Beşşar Esad’ın ilk tanıdığım günden beri beni en çok etkileyen özelliği beyefendiliğidir – Hüseyin Yahya CEVHER

Suriye cumhurbaşkanı Beşşar Esad’ın Halk TV’ye verdiği röportajı izledim, gerçi tam bölüm diye internetten bulduğum kısım hatalı gibiydi ama dinlediğim kısım eğer tam ise genel bir değerlendirme yapmak isterim.

Öncelikle Beşşar Esad’ın ilk tanıdığım günden beri beni en çok etkileyen özelliği beyefendiliğidir. İlk tanıdığım derken yüz yüze görüşme imkanımız olmadı ama inşAllah böyle bir durum olursa da çok sevineceğimi şimdiden tarihe not düşeyim. İlk televizyonda, gazetede, dergide gördüğüm ve hakkında konuşulanları duyduğum zaman içimde bu his oluştu ve geldiğimiz bu süreçte de aynı his kuvvetlenerek devam ediyor.

Elimden geldiğince Beşşar Esad’ın Türkiye’deki basın kuruluşlarına verdiği tüm röportajları takip etmeye çalıştım. Özellikle hükümet muhalifi görünen Ulusal Kanal-Aydınlık Gazetesi ekolünün röportajında ortaya çıkan Halk TV-Yurt Gazetesi ekolünün röportajıyla reddedilemeyecek bir gerçeğe dönüşen olgudan bahsetmek istiyorum. Bu olgu şudur ki Türkiye’de mevcut yönetimin aleyhine yazı yazan, yazabilecek veya gerçek anlamda içinden gelerek muhalif olan hiç bir basın kuruluşu, gazeteci, yazar yoktur. Bu durumu hem röportajlarda sorular sorulardan, hem de röportajlar sonrası güya hükümet muhalifi, hatta Beşşar Esad sempatizanı kişilerin yorumlarına dayanarak çıkardım, siz de çıkartmışsınızdır çok zor bir çıkarım değil.

Halk TV’deki röportajın en belirgin özelliği Beşşar Esad’ın şimdiye kadar ki Türkiye yönetimini en açık hedef aldığı röportaj olmasıdır diye düşünüyorum. Gerçekten başımızdaki insan bozması vahşi canavarları çok güzel bir şekilde tanımlarken, bir dönem dosttunuz diyen gazeteciye verdiği cevapta bu kadar çirkinleşebileceğini düşünemiyordum demesi bile mevcut iktidardaki kadronun siyonizm hülyası uğruna neleri göze aldığını bir kez daha ortaya çıkarmıştır.

Beşşar Esad’ın her daim söylediği ve özellikle son 3 yıldır yaşanan krizde Türkiye’nin bu kadar pervasız bir şekilde terörizme apaçık destek vermesinin tek sebebi Türkiye halkıdır. Zira Suriye yönetimi herhangi bir karşılık vererek Türkiye halkına zarar vermek istememekte, aksine Türkiye yönetimi ise Suriye halkı ve yönetimi aleyhinde attığı adımları daha da hırçınlaşarak devam ettirmektedir. Gelinen bu noktada Türkiye halkının çok değerli ve şerefli bir halk olduğunu bir kez daha vurgular, kendi üzerinden prim yapan sahte halkçı ve İslami söylemleri olan sözde müslüman özde siyonist liderleri artık başından def etmesi gerektiğini hatırlatırım.

Röportajda Suriye’deki Müslüman Kardeşler Hareketi’nin 1980’den beri ülkede onbinlerce cana mal olan eylemlerde bulunduğunu duydum. Bu çerçeveden bakıldığı zaman Suriye İhvanı aynen PKK gibi, PJAK gibi, El Kaide gibi dünya müslümanları ve mustazaflarının başına bela olmuş ABD-İsrail güdümünde bir terör örgütüymüşte bizim haberimiz yokmuş. Yıllarca Hasan el-Benna’nın samimi çalışmaları ve Seyyid Kutub’un devrimci söylemlerini kendilerine kılıf edinen bu güruh esasında küresel siyonizm ve emperyalizmin oyuncağı olmuş Filistin eksenli direniş hareketlerinin en büyük destekçilerinden olan Suriye’ye darbe indirmeyi amaçlamış ama yüce Allah(cc)’ın izniyle başarılı olamamıştır.

Kısa bir süre önce Mısır devrimini çalmaya çalışan Mısır İhvanı ve lideri Mursi ağzından salyalar saçarak Suriye yönetimi yani Direniş Ekseni aleyhtarı açıklamalarda bulununca devrimci Mısır halkı harekete geçmiş Mursi’yi koltuğundan indirmişti. Tabii sözde müslüman özde siyonist şebekenin çabaları sayesinde İslam ümmetinin Mısır’daki bazı saf üyeleri Mursi ve Mısır İhvanı’nın günümüzde geldiği noktayı görememiş ve samimi niyetlerle yaptıkları protesto gösterileri sırasında hayatlarını kaybetmişlerdir.

Beşşar Esad sık sık Recep Tayyip Erdoğan’ın da Müslüman Kardeşler benzeri bir yönetim getirmek istediğini ve aynı ekolde olduğunu vurgulamaktadır. Burayı biraz izah etmek gerekirse mevcut Müslüman Kardeşler’in Hasan en-Benna ve Şehid Seyyid Kutub ile en ufak bir ilgisi dahi kalmamış hatta karşı bile gelir hale gelmişlerdir. Bunu öğrenmek için bu iki şahsın hareket metodu ve eserleri incelendiğinde gerçek ortaya çıkacaktır. Burada Beşşar Esad’ın demek istediği ve günümüz İslam dünyasının en büyük sıkıntısı Amerikancı İslam’dır. Öz Muhammedi İslam’ın karşısında çok büyük bir engel olan Amerikancı İslam söylemlerle müslüman halkları kandırmakta, onları uçurumlara sürüklemektedir.

Beşşar Esad’ın El Kaide teröristleri olarak tanımladığımız kişilerle ilgili söylemlerine de tamamen katılıyorum. Beşşar Esad bu kişileri İslam’la alakaları olmayan, İslam devleti kurmak istediklerini söyleyen fakat kurmayı hayal ettikleri devletinde İslam devletiyle uzaktan yakından alakası olmadığını belirtirken; gerçek İslam devletinin İran İslam Cumhuriyeti olduğunu İran-ABD ilişkilerini değerlendirirken açıkça vurgulamıştır.

Röportajdaki bir diğer önemli husus ise mezhep çatışmasının başarıya ulaşmamasıdır. Bunun en büyük sebebinin ise halkların ortak yaşama azmi ve hoşgörüsünden kaynaklandığı vurgulanmıştır. Suriye ve Türkiye halkı birbirine düşman edilememiştir, edilemeyecektir.

Başladığımız gibi bitirirsek bugün dünya halklarının düşmanlarının Beşşar Esad’a düşman olmasının bir diğer nedeni de kendilerinin hiç bir zaman beyefendilik ten taviz vermeyişidir. Suriye cumhurbaşkanı Beşşar Esad en zor zamanlarda bile sakin, soğukkanlı ve seviyeli konuşmasıyla düşmanları çatlatmış, dostları sevindirmiş ve gıpta ile baktırmıştır. Yüce Allah(cc)’tan bizlere de Beşşar Esad’ın bu dik dururken güleryüzlü ve seviyeli halini bahşetmesini istiyorum. Vesselam.