Halk Haber'den...

BATILLA OLAN MÜCADELEMİZDE ÜÇ AYLARIN ÖNEMİ – Lokman Hikmet SEBAT

batilla-olan-mucadelemizde-uc-aylarin-onemi

BATILLA OLAN MÜCADELEMİZDE ÜÇ AYLARIN ÖNEMİ – Lokman Hikmet SEBAT

Üç aylar..Rabbimizin kullarına büyük armağanı.İlahi bir program ve küfürle olan amansız ve bitimsiz mücadelemizde her sene üç ay bakıma alındığımız,idman yaptığımız büyük fırsatlar.Mübarek üç aylara gireceğimiz şu günlerde istedik ki hem bu güzel zamanların gelişini hatırlatalım,hem de üç aylarla ilgili mektebi bakış açımızı yansıtan bir yazı kaleme alalım.

Takdir edersiniz ki küfrü-zulmü imha edebilmek için sağlam bir imani temelin olması şarttır.Şerrin kaynağı olarak süfyani-tağuti sistemleri gören ve onların yok oluşu için uğraşan bir Müslüman,yine bilir ki bu yol çetindir.Bu yolun her aşaması tuzaklara doludur.İmanımızı sınayan onca imtihan kapıda beklemektedir.Bunca tuzağı aşabilmenin ve imtihandan yüzünün akıyla çıkabilmenin tek çaresiyse ihlasla mayalanmış,salih amelle donatılmış güçlü bir imandır..

Öz Muhammedi İslam’ın hayat saçan,toplumları uyandıran,münafıkları ortaya çıkaran tebliğini görev edinen ve bu uğurda hizmet eden her Müminin,tarihi deneyimlerimiz sonucu biliyoruz ki kınanma,yalnızlaştırılma,hakarete-iftiraya uğrama,zindana atılma,işkence edilme,ekonomik boykotla sindirilme başına gelebilecek zorluklardandır. Hatta Mümini bu yöntemlerin hiçbiri yolundan çevirmediği durumlarda,zalimler tarafından Mümin şahsın mal-makam-şöhret-şehvet ile ayartılmaya çalışılması ve bunun da para etmediği zamanda suikastla şehadete ulaşması olası durumlardır.

Dediğimiz gibi imtihan türlü türlüdür.Örneğin;Kuranda,Mekke’de müslüman olan bazı eşrefzade gençlerden bahsedilir.Bunlar,Medine’ye hicret emri verilince ama korkularından,ama o rahat yaşamlarından vazgeçmek istemeyişlerinden Mekke’de kalmışlar ve Bedir savaşında müşrik ordusuyla beraber savaş meydanına getirilmişlerdi.Ne ilginçtir bu birkaç kişi savaşta öldürülmüştü.Resulullah Efendimiz(s.a.a) bunların hali için üzgündü ta ki şu ayet ininciye kadar.”Kendilerine yazık edenlerin canlarını aldıkları zaman onlara:Ne yaptınız bakalım? deyince ‘Biz yeryüzünde zayıf bırakılmış kimselerdik’ diyecekler,melekler de:’Allah’ın arzı geniş değil miydi?Hicret etseydiniz ya!’ cevabını verecekler.Onların varacakları yer cehennemdir.Orası ne kötü yerdir.” (Nİsa;97).Güçlü bir iman işte tamda bu karar anlarında önümüzü aydınlatan bir Nur olur bize.Bu anlarda ki imanımızın boyutudur,canlarımızı bilenmiş kılıçların ucuna seve seve götüren ya da gerisin geriye dönenlerden yapan.

Yine Rabbimiz zorluk anlarında sarsılmaz dağlar gibi dimdik duran Müminlerden şöyle bahseder:”Onlar öyle kimselerdir ki,halk kendilerine,’insanlar sizin için ordu toplamışlar,onlardan korkun’ dediklerinde,bu söz onların imanını arttırdı ve’Allah bize yeter,O ne güzel vekildir!’ dediler(Al-i İmran 173)”.İmanla,ihlasla,ibadet ve taatle yoğrulmuş bir Müminin şu tavrına bakar mısınız? Bu ruh halinden daha hayret uyandıranı şu ayette anlatılanlardır belkide:”Müminlerden öyle adamlar vardır ki,Allaha verdikleri söze Sadık kaldılar.İçlerinden bir kısmı verdikleri sözü yerine getirmiştir(şehid olmuştur).Bir kısmı da şehid olmayı beklemektedir.Verdikleri sözü asla değiştirmemişlerdir(Ahzab 23)”. Bu nokta aklın durduğu,Aşkın ise sahneye hakim olduğu noktadır.Kerbelada İmam Hasan’ın(a.s) küçük oğlu Kasımı hatırlayın.Hani İmam Hüseyin(a.s) onu savaşa hazırlarken soruyor ya:”Ey Kasım! Ölüm senin için nasıldır?” diye.Kasımsa şöyle cevap veriyor:”Amcacım! Ölüm bana baldan tatlıdır.” Bu nasıl bir imandır Ya Rab!!! Bu nasıl bir mecnunluk ki yaşa başa bakmıyor. Bu nasıl bir divanelik ki akıllar önünde diz çöküyor.Bu soruyu bir de dönüp kendimize soralım bakalım şimdi:”Ölüm bana nasıldır???”

Bu anlatılanlardan anlaşılan o ki;imanlı olmak değil,imanlı kalmaktır mesele.”Ey İman edenler!! Allah’tan nasıl korkmanız-sakınmanız gerekiyorsa öyle korkun ve ancak Müslüman olarak can verin(Al-i İmran 102).” ilkesiyle hareket edebilmektir mesele.”Onlar,’Rabbimiz,biz iman ettik.Bizim günahlarımızı bağışla.Bizi ateş azabından koru.’diyenler,sabredenler,doğru olanlar,huzurunda gönülden boyun büküp divan duranlar,Allah yolunda harcayanlar ve seherlerde bağışlanma dileyenlerdir(Al-i İmran 16-17).” ayetine muhatap olabilmektir mesele.”Müminler ancak o kimselerdir ki;Allah anıldığı vakit kalpleri titrer.O’nun ayetleri okunduğunda imanları artar.Onlar sadece Rablerine güvenip dayanırlar(Enfal 2).” sırrına erebilmektir mesele ve “..Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir..(Mücadele 22)” müjdesine ulaşmaktır mesele..

Başta da ifade ettiğimiz gibi,böylesi bir imana sahip olabilmek için üç ayların çok ehemmiyeti vardır.Ömrümüz bir su misali akıp giderken ve büyük imtihanların bizleri beklediği yarınlara yürürken hazırlıklı olmak gerekir.Unutmayalım ki;gönül memleketine imanı hakim kılamayanların,yeryüzüne ve vatanlarına İslamı hakim kılmak istemeleri boş bir iddiadan öteye geçemeyecektir.

İlgili Makaleler

5 Yorum

  1. S.A
    BİSMİHİ TEALA
    HOŞAMEDİ!
    Manevi arınma ve kudsi yolculuk adına önemli /özel imkanlardan olan üç ayları hakkıyla idrak edebilmek ; beraberinde küfrün ve zulmün nefyini de getirecektir.

  2. Allah razı olsun. Bir ricam var; noktalama işaretlerinden sonra boşluk bırakılırsa okuma daha kolaylaşacaktır.

  3. Mübarek hoş gelmiş safa gelmiş. Sözleri Lokman ismi gibi şifa, yazının anlam bütünlüğü de yine ismi gibi Hikmetlerle dolu. İnşallah yazıları ile Sebat etmesi dileği ile. Kalemine, kelamına sağlık.

  4. Lokman Hikmet SEBAT hocamız mübarek üç ayların gelişini kutladığı yazısıyla Halk Haber’de yazı yazma sürecine başlamıştır. Hayırlı olsun. Allah yardımcısı olsun. Halkımıza faydalı olması dileğiyle…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu