Güçlüyüz, hem de öyle böyle değil… – Hüseyin Yahya CEVHER

Güçlüyüz, hem de öyle böyle değil…

Sürüncemeli hareketlerin sonucunda ciddi bir olayın olmayacağını düşünürüm her zaman. Büyük Şeytan Amerika ve yandaşları yıllardır yürüttükleri Suriye’ye saldırı politikasını biraz daha değiştirip kendileri sahaya inmeye karar vermiş gibi yaptılar ama çok sürüncemede bıraktıkları için bir türlü savaşı başlatamadılar. Bu durumu son dönemdeki en ciddi savaşa(küresel savaş, hak-batıl savaşı, müslüman-yahudi savaşı, ahir zaman savaşı, amik ovası savaşı, deccalin yok olacağı savaş) yaklaşılan nokta olarak değerlendiriyorum çünkü 9 Eylül 2013 günü sabahı ABD Kongresi oylamaya başlayacak, Obama ise ABD TV kanallarından altısında konuşma yaparak güya ABD halkını Suriye’ye saldırı için ikna edecekti. Ne olduysa bir anda önce ABD dışişleri bakanı’nın ağzından duyduğumuz “Suriye yönetimi kimyasal silahlarını teslim etsin saldırmayalım, fakat Suriye yönetimine güvenmiyoruz onlar bu plana uymaz” açıklaması geldi.

Bu sırada Suriye dışişleri bakanı Velid Muallim, Rusya’da temaslarda bulunuyordu. Aynı anlarda İran İslam Cumhuriyeti dışişleri bakanlığı’nın önemli isimlerinden Hüseyin Emir Abdullahiyan’ın da Rusya’nın başkenti Moskova’da bulunması tesadüf olamazdı. Bir kaç gün öncesinde ise İran İslami Şura Meclisi’nin önemli isimlerinden Alaaddin Burucerdi’nin Lübnan ve Suriye ziyaretleri sırasında bir çözüm planını gündeme getirdiği resmi olmayan kaynaklarda bahsediliyordu. Bu sırada en ilginç iddia ise bir İranlı uzmanın(Uluslararası İlişkiler ve Stratejik Etüd Merkezi Başkanı Emir Musevi) “Kimyasal Silahları Ver, Savaş Dursun Planı” İran-Suriye’nin ortak planıdır görüşü olarak ön plana çıktı.

Bu tablodan benim çıkardığım en büyük ders siyasetin çok farklı ve zor bir olay olduğuydu. Zira dün savaş tamtamları çalanlar, sınırlı operasyon yetmez sınırsız operasyon isteriz naraları atanlar, Suriye’nin haddini bildireceğiz mesajları verenler, bir anda söylemlerini 180 derece değiştirmiş diplomasi, savaşsız çözüm, insanlar ölmesin mesajları verme noktasına geri dönmüşlerdi.

Peki neydi bu anında adamı 180 derece döndüren durum? Dönek adamı sevmem, söylediği sözden dönen adamı da. Hele hele artistlik yapıp, sonra kuyruğunu kıstıranlara gıcık olurum. Ama bugün Hak Cephesi öyle güçlenmiş ki öyle böyle değil…

Dünya halklarının önderi, küresel emperyalizm ve siyonizmin karşısında yıkılmaz, sarsılmaz, heybetli bir kale olan İran İslam Cumhuriyeti 3 yıla yakındır tüm dünyanın üzerine çullandığı adeta sağ kolu hükmündeki Suriye yönetimini tabiri caizse ite köpeğe yedirtmedi. Yukarıda dediğim gibi en ciddi olarak algıladığım savaş başlama noktasına geldiği zaman öyle açıklamalar yapıldı ki bu sürecin sonucunda benim anladığım sadece korsan İsrail bölgeden silinmeyecek, onu besleyen rejimlerde tamamen yok olup gidecekti. Peki savaş olmadı bu dediklerin olmayacak mı diye soranlara ise bu süreç aynen devam ediyor, bizim kazancımız savaşlar esnasında ölen gariban-masum insanlar daha az ölerek bu savaşın galibi olacağız İnşAllah demeyi uygun görüyorum. Çünkü biz yani Hak Cephesi dünya halklarından bir kişinin bile burnunun kanamasından rahatsız olan bir yapıyız ve savaşsız nereye kadar sabredebilirsek sabredip bu süreci olgunlaştırmaya devam edeceğiz.

Savaş ile dünya küfrünün burnunun yere sürtülmesini isteyen arkadaşlara gelince siz de üzülmeyin, zira bunlar öyle korkak, öyle karaktersiz, öyle şahsiyetsiz, öyle pislik bir güruh ki illa bir sarkıntılık yapacaklar ve gereken cevaplarını alıp oturacaklar, o zamanda ben dahil bu arkadaşların yürekleri soğumuş olacak.

Bugün gelinen noktada İran İslam Cumhuriyeti’nin kurulduğu 1979 yılından itibaren baktığımızda her geçen gün güçlenen, istikrarlı ve dostlarını çoğaltan bir hareket ile direniş eksenini dünyanın tek süper gücü haline getirmeyi başarmıştır. Zira son Suriye’ye saldırı söylemi arttığı anda küçüğünden büyüğüne dünyanın her köşesinden öyle sesler geldi ki duygulanmamak elde değil…

Güçlüyüz, hem de öyle böyle değil…
Tüm dünya halkları Suriye yönetimi’nin yanında Amerikan emperyalizminin karşısında olduğunu haykırırken tüm dünyadaki silahlı ve silahsız İslami hareketler Suriye yönetimi ve halkına dışarıdan yapılacak bir müdahalede elleri kolları bağlı durmayacaklarını haykırdılar. Burada benim için büyük değeri olan FHKC-GK hareketinin çıkışından kısaca bahsedeyim. Daha yeni saldırı söylemleri dillendirilirken o kadar büyükleri sahadayken (Lübnan Hizbullahı, Irak Hizbullahı, Yemen Hizbullahı, HAMAS, İslami Cihad, Sadr Hareketi ) çıkıp Beşşar Esad’ın yanındayız, Suriye’ye yapılacak en ufak saldırıda alev olur korsan İsrail’in üzerine yağarız tarzı açıklamaları ile bir kez daha sevgimi kazanmışlardır. Başta liderleri Ahmed Cibril olmak üzere tüm mücahidlere selam ederim.

Lafı uzatmayalım, düşman cephenin açıklamasından bu kadar korktu ya sıkılmış yumruğunu görse ve yese neler olur siz tahmin edin.
Vesselam.