Ahmet Yasin YİĞİTOĞLU

ASRIN ÜVEYS’İNE VE ŞANLI YEMEN HALKINA BİNLER SELAM!… – Ahmet Yasin YİĞİTOĞLU

yemen-uveys

ASRIN ÜVEYS’İNE VE ŞANLI YEMEN HALKINA BİNLER SELAM!… – Ahmet Yasin YİĞİTOĞLU

Yemen, ahir zaman savaşlarının en şiddetli mücadelelerinden birine sahne olan topraklar; Ebrehelerin “Fil Ordularını” tar u mar eden, Allah Resulü’nün (as) sayısız övgüsüne mazhar olan ilmin ve hikmetin yurdu; Sadr-ı İslam’dan önce ve Sadr-ı İslam’ın ilk yıllarında Mecusi Pers İmparatorluğu’nun emrinde, günümüz satılık Arap rejimlerinin ABD ve İsrail karşısındaki pozisyonuna benzer bir görev üstlenen ama Veysel Karani gibi evliyaullahın azim bir şahsiyeti olan güzide bir insanın zahir olmasıyla kaderi değişen vatan; Rahmet ve kılıç peygamberinin kılıçsız fethettiği mübarek belde…

Bisetten önce Abdülmüttalib’in bu topraklara ticaret vesilesi ile gitmesi ve burada kendisine torununun peygamber olacağının söylenmesi; (1) Veysel Karani’nin Resulullah’ı görmeden iman edişi; onca mesafeye rağmen sahip olduğu hakaik-i imaniye kuvvesi ile Bilal’in Medine’den okuduğu ezanı Yemen’den duyabilmesi; Resulullah’ı görmek için Medine’ye gelmesi ancak Allah Resulü’nün seferde olması dolayısıyla onu görme şerefine nail olamadan geriye dönmesi; Yemen halkını hak dine davet etmesi ve bu uğurda tıpkı sahabeler gibi sayısız işkencelere maruz kalması; sonunda Yemen halkının Müslüman olması ve bu toprakların savaşsız fethi; Rahmet peygamberinin Hz. İmam Ali’yi yanında Hz. Ömer’de bulunduğu halde bazı hediyelerle Veysel Karani’ye göndermesi; Veysel Karani’nin Resulullah’ın rıhletinden sonra da hak yolda ilerlemesi ve Sıffın’e gelerek İmam Ali’nin ordusuna dâhil olup şehadete ulaşması gibi cilve-i Rabbaniler bu beldenin ehemmiyet ve mübarekliğini ortaya koymaktadır.

Bunlarla beraber Allah Resulü’nden ve Ehl-i Beyt’ten gelen rivayetlerde -ki bunlar ilahi müjde, ikaz ve işaretlerdir.- gerek Yemen halkına ve gerekse de Veysel Karani Hazretlerine sayısız övgü yer almaktadır. Allah Resulünün Yemen halkını hassas kalpli ve yufka yürekli olarak nitelendirmesi; (2) Yemen’in iman, fıkıh ve hikmet’in yurdu olduğunu söylemesi; (3) Rahman’ın nefesini Yemen tarafından koklarım buyurmak suretiyle yönleri Yemen’e çevirmesi; (4) Yemen’in fethiyle tekbir getirerek sevinmesi;  (5) Ahir zamanda  vuku bulacak olan büyük savaşlara atıfta bulunarak “Şam ordusuna katılmaya güç yetiremeyen kimse Yemen ordusuna katılsın. Şüphesiz Allah Şam’a (ve ehline) benim için kefil olmuştur,” buyurmak suretiyle bu büyük savaşlardaki Hak cephesinin iki mühim savunucusuna işaret etmesi; (6) bununla beraber hak cephesinin iki mühim merkezinin muzafferiyeti için: “Allah’ım Şam’ımızı, Yemen’imizi mübarek eyle.” şeklinde dua etmesi; (7) Veysel Karani’nin nuraniyetini izhar etmek maksadıyla “Tabiilerin en hayırlısı Uveys (el-Karanî)dir” buyurması; (8)  Hz. Ömer’e Veysel Karani’yi tasvir etmesi ve hayır dualarını almalarını tavsiye etmesi; (9) yine Hz. Ömer’e Veysel Karani’nin Allah’ın onu doğrulayacağı bir kul olduğunu haber vermesi; (10) gibi biz Müslümanları  düşünmeye ve ibret almaya sevk eden sayısız rivayet hadis kitaplarında yerini almaktadır.

Hatta Abdullah ibni Abbas (ra) gibi sahabenin önde gelen şahsiyetlerinin bildirdiğine göre bazı Kur’an ayetleri Yemenliler hakkında nazil olmuştur. Örneğin “Azıklanın, ancak bilin ki, en hayırlı azık takvâdır” (Bakara, 197). ayeti kerimesi Yemenliler hakkında (11)  inmiş olup onların yakin derecesini ve yiğitliklerini gözler önüne sermektedir.

Yukarıda zikredilenlerin çok ufak bir cüz’ü dahi hem Yemen’in ehemmiyetini hem de Yemen halkının izzet, cesaret ve ferasetini ortaya koymak için kâfi geliyor. Lakin başta da söylemiş olduğumuz gibi ahir zaman savaşlarının kırılma noktası olan bir coğrafyadan bahsediyoruz. Dolayısıyla meselenin biraz daha açıklık kazanması ve vuzuha kavuşması için ihbarat-ı gaybiyyeden olan iki hadisle devam etmek ve meseleye farklı bir boyut kazandırmak istiyoruz. İmam Muhammed Bakır’ın: Bayraklar arasında Yemani’nin bayrağından daha çok hidayete erdiren olmayacaktır. (12) şeklindeki mühim hadisi ve yine Allah Resulü ’nün “İman Yemenlidir. Onlar bendendir ve bana kavuşacaklardır. Mesafe uzaktır. Yakında size ENSAR ve yardımcı olarak gelecekler. Onlara hayırlı olmanızı emrediyorum.” (13)  şeklinde olan ve kıymetli bilgiler ihtiva etmekle birlikte gayet derece mühim ikaz ve ihtarlara da yer veren bu hadis meseleyi ciddiyetle ele almamız gerektiğini ortaya koymaktadır.

Acaba bugün binlerce tekfirci teröristin yanında ABD ve İsrail destekli Suud ve Arap rejimlerine karşı sadece iman silahıyla mücadele eden ve İslami izzet ve şehameti bir ders olarak tüm dünyaya veren ve gösteren Yemen’deki Hizbullahi Hareketin adının ENSARULLAH olması,  bu nebevi-nurani-inkılabi-hizbullahi hareketin, zamanın eli kanlı canilerini muazzam şehadet operasyonları ve şiddetli kıyam-cihad dalgaları ile püskürtmek ve ordularını tar u mar edip etkinliklerini akim kılmak suretiyle darmadağın ederek ümmetin yardımına koşması, Direniş Ekseninin muazzam bir kalesi hükmünde olan Suriye’nin en aşağılık yaratıkların saldırılarına uğradığı bir hengâmda milyonluk yürüyüşlerle Suriye’ye sahip çıkması, kahraman Yemen halkının tıpkı Sadr-ı İslam’da olduğu gibi iman azıklarıyla ve tüm kuvvetleriyle meydanda olmaları, Veysel Karani’nin İmam Ali’yi yalnız bırakmayarak onun mübarek kollarında şehadete vasıl olmasının bir tecellisi ve ilahi bir yankısı olarak zamanın Ali’sinin çağrısına lebbeyk diyerek arzı mübarek şehit kanlarıyla sulamaları, liderleri olan İmam Zeyd’in izinde ve onun kıyam mektebini en güzel şekilde temsil etmek suretiyle ilerlemeleri dikkat ve ciddiyetle ele alınması gereken ve üzerinde derin derin tefekkür edilmesi gereken bir mesele değil midir?

Bunlarla beraber Üveys’in günümüze kadar gelen harikulade münacaatı ve bu münacaatın Nur Çağı’nın öncüsü olan Üstad Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri tarafından günlük evrad arasına alınmış olması, ayriyeten aziz Üstad’ın Yemen’deki Zeydileri çeşitli suretlerde överek kurucuları olan İmam Zeyd’in yüce makamına işaret etmesi, onların tam bir vahdet anlayışına sahip olduğuna vurgu yaparak Ahbari zihniyetten beri olduklarını, halifelerden saygıyla söz ettiklerini belirtmesi, Vahhabi ve tekfirci zihniyetle olan mücadelelerinden bahsetmesi ve bu mücadelede nihai zaferin Müslümanlara ait olduğunu müjdelemesi (14) de bilhassa ülkemiz Müslümanları nezdinde son derece önemlidir.

Sen ey Deccal-i Süfyan, sen ey Büyük Şeytan Amerika, sen ey Siyonist İsrail ve siz ey satılık ve kukla Arap rejimleri ile tüm bu habislerin muhibbanları! Şunu iyi bilin ki şanlı Şehit Abbas Musavi’nin dediği gibi: “Biz Muhammed ordusuyuz ve geri döndük ve Kudüs yolunda ilerliyoruz.” Rabbimiz şahittir ki bu dünyayı sizlerden temizleyecek ve sizleri tarihin çöplüğüne göndereceğiz. Her bir mazlumun hesabını sizden soracağız. Oyunlarınızı bozup ordularınızı etkisiz kılacağız. Bekleyin hele! Zaman, Ruhullah’ın ekmiş olduğu İMAN-CİHAD-AŞK-ŞEHADET tohumlarının hasat zamanıdır.

“Biz şehitlerimizi ziyarete geldik. Düşmanlarımıza şu mesajı iletiyoruz. Onlara diyoruz ki sizlerle yüzleşmeye hazırız. Yemen’de veya başka bir yerde biz fedakârlık yapmaya hazırız ve biz şehadeti arzuluyoruz. Düşmanlarımız bizim silahlarımızın tadını iyi bilir ve onlar savaşta silahlarımızın gücünü gördüler. Silahlı mücadelemize devam edeceğiz. Düşmanlarımız döndüyse biz de döndük ve Allah bizimle beraber. Biz İmam Hüseyin’in söylediklerini tekrarlıyoruz. Ey kölelerin oğlu! Bizi ölümle mi tehdit ediyorsun? Savaş bizim adetimiz… Şehadet ise Allah’ın bize verdiği bir nişanedir. Allahuekber! Amerika’ya ölüm, İsrail’e ölüm. Kahrolsun Siyonizm. Zafer İslam’ın.”  sözleri Yemen’den İslam Ümmetine ve dünyanın tüm özgür halkları ile mahrum ve mazlumlarına seslenen küçük bir mücahidimizin dilinden dökülüyorsa bilin ki cehennemin kapıları size sonuna kadar açılmış demektir.

1-) Asım Köksal, İslam Tarihi. 2/61-63

2-) (Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 23/519).  .”(Müslim, I, 72; Buhâri, IV, 1594, 195; Tirmizi, V, 726; Müsned, II, 252, 267, 380.)

3-) .”(Müslim, I, 72; Buhâri, IV, 1594, 195; Tirmizi, V, 726; Müsned, II, 252, 267, 380.)   (Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 23/519).

4-) (Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 23/519).

5-) (Fahruddin Er-Râzi, Tefsir-i Kebir Mefâtihu’l-Gayb, Akçağ Yayınları: 23/519).

6-) (Heysemi’nin rivayeti esas alınmıştır. Ebu Davud, Ahmed, İbni Hibban, Hâkim, Taberani)

7-) Sahih i Buhari fitneler/42 benzer bir rivayet için bakınız: Buhari 6954, Tirmizi 4210, Tergib ve Terhib 6/86

😎 (bk. Mecmau’z-zevaid, h. no: 16440)

9-) (Müslim, Fadailu’s-sahabe, 223-224)

10-) (bk. Müslim, Fadailu’s-sahabe, 225)

11-) Yine İbnu Abbâs anlatıyor: “Yemen ahâlisi, hacca geliyorlar fakat beraberlerinde azık almıyorlardı. “Biz mütevekkil kimseleriz” diyorlardı. Mekke’ye gelince bu davranışlarını halka sordular. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk şu ayeti inzal buyurdu: “Azıklanın, ancak bilin ki, en hayırlı azık takvâdır” (Bakara, 197). Buhari, Ebu Davud

12-)  Gaybet-i Numani s. 264

13-)  Kenzü’l- Ummal

14-) Bakınız Barla Lahikası ( 338 – 339 )

İlgili Makaleler

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu