AKILLICA BİR ALDATMACA… – Süleyman DAĞISTANLI
AKILLICA BİR ALDATMACA… – Süleyman DAĞISTANLI
“Allah’ı ve mü’minleri aldatmaya çalışırlar. Hâlbuki sırf kendilerini aldatırlar da farkına varmazlar. (Bakara suresi 9.ayet)”
“Onlara: ‘Yeryüzünde fesad çıkarmayın!’ denildiği zaman ise: ‘Biz ancak ıslâh edici kimseleriz’ derler. (Bakara suresi 11.ayet)”
Süfyani sistemlerin propaganda mekanizması iki iş yapar, iki karşıt iş…
Birincisi, İslamı, Sünniliği korumalı, hatta yaymalı ve ondan, halk arasında kendi rejimi için bir dayanak ve ülkemizde ki Müslümanları İslam dünyasından ayırmak, iki kutup arasında düşmanlık, nefret icat etmek için bir vesile oluşturmalıydı.
Öyle ki Muhammed (a.s.) olmalı ama Ebu Cehil ve Ebu Leheb’den rahatsız olmamalı(!), Ali (a.s.) olmalı ama özgürlük ve adaleti ilham etmemeli. Hüseyin (a.s.) olmalı, Kerbela olmalı ama uyutmalı, oyalayıcı olmalı ve bu rejime karşı güçlükler çıkarmamalıydı. Adalet baki kalmalı ama hâkim olan zulüm sistemi ile uyuşmazlık göstermemeli. Allahın ipine topluca, cemaat halinde sarılmalı, cemaatler olmalı, önderler olmalı ama yalnızca kinciliğe, milli nefretlere, Fars, Türk, Arap savaşlarına yaramalı ancak baskıcı, fasit süfyani sistemin cinayetleri, zulümleri ile çatışmamalıydı. Filistin’e üzülmeli(!), İsrail’e lanet okumalı(!), Filistin bayrakları taşımalı ancak İsrail ile birlikte Suriye’de yüz binleri katletmede bir beis görmemeli, tüm bu katliamların müsebbibi olan deccali ve süfyani sistemlerden rahatsız olmamalı hatta memnun olmalı…
Süfyani sistemler her şeyi ile İslam’a benzeyen ama İslam ile arasında hiçbir benzerlik bulunmayan böyle bir İslam’ı (Amerikancı İslam) nasıl oluşturabildi? Akıllıca bir aldatmacayla… Öyle ki İslam yüce ve önemli görünmeli, hem de insanların yaşayışı için bir etkisi olmamalı, halkın düşmanları için bir zarar bulunmamalıdır.
Otobüslerde, metrolarda, cadde ve sokaklarda israf olan ekmeklerden bahsetmeli, israf olan ekmeklerle kaç köprü kaç hastane kaç okul yapılacağını hesap etmeli; öte yandan kurdukları küfür sisteminin çarkları içerisinde ahlaksızlaştırıp hayâsızlaştırdıkları (israf) ettikleri gençlerden bahsetmemeli, onlardan nasıl yiğit mücahitler, ne kadar hayır işler yapılacağını hesap etmemeli hatta onları dindar (!) bir nesil yapmak istediğini söylemeli. Hem çocuk gelinler deyip ülkeyi ayağa kaldırmalı hem de çocuk yaşta fuhşa zorlanan kız çocuklarından bahsetmemeli. “Aile” adında bakanlık kurmalı, aileyi koruduğunu, desteklediğini iddia etmeli hem de aile temellerini dinamitleyen dizi, film, reklam, gazete, dergilerin sayısını olabildiğine arttırmalı. Dışarıdan bakıldığında medrese mimarisi ile yeni okullar yapmalı ama içerisinde ilim-bilim, edep, ahlak dışında her şeyi öğretmeli. Her yerde insanlara hastalık satmalı ihraç etmeli ancak tüm ülkeye yeni hastaneler hediye etmeli hem de yıktıkları fabrikanın üzerine kurarak.
Halkı yoksul bırakmalı, daha sonra yapılan cüz’i yardımlar (!) ile övünmeli. Halkı asgari ücret gibi bir soyguna maruz bırakıp yaşanılan aile içi problemleri çözmeye(!) çalışmalı. Yüz binlerce üniversite mezunu genç iş bulamaz, bulamadığı için evlenememeli ama devlet evlilik için teşvik eden bunun önünü açan rolünde olmalı. Filmlerde, dizilerde sigaraya, içkiye özendirmek engellenmeli(!), sansürlenmeli(!) ve yasaklanmalı ancak ahlaksızlığa, namahreme özendirmek, alabildiğine arttırılmalı.
İlim(!) için bilim(!) için alfabeyi değiştiriyoruz diyerek bir gecede tüm ülkeyi cahil hale getirenler; saltanatı, padişahlığı kaldırıyoruz diyerek tüm illere birer padişah, tüm bakanlıklara birer kral devletin başına da bir başkral koyarak atalarının izinde giden hatta süfyanilikte onlardan öne geçen süfyani sistemlerin günümüzde ki temsilcileri saydığımız daha doğrusu bir kısmını sayabildiğimiz tüm bu icraatları “ters giyilmiş İslam elbisesi” altında nasıl da sinsice yaptıklarını özetleyen İmam Ali’nin şu sözü ne kadar da manidardır:
“Bu zamanın halkı kurt, sultanları cananvar, fakirleri ise ölülerdir. Doğruluk batıp gider, yalan çoğalıp yayılır. Dilleriyle sever, kalpleri ile buğz ederler. Fısk bir asalet, iffetli ve namuslu olmak acayip işlerden sayılır. Ve İslam ters giyilen bir elbise gibi giyilir…”
Ayrıca, yazının başında verilen ayet-i kerimede belirtildiği gibi “…Hâlbuki sırf kendilerini aldatırlar da farkına varmazlar.” İlahi sırrı bizlere süfyani sistemin tüm bu oyunlarının başlarına döneceği ve batılın yok olarak hakkın galip geleceği müjdesini yüreklerimize aşılamaktadır.
Son olarak Süfyanileri ve evlatlarını 1400 yıl öncesinden tanıyan ve tanıtan İmam Ali ve günümüzdeki evlatlarının, “günümüz süfyanileri” nin yaptıkları tüm fısk, fücur ve şeytanlıklarından habersiz olmamasının, batılı yok edecek hak olduklarının, onları tanıyıp tanıtan günümüzün Ali(a.s)’si İmam Ali Hamaney’in bizler için ümit kaynağı olduğunu ifade eder, tabilerine selam ederiz.
Vesselam…
süper
Allah Razı Olsun.
selamun aleyküm
süleyman kardeşim halkhaber ailesine hoşgeldiniz.
yazınızı çok beğendim devamını bekliyoruz.
allaha emanet olun.
ALLAH YAR VE YARDIMCINIZ OLSUN BU YAZIYI YAZARAK İSLAMIN NASIL AMERİKANCI İSLAM OLARAK DEGİSTİRİLMEYE ÇALIŞTIGINI AÇIKLAMISSINIZ KISACA Kİ GAYET NET VE ANLAŞILIR OLMUŞ TEKRAR TEŞEKKÜR EDERİM YAZILARINIZIN DEVAMINI BEKLERİZ…