“Beni öldür, arabamı alma” – Fetullah YOLGEZER
“Beni öldür, arabamı alma” – Fetullah YOLGEZER
Yaklaşık iki hafta önce Konya’da bir olay gerçekleşmişti. Kağıt toplayıcılığıyla geçimini sağlayan bir vatandaşa Konya Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı zabıta ekipleri müdahalede bulunarak kağıt topladığı arabasını elinden almak istediler. Kağıt toplayıcısı ekmek teknesi olan arabasının elinden alınmasına karşılık ‘’beni öldürün ama arabamı almayın’’ diye feryat etti. Bu feryat, üretim araçlarının güç için her yolu mübah gören birkaç kişinin eline geçmesine tepki olarak kendi özgürlüğüyle karnına helal lokma koymaya çalışan bir işçinin feryadı.. O kağıtçı o arabada sadece ekmeğini değil, özgürlüğünü de görüyor. Gidip bir ömür boyu birilerini zengin etmek için günlerini zehir etmeyi değil, kendi emeğiyle kendi kazancını elde etme özgürlüğüne kavuşmuş bireyin bu özgürlüğüne müdahale olduğu içindir bu feryat. Sermayeyi elinde tutan bir patrona kölelik yapıp da aklından‘’alıp başımı gidesim var.’’fikrinin geçmediği bir çalışan olduğunu hiç sanmıyorum. İşte mevcut kapitalist sistem, zihinlerde beliren bu isyanı eyleme geçirenlere eğer kendi işyerlerini açabilecek bir sermaye birikimleri yoksa kağıt toplayıcılığı, işportacılık ya da yasadışı yollarla para kazanma seçeneklerinden başka bir şey bırakmıyor. Bir kısmı yasadışı yollara başvuruyor ve bir müddet sonra yakalanıp hapsi boyluyor, öteki kısmı ise işte ya kağıt toplayıcılığı ya da işportacılık yapıyor. Ankara’da yine başka bir haberde tanıdığımız üniversiteden Fizik mezunu olmuş, kpss den atanamadığı için kağıt toplayıcılığı yaparak 5 çocuğuna bakmaya çalışan bir öğretmenimiz vardı. İşte kocaman, gelişen, büyüyen Türkiye diyenler, bu insanların kendi çaplarında oluşturdukları yaşam alanlarını göz dikti. Tek imzada milyonları götürenler, siyasetçi ve bürokrasi bağları sayesinde ellerini kollarını sallaya sallaya sağda solda dolaşıp caka satarken, büyüyen, gelişen Türkiye söylemlerinde bulunanlar sözkonusu garibanlar olunca, alnının teriyle helal lokma yutmaya çalışanların sırtına basarak yüceltiyorlar Türkiye’yi.Yılmaz Güney 40 yıl önce de aynı durumda olan ülke gerçekliğiyle alakalı söylediği şu sözler meseleyi özetler nitelikte ‘’Onlar bir tavuk çalanı aşağılayarak hırsız diye suçlarken; Bir kalem oyunu ile milyonları yutanı.”beyefendi” diye selamlarlar’’. İkiyüzlülüğün din edindiği bir ülkeye dönüşmüş olan Türkiye’de yozlaşmış, bozulmuş, vicdanını ve onurunu yitirmiş dünya gerçekliğine inat çocuklarının yüzüne utanmadan bakabilmek için gece gündüz kilometrelerce yol katedenler, onlarca metre yerin altında zifiri karanlıkta ‘umut’ arayanlar, mekanik makinelerin sağır edici seslerinin arasında tıpkı o makineler gibi muamele görerek alnının terini tezgahlarına damlatanlara selam olsun… Ölelim ama arabanızı vermeyelim…
Boyun eğmeyenlerden olmamız dileğiyle:
‘’Girme şu alçakların hizmetine
Konma sinek gibi pislik üstüne
İki günde bir somun ye, ne olur?
Yüreğinin kanını içte boyun eğme’’
Ömer Hayyam