Ahmet Yasin YİĞİTOĞLU

FASIK HABERCİLER

fasik-haberciler

FASIK HABERCİLER – AHMET YASİN YİĞİTOĞLU

“Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.” (Hucurat Suresi 6. Ayet)

Görsel ve yazılı basını kullanmak suretiyle insanımızı İslam’dan ve Kur’an’dan uzaklaştırmak için uğraşan, cereyan eden gelişmelerin bazısından hiç bahsetmeyen, bahsettiklerinde ise çarpıtma yoluna giden, sapkınlıkta şeytana yoldaş olan bu habis medya ile onları komuta edenlerin hangi aşağılık yönünü ele alalım diye uzun uzun
düşündük. Hangisini anlatalım? Sahip olduğu iktisadi güce güvenip kibirlenen Karun’a benzemelerini mi, batıla sevk etmek için her daim pusuda bekleyen Samiri’yi andırmalarını mı, Allah’ın peygamberinin ordusunun yok olması için beddua eden Bel’am bin Baura’nın izini sürmelerini mi, Allah’ın hak kelamı ortada olduğu halde “Siz hakikatleri yalnızca bizden öğrenin. Zira bizler çok kitap okuduk, ilim tahsil ettik” diyerek “Nasılda batıla sevk ediyorlar” ayetinin muhatabı olan insanlığın yüz karası Beni İsrail’i andıran mel’un çehrelerini mi? Birden aklımıza Hud (as)’ın kavmi ile Şuayb (as)’ın peygamber olarak gönderildiği Medyen ve Eyke’nin yaptıkları geldi. Biz de meseleyi bu cihetiyle ele alalım istedik. Sözün özü bu hain medya her kavmin necasetinden bir hisse taşıyor ve hatta onların sahip oldukları kötü hasletlerin hepsini cem etmiş bulunuyor. Ancak biz sadece bu iki kutlu nebinin kavimleri ile olan benzerliklerden hareket edeceğiz.

Hud (as)’ın kavmi insanların yollarına, onlar yolu karıştırsınlar diye yanlış işaretler koyuyorlardı. Böyle yapmakla yolculuk eden insanların yollarını şaşırmalarına neden oluyorlardı. Bununla da yetinmiyor insanları hak yoldan da men ediyorlardı. Hud kavmi kendileri yalanın kaynağı olduğu halde hak yolda yürüyen peygamberi ve
onun izleyicilerini yalanla suçluyordu. Yalan ve hilede sınır tanımayan ülkemizdeki satılık medya da onların yolunu sürdürüyor, insanları doğru yoldan uzaklaştırmak için çaba harcıyor ve hakka giden yolların önüne perde olmaya çalışıyor. Tarih pek çok yalana ve yalancıya şahid oldu ama hiçbiri garip halkımızın başına musallat olan
bu habisler kadar ileri gidemedi. Gidemezdi de zaten. Bunu söylemekle mübalağa etmiş olmayız. Bilakis hakikati dile getirmiş oluruz.

İnsanların hem dünyada hem de ahirette felaha kavuşmasına vesile olacak bir nur zuhur etmişken sizler Müslümanlar o nura yönelmesinler diye farklı yollara –küfre giden yollara- yönlendiriyorsunuz.
Peygamberler tarihinde Hz. Şuayb (as)’ın kavmine şöyle söylediği geçmektedir. “Ey kavmim! Doğruyu kabul edenleri neden tekrar saptırmak istiyorsunuz.” Sizler de Müslüman halkımız olayları tam tahlil etmişken yani İslam’ın düşmanlarının kimler olduğunu anlamışken öyle sinsi planlar yaptınız ki halkımızın İslam inkılabından soğumasına
neden oldunuz. Ancak bu geçicidir. Zira Rabbimiz sizi ne de güzel tasvip etmiş. “Batılın misali su üzerindeki köpük gibidir.”(Rad suresi 17.ayet) Zira bu halkın mayası Öz Muhammedi İslam ile yoğrulmuştur. Peygamberin nesl-i pakinden olan yiğitler zulme, küfre, şirke karşı kıyam edip tarihin benzersiz inkılabını gerçekleştirip İslami nizamı hâkim kılmışken halkımızın onlara muhabbet beslememesi düşünülebilir mi? Ebetteki düşünülemez. Ama sizler Resul-i Ekrem’in Süreyya yıldızı hadislerinde buyurduğu kavmin başka bir ırktan olmasından korkan bir zihniyete sahipsiniz. Oysa bu Allah’ın lütfudur ve o onu dilediğine verir. (Maide 54) Bu zihniyetle yola çıkanların mantığı, peygamberlik ona değil de şehrin ileri gelenlerine verilseydi iyi olurdu diyen Mekkeli müşriklerin mantığıdır. Yahut Talut’un hükümranlığını tasdik etmeyenlerin zihniyetidir. Şanı yüce rabbimiz size mi soracak izzeti kime bağışlayacağını? Sadece bu da değil İslam’ın başına bela olan haricilerin devamı mahiyetinde olan, insan eti yiyen, sahabe mezarlarını talan eden, insanları itikatlarından ötürü katleden ve daha burada zikredemeyeceğimiz onlarca cinayeti işleyen Vehhabileri destekliyor, onları haklı göstermeye çalışıyorsunuz. Siz milletimize ne sundunuz?

Müslüman halkımızın edep ve hayâsını bozmaktan, aile kurumunu talan etmekten başka bir şey yapmadınız. Kiminiz Müslüman rolüne bürünerek yaptı bunu kiminiz ise küfrünü gizlemeye dahi tenezzül etmeden yaptı bunları. Oysa biz çok iyi biliyoruz ki siz tek bir merkezden emir alıyorsunuz ve tek bir merkezden yönetiliyorsunuz. Ki bu merkez de Washington denilen şeytani karargâhtır. Ekranlarınızda Kur’ani düsturları hiçe sayıp Muhammedi öğretilere muhalif hal ve davranışları sergileyip nasıl Müslüman olduğunuzu iddia ediyorsunuz. Hüseyni şiarları söyleyip nasıl oluyor da Yezit’in yaptıklarının mislini yapıyor, mazlumların kanını akıtıyorsunuz. Hüseyni olduğunuzu söylüyor ama Yezit’in ordusunda savaşıyorsunuz. Sizler politika yapıyorsunuz. –ki politika çok yalan anlamına gelmekte- Sizin işiniz gücünüz hile ve yalan. Bizler ise Ahmet Yesevi’nin dediği gibi “Şeytana, şeytanlığa siyasetli Muhammed” (as)’ın ümmetiyiz. Muhammedilerin siyaseti yalan saraylarını alt üst etmeye yeter. Tüm fitneleriniz sonuçsuz kalacak ve İslam hükümranlık tahtına oturacak. Şu an dünyanın muhtelif bölgelerinde Müslümanlar zaferden zafere koşmakta. Siz ise Güneş’e taş atan delinin misali gibi medyayla olayları ters yüz etmeye çalışıyorsunuz. Siz aslında bu tavrınızla İmam Hüseyin’i hem katledip hem de onun hak yoldan döndüğünü iddia eden Yezit’in çağdaş versiyonlarısınız.

Bosna Savaşı’nda, Irak’ın işgalinde, Hizbullah’ın muzaffariyetiyle sonuçlanan 2006 Hizbullah-İsrail Savaşı’nda, 2009’daki Furkan Savaşı’nda, Suriye olaylarında, Roboski’de, Reyhanlı’da, Çukurca’da hep sizin ihanetinizle karşılaştık. Son olarak Soma’da yaşanan olaylarda faal bir şekilde yer alıp olayları ters yüz etmeyi çalıştınız. Ama iyi bilin ki orada yaşananlar gayretullaha dokundu. Yer ve gök ile ikisi arasındakiler bu zulme şahit oldu. Elbet hakikatler gün yüzüne çıkacak ve zelil olacaksınız. Batıl çoktur. Hak ise tektir ve Allah görünür görünmez ordularıyla hakkı destekler. Hak umulmadık bir anda ortaya çıkar ve küfre Hayberi bir darbe indirir. Yine öyle olacaktır. Sizler bu halkı sahipsiz mi sandınız? Şanı yüce rabbimiz bu halkın koruyucusudur. Soma’da katledilen masum halkın yakınlarını görmezden geldiniz. Ölü sayısını net açıklamadınız.

Kahraman Soma halkının Hüseyni kıyamından ve basiretinden bahsetmediniz. Sizin habis siyasetinizin Soma’da nasıl bozguna uğradığına değinmediniz. Ey kendilerini Siyonizm’e hizmete adayan aşağılık mahlûklar! Kanla beslenip yalan, hile ve komplo ile yol bulan reziller! Yakında yalan mumunuz ebediyen sönecek. Zira yatsı vakti yakındır. Yakında bu medya gücü sizden gidecek ve Müslümanların eline geçecek. Sizin insanların ahlakını bozmak için oluşturduğunuz ve sonra hizbullahilerin gayretleriyle İslam’ın hizmetine girmeye başlayan sosyal medya da yakında tamamiyle Müslümanların denetimine girecek ve sonunuzu getirecek biiznillah.
Bekleyin hele
Yalanın sarayını yıkacak Ebu Zerler geliyor.
“İnkılabı İslam’a sıdk ile merbut Kanberler” geliyor.
Yalnız Allah’a dayanan Hizbullahi yiğitler geliyor.
Kerbela’ya ağlayan yağmurdan yeşeren filizler geliyor.
Süreyya yıldızına müştak aşk ve muhabbet ordusu geliyor.
“Zulmü kaldıracak Mehdi ordusu” geliyor.

İlgili Makaleler

8 Yorum

  1. Yazımızı okuyup beğenen ve bize teşekkür eden kardeşlerimizden Allah razı olsun diyoruz. bizler bu yazılar her ne kadar şimdilik beklediğimiz kadar kitleye ulaşmamış olsa da Allah’ın izniyle her biri küfrün sarayına atılmış ilahi gülleler hükmündedir.

    1. Evet bir yazım hatası olmuş. tasvip etmek onaylamak anlamına gelen bir kelimedir. tasvir kelimesi kullanılmalıydı. teşekkür ederiz.

  2. Allah razı olsun. Hud(a.s)’ın kavmi ile günümüz medyasını açıklamanız güzel keşif. Siz değerli yazarlarımızdan Kuran hazinelerinden demetler görmek çok tatlı. Sağol halk haber, sağolun yazarlarımız, sağol ahmet yasin yiğitoğlu.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu