Süleyman DAĞISTANLI

CERATTEPE DİRENİYOR – Süleyman DAĞISTANLI

CERATTEPE DİRENİYOR – Süleyman DAĞISTANLI
Günlerdir gündemde olan ve gerçeklerin saptırıldığı bir olayla karşı karşıyayız; Cerattepe…
Cerattepe Artvin İli’nin merkeze yakın, doğal güzelliğinden çok bu güzelliğinin yok edilmek istenmesi ile gündeme gelen doğa harikası bir yerdir. Son günlerde basında bölge halkının karşı çıktığı maden işletmesi ile ilgili direniş olduğu söylense de bu mesele yeni değil 25 yıldan uzun bir süredir devam eden bir mücadele ve meseledir. 1990 yılından bu yana bölgede binlerce hektarlık alanda yapılan bakır işletmeciliği, HES yapımı vb. olaylar sebebi ile bölge halkının bıkmadan ve usanmadan savunduğu, sahiplendiği bu mücadelenin zamanlaması manidar değildir öncelikle bunu bilmek gerekir. Bölge halkı var olan yaklaşık 120 HES ve devam eden madencilik faaliyetlerinin, yaşadıkları çevreyi yaşanmaz hale getirmesi endişesi ile uzun yıllardan beri mücadele vermektedir. Yani geçen 25 yıllık süreçte bölge halkı ile doğa dışında değişmeyen başka bir şey yok. İktidarlar, politikalar, mülki amirler, yerel yönetimler… Bunlar geldi, geçti ve değişti ama bölge halkının yaşadıkları coğrafyayı koruma azmi hep aynı kaldı. Yani meseleyi zamanlamanın manidarlığına (!) ya da belli bir siyasi kesime karşı yapılan bir komploya (!) bağlayanlar, en hafif ifade ile meseleden habersiz saflardır. Bu safların dışındakilerin önlerine gelecek sıfatları halkımız eksiksiz olarak yerine getirmektedir zaten bu yüzden biz dile getirmiyoruz.
Bölgede yıllardır sürdürülen madencilik faaliyetlerine karşı açılan davalar neticesinde yabancı sermayeli bazı şirketler faaliyetlerini durdurmuş ve bölgeden çekilmişlerdir. Örneğin 2000 yılında Kanadalı IMNET Mining adlı şirketin faaliyetlerine karşı yürütülen mücadele ile 2008 yılında Danıştay kararı ile bölgenin maden alanı ruhsatı iptal ediliyor ve madenciliğe kapatılıyor böylece şirketin madencilik faaliyetleri de durmuş oluyor. Henüz 2 yıl geçmeden yeni çıkartılan madencilik yasası ile bölge yeniden maden sahası olarak nitelendiriliyor ve daha sinsi bir girişim ile sırrı adında saklı “Özaltın Madencilik” adlı Artvinli (!) bir şirket bölgede faaliyet göstermeye başlıyor. Ancak kısa bir süre sonra şirket işletme hakkını Rize’li görünün “Cengiz İnşaat”a devrediyor. Bölge halkı mücadeleden vazgeçmiyor. Defalarca hukuki süreç başlıyor ve her seferinde bölge halkının lehine sonuçlanıyor. Bilirkişiler tarafından düzenlenen “Çevre Etki Değerlendirmesi (ÇED)” ile bölgede madenciliğin yapılamayacağına dair raporlar düzenleniyor. Hazırlanan raporlar ya maden ya Artvin minvalindedir. Son olarak 2014 Aralık ayında bölgede yetkili Rize İdare Mahkemesinin şirket aleyhine verdiği kararı şirket Danıştay’a taşıyor. Danıştay 2015 Nisan ayında şirketin talebini reddediyor ve bu karar henüz esasının değerlendirilmesi aşamasında iken şirket bir şekilde Çevre ve Şehircilik Bakanlığından kendi lehine yeni bir Çevre Etki Değerlendirmesi alıyor ve henüz hukuki açıdan sonuçlanmamış bir süreci hiçe sayıp bölgeye girmeye çalışıyor. Şirket kolluk kuvvetleri eşliğinde valilik emri ile bölgeye iş makineleri ile birlikte girip ağaç kesimine başlıyor. Bölge halkı işte tam da bu duruma karşı çıkıyor. Bölge halkı doğanın yok edilmesine, altın için kullanılacak siyanürün yaşadıkları bölgeyi zehirlemesine, bir şehrin bir kişiye, bir ülkenin birkaç kişiye peşkeş çekilmesine karşı çıkıyor. Bu arada 2014 yılının Eylül ayında Artvin Cerattepe’nin altınını çıkartmak için her yolu deneyen Cengiz Holding bol bol aldığı ÇED raporlarından birine “merak etmeyin, ben altını burada işlemeyeceğim, hali hazırda bakır çıkarttığım ilçeniz Murgul’a götürüp oralarda işleteceğim, zehrin çoğunu oraya akıtacağım” diye yazar. Murgullu önce ÇED raporunun, sonra da gözünün önünde kazılan siyanür havuzlarının farkına varır. Murgullu gençler önce bir platform kurar, ardından toplantı, imza, miting darken, siyanür karşıtı direniş 900 işçinin grevi ile zirve yapar, Murgul’da hayat dört gün durur. Önce ayak sürtüp işçileri işten atmakla tehdit eden işveren, hızlıca geri adım atar, platform ile bir protokol imzalar ve siyanür çukurları kapatılır.
Bu vatanın evlatlarının yapılan haksızlıklar karşısında gösterdikleri tepki sebebi ile anarşist, terörist ve isyancı olarak niteleyen beyni iflas etmiş, vicdanı kurumuş, dini imanı süfyani sistemin sözleri ve aldatmacaları olanlar, sözleri ve savunmaları (!) ile acizliklerini ortaya koymaktadır. Bahsettiğimiz güruh bu halkı “bunlar da her şeye karşı çıkıyor” diye itham ederken, nedense bu halka zulmeden sisteme ve temsilcilerine toz kondurup da “bunlar da neden hep halkın zararına, bir avuç eşkıyanın yararına olan ve halkı sokaklara döken işler yapıyorlar” demiyor mesela. Yapılan haklı itiraza karşılık avenesi oldukları sistemin temsilcilerini sayısal olarak mümkün olmayan rakamlar ile ağaç diktiğini söyleyerek savunanlar, Yale Üniversitesinin her yıl güncellediği Çevre Performans Endeksinde Türkiye’nin 180 ülke içerisinden 177. Sırada olduğundan, bio-çeşitliğin bu kadar zengin olduğu bir ülkede bu kadar dibe vurmanın en anlama geldiği ile ilgili konuşmuyorlar mesela.
Yer altı zenginliklerinin birkaç kişiye peşkeş çekilmesini ülkenin güçlenmesi olarak gören aklı evveller yer üstünde bulunan ve hali hazırda tüm bölge ve ülkeye, zengin fakir ayrımı yapmadan fayda sağlayan doğal zenginlikleri görmüyor, görmek istemiyor nedense. Bu halka açıkça küfreden ve dile getirmekten dahi hayâ ettiğimiz sözler sarf eden sistemin uşağı olan bu şirketin bir anda ülke çapında işler yapmasını, yaptığı Karadeniz sahil yolunun her yağışta bir parçasını denize bırakıp çökmesini, koca bir bölge halkını hiçe sayarak arkasına aldığı devlet gücü ile bir bölgeyi viran etmesini görmeyenlere tavsiyemiz bu halka dönüp bir daha bakmalarıdır. Zira bu halk yaz kış demeden haksızlığa karşı çıkar, soğuk dinlemez, dağ bayır dinlemez, Cengiz oyunlarına gelmez. Bu halk yıllarca birbirine düşman etmeye kalkışsanız dahi kardeş olduklarını unutmaz, Artvin Cizre’dir, Cizre Artvin’dir der de bölgesel düşmanlılar oluşturmaya çalışan zalimlerin heveslerini kursaklarında bırakır. Bu ülkenin doğusu batısı, kuzeyi güneyi yoktur bu ülkenin yapılan zulme hep birlikte direnen kahraman ve yiğit halkı vardır o kadar. Zulmü ile abad olmayı murad edenlerin ahirleri berbat olacaktır inşallah.
CERATTEPE

İlgili Makaleler

2 Yorum

  1. Hüseyin kardeşimin hassasiyetini anlıyorum. Ama yazının bütününde ve bahse konu cümlenin başı ve sonu okunduğunda dediğiniz manalara gelemeyecek kadar sarih. Gerçi kalbinde maraz olanlar senin dediğin şekilde yorumlayabilirler. İnşallah öyle bir şey olmaz. Kalbi ve zihni Marazlı olana da ne desen boş.
    Yazı için ve yorum için kardeşlerime teşekkürler. Selametle

  2. Gündemdeki önemli bir konuyu değerlendiren yazı çok güzel, lakin ” Artvin Cizre’dir, Cizre Artvin’dir” sloganı ne yazık ki Cizre meselesi tam anlatılamamış veya anlayamamış kitlelerin olayı yanlış değerlendirmesine vesile olmaktadır. Cizre’de teröre karşı operasyon yaptığını iddia eden ve bu iddiasını epey büyük bir halk kitlesine yutturan rejim, sırf bu slogan ile bile Cerattepe direnişini ötekileştirebilir ve yapıyor zaten. Bu çerçevede üçkağıtçılara karşı daha dikkatli olunmalı, örneğin mücadele ettikleri terör örgütünü kendilerinin kurduklarını, dolayısıyla bir terörle mücadele yapılmadığını aksine halkımızın evlatlarının katledildiğini anlatmak gerekir. Bir başka bakışta Cizre halkının çok büyük bir çoğunluğu göç ettiğinden kalanların terörist veya terör destekçisi olduğu algısını ne yazık ki değiştiremiyoruz, o yüzden şu an için Cizre’de devletin yaptığı operasyonlar bahanesiyle cayır cayır şehid gelirken, ” Artvin Cizre’dir, Cizre Artvin’dir” yanlış bir çıkıştır diye düşünüyorum. Vesselam.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu