Elbistan’a bir ses verin, kent ölüyor! – Göknur Yumuşak
Elbistan’a bir ses verin, kent ölüyor ! – Göknur Yumuşak
Termik santral canavarından dolayı kanser vakalarıyla ve başka bir çok sağlık sorunuyla hayalet bir kente dönüşen Elbistan şimdide bir virüsle boğuşuyor. Elbistan şimdi adeta bir bilim kurgu şehri oldu.
İçme suyundan kaynaklanan bu felaket şehri adeta felç etti.
Ben Elbistan’lıyım. Çocukluğum da Elbistan kavak ve elma ağaçlarıyla adeta bir yeşil deniziydi. Kıvrılarak akan Ceyhan nehriyle bir cennet olan güzelim Elbistan şimdi çaresiz kimsesiz bir çocuk gibi hastalıktan kıvranıyor. Kent ölüyor. Bir ses verin!
Termik santral canavarının şehri ve doğasını öldürmesi kader olmadığı gibi ; kentin bu amansız virüsle boğuşması da kader değil. İkisi de insanlardan kaynaklı felaketler.
Kent diyorum çünkü ilçenin nüfusu bir kent kadar. 142 bin nüfusuyla çok büyük bir ilçe Elbistan.
Zehirlenen on binlerce kişi sokaklarda serum şişeleriyle dolaşıyor. 30 bin kişi bu virüsten etkilenerek zehirlenmiş. Ablamlar tüm ev halkı zehirlenmişler. 65 yaşındaki ablam yataktan kalkamıyormuş çok hasta olmuş. En çokta çocuklar ve yaşlılar kötü durumdalar.
Baş ağrısı kusma aşırı ishal ve ileri derecede halsizlik insanların hayatını cehenneme çevirmiş.
Az önce ablamı ve kuzenlerimi aradım telefonu açamadılar bile.
Hastalar hastanelerde ve diğer sağlık kurumlarında yer olmadığı için evlerde sokaklarda serum takılarak tedavi ediliyorlarmış. Hastane kapılarında insanlar çaresiz bekleşiyorlarmış.
Kuzenim 2-3 ay önce klordan kaynaklı bir sorun da yaşadıklarını söyledi.
Elbistan’ın içme suyu güzel bir pınar suyuydu. Ceyhan nehri Elbistan’dan doğar. Nehir şehrin tam ortasından kıvrılarak akar ve Akdeniz’e ulaşır. İçme suyu Ceyhan nehrinin tam kaynağından alınır. Ne oldu da bu kadar temiz ve özel su bu hale geldi.
Kentte ise marketlerde meyve suları bisküviler vs. tükenmiş. Kargaşa başlamış. Sular akıyormuş ama yemek yapmada bile kullanılmıyormuş.
Neden Elbistanlılar başta olmak üzere bu güzelim billur gibi suyun başına neler geldiğini kimse sormuyor sorgulamıyor.
Türkiye neyi bekliyor? Tüm şehir zehirlenip hasta olduğunda mı ses verecekler?
Çevreciler, hekimler ilgili bütün kişiler bir ekip olarak kente gidip araştırma yapmalıdır.
Bu çok büyük bir felakettir. 30 bin kişi büyük bir rakamdır. Akrabalarım her evden mutlaka zehirlenenler olduğunu söylüyor.
Arabası ve parası olanlar tedavi için yakın şehirlere gidiyorlarmış diğerleri de çaresiz bu felaketle boğuşuyorlar.
Malatya, Elbistan’a 1 saat mesafede. Türkiye’den bir çok hekim ve sağlık malzemesi oraya uçaklarla taşınıp sahra hastaneleri kurulmalıydı. Virüs bulaşıcıymış şehir karantinaya alınabilirdi. İçme suyu ve yemek dağıtılabilirdi. İçme suyu alacak parası olmayan insanlar var. Çok miktarda temiz su dağıtılmalıdır.
Su alamayanlar akıbetini bilmedikleri başka pınarlardan su taşıyorlarmış.
Bu suyla banyo yapmaları da tehlikeli olabilir. İnsanlara bol miktarda vücut temizliği için dezenfektan vs. dağıtılmalıdır.
Hastalık yaklaşık 4-5 gün sürüyormuş. Bu uzun bir süre derhal acil çalışmalar yapılmalıdır. Şimdi akrabalarımla konuştum halen durum aynı değişen bir şey yok. Felaket aynen devam ediyor. Yetkililer 10-15 gün sonra sular kullanılabilirmiş diyorlar.
Koç üniversitesinden Prof.Dr. Önder Ergönül CNN Türk Tv.de verdiği bilgilerde yaşlı ve çocuklarda aşırı su kaybından ölüm olabileceğini belirtti. 30 bin kişinin bu virüsten etkilenmesi çok önemli dedi. Bu suyla yıkanan yiyeceklerde virüs olacağını tüketilmemesi gerektiğini söyledi. Bu felaket ortaya çıktığında yayılmasını önleyecek acil önlemler mutlaka alınmalıydı dedi. Oysa zehirlenme vakaları ilk çıktığında KASKİ (Kahramanmaraş Su Ve Kanalizasyon idaresi Genel Müdürlüğü) basın açıklaması yaparak ‘Su temiz gönül rahatlığıyla içebilirsiniz tahliller ve analizler temiz’ açıklaması yapmışlar.
Bu konuda uzman arkadaşlarımdan aldığım bilgiye göre virüsun tokalaşma ile ağız yoluyla ve tuvaletlerle bulaşabileceğini; genel dezenfektan uygulanması gerektiğini belittiler. Özellikle tuvaletlerin çok iyi dezenfekte edilmesini söylediler.
Sağlık Bakanı Recep Akdağ suların kaynatılarak bile içilmemesi gerektiğini söylemiş .O halde bu suyla hiçbir yiyecek yapılamaz. Peki bu insanlar ne yiyip içecekler. Yemek, kumanya falan dağıtılmıyormuş. Sadece az miktarda su dağıtılıyormuş. Herkes bu temiz suya ulaşamıyormuş. Bir kentte bu sorunu belediye çözemez. Mutlaka afet ilan edilmeli ve öyle bir çalışma yapılmalıdır.
İnsan hayatı sudan ucuz olmamalıdır. Bebeklerimiz yaşlılarımız perperişan durumdalar. Elbistan bu felaketle boğuşuyor. Lütfen biraz empati kuralım. 15 günde ancak temizlenecek suyla nasıl yaşam devam edebilir. Binlerce fakir fukara ne yiyip içecekler. İnsanlar bisküvilerle besleniyorlarmış. Marketlerde bisküvi sıkıntısı başlamış.
Elbistan’da bu felaketi yaşayan insanlar hepimizin çocukları kardeşleridir. Lütfen bir ses verin bu kenti bilimkurgu şehri olmaktan kurtaralım. İnsanlar yaşamsal ihtiyaçlarını karşılayabilsinler. Bir an önce sağlıklarına kavuşup yaşamlarını devam ettirebilsinler.
Kaynak: https://yesilgazete.org/blog/2016/08/30/elbistana-bir-ses-verin-kent-oluyor-goknur-yumusak/