Musa GÜNEŞ

BAŞKANLIK VE ÖZERKLİK (ÖZ YÖNETİM) SÖYLEMLERİNİN ARKA PLANI – MUSA GÜNEŞ

baskanlik-ozerklik

BAŞKANLIK VE ÖZERKLİK (ÖZ YÖNETİM) SÖYLEMLERİNİN ARKA PLANI – MUSA GÜNEŞ

O günde Rab, Abraham’la ahdedip dedi: Mısır ırmağından büyük Fırat ırmağına kadar bu diyarı, Kenileri ve Kenizzileri ve Kadmonileri ve Hittileri ve Perizzileri ve Refaları ve Amorileri ve Kenanlıları ve Girgaşileri ve Yebusileri senin zürriyetine (soyuna) verdim.
(Tevrat, Yaratılış bölümü, 15.Bab, 18-21.nolu ayetler)
Bilinen en eski tarihten itibaren sürekli plan yapan ve planları yüzlerce yılı kapsayacak olan Siyonistler hiçbir zaman boş durmamış emelleri için sürekli bir şekilde çalışmışlardır. Musa (a.s)’ın Filistin’e girene kadar dolaştığı yerler olarak kabul edilen, vadedilmiş toprakları Fırat’tan Nil’e kadar olan bölgeyi ele geçirmek için planlar yapmış olup bunların bir kısmını realiteye dökmüşlerdir. Nil ve Fırat arasındaki bu topraklar Irak, Suriye, Mısır, Sudan ve Türkiye’yi kısmen; Ürdün, Lübnan ve Kuveyt’in ise tamamını içermektedir.
Özelde Müslümanların genelde ise bütün insanlığın en azılı düşmanı olan Siyonistler, amaçları uğruna hiçbir zaman boş durmamışlar, gerekirse bütün dünyadaki insanları yok ederek sadece kendilerine yetecek kadar köle bırakıp yaşamını sürdürmeyi göze alan Siyonistler bu amaçları uğruna çok uzun süreli plan yaparak hareket etmektedirler. Örneğin; ele geçirmek istedikleri bir ülkeye kendilerinden birini gönderirler. Daha sonra o kişinin torununu çeşitli araç ve gereçlerle, medya ile, hile ve aldatma yöntemleriyle o ülkenin bakanı veya başbakanı bile yapabilirler.
Ülkemiz de Siyonistlerin en büyük emeli olan vadedilmiş topraklar kısmında bulunmakta, bu yüzden ülkemiz üzerinde çok kapsamlı oyunlar oynanmaktadır.
2002’ de iktidara gelen parti, 3 Temmuz 2003 tarihinde Meclisten geçirilip 19 Temmuz 2003 yılında onaylanan 4916 sayılı kanunla yabancılara toprak satışı serbest bırakılmıştır. Bu yasa çıkar çıkmaz bir yıl içerisinde yaklaşık 300 bin dönüm vatan toprağı yabancıların eline geçmiştir. Bu arazilere 49 yıllık ve 99 yıllık arazi kiralamaları dahil değildir. (Armagedon, Rahmi Vardı, sayfa:164) Düşünün bir yılda 300 bin dönüm toprak, çoğu Siyonist olanlara satılmış ise günümüzde kaç bin hektar satılmış olduğunu varın siz hesap edin!
BOP’u adım adım uygulayan Siyonistler Türkiye’nin Cumhurbaşbakanını (özellikle bu ismi seçtik çünkü şu anda Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık mercileri tek kişide birleşmiş durumdadır) bu projenin Eşbaşkanı yapmışlardır. Kendisi tespit edilen 34 yerde ben BOP’un Eşbaşkanıyım demektedir.
Son günlerde gerek medyanın gerekse siyasetçilerin hiç dillerinden düşürmedikleri başkanlık ve özerklik sistemi kesinlikle bir Siyonizm projesidir. Başkanlık ve özerklik kelimelerini farklı partiler kullansalar da aynı şeylerden bahsetmektedirler.
Bundan 6 yıl önce gittiğim ehliyet kursunda yıllarca Almanya da kalmış bir büyüğümle de bu konuyu konuşmuştuk. Bana “Almanya’da bir suçtan dolayı herhangi bir eyalette hüküm giyersen farklı bir eyalette aynı suçtan daha az hüküm giyebilirsin” demişti. Örneğin; bir eyalette hırsızlıktan dolayı 3 ay hüküm giyerken, başka bir eyalette ise aynı suçtan 10 yıl hüküm giyebilirsin “ demişti. Evet biraz araştırınca gördüm ki aynen söylediği gibi idi. Her eyaletin kendine ait parlamentosu var. Her eyalet kendi yargı sistemine sahip. Her eyalet polisini ve askerini kendisi belirleyip kendisine uyan şartlara göre alım yapmaktadır. Her eyalet silah oranını kendisi belirleyip ve kendisi temin etmektedir. Hatta bir eyalette biri bir suç işlediği zaman ve bu suçlu başka bir eyalete kaçarsa gittiği eyalet bu kişiyi kaçtığı eyalete teslim etmeme hakkına sahiptir. Anlayacağınız tam olarak ayrı bir ülke statüsündelerdir eyaletler. Tek ortak nokta ise dışarı asker gönderme de veya ülkeye bir saldırı anında bütün eyaletler ülkeyi savunacaklardır ve birbirlerine destek olacaklardır. Bu saydığım özelliklerin tümü ABD usulü ve diğer birkaç devlet için geçerlidir. Ki şu anda özerklik veya başkanlık sistemi diye tutturanlar ABD usulü bir sistem istediklerini kendileri dile getirmişlerdir. Son zamanlarda ise şöyle diyorlar “kendi başkanlık sistemimizi kendimiz kuralım ne ABD ne de başka bir ülkenin sisteminin aynısı olmasına gerek yok” demektedirler. Bunu biraz irdelediğimde niçin kendi başkanlık sistemimizi kuralım dediklerini daha iyi anladım. ABD sisteminde yargı ve yürütmenin göstermelik de olsa kesinlikle birbirinden ayrı ve bağımsız olması gerekiyor ve yargı yürütmeyi engelleyebilir ve onun hedeflerine set kurabilir durumdadır. İşte bu yüzden kendi sistemimizi kuralım demekteler. Çünkü şu anda siyasi iktidar tamamen yargıyı ele geçirdiği için hiçbir şekilde kendileri sorgulanamamakta, yaptıkları her şey yargı tarafından kılıfına uyarlanmaktadır. Eğer böyle bir sistem olursa kendilerinin kontrolünde olmayan bir Hakim veya Savcı çıkabilir, bu da onlara bazı noktalarda az veya çok ayak bağı olabilir. İşte bundan dolayı kendimize ait bir başkanlık sistemi getirelim diyorlar. Yani yargıyı da kendilerinin kontrol edeceği bir başkanlık sistemi.
Türkiye’yi 7 ya da 11 eyalete bölmek isteyerek doğu ve güneydoğudan İsrail’i kurmaya yönelik çalışmaları sürdürmek istemektedirler. Bundan dolayı tarihin eski çağlarından itibaren sürekli mazlum konumda olan, sürekli hakkı çiğnenen, sürekli ezilen milletlerden olan Kürt milleti üzerinde, çok kapsamlı oyunlar oynanmaktadır. Bir yandan bu sistem Kürtlerin çoğunlukta yaşadığı bu bölgelerde halka zulüm etmekte diğer yandan güya kurtarıcı olarak görünen dinsiz, komünist bir örgütü çeşitli yollarla popülerliğini yaygınlaştırmaya çalıştırmaktadırlar. Bunun tam karşısında olarak da aynı sistem, güya dindar bir örgüt-cemaat kurarak birbirlerine ve masum Kürt halklarına eziyet ettirmektedirler.
Siyonistlerin İstanbul Hahambaşı olan Haim Nahum’un öğretisi; aç bırak, işsiz bırak, borca esir et, dininden uzaklaştır, böl sonra bölünenleri birbiriyle savaştır, yumuşatılan parçaları yut. 1982 de İsrailin enformasyon dergisinde dış işleri görevlisi Oded Yinon: Irak 3’e bölünmeli; güneyde Şii, ortada Sunni, kuzeyde bir Kürt devleti. Lübnan din ve mezheplere göre 5 ‘e bölünmeli; Katolik Maruniler, Müslümanlar, Dürziler, Şiiler ve İsrail denetimindeki bölge. Suriye; kuzeyde bir Alevi devleti, Halep bölgesinde bir Sunni devleti, Şam’da bir başka Sunni devlet, İsrail sınırında bir Dürzi devleti. Nahum’un ve Yinon’un dile getirdikleri amaçlarının, bir kısmını gerçekleştirdiklerine bir kısmının gerçekleşmesi için de bütün coğrafyaların birbirine düşürüldüğüne her gün şahit olmaktayız.
Önce özerklik, ardından Eyalet ile Merkezin anlaşamaması bununla birlikte çatışmalara girilmesi ve bunun da ardından Eyaletin bağımsızlığını ilan edip ayrı bir devlet kurması en sonunda ise Siyonistlerin bu Eyalet yöneticilerini atayıp Eyaletleri ele geçirmeleri. Tabi bu söylediklerimiz onlarca yılı kapsayacak şekilde hazırlanan bir plan.
Evet, hiçbir vicdan sahibinin inkar edemeyeceği, Siyonistlerin yerli ve yabancı güçleri ile doğu ve güneydoğu üzerinde çok fazla oyun oynayıp projeler çizdiğidir. Aynı vatanın evlatlarını birbirine düşürüp böl-parçala-yut stratejisini gerçekleştirmeye azami gayret göstermektedirler. Özellikle doğu ve güneydoğuda dönen bu geniş kapsamlı oyunlara rağmen; haçlıların korkulu rüyası Selahaddin Eyyubileri yetiştiren, zulmün karşısında başını feda etmekten çekinmeyen Şeyh Saidleri yetiştiren, zamanının Deccallerine-Süfyanlarına karşı ‘bin canım olsa feda ederim’ diyerekten İmam Caferi Sadık gibi öğrenci yetiştirmeye kendisini adayan Said Nursileri yetiştiren, asrın inkılabına en büyük destekleri vererek İslam için canından geçen Mustafa Çamran’ları yetiştiren bu millet, bütün oyunlara rağmen dinini dünyaya satanlardan kendilerini beri görmüşlerdir.
Bunun yanında kendilerini Kürt diye tanıtan aslında Kürtlerden ziyade İsraile hizmet eden Yahudi Barzani (bakınız: İsrail, Amerika, Evanjalizm ve PKK, Yasin Yaylar, sayfa:107-112) ve ismini vermeye lüzum görmediğimiz birçokları büyük İsrail’e sadıkane hizmetlerini devam ettirmektedirler.
Tespitlerimiz aslında çok daha fazla olmasına rağmen uzatmamak için burada bitiyoruz. Sözlerimizin doğruluğunu denetlemek isteyenler getirdiğimiz delillere baktıktan sonra birbirinin yanına asla gelmeyecek gibi görünen iki partinin aynı söylemleri dile getirdiklerine dikkat etsinler. İktidar partisinden tek bir kişinin söylemi ile literatürümüze giren ‘Başkanlık’, ilgili muhalefet partisinin her iki Eş Başkanından da buna destek çıkılmış ancak bu kavramı dillendiren kişiye ‘seni Başkan yaptırmayacağız’ sloganı ile karşılık vermişlerdir. Yani demek istedikleri Başkanlık sistemine ‘evet’ ama filan kişinin başkan olmasına ‘hayır’.
Evet Başkanlık-Özerklik tamamen bir Siyonizm projesidir. Bunu, şu anki Türkiye şartlarında isteyenlerin tek amacı büyük İsrail’i kurmaya çalışmak ve Filistin topraklarında sıkışan Siyonistlere nefes aldırmaktır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu