan ve Ramazan ayı bile dinlemeden Gazzelileri öldüren İsrale verdiğiniz Türk halkının yardımları ile ihanet içerisinde olduğunuz kendi ifadeleriniz ile belgelenmiş oluyor. Demek oluyor ki sizin diliniz de Filistin Kalbiniz de ise İsrail yatıyor. Filistin için ağlayıp israil ile iş tutanlar,”One minute “deyip israil ile el altından ticareti artıranlar, koskocaman ülkede yerli tohumları yok edip seksen milyonluk ülkeyi israile teslim edenler mi İsrail’e düşman oluyor? Yoksa hangi akıl hangi mantık hangi gerekçe ile türkiyeden filistine gidecek olan yardımları gazzeyi bombalayan israile teslim ediyorsunuz?
    Filistinliler Türkiye ye vizeli, İsrailliler ise vizesiz giriyor, Sonra da Ne güzel Filistin dostu oluyorsunuz değil mi? PKK nın Irak kolu olan Büyük İsrail’in hedefleri için ırak Kürtleri arasına yerleştirilen Yahudi kökenli Barzani’nin Irak’ın petrolünü çalıp Türkiye üzerinden israil’e satanlar mı Filistin’i düşünüyor? Şimdi Filistinlileri öldüren israil uçaklarının yakıtını kimler ve kimlerin aracılığı ile israile verildiği belli olmuyor mu? Bolivya, Venüzüella Ve Şili halkı Müslüman olmadığı halde israil ile ilişkilerini keserken Türkiye hükümeti niçin israil ile ilişkilerini kesmiyor? Suriye yi yıkmakla Tehdit edenler niçin israil’i sadece kınamakla yetiniyor? Filistin edebiyatı yapan Türkiye deki İslami görünümlü çevreler Türkiye de binlerce genci kandırarak Suriye de kardeşi kardeşe kırdırıp Müslüman kanı akıtmasına vesile olanlar söz konusu israil olunca sadece kınamakla yetinip timsah gözyaşı döküyorlar. Eğer samimi iseniz Müslüman Suriye halkı yerine israil’e bir cephe açın da görelim? Netice de Suriye de öldürülen askerler Yahudi ya da hiristiyan değil Müslüman halkın çocuklarıdır. Ve artık Filistin’e çikolata göndermeyi bırakıp Suriye ye gönderdiğiniz silahların çeyreğini Gazzey’e yollasaydınız Filistin bu durumda olmazdı ama biliyorum ki siz Filistine silah değil çikolata göndermeye devam edeceksiniz. Çünkü sizler çağımızın gerçek haricilerisiniz. İşte bu yüzden tamda Filistin işgal altında iken bir ırak’a bir Lübnan’a saldırarak Filistin’i gündemden uzaklaştırmaya çalışan Işid, Nusra ve kaidesiz el kaidecilerin İsrail’ e hizmet ettikleri aşikâr değil mi? Siyonist İslamcıların bize kaynak diye gösterdiği “el cezire “kanalı iki bin on dört son Gazze savaşın da Filistinli Müslümanların israil’e roket ve füze attığı yerleri gazeteci kimliğin de israil’e ispiyonlarken suçüstü yakalanma dı mı? Türkiye de ki El cezireyi kaynak gösterenler ve temsilcileri ne haber? Hadi haber yapsanıza… El cezire israil den sizde el cezire den besleniyorsunuz.
    Bakara ya makara diyen, Ben her Cuma bir ayet sallıyorum diyen Egemen Bağış İslam’ı mı seviyor? Allah İsrail’e afet vermesin diyen” Devlet bakanı Zeybek “ mi Filistin dostu oluyor? Siz Türk halkını aptal mı sanıyorsunuz? İran İslam cumhuriyeti aleyhinde bir haber uydurulmuş olsa da ekmek peynir gibi sarılanlar, Filistin için konuşmaktan başka bir icraatı olmayanlar, Hem İran ve Suriye nin filistine silah yardımlarını küçümsüyorsunuz, hem de kendiniz İsrail tarafın dan dan öldürülen Filistin halkına silah değil de birkaç paket çikolata yollayıp onu da İsrail’e teslim ediyorsunuz, Suriye ye silah Filistin’e çikolata yollayanlar, evet sizler… Ne vefalı dostlar! Ne zeki! Adamlarsınız ya!
    Sorduğumuz sorulara cevap veremeyenlerin kimin uşağı oldukları deşifre olmuş oluyor. Eğer birazcık imanı, ahlakı, vicdanı, insanlığı olanlar hakikatı gördüğü halde deve kuşu gibi başını kuma sokup kendilerini aldatmazlar. Bu yazı varlıkları ihanet üzere olup akılları deve kuşu gibi olanlar için değil, medyanın etkisinde kalıp hak ile batılın ayrışması için bir ışıktır. Hak üzere olup haktan ayrılmayanlara selam olsun.

  24. Kur’ân-ı Kerim EN’ÂM Suresi -123 Ayet
    Ve kezâlike cealnâ fî kulli karyetin ekâbire mucrimîhâ li yemkurû fîhâ, ve mâ yemkurûne illâ bi enfusihim ve mâ yeş’urûn(yeş’urûne).
    Böylece, her kentte ileri gelenleri, oranın suçluları yaptık ki, orada hileler çevirsinler. Halbuki bunlar, kötülüğü başkasına değil kendilerine yapıyorlar da farkına varmıyorlar.
    Kıymetli Kardeşlerim;
    Yukarıdaki Ayetleri İdarecilerimize Sık Sık Hatırlatmamız Onların ve Tüm İnsanlığın İbret Alması ve Kendine Çeki Düzen Vermesine Vesile Olur İnşallah.

  25. Kur’ân-ı Kerim EN’ÂM Suresi -123 Ayet
    Böylece, her kentte ileri gelenleri, oranın suçluları yaptık ki, orada hileler çevirsinler.
    Halbuki bunlar, kötülüğü başkasına değil kendilerine yapıyorlar da farkına varmıyorlar.
    Diye Buyuruyor Umarım İdareciler Aklını İşletirler.

  26. SEN TOY, VER BİR OY, VATANDAŞI SOY
    Siyonistlerin uzun çalışmaları ve Müslümanların gafleti sonucu her ne kadar eksiklikleri de olsa Osmanlının yıkılıp yerine kurulan devletçiklerde yönetici kadronun sabetayist avdeti yâda dönmelerden oluştuğu birçok İslam ülkesinde iktidar ile muhalefetinde kendilerinden olduğu bu sistemlerde muhalefet ile iktidarın danışıklı dövüşü ile halk birinden kurtulayım derken diğerinin tuzağına düşerken ne olup bittiğini anlamamakta ve kendi kaderini belirleyememektedir.

    Yağmurdan kaçayım derken doluya tutulan halk, şuna oy verirsen seni öldürür diğerine oy verirsen seni hastalandırır denilerek halka kötünün iyisi gibi(kötünün iyisi mi olur?) yeni çıkmazlarla teslim alınmaktadır ki oysa biz ne bizi öldürecek ne de bizi hasta bırakacak bir teslimiyet yerine sağlıklı olmak istiyoruz diyebilmeliyiz. Bize ya siyah göreceksin yâda Beyaz dediklerin de biz olduğu gibi görmek istiyoruz diyebilmeliyiz.
    Nasrettin Hocaya yazı mı tercih edersin kışı mı dediklerin de bahara kim ne demiş diyerek bize üçüncü bir alternatif yol çizmiştir. Yine Nasrettin hocaya yokuş aşağı mı yoksa yokuş yukarı mı gitmek istersin dediklerin de düz yola kıramp
    mı girmiş diyerek bize üçüncü bir yolun tarifini yapmıştır.

    Ne Ebu cehili ne de amcaoğlu dedikleri Ebu lehebi tercih etmek zorunda değiliz. İslamın hayat yolu kendine özgüdür. İşte o yol bütün peygamberlerin gösterdiği tevhid yoludur.
    Hem” LA” deyip küfrün varlığını inkâr ettiğini söyleyeceksin hem de o küfür sisteminin sandık putunun önünde saygıyla hürmetle toy biri olarak oy mu kullanacaksın?
    Ben oy vererek vatandaşlık görevimi yapıyorum diyenlere sormak gerek gerçekten seni vatandaş olarak gören kim? Allahın ücretsiz verdiği suyu bile sana ücretli verenlere göre değil vatandaş sende insan mısın yani? GDO lu ürünlerle kendi halkını İsrail’in hedefleri doğrultusunda çeşitli hastalıklarla imha etmekten çekinmeyen bu küfür sistemlerinde gerçekten seni vatandaş yerine koyan kim?

    Tren lokomotif istikametinin ABD ve İSRAİL olduğu bir ülkede hangi vagona (parti) binersen bin senin gideceğin istikamet değişir mi?
    Bir fabrika sahibinin farklı türde ürettiği fıstıklı, fındıklı, çikolatalı, vanilyalı ve sütlü hangi çikolatayı alırsan al kazanan yine fabrika sahibi olacağıdır.

    Dolayısıyla Allahın emirlerinin uygulanmadığı bu şirk sisteminde kimi desteklersen destekle bu trenin varacağı yer ile kazanan fabrika sahibi aynı kişi olacaktır. Geçen
    Seksen yılda olup bitende bu değil mi? Asıl ev sahibi olan Müslümanlar halen kendi ülkelerinde beş yıllığına kirada oturup ne zaman tekmeyi yiyeceğini bekliyorlarsa bu kendi kaderlerini belirleyecek vahyin getirdiği ilahi programdan uzak oldukları içindir.
    Her parti dernek ve vakıf gayri İslami olan sistemin bir koludur. Bu kolların hiç biri kendisine ihanet etmez, edemez, tersine bu kolların her biri bir vücut gibi bu gayri İslami sistemi kollar daha da güçlendirir. Her parti dernek ve vakıf sistemin yedek
    Bir lastiğidir. Biri gittiğinde yerine yeni biri gelerek küfür sistemine taze bir kan olur. Bu metot la küfür sistemleri Yılanın deri değiştirdiği gibi kılıf değiştirerek bazen İslamcı! Bazen de gayri İslamcı rolüne bürünmektedirler ki bu kimseyi aldatmamalıdır. Çünkü şeytan ve şeytanın dostları ayette belirtildiği üzere her zaman soldan değil bazen de sağdan yaklaşmaktadırlar bazen arkadan bazen de önden gelerek kendilerini böylece kamufle etmektedirler
    Ben başa geldiğimde Allahın razı olmadığı faizi, içkiyi, kumarı, şirki ve zinayı yasaklayıp Allahın razı olduğu bir İslami düzeni kuracam diyeni gördün mü Yâda hiç duydun mu? Değilse Allahın razı olmadığı bir yerde nasıl Allah rızası için duruyorsun? Böyle bir yerde ne işin var?

    Sözde sistemi değiştire cem diye yola çıkanlar tuzun suda eridiği gibi asıl kedileri değişerek toplumu hak yoldan uzaklaştırarak bilerek yâda bilmeyerek küfür sisteminin ömrünü uzatmışlardır. Bu seksen yıllık parti tecrübesini göz ardı edenler hatada ısrar ederek yeni partilerle kendilerinin ahmak yâda hain olduklarını belgelerken halkı da ifsat etmektedirler.
    Ebucehilin kurduğu bir düzene kaydolmayarak kayıtsız kalan ve Darul Erkam da kendi programını düşmandan habersiz uygulayan bir peygamberin sav tarihi varken sonu “DER “ile biten bu resmi STK lar ile halkımız kayıt altına ve kontrol altına alınmıştır.

    Çözüm; İslam’ın hâkim olması için peygamberler gibi bağımsız olarak halkı İslam, a davet etmek ve ayette belirtildiği üzere “Din yeryüzünde hâkim oluncaya değin onlarla mücadele etmektir” nebevi metot da budur.
    Küfrün bu çok çeşitli plan ve projelerine aldanan halkımız uyanarak sadece Allahın ipine tutunarak kurulan bu tuzakları boşa çıkararak kendi kaderini belirlemelidir.

  27. Gazze’deki Şifa Hastanesi’nde çalışan Filistinli Doktor Belal Dabour, bu yanıtıyla savaşı tek cümlede özetliyor. Dr. Dabour, savaşın tam ortasında yapmaya çalıştıkları doktorluk pratiğini ve bombaların altındaki hayatı Bianet’ten Ayça Söylemez’e anlattı.

    Bu sabah İsrail’in Gazze’ye yaptığı kara ve hava operasyonu sonucu ölenlerin sayısı 805 oldu, 5 bin 200 kişi yaralı. Hayatını kaybedenlerin 169’u çocuk.

    Ağır yaralıların kaldırıldığı Şifa Hastanesi, saldırının başladığı 8 Temmuz’dan bu yana aralıksız mesai yapıyor. Doktorlar, elektrik ve su sıkıntısı bir yana tıbbi malzemenin bittiğini söylüyor.

    Dr. Dabour da zaman zaman cep telefonu ışığında ameliyat yapmak zorunda kalan doktorlardan. Hastaneye gelen her ağır yaralı çocukla o da ayrı bir travma yaşıyor. Ancak durup üzülecek vakti yok, çünkü bombardıman hiç durmuyor.

    Son olarak bu sabah, İsrail’in bombaladığı Birleşmiş Milletler okuluna sığınmış, çoğunluğunu çocukların oluşturduğu birçok Filistinli, yaralı ya da ölü olarak Şifa Hastanesi’ne götürüldü.“

    Şarjım yettiği kadar”

    “Cevap vermeyi deneyeceğim, şarjım yettiği kadar…”

    Dr. Dabour’a e-posta atmış, oradaki durumla ilgili sorular sormuştuk. 10 gün kadar sonra yanıt geldi, “seslerini duyurmayı çok istediğini ancak kısıtlı elektrik nedeniyle şarj sorunu yaşadığını, baterisi elverdiği sürece sorularımızı yanıtlayacağını” söyleyerek söze başladı.

    Günde bir saat elektrik

    Hastanedeki çalışma koşullarını şöyle anlattı:

    “Hastane personeli üç gruba ayrıldı, 24 saatlik mesainin ardından iki gün izin yapılıyor.”

    “Gazze’de 24 saatte sadece bir saat elektrik veriliyor. Su da aynı şekilde sınırlı olarak veriliyor.”

    “Gıda stokları tükenmek üzere.”

    “Hastanelerde jeneratörle idare etmeye çalışıyoruz.”

    Yüzlerce yaralı çocuk

    Dabour’a kendisini de çok etkileyen çocukların durumunu sorduk, şöyle özetledi:

    “Her gün çok ciddi şekilde yaralanmış yüzlerce çocuk geliyor. İlginç olan, çocukların çoğu ağlamıyor.”

    “Bazıları şokta, bazıları bombardımana yataklarında yakalandığı için henüz uykulu, bazıları da başına geleni idrak edememiş halde. Örneğin yaralı gelen bebeklerden biri tüm ailesini kaybetmiş olduğundan habersiz, tedavi sırasında bile ağır uykusundan uyanmamıştı.”

    “Anne ve babasını kaybetmiş beş kardeş de hastanenin bekleme koltuklarında sessizce uzun süre oturdu.”

    “Fiziken çok ağır yaralı olan çocuklar geliyor ama bunun da ötesinde hepsinin uzun süre psikolojik tedavi görmesi gerekecek…

    ”Yakınları öldürüldü

    Dr. Dabour, kendisinin de kuzenini kaybettiğini, hastaneye gelen akrabalarını görünce fark ettiğini anlattı:

    “Dokuz aylık hamile bir kadın geldi, öldürülmüştü, morga götürüldü. Onun kuzenim olduğunu, hastaneye akrabalarımız gelince öğrendim.”

    “Zaten Gazze’de bir yakınını, akrabasını kaybetmemiş kimse yok.”

    İsrail ne gazı kullanıyor?

    Dr. Dabour ile aynı hastanede çalışan Norveçli Doktor Mads Frederick Gilbert, yaralılarda garip belirtiler fark ettiklerini, kimyasal silah izleri olabileceğini dile getirmişti. Bu iddiayı Dabour’a sorduk:

    “Ben kimyasal silaha ilişkin bir kanıt görmedim. Ancak aşırı derecede rahatsız edici gazlar, kentin boş alanlarını kaplamış durumda. Bu gazlar gözleri yakıyor, nefes almayı zorlaştırıyor. Ne olduğunu bilmiyorum.”İlaç ve tıbbi malzeme bitti

    Hastanenin koşulları da giderek zorlaşıyor:

    “İlaç ya da tıbbi malzemenin neredeyse hepsi bitmek üzere. Tedavi için gereken temel malzemeyi bile karşılamakta zorlanıyoruz. Her şeye ihtiyacımız var. Morg dolaplarında yer yok, gelen cesetler yerlere konuluyor.”

    “Bizim için dua edin”

    Dr. Dabour, Türkiye halklarına verdikleri destek için de teşekkür etti ve “Lütfen bizim için dua edin” diye bitirdi sözlerini.

  28. Türk-İş’in her ay düzenli olarak yayınladığı açlık ve yoksulluk sınırı araştırmasına göre, dört kişilik bir aile için açlık sınırı bin 177, yoksulluk sınırı ise 3 bin 835 TL olarak hesaplandı.

    Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) Temmuz ayı “Açlık ve Yoksulluk Sınırı” araştırması verilerini açıkladı. Gıda harcama tutarının bir önceki aya göre yüzde 1,6 arttığı belirtilen verilere göre, 4 kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için “açlık sınırı” bir önceki aya göre 19 TL artarak bin 177 TL’ye yükseldi. Yine 4 kişilik bir ailenin ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyatlarını karşılaması için hesaplanan “yoksulluk sınırı” ise 3 bin 835 TL oldu. Bir önceki ay “yoksulluk sınırı” ise 3 bin 772 TL olarak gösterilmişti. 2013 yılının Temmuz ayında da, “açlık sınırı” bin 11 TL, “yoksulluk sınırı” ise 3 bin 295 TL olarak açıklanmıştı.

    Verilerde tek kişi için Temmuz ayında göre hesaplanan yaşam maliyeti bin 400 lira 72 kuruş olarak gösterilirken, net 891 liralık asgari ücret ile aradaki fark 510 liraya yükselmiş oldu.

    TEMMUZ AYININ ‘ŞAMPİYONU’ LİMON!

    Et fiyatlarındaki artışın aile bütçesine, ramazan ayındaki artışlarla beraber ek yük getirdiğine dikkat çekilen verilerde, sebze ve meyvelerdeki ürün miktarındaki yetersizliğinin ürün miktarını yükselttiği belirtildi. Verilere göre, Temmuz ayı itibariyle sebze-meyve ortalama kilogram fiyatı 3,44 lira olarak hesaplanırken, geçtiğimiz ay ise bu rakam 3,17 TL’ydi. Sebze-meyve grubunda en çok dikkat çeken artış ise limonda yaşandı. Limonun kilogram fiyatı geçtiğimiz ay 3-4 TL iken, Temmuz ayında 6-7 TL olarak belirlendi.

  29. http://img-1.onedio.com/img/719/bound/2r0/53bbc1dea097b78240e00a35.webp

    ZONGULDAK’ta, maden işçisinin baretindeki ışıkla evini aydınlatmasını tasvir ettiği resim Soma faciasının ardından sosyal medyada paylaşım rekorları kıran lise öğrencisi 16 yaşındaki Nihal Acar, bu kez 301 işçinin öldüğü facianın resmini çizdi.

    Acar’ın, yine madencinin baret ışığıyla aydınlattığı ocaktan önce sıcak kömür, sonra da işçilerin cesetlerinin çıkarılmasını yansıttığı çalışması sosyal medyada ilgi gördü.

    Babası 40 yaşındaki İlhan Acar, Türkiye Taşkömürü Kurumu Karadon Müessese Müdürlüğü Gelik İşletmesi’ne bağlı maden ocağında çalışan Erdemir Anadolu Lisesi 11’inci sınıf öğrencisi Nihal Acar’ın, madenci babanın baretindeki ışıkla aydınlattığı evinde eşi ve çocuğunu tasvir ettiği resmi, Soma faciasından sonra sosyal medyada paylaşım rekorları kırdı. Acar’ın pastel boya ile yaptığı resmin daha sonra animasyon çalışması da yapıldı.

    Acar, şimdi de televizyonda izlerken büyük üzüntü yaşadığı 301 işçinin öldüğü Soma faciasının resmini çizdi. Acar çalışmasında, facia öncesi ocaktan sıcak kömür çıkmasına rağmen önlem alınmamasına vurgu yaptı. Yine madencinin baret ışığıyla aydınlattığı ocaktan önce vagonlarla sıcak kömür, arkasından da işçilerin cesetlerinin çıkarılmasını tasvir eden resim sosyal medyada ilgi gördü. Nihal Acar’ın babasının Facebook sayfasında yer verdiği resim, bir çok kullanıcı tarafından beğenilerek paylaşıldı.

    SOMA’DAKİ ACIYI RESME AKTARDI

    Nihal Acar, Soma’daki acıyı içinde hissettiğini ve o acıyı resime aktarmaya çalıştığını söyledi. Madenden sıcak kömür çıkmasına rağmen önlem alınmadığını, sonra da facianın yaşandığını belirten Acar, bu durumu resimde de işlediğini belirtti. Nihal Acar, şöyle konuştu:

    “Bu resim, Soma’da yaşanan maden faciasının bizi nasıl üzdüğünü anlatıyor. Madenlerde kan akmamasının gerektiğini, gerekli önlemlerin alınması ve böyle olayların bir daha yaşanmaması gerektiğini anlatıyor. Resimde de anlatmaya çalıştığım gibi burada sıcak kömür çıkmış ama önlem alınmamış. Sonra kömür yerine oradan bizim işçilerimiz çıktı, canlarımız çıktı. O maden artık bizim için kömür çıkan bir yer değil madencilerimizin öldüğü bir yer. O yüzden resimde ocağın ağzı kanlı. Tüm madencilerin, hepimizin kan ağladığını anlatıyor.”

    Baba İlhan Acar da Soma’da katıldığı mitinge kızının çizdiği yeni resim ile gittiğini ve orada da büyük ilgi gördüğünü söyledi. Kızının, yaşanan acıyı farklı bir açıdan resminde anlatmaya çalıştığını belirten İlhan Acar, “Kızım, önlemler alınmadığı için taşeronlaşma ve özelleştirmenin sonucunda ocakların işçilerin hayatlarını kaybetmesine çok müsait olduğunu düşünerek, maden ocaklarından kan aktığını burada yansıtmış” dedi.

  30. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu The Skunk Riot Copter isimli uçan TOMA olarak bilinen aracın Türkiye tarafından alınıp alınmadığını İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya sordu. ‘Uçan TOMA’nın en etkin özelliği havadan biber gazı püskürtmesi…

    Türkiye son yıllarda Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı olarak bilinen TOMA’yla tanıştı. TOMA aslında gelişmiş bir panzer. Yanmıyor, su sıkabiliyor, darbelere dayanıklı. Aynı zamanda toplumsal olaylara müdahale konusunda daha birçok değişik araç var. Bunlardan bir tanesi ise Güney Afrika Merkezli Desert Wolf isimli bir şirketin The Skunk Riot Control Copter adıyla bilinen araç.

    Bu araç havadan biber gazı atabiliyor. CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ise alınan bir duyum üzerine Türkiye’nin de bu araçları alıp almadığını İçişleri Bakanı Efkan Ala’ya bir soru önergesiyle sordu. Desert Wolf şirket bugüne kadar araçlardan 25 tane sipariş almıştı.

    Tanrıkulu’nun soru önergesinde,

    “1.Güney Afrika firması Desert Wolf tarafından üretilen, boya kapsülleri ve biber gazı kapsülleri fırlatan, insansız hava aracı orijinal adı ile ‘’The Skunk Riot Control Copter’’lerin Türkiye’de toplumsal olaylarda kullanılmak üzere sipariş edildiği iddiası doğru mudur?

    2.İddia doğruysa, sipariş edilen bir kerede 4 bin adet paint ball ve biber gazı kapsülü kapasiteli ‘’The Skunk Riot Control Copter’’ adlı hava araçlarının sayısı nedir?

    3.İddialar doğruysa, öldürücü silahlar kapsamında bulunan orijinal adı ile ‘’The Skunk Riot Control Copter’’ adlı hava araçlarının Türkiye’de kullanılmasına neden gerek duyulmuştur?

    4.2014 yılı içerisinde 20 2014 tarihine kadar toplumsal olaylarda kullanılmak üzere satın alınan tüm silahların, malzemelerin, araçların listesi nedir?

    5.Satın alımlar için hangi şirketlere toplam ne kadarlık ödeme yapılmıştır?

    6.2014 yılı içerisinde toplumsal olaylarda kullanılmak üzere henüz satın alınmamış ancak satın alınması planlanan tüm silahların, malzemelerin, araçların listesi nedir?” sorularını sordu.

  31. Şırnak’a yaklaşık 30 kilometre uzaklıkta bulunan Kemerli Köyü yakınlarına Cudi Dağı eteklerinde bulunan özel bir şirkete ait kömür ocağında göçük meydana geldi. Saat 14.00 sıralarında meydana geldiği belirtilen göçükte ilk bilgilere göre işçiler Emin Baysal, kardeşi Ahmet Baysal ve Selahattin Uçar, toprak altında kaldı.

    İşçileri kurtarmak için bölgeye arama kurtarma ve sağlık ekipleri gönderildi. Bölgede güvenlik önlemleri de alınırken, gazetecilerin girişine izin verilmedi. Ocak başına gelen toprak altındaki işçilerin yakınları sinir krizleri geçirdi. Aileler, saatlerdir işçilere kurtarmak için müdahale edilmediğini savundu. Yetkililer ise ocakta gaz sızıntısı yaşandığını belirterek, bu yüzden madene inilemediğini söyledi.

    Şırnak’taki maden göçüğünde toprak altında kalan 3 işçinin, yaşamını yitirdiği belirtildi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Back to top button