YENİ TÜRKİYE 1 – Musa GÜNEŞ
YENİ TÜRKİYE 1- Musa GÜNEŞ
Son zamanlarda birçoğumuzun özellikle hükumet kanadından duyduğu bir cümle; yeni Türkiye, büyük Türkiye… Cumhurbaşkanı 1 katrilyon 320 trilyona mal olan (tabi bu onların kabul ettiği miktar ) saray hakkında bilindik birkaç cümle söyledikten sonra ‘bunlar yeni Türkiye’yi kabul edemeyenlerin sözleridir’ demişti. Bundan bir iki sene evvel şuan ki cumhurbaşkanının başbakan iken yaptığı bir konuşma aklıma geldi. Diyor ki ‘biz iktidarımız boyunca 4 alanda sürekli büyümeyi, sürekli kalkınmayı, yeni Türkiye’ye yakışır bir şekilde ilerlemeyi kendimize vizyon edindik. Ve bu 4 alanda da ilerledik. Bu alanlar ; sağlık, eğitim, ulaşım ve güvenliktir.’
Bazen özellikle hükumet tarafından ve onlara tam olarak itaat etmiş, araştırmayan, sorgulamayan kişiler tarafından öyle cümleler duyuyoruz ki inanın kendime şunu sormaktan alamıyorum: ‘acaba ben mi Türkiye’de yaşamıyorum , yoksa bunlar mı Türkiye de yaşamıyorlar.’ 4 alanda sürekli ilerledik diyorlar. Evet bakalım bu 4 alandaki ilerlemeleri ele alalım. Ve yeni Türkiye’nin nasıl olduğunu inceleyelim.
1.Sağlık: İlerlediğimiz alanlardan biri sağlık sektörüdür! Bu zihniyet sağlık alanında ilerlemeyi hastane sayılarının artmasında görmektedir. Evet eskiye oranla Türkiye’de hastane sayısı arttı. Sağlık personel alımları arttı. Ama bunun yanında hastalıklarda almış başını gidiyorlar. Hastalıkları da onlar mı çıkarıyor diye bir soru akla gelebilir evet onlar çıkarıyorlar. Vanlı bir arkadaşım kamyon ile Adana’dan, Antalya’dan Doğu Anadolu bölgesine meyve sebze taşıyor yazları. Onun ile bir sohbet ortamında iken bana yemin ederek ‘ vallahi biz Adana’dan domatesleri getirmeden domatesler daha yeşil ve küçük. Domatesleri kamyona yüklerken kamyonun üstü tamamen kapanır bir köşesinden kamyonun içine ilaç sıkılır bizim kasalarla yüklediğimiz küçük ve yeşil domatesler Van’a kavuşunca büyük ve kırmızı olmuş durumda. Ben bunu ilk görünce çok şaşırmıştım diyor.’ İsrail’den alınan tek kerelik ekilebilen tohumlar. Hormonun yanı sıra tarım bakanlığının GDO’ya verdiği izne ne demeli. Düşünün ya Çin’den ayakkabı gelecek ve bu ayakkabılar zehirli olacak.(gerçi Çin malı değilmiş , Türk malı imiş) İşte hastalıkların ortaya çıkış nedenlerinden birkaçı. Diyorlar ki ‘eskiden hastaneye gitmek , ilaç almak bu kadar kolay değildi.’ Doğru ama şunu unutuyorlar ki eskiden bu kadar hastalık ta yoktu. Hastalık türleri her geçen gün olabildiğince artmakta. Diyorlar ki ‘ şimdi insan ömrü eski insanlardan daha uzun (tabi ben buna katılmıyorum) velev ki uzun bile olsa eski insanlar insanca yaşayıp ölüyorlardı ama şimdiki insanlar bir hastalıktan kurtulup diğer bir hastalıkla uğraşıyorlar. Benim dedem 90 küsur yaşında ömründe 4 defa hastaneye gitmiş. Şimdi bir kendimize bakalım en fazla 4 ay içinde birer defa hastaneye gidiyoruz. Bu nasıl sağlıkta ilerleme bilemiyorum. Bunun yanında yaklaşık 13 senedir başta olan hükumet 2-3 sene önce doktorların yüz nakli ve büyük oranda organ naklinin gerçekleşebilmesi için kanun çıkardı. Bununla birlikte birkaç ciddi organ nakli , yüz nakli ameliyatları başarı ile gerçekleşti. Gerçekten Türkiye’de ki doktorlar özellikle Avrupa’da ki doktorlardan daha tecrübeli ve daha dikkatliler bu doğru. Bunu yurt dışından gelen akrabalarımdan bilmekteyim. Ama merak ediyorum 11 sene boyunca niçin böyle bir kanun çıkarılmıyor da daha sonra buna izin veriliyor. Acaba ilerleyen zamanlarda halk ayaklanırsa kendimizi bir yüz nakli ile kamufle edebiliriz diye düşünüp bu kişileri denek olarak mı kullandılar.
- Eğitim. Hepimizin en büyük acısı eğitim. Eğitim sektörünün içinde olmamıza rağmen gözümüzün içene baka baka yalan söylüyorlar. Eğitimde ilerledik ve ilerliyoruz diye. Eğitimde ilerleme olarak delilleri ise kitapları bedava veriyoruz, tablet veriyoruz, her ile bir üniversite gibi sloganlar ile yapıyorlar. Evet kitaplar bedava ama kitaplarda bilgi adına hiç bir şey yok hatta bazen keşke para ile verselerdi yeter ki kitaplar düzgün olsalardı diyorum. Evet tablet dağıtımına da başladılar. Kardeşime de vermişler. Ve kardeşim sınıfta kaldı. Bu tabletlere her şey yüklenebiliyor. İstenilen siteye girilebiliyor. Evet her ile bir üniversite adı altında eğitimi tamamen bitirdiler. Tabi bunların hepsini rekor düzeyde toplattıkları vergilerle yapıyorlar. Bütün dünyada eğitim bir devlet projesi iken bizde bir hükumet projesi idi ta ki bu hükumete kadar. Bu hükumet döneminde ise eğitim projesi her gelen bakana göre değişiyor. Düşünün 12 sene de 4 bakan 4 farklı sistem. Ülkemizde eğitim bir bakan projesi haline gelmiş durumda. Bütün dünyada milli gelirin büyük kısmı eğitime harcanırken bizde ise bu durumdan bahsetmemiz imkansız. Bunu bir tablo ile açıklayalım:
İlk ve orta öğretim | Tüm öğretim düzeyleri | İlk ve orta öğretim | Tüm öğretim düzeyleri | ||
Danimarka | 4,8 | 8,0 | Polonya | 3,8 | 2,3 |
İzlanda | 5,2 | 7,6 | Portekiz | 3,7 | 5,3 |
İsveç | 4,4 | 6,8 | Kanada | 3,3 | 5,1 |
Norveç | 4,0 | 6,6 | İrlanda | 3,7 | 4,9 |
Finlandiya | 3,9 | 6,1 | Meksika | 3,3 | 4,8 |
Yeni Zelanda | 4,1 | 6,0 | İtalya | 3,4 | 4,7 |
Belçika | 4,0 | 6,0 | Avustralya | 3,4 | 4,6 |
Fransa | 3,8 | 5,6 | Kore | 3,4 | 4,5 |
İsviçre | 3,7 | 5,5 | Lüksemburg | 3,4 | ,,, |
İngiltere | 4,0 | 5,5 | Almanya | 2,8 | 4,4 |
Hollanda | 3,6 | 5,5 | Çek Cumhur. | 2,8 | 4,4 |
ABD | 3,7 | 5,5 | İspanya | 2,8 | 4,3 |
Avusturya | 3,6 | 5,4 | Slovak Cumh. | 2,4 | 3,8 |
Macaristan | 3,4 | 5,4 | Japonya | 2,6 | 3,5 |
OECDortalama | 3,5 | 5,3 | Türkiye | 1,9 | 2,9 |
Eğitime yapılan kamu harcamaları açısından Türkiye eğitime en az kamu kaynağı ayıran OECD ülkesidir. Türkiye de ilköğretim düzeyinde kamu kaynaklı öğrenci başına harcama , OECD ortalamasının beşte biri kadardır. Ortaöğretim düzeyinde ise Türkiye’nin yaptığı harcama , OECD ülkeleri ortalamasının yaklaşık dörtte biri kadardır. Galiba saraylara , yatlara harcanan paradan arta kalanlar eğitime yatırılıyor. Bir düşünün Allah aşkına insan yaklaşık 10 sene İngilizce dil eğitimini görmesine rağmen bu dili konuşamıyor. Bunlara rağmen eğitimde ilerliyoruz. Eğitim sektöründeki bu sıkıntılar bu eğitimsizlik , öğretimsizliği de bir tablo ile izah etmeye çalışalım.
2002-2003 | 2003-2004 | 2004-2005 | 2005-2006 | 2006-2007 | 2007-2008 | 2009-2010 |
2568 | 2984 | 3570 | 3986 | 4031 | 4262 | 4193 |
Bu tablo eğitim ve öğretim yıllarına göre Türkiye’deki toplam özel dershane sayısını göstermektedir. Dershaneler bir sorun değil aksine eğitim sisteminde olan sorunların sonucu olmuştur.
Bugün Türkiye’de sadece eğitim bölümü işsiz mezun sayısı 400 binlerde. Ve aldıkları alımlar ise gülünecek düzeyde. Bir iki örnek verecek olursak : Edebiyat bölümünden formasyon alıp da mezun olanların sayısı 22 bin küsur. Alım ise 1000 küsur. Felsefe grubu mezunu 20 bin küsur. Alım ise 159 kişi. İşte yeni Türkiye işte rakamlar. Eğitim konusu çok uzun olduğu için daha sonra tekrar değineceğiz inşallah. Konu ile ilgili sonraki yazı da kalan 2 alana ve başka alanlardaki yeni Türkiye’nin durumunu incelemeye çalışacağız. Kedi aslanım demekle aslan olmaz. Birilerinin bunlara kedi olduklarını hatırlatması gerekmektedir. Aksi halde kendilerinin bağırmaları ile bu alanlarda düzelmeler olmaz. Selametle kalın.
Sayın Ahmet Cevahir Çınar öncelikle yorumlarınız için teşekkürler. Allah razı olsun. Öncelikle tabiki sizin eleştirileriniz bizim için çok önemli siz eleştirin ki biz hatalarımızı eksikliklerimizi görelim. eleştirilerinizi her zaman dikkate alacağımızdan emin olabilirsiniz. sorularınıza gelince: o domatesler GDO dan ziyade hormonun bir türümüş. arkadaşa kesinlikle gerekli uyarıları yaptığımızdan emin olabilirsiniz ama süfyani eller öyle hale getirmişler ki başka yapacak bir iş bırakmıyorlar arkadaşa sorduğum zaman bana ‘ ben ve ailemde bu ürünlerden tüketiyoruz ‘ bana ‘ ben olayın içinde olduğum için bunları biliyorum ve bu sadece en küçüklerden malesef ve bir şekilde hepimize bunları tükettiriyorlar’ demişti. ikinci sorunuza gelince: üsttede değindiğimiz gibi insanlar geçmiş zamanda daha insanca yaşabilmekte iken artık insanlarımız malesef ömrünün çoğunu hastahane köşelerinde geçirmekteler. önceden daha insanca yaşaya bilinmekte idi. artık diyelim ki ömür daha uzun ama ‘kaliteli’ ömürden malesef söz edemiyoruz. bu hastalık konusunda tablolardan yararlanmadık kendi akrabam üzerinden örnek verdim ve bu akrabamın hastahaneye daha az muhtaç olduğunu söyledim. birde ayrıca bu konu hakkında bazı verilere baktım genelde eski insanların ömrünün çok kısa olduğu belirtiliyor ama ben bu verilerin biraz taraflı olduğu kanaatini taşıyorum tabi bu mutlak bir görüş değil. ben 4 bakan olarak hatırladım ama demek ki 5 imiş uyarınız için teşekkürler. Allah razı olsun kolay gelsin
Allah razı olsun Musa Güneş.
Sayın Musa GÜNEŞ, yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. Bu yazı dizisi de gerek veriler gerekse konu olarak çok hoş fakat bir kaç konuda bazı sorular sormak istiyorum. Öncelikle halka GDO’lu domates yediren kirli ellere hizmet eden arkadaşa bu konuyla ilgili bir uyarı yaptınız mı? Sonuçta halkı zehirleme sürecine katkısı olanları uyarmalı, ciddiye almıyorlarsa ilişkimizi kesmeliyiz diye düşünüyorum. “Diyorlar ki ‘ şimdi insan ömrü eski insanlardan daha uzun (tabi ben buna katılmıyorum)” demişsiniz yazınızda görüşünüzü savunurken tablolardan, istatistiklerden yararlanmışsınız. Eğer ortada gerçek bir veri varsa ben buna katılmıyorum diyemezsiniz diye düşünüyorum. Haksız mıyım? Bir şey kesin ispat edilmiş bir doğru ise buna katılmamak olur mu? “12 sene de 4 bakan” demişsiniz bunların dönemindeki 5.bakandır çok önemli değil ama not düşmek istedim. Tekrardan teşekkür eder, sorduğum sorulara cevap bekler, bundan sonraki yazılarınızda eleştirilerime dikkat etmenizi rica ederim. Kolay Gelsin.