İlkeli Muhalefet ve Devrimci Duruşta İlahi Yöntem-2
Bölüm 2: Tarihin En Büyük Devrimcisi:İmam Hüseyin!
Dünya tarihi birçok devrim ve devrimciye tanıklık etmiştir. Her ne kadar bu listede yer almamasına rağmen hepsinden farklı olan bir lider var: İmam Hüseyin(a.s). Nedense ismi sadece matemlerde ve ramazanlarda hatiplerin duygulu konuşmalarında geçen Şehitlerin Efendisi’nin açtığı yol ya hiç dile getirilmemekte veya nakıs bir biçimde anılmaktadır.
72 yareni ile birlikte aile efradını da alarak yola çıkan İmam Hüseyin neyi hedeflemişti? Akıl-mantık sınırını zorlayan şartlarda Yezid ve valisi İbn-i Ziyad’a karşı babası İmam Ali’nin oğlu olduğunu ispatlayan arslan misali duruş sergileyen İmam Hüseyin’in devrimci yönü neden hâlâ kısık sesle konuşulmaktadır?
İmam Hüseyin’in devrimi yüzyıllardır süregelen bir ilahi esintidir ki; her geçen yıl daha fazla insan bu aşkla gafletten uyanmaktadır. Hayattayken 72 yareni kundaktaki bebeği bile en vahşi biçimde şehit edildi. Melun Emeviler aşura gününü bir bayram günü gibi kutlayıp büyük bir engelden kurtulduklarını sanmışlardı. Oysa o mübarek kanlar Emevi hanedanının sonunu getirmişti. O gün 72 kişiyle mağlup olmuş sanıldı ama bugün dünya genelinde en az 72 milyon insan Aşura gününü anıyor yas tutmakta. Sadece Kerbelaya giden insan sayısı dünyada birçok ülke nüfusundan fazla… İşte muzafferiyet budur! Bütün boyutlarıyla değerlendirildiğinde İmam Hüseyin dünyadaki bütün devrimcilerin hayal edemeyeceği bir makamdadır.
İmam Hüseyin Dedesi(s.a) ve Babasının yolunun sapmaya başladığını görmesiyle bunun sosyal bir devrim harici düzelmeyeceğine kanaat getirdikten sonra duruşunu göstermiştir. Yezid’e biat etmeyen İmam, akabinde insanları uyarmak maksadı ile Mekke’ye gitti ve suikast edileceğine dair haberler sebebiyle “Mekke’nin hürmetine halel gelmemesi için” kendisini davet eden Kufe şehrine yola çıktı. Kardeşi Muhammed Hanefiye’ye bıraktığı vasiyette “Ben azgınlık, fesat, zulüm için Medine’den ayrılmadım. Ben ceddimin ümmetini ıslah etmek, iyiliği emretmek kötülükten sakındırmak için o şehirden ayrıldım”. Bir insan bu kadar popüler iken daha korunaklı bir şehirde bilinen bir sona doğru neden yola çıkmaktaydı? Bu bir devrim hareketi idi devleşmiş zulüm canavarına karşı, bir kıyam ve bir haykırıştı. Son ana kadar yanındakilere gitmeleri için izin vermesi de ayrı bir kahramanlık hikâyesidir. Neticede son gece hiç kimse fırsat bulup kaçmamış hepsi İmam Hüseyin ile birlikte Kerbela’da şehit olmuşlardır.
İmam Hüseyin(a.s) İslam’ın özünün zulme karşı boyun eğmemek olduğunu kanıyla göstermiş. “Zillet bizden uzaktır!” Sözü tarihten bugüne gelen bir slogan olmuştur. O gün Yezid’in safında “Allah” diyerek İmam Hüseyin’i şehit eden zihniyet bugün de suyu bulandırmak için elinden geleni yapmakta ve İmamın yüce ismini unutturmak için her şeyini seferber etmektedir. Unutturmak mümkün olamayacağından bu müstesna devrim hareketini bir kaza gibi halka sunmaya çalışmaktadırlar. Bir (z)alim adam çıkıp Aşura kıyamının zulme baş kaldırı ile alakasının olmadığını -haşa- İmam Hüseyin’in oyuna geldiğini ve böyle bir gayesinin olmadığını dile getirdiğini söylemesi başka birilerinin İmam Hüseyin’in yanlış yaptığını söylemeleri aslında içimizdeki yezidlerin yaşamaya devam ettiğini açıkça göstermektedir. Olayın sadece İmam Hüseyin’in kıyamını ve değerli kız kardeşi Hz. Zeyneb’in Yezid karşısında tarihi haykırışının sadece dramatik yönünü ön plana çıkaranlar da çok sayıdadır. Ancak Kerbela- Aşura Devrimi tarihin en acı ve en şanlı devrimi olup İmam Hüseyin’in tarihin en büyük devrimcisi ve Hz. Zeyneb’in tarihin en büyük kadın devrimcisi olduğunu vicdanlı ve izzetli insanlar savunmaya devam etmektedir.
Zilletle yaşamaktansa izzetle ölmeyi tercih ederim! Diyen İmam Hüseyin’in mateminin bugün her din ve mezhepten onlarca milyon insan tarafından anılması, İslam’ı saray dini haline getirmeye ve emperyalizme köle etmeye çalışanlara karşı Müslümanların uyanış noktası olarak yerini koruması onun tarihin en büyük devrimcisi olduğunun ispatıdır. Uyanmak isteyen gözünü ve kulağını Kerbela’ya çevirsin…