Süleyman DAĞISTANLI

ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM… – Süleyman DAĞISTANLI

zalimler-icin-yasasin-cehennem

ZALİMLER İÇİN YAŞASIN CEHENNEM… – Süleyman DAĞISTANLI

Dün sabah uyandıktan hemen sonra haberlerde Suudi Arabistan Kralı Abdullah’ın öldüğü haberini gördüm. Ne kadar mutlu olduysam artık, gün içinde beni gören herkes hayırdır ne oldu diye sordu, ne olacak dedim 90 yıldır yuvarlanan bir taş sonunda cehenneme ulaştı…Evet, gerçekten halkların gerçek düşmanlarından biri olan ve sadece kendi ülkesinde değil tüm İslam beldelerinde ki dostlarına yardım ederek zulmünü sadece Arabistan ile sınırlandırmayan bir zalimden, dünya dün kurtuldu. 91 yıllık ömrü ile adeta “İnkâr edenler sanmasınlar ki, kendilerine mühlet vermemiz, onlar için hayırlıdır. Biz onlara mühlet veriyoruz ki, günahlarını artırsınlar ve onlar için alçaltıcı bir azap vardır.” (Ali İmran Sûresi. 178)ayetinin mücessem bir örneği olan bu zalim, ölümü ile dünya Müslümanlarını sevince boğmuştur. Yıllarca Siyonizm ve Emperyalizmin gönüllü uşaklığını yapan ve hüküm sürdüğü topraklarda yaptığı zulümler ile adını tüm dünyaya duyuran bu halk ve hak düşmanı zalim, diğer İslam beldelerinde ki Müslümanların da kan kusturulması için her türlü maddi desteği sağlamış, sahip olduğunu zannettiği petrol zenginliğini zulmünü arttırmak için en büyük amaç olarak kullanmıştır. Yıllarca Arabistan, Yemen Suriye ve diğer İslam beldelerinde Müslümanların kanını akıtan bu vampir, uzun süre bir leş gibi yaşamış ve sonunda cehenneme bir odun olmak üzere dün ölmüştür. Tüm dünya basınında ölümünün büyük bir yankı uyandırmasından anlayabiliriz aslında bu zalimin Siyonizm ve emperyalizm için ne kadar değerli ve gerekli olduğunu, ne denli sadık bir uşak olduğunu.Her yıl hacca ve umreye giden milyonlarca Müslümana her türlü zorluğu çıkarmaktan zevk alan, mukaddes mekânları tahrif etmede kendisinden önce ki krallar ile yarışan bu zalim, bölgesel olmaktan çıkmış ve evrensel bir zalim haline gelmiştir. Kendisi ve sayısız yakını ile birlikte tam da Firavunvari bir hayat yaşayan bu zalim, “aşağıların en aşağısı” tabirinin direkt muhatabı olacak bir hayat tarzına sahip olmuş, kaportası ile Müslüman görünen bu Siyonist, yaptıkları ile İslam’a leke süreyi amaçlamıştır. Her türlü israfı, zulmü, fuhşiyatı, bağnazlığı,alçaklığı işleyerek ve kendini haşa Müslüman göstererek tüm dünyada İslam’a karşı bir önyargı oluşturmayı hayatlarının gayesi edinen bu insan bozması vampirler, ellerinde ki basın yayın gücü ve emperyalizmin desteği ile de kendilerini şeriatın uygulayıcısı(!) ve gerçek Müslümanlar(!) olarak dünyaya tanıtmışlardır. Aslında bu yazımın amacı, yapılan zulümlerden ziyade, bu zalimin ölümünden sonra dikkatlerden kaçmaması gereken birkaç hususu dile getirmektir. Zira yapılan zulümleri böyle kısa bir yazı ile anlatmak mümkün değildir. Şimdi gelelim bu zalimin ölümünden sonra aslında çoğumuzun dikkatinden kaçmayan birkaç hususa kısaca değinmeye;
Öncelikle devlet başkanlarının apar topar bu zalimin cenazesine katılması, Müslüman olmayan ülkelerin başında ki zalimlerin de cenazeden sonra Arabistan’a taziye için gidecek olmaları, bu zalime olan sevgilerinden dolayı değil, tüm dünyaya yaymayı amaçladıkları vahhabi zihniyet ve Amerikancı İslam’a olan sevgilerinden dolayıdır. Zira İslam’ın adını lekelemek adına Siyonizm ile ortaklaşa üretilen tüm terör gruplarının temelinde bu vahhabi zihniyet yatmaktadır ve siyonizmin işine en çok yarayan zihniyet de budur zaten. Yıllarca lüks ve şatafat içerisinde yaşayan, altından saraylar, uçaklar ve arabalar ile firavunluklarını her defasında belli edenler, bu zihniyete hayatlarını adamışlar ve bu uğurda bir leş gibi yere konularak ardından isimsiz bir mezara gömülmeye dahi razı olmuşlardır. Bir diğer mesele ise, sözde İslami(!) bir liderin prensler ile birlikte aynı safta özel bir yerde cenaze namazına durmasıdır. Aslında bu görüntü dahi, kimin kimler için ne denli önemli olduğunu göstermesi açısından önemlidir. Yani o safta bulunan prensler, kraliyetin devamı oldukları ve o soya mensup oldukları için ordalar peki ya prens olmayan ve o soydan gelmeyen, onca devlet başkanı arasından birinin orda ne işi var ve o kişi neyin varisi konumundadır?

Birçok ülkede bu zalimin ölümünden sonra yas ilan edildi. Bahreyn ve Ürdün 40 gün, Birleşik Arap Emirlikleri ise 3 günlük yas ilan etti. İlginç olan ise, Türkiye’nin de 1 günlük yas ilan etmesiydi. Oysa Arabistan’ın kendisi dahi yas ilan etmediği gibi bayrakları yarıya da indirmedi. Haber sitelerinde güya bayrakta kelime-i tevhid yazdığı için bayraklar yarıya indirilmiyormuş diye haberler çıktı. Kimse de kalkıp demiyor ki bunlar değil kelime-i tevhid yazılı bayrağı, İslam’ı ayaklar altına alan adamlar ve onların bu davranışı, Kur’an’ı mızraklara takan ve mızrağa takılı sahifelere hürmet(!) gösteren zihniyet ile aynı zihniyettir. Aslında bu şu demektir, yeter ki senin dalgalandırmış olduğun ve başını çektiğin Amerikancı İslam ve Vahhabi zihniyetin bayrağı dalgalansın, gerekirse bu uğurda biz hüküm sürdüğümüz ülkelerin bayraklarını alaşağı eder, sana feda ederiz…

Kendi ülkemize bir bakalım, ne olaylar oldu da bayraklar yarıya inmedi, ne olaylar oldu da yas ilan edilmedi. Askerlerimiz şehit olur, üç beş Mehmetçik için meclis mi toplanacak denilir, karakol baskını, pusu, kaza, intihar denerek her yıl yüzlerce vatan evladı öldürülür yas ilan edilmez, maden kazası olur onca insan ölür yas ilan edilmez, Uludere de 34 can uçaklar ile bombalanarak parçalanır yas ilan edilmez, Reyhanlı da 52 kişi (!) ölür yas ilan edilmez… Demek ki bunca insanın tamamının zalim bir kral kadar değeri yok ülkenin başına çöreklenmiş süfyanilerin gözünde. Aslında halkın zerre üzüntü duymadığı bu olay için süfyanilerin yas tutması gayet doğal. Filistinlilere atılan her bombada, Yemen de, Bahreyn de katledilen her Müslümanın kanında, Suriye de vahşice öldürülen halkların ahında ve nice İslam beldelerinde var olan zulümde bizzat parmağı olan bu kişi için yas tutmak, bu yolun yolcusu olmaya dalalettir. Senin yolunu sürdüreceğiz demektir…

Son olarak dün haber sitelerinde okyanuslar ötesinden de bu zalim için yayınlanan taziye mesajı vardı. Bu da bizleri şaşırtmadı tabii ki, ancak sosyal medyada ve taziye haberlerinin altına yapılan yorumlar gerçekten trajikomik. Uzun uzun bu şahsın şimdiye kadar kimler için taziye mesajı yayınlayıp yayınlamadığını, Filistinliler için nelere söylediğini, Mavi Marmara olayını vb. uzun uzun anlatanlar sonunda konuyu Kral Abdullah’ın zalimliğine ve bu şahsın da zalimden yana olduğuna bağlayarak düşüncelerini dile getiriyorlar ki bizler de bunlara aynen katılıyoruz. Ancak olayın ilginç olan yanı ise, bu kişilerin aynı türküleri, kralı yere göğe sığdıramayan, apar topar cenazesine katılan, prensler ile aynı safta duran, ülkede bir günlük yas ilan eden, bayrakları yarıya indiren süfyani hakkında söylememesidir. Gerçi halkımızın büyük çoğunluğu olayın farkında ve kimin hangi safta olduğunu anlamış durumdadır. Ancak kafasını kuma gömen ve süfyanilerin yaptıkları her olayda bir hikmet(!) arayanlar, bu dünyada kör oldukları için ahirette de kör olarak haşrolmaya namzettirler. Bir haber sitesinde Kral Abdullah’ın yaptığı reformlar(!) ile adından söz ettiren bir kral olduğu yazıyordu, hatta öyle ki 2015 yılı içerisinde kadınlara seçme ve seçilme hakkı dahi(!) tanıyacağı bekleniyormuş.Kadınların şehir merkezinde araba kullanmalarının, oy kullanmalarının dahi yasak olduğu bir ülkede, koca yarımadanın isminin bu Siyonist ailenin ismi ile yani “Suudi Arabistan” olarak anıldığı, halkların yoksulluk ile mücadele ederken kral ve prenslerin tuvalet taşlarını dahi altından yaptırdığı bir ülkeye tüm emperyalist ülkeler ve onların uşağı olan İslam ülkelerinin başkanları canı gönülden bağlı, kadim dost ve kendileri için yüce majesteleri… Bu adamın adı kral ve tek söz sahibi kendisi, ancak ne Amerika ve Avrupa ne de onların uşağı olan İslam beldelerinin satılmış uşakları yıllardır bu ülkeye demokrasi(!) götürme derdinde olmadılar, özgürlüklerin önünü açma derdinde olmadılar, bu kralı devirip Kâbe de namaz kılma derdinde olmadılar velhasıl komşu ülkelerine özgürlük götürmek için adam yetiştirmediler…İşte safların netleşmesi bu demektir. Bu kadar hakikatlerin gün gibi ortaya çıktığı şu günlerde safını doğru belirlemeyenler, ahirette de kör olmaya kendilerini hazırlamalıdırlar.

İlahi! Bizleri Kâbe-i Muazzama’nın, Mescidi Aksa’nın kurtulduğu, zalim ve diktatörlerin tüm dostları ve destekçileri ile birlikte yerin dibine gömüldükleri günleri gören, göremeyeceksedahi bu uğurda çaba sarf edenlerden eyle… Âmin

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu