Eyyamullah’ın en büyük günlerinden İran İslam İnkılabı – Gazi DİRENEN
Bismillahirahmanirrahim
Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a salat ve selam Hatem’ül Embiya Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)’e onun pak ehlibeytine, ezvacına, sahabelerine, bütün peygamberlere, günümüze kadar İslam davası için çalışmış alimlere, bu yolda can vermiş şehitlere, İslam Inkılabına ışık tutmuş ve inkılabı müjdeleyen Üstad Said Nursi Hazretlerine, Cihan Şumul İslam İnkılabı lideri İmam Humeyni hazretlerine ve Rehber İmam Seyyid Ali Hamaney’e olsun.
İslam Inkılabı ile ilgili yazımı normalde dün yayınlayacaktım fakat bazı sebeplerden dolayı bugüne sarkmış oldu. İnkılab ruhunu heran yaşamamız gerektiğinden bir gün gecikmelide olsa bir şey olmayacağını düşünüyorum.
– Bugün öyle bir gündür ki bugün dünya Müslümanları ve mustazafları tarihin en coşkulu ve sevinçli gününü yaşamışlardır.
– Bugün öyle bir gündür ki bugünde yer yerinden oynamış, dünya büyük bir sarsıntı geçirmiş, dünya zalimleri kinlerinden kudurmuş, gece uykuları kaçmıştır.
– Bugün öyle bir gündür ki zalimlerin ve kafirlerin saltanatları ve sarayları kökünden sarsılmış.
– Bugün öyle bir gündür ki mazlumun zalimden öcünü alacağı gün zalimin zulmettiği günden daha çetin olacak sözünün mücessem timsalinin yaşandığı bir gündür.
– Bugün öyle bir gündür ki Habil’in öcünün alındığı gündür.
– Bugün öyle bir gündür ki mazlumca ağaç kovuğunda testere ile kesilerek şehit edilen Hz. Zekeriyya’nın öcünün alındığı gündür.
– Bugün öyle bir gündür ki Peygamber efendimizin torunu ve mazlumca şehit edilen Hz. Huseyin’in kanının yerde kalmadığı ve öcünün alındığı bir gündür
– Bugün öyle bir gündür ki mustazafların müstekbirlere galip gelecekleri umudu bütün mustazafların kalbine nakışlanmıştır.
– Bugün öyle bir gündür ki gözümüzde büyütülen süper güç denilen insan bozması vahşi canavarların yenilebileceği ve tarih sayfasından silinebileceği gerçeği ispatlanmıştır.
– Bugün yine öyle bir gündür ki, aleme bir nur doğmuş, karanlık zulümatlarını darmadağın etmiştir.
– İşte bugün ALLAH’ın günlerinden bir gündür. Eyyamullahın en önemli günlerinden olan Cihan Şumul İslam İnkılabının kuruluş günüdür.
Eyyamullah, Allah’ın günleridir. Allah’ın günleri ne kadar önemli ise, bu günleri anmak, kutlamak, gündemde tutmak en az onlar kadar önemlidir. Çünkü zihinlerin canlı kalması, çürümemesi, kokuşmaması için acıda olsa tatlıda olsa Allah’ın günlerini gündemde tutmak gerekir.
Kur’an-ı Kerim’e baktığımız zaman geçmiş olaylardan ve günlerden bahsetmektedir. Haşa Kur’an bunlardan hikaye olsun diye mi bahsediyor. Tabi ki hayır, ibret almak için, gündemde tutmak için, insanın yetişmesi için, imanın artması ve tazelenmesi için geçmiş olaylardan bahsetmektedir. Ve bizde bugün tarihin en önemli günlerinden birini kutluyoruz. Yani bizim yaptığımız olay, abartmıyorum o yaşanmış olay kadar önemlidir. Biz bu günü sırf anmak için değil, alışılmış olarak değil, bir ibadet gibi ve gelecekte olacakların bir temeli olarak bu günü kutluyoruz. Gerçekten bu konu “ EYYAMULLAH “ çok önemlidir. Allah’ın hiçbir günü yoktur ki önemsiz olsun. Ve bize düşen bu günleri gündemde tutmaktır. Tabi hepsini bu şekilde dünyanın değişik yerlerinde sokakları doldurarak yapamayız, belli başlı günleri bu şekilde kitleler halinde kutlayabiliriz veya anabiliriz, fakat diğer önemli günleri evimizde, ailemizle, arkadaşlarımızla gündem yapabiliriz. Ve bunun meyvesini de Allah’ın büyük bir günü olarak tarihe yazacağımız günün temelleri olduğunu göreceğiz.
Eyyamullah çok önemlidir ki İRAN İSLAM İNKILABI bu büyük olayı Hz. Hüseyin’in yas merasimlerine borçludur. Bu sözü Şehit Beheşti söylüyor. “Biz bu devrimi yas merasimlerine borçluyuz”
İmam HUMEYNİ diyor ki; Hz. Hüseyin’i anma merasimlerini terk etmeyin, gündemde tutun diyor. Kerbela olayı İran’da heran canlı tutulmakta idi ve en acı günün anılmasından en sevinçli bir gün meydana geldi.
Elhamdülillah geçmişimizde anacağımız, kutlayacağımız nice günler vardır. 365 günümüzde gündeme getireceğimiz bir çok olay vardır. Eyyamullah kadar, bu mihvalde maziyi anmak ve tarihi yad etmek de çok önemlidir. Yazımız İnkılabın oluşu veya sonuçlarından ziyade bu konular üzerinde olacaktır. Maziyi anmak insanı ayakta tutar, kokuşmasını, bozulmasını önler tabi iyi bir mazisi varsa. Bu iyi mazimiz bizim kurtuluşumuza vesilesidir. Kur’an nasıl geçmişi hatırlatıyorsa, bizde kendimize mazimizi hatırlatmamız gerekiyor. İnsan yalnız kalsa da dertleşeceği bir mazisi olduğu için aslında yalnız değildir. Maziyi anmak insanı her an yeniler, zinde tutar ayağının kaymasını engeller, dahası da sevap kazanmasına vesile olur. Nasıl sevap kazanılır denilecek olursa bir örnek verelim. Hadisler de geçer bir saatlik tefekkür 70 yıllık ibadetten daha hayırlıdır diye. İşte biraz tefekkür edip düşünsek geçmişte yaşadığımız hayırlı olayları hatırlasak, o olaylar bizi ayakta tuttuğu gibi bize enerjide verir. Birde ayrıca arkadaşlar arasında da oturduğumuz zaman maziyi gündeme getirmemiz gerekmektedir. Bize enerji veren maziyi gündem yapmak lazım. Çünkü hiçbir şey geçmiş olmuş bitmiş değildir. O geçmiş, bizim geleceğimize yön vermektedir. Şahsi mazi olduğu gibi toplumsal mazide vardır. Hepsinin kendine göre önemi vardır. Şahsi mazi kişiyi ayakta tutar. Toplumsal mazi veya ümmete mal olmuş mazide toplumu ayakta tutar. İşte bugün bu maziden birini gündeme almak için dünyanın her yerinde insanlar sokakları dolduruyor. Bende bu yazıda bu toplumsal mazi olan ve dünyanın seyrini değiştirmiş olan İran İslam İnkılabından bir çıkarımda bulunacağım.
Şimdi burada İnkılabı anlatmaya ne vaktimiz ne de gücümüz yeter. Sadece İnkılaptan küçük ama çok önemli bir çıkarımda bulunacağım. İnkılabı başından sonuna ve İnkılap sonrasına kadar inceleyecek olursak, göze bariz çarpan olgu, HALK ve İMAM dır. Gerçekten bu iki yapı devrimin ana omurgasını oluşturmaktadır. İki olguda veya iki güçte birbirini tamamlayan bir durumdadır. Halk gerçekten büyük bir güçtür. Hakeza imam, imamet veya rehberlikte büyük bir güçtür. Fakat bu ikisi ayrı olduğu zaman bir hareket kısır kalır. İmamsız bir toplum veya halksız bir liderlik eksik kalır sonucu devrimle sonuçlanmaz. Açıklayacak olursak bir toplumda imam vardır. İmamlık özelliklerinin hepsine haizdir, Allah’ın istediği kişiliktir ve etrafında da kalabalık kitleler vardır. Zahiren bakarsın ki işte tam istenilen tablo. Bu ortamda zalimlere hayat hakkı tanınmaz dersin. Fakat halk halk olmazsa hiçbir şey yapılamaz. Halk bilinçli, imamına tam bağlı, fedakar, cengaver, mücahit, dünya sevgisi olmayan, takvalı, korkusuz bir halk olursa işte o zaman bütün tamamlanmış olur.
İmam Sadık’a soruyorlar: “Ey imam neden devrim yapmıyorsun, etrafında binlerce taleben ve taraftarın var, bir ayaklanırsan kimse karşında duramaz “diyorlar. Fakat İmam Sadık diyor ki: bir elin parmakları kadar adamım olsa devrim yaparım” diyor. Demek ki kalabalık olmak, sayı çokluğu hiçbir zaman belirleyici faktör değildir. Asıl olan kemiyet değil keyfiyettir. Davasını tam idrak etmiş, hedefini bilen halk zalimleri korkutacak olan halktır. Bir söz vardır “Zalimler Allah’dan korkmazlar fakat halktan korkarlar” İşte bu davasına tam inanmış halk zulüm saraylarını yerle bir edecek olan halktır. İran halkıda bu şerefe nail olmuş halklardandır.
Bir diğer konu ise İmam’ın önemi ve İmam’a tam bağlılık. Kur’an’da da bildirildiğine gibi “ ALLAH’a Peygambere ve sizden olan ululemre itaat edin” (Nisa 59) ayetini ve diğer benzer ayetleri incelediğimiz zaman, devamlı Allh’a ve Peygambere itaat vurgulanmaktadır. Bu şekilde birçok ayet vardır. Buda bize gösteriyor ki Allah’a ve Peygambere itaat en önemli en elzem mevzudur. Çünkü Allah’a ve Peygambere itaat olmaz ise din olmaz, iman olmaz. Yani itaat imani bir meseledir. İslam’ın olmazsa olmazıdır. Dinde kemale ermenin, toplumsal düzende kemale ermenin yegane şartı itaattir. Tabi ki Allah’a Peygambere ve İmam olan kişiye itaattir. Fazla uzatmadan bu konuya vereceğim iki örnekle yazıyı bitiriyorum inşallah. Bu örnekler hem İmam’ın etkinliği, gücü ve önemini vurgulamaktadır hem de halkın ne kadar güçlü olduğunu ve ne kadar büyük işler yapabileceğini göstermektedir.
Birinci örnek; İran’da inkılap hareketinin ilk dönemlerinde Şah Kum şehrini ziyaret edeceğini duyuruyor. Kum şehri alimlerin ve medreselerin yoğun olduğu şehirdir. Bu ziyaretiyle bir nevi alimlere gövde gösterisi yapmak istiyor. Fakat İmam Humeyni bu hain planı yüksek basiretiyle fark ediyor ve şah’ın bu hareketini boşa çıkarmak için bir bildiri yayınlıyor, hiçbir kimse sokağa çıkmayacak, ve imamına tam bağlı olan halktan bir kişi bile sokağa çıkmıyor ve Şah etrafındaki birkaç yalakasıyla beraber boş sokaklarda dolanıp sonra defolup gidiyor ve planı da tutmamış oluyor.
İkinci örnek; Devrimden çok kısa süre önce Şah ülkeden kaçtıktan sonra son bir ümit olarak Şah rejiminin son kalıntıları olan Bahtiyar hükümeti devrim hareketini tamamen bitirmek için bir plan hazırlıyorlar ve sokağa çıkma yasağı ilan ediyorlar. Bu yasaktan sonra gece yarısı devrimin has elemanlarını ve bu harekete yön veren şahsiyetleri yakalayıp öldürmeyi planlıyorlar bu şekilde de devrim hareketinin sönüp gideceğine inanıyorlar. Fakat İmam Humeyni Allah’ın yardımı ile bu planı seziyor ve diyor ki herkes sokaklara dökülsün, balkonlara, çatılara çıksın ve bu sinsi planı çökertsin. Halk bu bildiriden sonra İmam’a tam bir bağlılık ve güvenle sokakları dolduruyorlar bu şekilde sinsi plan tamamen çökertilmiş oluyor.
İşte bu iki önemli örnek İmam’ın, rehberin, liderin ne kadar gerekli olduğunu ve halkın o büyük gücünü ispat etmiş oluyor. Allah dünya müslümanlarının ve mustazaflarının kurtuluşu olan İslam İnkılabının lideri İmam Humeyni’den ve İran halkından razı olsun. Vesselam.
gazi abi allah razı olsun ben de yazınıza bir alıntı ile katkı sağlamak istiyorum
“Evet;.. Şu, ‘meydan-ı imtihan’ olan fâni dünya’da, fânî varlığını ilâhî dinin ihya ve ibkası için ‘feda’ eden; İslam’ın ‘mücessem ve müşahhas’ timsali hâline gelerek ‘fena fi’l-İslam’ olan; ‘Öz Muhammedi İslâm’ı’, İnkılâbî harekette ‘esas’ alarak, ‘zaman-ı saadetteki’ ulviyeti-kudsiyeti üzere hükümran kılan; asırlardır in–sanlık hayatını kasıp kavuran ‘tağutî ve emperyalist’ güçlerle çetin ve çok yönlü mücadele ve mücâhe-de ederek, insanlık için ‘Ümit’ ve ‘kurtuluş’ kapıları açan; “İslam Çağı”, Kur’an çağı” hüviyetini ibraz eden ’20. Asr’ın son çeyreğine’ ve ’21. asr’ın tamamına’ tarihî ve İslâmî ‘damgasını’ vuran; ‘zulüm düzenleriyle’ hesaplaşarak, defterlerini düren; İslam ümmetinin ve dünya mustaz’afları-nın ‘büyük ümitleri’ ve merci’leri durumuna gelen; böylece ‘imanlı, mazlum ve mağmum’ gönülleri nura ve sürura kavuşturan; kısaca, asr’ın ‘fecr-i Kur’an’ım’ hâmil bulunan ve ‘İlâhî bir mevhibe’ olarak tezahür eden mübarek bir İmam’ın ve bahtiyar etbâ’nın akibeti ‘Va’d-i İlâhî gereği olarak) elbette bundan başka olmayacak; cen-net-i Rahman, Bağ-ı Cinân ve İlâhî rıdvân, bu gibi… ‘mümtaz’ kullar için olacaktır, İnşaallah!”
kaynak:http://www.islamifikir.com/2014/02/04/asrin-kurani-fecri-inkilab-gunesi-dogarken-hizbullah-hakverdi/
Katkılarınızdan dolayı Allah razı olsun fatih kardeş
selamunaleyküm
gazi abi allah kaleminizi güçlendirsin.allah razı olsun
islam inkılabı allahu tealanın en büyük kelimelerindendir.
inkılabı anlatmak bu zamandaki en büyük tebliğdir.
“Evet; Ümit – Var Olunuz!
Şu İstikbâl zulûmâtı ve Inkılâbâtı İçerisinde,
En Yüksek Gür Sâda,
İslâm’ın Sâdâsı Olacaktır.”
Bediüzzaman