ÇİNDOGU DÜNYASI – Ahmet Yasin YİĞİTOĞLU
ÇİNDOGU DÜNYASI – Ahmet Yasin YİĞİTOĞLU
Küresel istikbarın, kitleleri etkisiz hale getirme ve dünyayı sadece kendileri için yaşanılır bir yer kılma amaçları içinde olduğu malumdur. Bunun için de çok boyutlu plan ve projeler yürüttükleri yine bilinmektedir. Bu plan ve projelerin en çok ivme kazandıkları sahaların başında ise iktisat gelmektedir. Halkları güçsüz bırakmanın en iyi yöntemlerinden birinin onların ekonomilerine ağır darbeler indirmek olduğunun bilincinde olan müstekbir güçler, bu alanda ciddi manada yoğunlaşmaktalar. Ülke yönetimlerini ellerinde bulunduran Siyonist şebekenin patronları; ağır vergiler, karaborsacılık, aşırı pahalılık, faiz, yer altı ve yer üstü zenginliklerini peşkeş çekme, gasp gibi yöntemleri sıklıkla uygulamaktadırlar.
Son zamanlarda, ustalarından münafıklığın kâfirlikten daha iyi iş gördüğü dersini en iyi şekilde alan Siyonistler halkı sömürme yöntemlerine bir yenisini eklediler ki belki de diğerlerine oranla daha önemli başarı elde ettiler. Yani halkları; halklara sezdirmeden, hatta onlara yardım ediyor ve onları modern dünyaya adapte ediyor görünümü vererek sömürme yoluna gittiler. Peki, bunu nasıl yaptılar dersiniz? Lüks yaşamı ve israfı özendiren, gereksiz harcamalara ortam hazırlayan devasa alışveriş merkezleri, reklam filmleri, billboardlar, kataloglar, pazarlama olanakları, internet bunu gerçekleştirmek için biçilmiş kaftandı âdete. Üzülerek belirtelim ki yalnız kendilerini düşünen ve yumurtasını pişirmek için dünyayı ateşe vermekten çekinmez bir yapıya sahip olan kapitalistler –ki bunlar aşağılık Siyonistlerin ta kendileridir- bu imkânları en iyi şekilde değerlendirmesini bildiler. Üstelik ince hesaplarla en ufak detayları dahi düşünerekten. Buna bir örnek verelim. Alışveriş merkezlerinde çalan müziklerin insanları daha çok satın alma duygusuna sevk ettiği bugün bilimin ispat ettiği acı bir gerçektir.
Allah, insanı sınırlı bir varlık olarak yaratmıştır. Yani insanın fiziki ve ruhi ihtiyaçları ile kapasitesi belli ve sınırlıdır. Yüzlerce evi ve onlarca arabası olsa da aynı anda en fazla birinde oturabilir ve ancak birine binebilir. Aynı anda iki televizyona bakamaz, iki radyoyu aynı anda dinleyemez… Buna rağmen insan sürekli bir satın alma hırsına kapılmaktadır. Zira insan nefsi doymak nedir bilmez ve doyumsuzluk duygusunun da sınırı yoktur. “Karnı aç olandan değil, gözü aç olandan korkun.” ve “Bir insanın önce gözü doymalı.” türünden sözler de bu hakikati doğrularken; tam da bu noktada Japonca bir sözcük olan ve çekiciliğine kapılarak satın alınan bütün yararsız şeyleri ifade eden “Çindogu” terimi karşımıza çıkmaktadır.
Toplumsal yaşama şöyle bir göz attığımızda “kaldır at ekonomisi” olarak da tabir edebileceğimiz “Çindogu” dünyasının giderek yaygınlaştığını görmekteyiz. Sırf komşuda da olduğu için alınan ikinci veya üçüncü televizyonlar, buzdolapları, çamaşır makinaları bunun en bariz göstergesidir. Bu meselenin bir boyutu. Bununla beraber kapitalistler, fuzuli harcamaları arttırmanın yeni yol ve yöntemlerini de keşfetmişler ve onları da devreye sokmuşlardır. Kastımız insanlar o gün daha fazla alışveriş yapsın ve daha çok para harcasın diye icat edilen ve sadece kazanç amacı güden günlerdir. Ki bugün Batı’nın önde gelen aydınları da bu günlerin kapitalist oyunların bir ayağı olduğunu haykırmaktalar. Anneler Günü, Babalar Günü, Sevgililer Günü, Kadınlar günü, Öğretmenler Günü… (Burada polemik konusu yapmak ve meseleyi uzatmak istemiyoruz. Biz böylesi günlerin hepsine karşı değiliz. Bizim tepkimiz halkları uyutanlara ve uyutmak için uydurdukları günleredir. Toplumun temeli olan aileyi ifsad etme gayesi güdenlerin anne babaları düşünmeleri ne kadar gerçekçi ve samimi olabilir sahi? Biz bu uydurma günlerin Müslümanları değerlerinden uzaklaştırmasına karşıyız. Anneler günü olsun, olmalı da. Ama Antik Yunan’a uzanan yahut Amerikalı bir genç kızın ilk defa kutladığı söylenen bir gün olmasın. Pek çok İslam beldesinde olduğu gibi Hz. Fatımatü’z-Zehra’nın mübarek veladetleri (doğumları) olsun. Böylelikle de hem halklar sömürülmesin hem de tarihin eşsiz kişilikleri anılsın ve kutlu hatıraları da ihya edilsin).
Yüce Rabbimizden dünya Müslümanları ve mazlumları üzerinde oynanan oyunları bozmasını ve bu habis oyunları organize edenlerin tez zamanda tarihin çöplüğündeki yerlerini aldığı günleri çabuklaştırmasını niyaz ediyoruz. Zira: “Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır. (Al-i İmran 54)