Hüseyin Yahya CEVHER

Alnımız açık, yüzümüz ak!

alnimiz-acik-yuzumuz-ak

Alnımız açık, yüzümüz ak! – Hüseyin Yahya CEVHER

Okmeydanı, Berkin Elvan’ın hayatını kaybetmesiyle gündemime daha çok girmişti. Biraz araştırdığım zaman bölgenin Alevilerin çoğunlukla yaşadığı bir yer olduğu ilk göze çarpan bilgiydi, ikinci ve en önemli olanı ise illegal örgütlerin barınma noktalarından birisi olmasıydı. İllegal örgüt tanımlamama sanki senin görüşlerin çok legal şeklinde tepki gelebilir. Biz halkımızın görüşünü dillendirmeye çalışıyoruz, ya değilse marjinal grup ve fraksiyonların halkımızı hedef haline getirmesine sebep olabilecek rijit çıkışlarını bugüne kadar asla desteklemedik, desteklemeyiz de.

Okmeydanı’nda bir yakınının cenazesi için cemevinde bulunan Uğur Kurt’un polisin açtığı ateş sonucu katledilmesi, polisin hele hele sivil polisin rastgele sağa sola ateş açma özgürlüğünün elinden alınması için yaşanabilecek yeterli musibetlerdendir zira rejimin şorkland tipi polis aracına molotof kokteyli atıldı, içindeki polisler yandı, bunu gören polisler ise dayanamayarak sağa sola sıktı savunması kabul edilemez. Devlet olay çıkaran kişileri çevreye zarar vermeden etkisiz hale getirmelidir.

Sıkıntı şu ki yüzleri maskeli, elleri silahlı ne hikmetse gül cemallerini bir türlü göremediğimiz bu kişiler ara sıra ortaya çıkmakta etrafı yakıp yıkmakta, sonra da ortadan kaybolmaktadır. Halktan kesinlikle bir tek kişiyi bile taban olarak etkileyemeyen ve her daim marjinal kalmaya mahkum olan bu terör örgütleri halka baskı yapmak için rejim tarafından kurulmuş ve kullanılan oluşumlardır. Mevcut istihbarat teşkilatının çok gizli binasının içerisinde odacıklar halinde faaliyetlerini gösteren bu birimler gündeme ve ihtiyaca göre isimlendirilmekte, sıra kimdeyse o meydanlara çıkmaktadır.

Reyhanlı katliamının hemen ardından bir sel gibi coşan, taşan ve önüne geleni yıkacak güçteki halk öfkesine baktığımızda en ufak bir marjinal grup ve fraksiyona rastlamıyoruz, yine 1 Haziran 2013 günü gün doğumunda alınları açık, yüzleri ak bir şekilde İstanbul’da köprü üzerinden[1] Taksim’e giderek Gezi Direnişi, Gezi Parkı Direnişi veya Haziran Direnişi diye adlandırılan protestolara katılanların da örgütle mörgütle işi olmaz, son olarak Soma katliamına tepki gösterip rejim yetkililerinin hiçbirini ayırt etmeden protesto edip, kovalayanlarda bizim halkımızdır.

İşte sürekli vurduladığımız Batıl’ın gücünü kendisini Hakk’a bulamasından alır tezi burada devreye giriyor. Zira önceden oluşturdukları örgütçüklere ve yıllardır besledikleri militanlarının eline silah verip haydi bakalım sokağa diyen halk düşmanları samimi halkın tepkisini dile getirmesine de müsaade etmemekte, tepkinin dile getirileceği alanda bir ayrık otu misali biterek, halkın da canını sıkmaktadır.

Türkiye’de devrim olur mu? Olur, zamanını açıklıyorum[2] başlıklı yazımızda da değindiğimiz üzere dünya üzerindeki ABD ve İsrail’e düşmanlığı ile şöhret almış, tarih boyunca kendi tabirimizle gavurun karşısında bir set olmuş, merhametiyle tüm dünya halklarını kendine hayran bırakmış Türkiye halkı gerektiği zaman, şartlar oluştuğu zaman, önüne düşecek samimi liderlerini bulduğunda devrimini gerçekleştirecek ve ultra siyonist bir rejimin hegemonyası altındayken gösterdiği şehametini o zaman daha parlak bir şekilde tüm dünyaya yansıtacaktır.

Burak Can Karamanoğlu’nun katillerinin halen bulunamamış olması-ki bulunamadığından değil açıkladığımız malum örgütçüklerin eliyle iktidarın emriyle halkın Berkin Elvan’ın katledilişi üzerinden birliğe doğru gitmemesi için gerçekleştirilen bir cinayettir- üstüne üstlük aynı bölgede Uğur Kurt ve Ayhan Yılmaz isimli vatandaşlarımızında katledilmesi ülkede bir kaos ortamı oluşturmayı ve haklı gerekçelerle bile olsa hükümet aleyhine asla protesto yapılamamasını sağlamayı amaçlamaktadır.

Zira haklı olarak sokaklara çıkanlara bile anında komünist, ateist, terörist, anarşist gibi sıfatların vurulması işten bile değildir. Çünkü samimi gösteriye bile çok hızlı bir şekilde maskeli, silahlı, molotoflu örgüt mensupları/istihbarat memurları anında transfer edilmektedir. Olay halka yansıyıncaya kadar cam, çerçeve kırılmakta, hak savunulamamakta, ekseri çoğunluk ise gerçek protesto gösterisinde bulunan halkı da yaftalamaktadır.

Zaman zaman halkımızı galeyana getirip meydanlara dökmek için çalışmalar yapılmaktadır. Fakat halk fıtratlarından gelen ilahi sese uyarak istediği anda, herhangi bir parti, dernek, vakıf, sendika, örgüt, cephe önderliği olmadan bir sel gibi akmaktadır. Daha önce de belirttik Haziran 2013’de Taksim’de toplanan halkımız ile Berkin Elvan’ın cenazesinde toplanan kalabalık kadar illegal örgüt sempatizanı, marjinal grup ve fraksiyona destek veren kişi olsa zaten T.C. diye bir devlet bir gün dahi ayakta kalamaz, dolayısıyla bu toplanan kitleleri bu şekilde değerlendirmemek gerekir.

25 Ocak 2011 Mısır devrimiyle gündemimize giren İslami Uyanış terimini bugüne kadar şerefle taşıyan Mısır, Yemen, Bahreyn, Tunus halklarına selam olsun. İşin içine silah ve aşiretlerin girdiği Libya’da ise durum kritikliğini sürdürmektedir. Suriye’de ise yönetime karşı tamamen bir taşıma su ile değirmen döndürme faaliyeti mevcuttur. Dolayısıyla yüzü maskeli, kumandaları emperyalistlerin elinde olan hiçbir hareket başarıya ulaşamaz. Gelmiş geçmiş en büyük ve tek halk devrimi olan İran İslam Devrimi ise bir tek kurşun atılmadan, rejimin polisine ve askerine katledilen halkın güller atmasıyla gerçekleşmiştir ve bu yüzden de adına Gül Devrimi denmektedir. Bu kadar tecrübemiz, basiretimiz, ferasetimiz ve haysiyetimiz var iken Türkiye halkından ülke içinde hala silahlı bir hareket beklenmesi abesle iştigal etmek olacaktır. Üstad Bediüzzaman Said Nursi hazretleri dahilde (yurt içinde) silahlı mücadeleyi yasaklamıştır. Dahildeki cihad silah ile olmaz, tebliğ ile, ikna ile, irşad ile olur. Dahilde hiçbir şekilde müslüman müslümana silah çekemez. Müslümanın müslümana silah çekmesi en büyük günahlardandır. Dahildeki kavganın, savaşın adı cihat değil “fitne”dir. Fitne ise, adam öldürmekten daha korkunçtur.(Bakara Sûresi,217).

Fitneye gelmeyen, sükunetini her daim muhafaza eden, şimdiye kadar üzerinde oynanmadık oyun kalmamış halkımıza selam olsun!
Hak verilmez alınır şiarıyla hakkını almak için meydanlarda olan alnı açık, yüzü ak halkımıza selam olsun.
Vesselam.

[1] https://www.halkhaber.org/2013/06/02/1-haziran-2013-gunu-gundogumunda-harekete-gecen-halkimiz/
[2] https://www.halkhaber.org/2013/06/05/turkiyede-devrim-olur-mu-olur-zamanini-acikliyorum-huseyin-yahya-cevher/

İlgili Makaleler

13 Yorum

  1. tc hic bir zaman bu denli karamsar olmadi ama aydin günler ileride insallah sizin inancinizdan bizim inancimiz kuvvvetli sahte müslümanlar

  2. bir zamanlar tercüman gazetesinde ahmet kabakli diye bir yazar vardi bilirmisiniz bilmem ben onlari tanirim kabak ginbi adamdi sizler onlsarin talebelerisiniz yazdiklari bir seye benzemezdi sizinkilerde öyle sadece kafalari karistiriyorsunuz bunun elbettte bir sorgulayani cikacak bakalim nasil vcevapliyacaksiniz münafiklar

  3. bu hayasizlara ne denir bilemiyorum yorum yapmaya degermi asla degmezler anlamayacaklar bosuna kendimi yormayacagim

  4. anliniz acik madem yüzünüz ak neden peceyle maskeledinizbunu nasil savunacaksiniz yobazlar

  5. sorulmadık bir tek hesap,almadık hak kalmayacak
    sanmayın zalimler böyle hep müminler ağlayacak
    bugün ağlayan yavrular yarın intikam alacak

  6. Bu belirsiz ne oldukları belli olmayan maskeli gayrı meşru hainlerle halkımızı meydanlardan,hak isteklerden vazgeçirmek niyetindeler…allahın izniyle şerefli halkımız bu fitnelere hiç ama hiç kanma niyeti yok,olmayacakta…Allah razı olsun

  7. Hakkımızı inşallah söke söke alacaz bu kan içici embesil israil döllerinden. Allah razı olsun hocam güzel bir yazı olmuş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu