KERBELA YİĞİDİNE MEKTUP – MUSA GÜNEŞ
KERBELA YİĞİDİNE MEKTUP-MUSA GÜNEŞ
Ey Allaha dost olmuş, türlü türlü sınavlardan başarı ile geçmiş, hiç çekinmeden oğlunu Allaha kurban eden İbrahim Halillullah’ın oğlu. Ey Rahman’a kurban olarak can vermekten çekinmeyip, bıçağa boynunu uzatan İsmail Zebihullah’ın oğlu. Ey ağaç kovuğunda doğranan Zekerriya’nın oğlu. Ey Allah’ın şeriatı için başını feda eden Yahya’nın oğlu. Ey hürmetine alemler yaratılan, alemlere rahmet olan Habibullah’ın oğlu. Ey Uhud’da ciğeri parçalanıp, yiyilenin oğlu. Ey Meryem’in kendisine gıpta ettiği, Asuman’ın hayret ettiği, Hatice’nin dizinde büyüyen, cennet kadınlarının efendisi olan Fatıma’nın oğlu. Ey Hayber’in fatihi, ilmin kapısı, savaşların cengaverinin oğlu. Allah’ın en yüce selamı sana olsun.
Ey Resullullah’ın pak ve temiz oğlu. Şehitlerin efendisi sensin. Sensin dedesinin getirdiği din uğruna malından, canından, evladlarından geçen. Sensin zulme kanıyla meydan okuyan. Sensin kendisinden sonra gelenlere şehadeti öğreten. Sensin ölümü, zillete tercih eden. Sensin zalimlere hiçbir şekilde boyun eğmeyen. Sensin izzeti öğreten. Şerefi öğreten.
Ey Resullullah’ın oğlu! Sen şehid olduktan sonra Zeynep sana çok ağladı. Hani iki oğlunu da şehit verip te metanetini asla bozmayan, onlara ağlamayan Zeynep senin acına dayanamıyordu. Sen gidince Zeynep çocuklara, kadınlara önderlik etti. Onların namuslarını korudu. Dağılmalarını engelledi. Sen gittin ey Resulullahın oğlu! Zeynebe, oğlun Aliye ve bütün yarenlerine ellerine zincir, ayaklarına ise prangalar vurularak, Şama götürüldüler. Zeynep hasta oğlun Ali’ye ve diğer kadınlara en iyi şekilde sahip çıktı. Ey Resullullah’ın oğlu! Zeynep mel’un Yezidin sarayında da seni anlattı. Senin davanı asla yere getirmedi. Asla korkmadı. Davanı anlatırken dimdik ayakta durdu. Yezid’e ve yanındakilere bu savaşı bizim, yani senin, 72 yareninin kazandığını söylüyordu. Zeyneb’in bu konuşmaları Yezid’i çileden çıkarıyordu. Savaşı kazandığını zanneden Yezid, Zeyneb’in bu kıyamıyla aslında savaşın yeni başladığını anlıyordu. Ey Resullullah’ın oğlu. Zeynep senden sonra çok yaşamadı zaten. O annen Fatıma’nın gözbebeği, o baban Ali’nin ziyneti zaten kardeşine bu isim verilirken Babasının ziyneti anlamına gelen Zeynep ismi seçilmişti. İşte o şanlı bacın Zeynep senden sonra çok çöktü. Onu görenler Zeynep olduğuna inanamıyorlardı. Zeynep hiçbirinizin acısını unutamıyordu. Seni, Ali Ekberi, Ali Asgarı, Abbası, Kasımı ve diğerlerinin hiçbirini unutamıyordu. Özellikle seni ey Huseyn!. Senden sonra Zeynep Ummül musibet ismini aldı. Musibetlerin annesi oldu. Allah resulünün vefatına tanık oldu. Hemen arkasından anneniz Fatıma gitti. Kısa bir süre sonra babanız Ali şehit edildi. Daha sonra ağabeyiniz Hasan zehirlendi. Sonra da sen Ey Huseyn!. Bütün bu acıları iliklerine kadar tek tek yaşadı. Ama senin bu şekilde gidişin onu bir başka yaraladı. Dedeniz Resullullah vefat edince, anneniz ve babanız vardı. Anneniz vefat edince babanız vardı. Babanız da şehit olunca abin Hasan ile sen vardın. Hasan’a da zehir verilince bir tek sen kalmıştın Zeynebe dayanak ama sende şehit olunca Zeynep artık dayanamıyordu. Ey Resullullah’ın oğlu! Nasıl sen kanınla Allah’ın hükümlerini ve dedenin dinini korudun Zeynep de Aşura’yı ve Kerbela’yı korudu. Ne kendisi unuttu ne de ümmete unutturdu. Ey Resullullah’ın oğlu! Senden sonra Zeynep bu acıya sadece iki sene dayanabildi. O da sana, babanıza, annenize ve dedenize kavuştu.
Ey can! Hani sen kızın Rugayye’ye biz seninle Şam’da buluşacağız demiştin ya. Rukayye Şama kadar halasına seni sordu. Şam da seni çok isteyen Rugayye’ye bir tepsi içinde o mübarek başını getirdikleri zaman o da senin bu haline daha fazla dayanamayıp, olduğu yerde sana kavuştu.
Ey Resullullah’ın reyhanı!. Sen gidince oğlun Ali de senin başını asla yere eğdirmedi. Sizi tanımayan Şam halkına anlattı. Yezid ve hanesine karşı asla eğilmedi. Onu da bir eve kilitlediler. Kimse ile konuşmasına izin vermediler. Dedesi Resullullah’ın, Alinin ve senin davanı anlatmasına engel olmaya çalışıyorlardı. Ama o bütün önlemlere rağmen sürekli hizmetçi değiştirerek bu kutsal davayı anlattı. Ey Resullullah’ın reyhanı!. Senden sonra Oğlun Ali kendini çok fazla ibadete verdi. Dua etti. Kendisine dinin ziyneti manasına gelen Zeynel Abidin ismini verdiler. Ey Resulullah’ın reyhanı! Oğlun Zeynel Abidin’de her yerde seni anlattı. Bir gün oğlun Şam sokaklarında iken kurban kesmek üzere olan bir kasabın, kurbana önce su içirdiğini gördü. Cevabını bilmesine rağmen kasaba sordu: ‘niçin hayvana su içiriyorsun?’ diye. Kasap ona: ‘bilmez misin kurbanı boğazlamadan önce su içirmek sünnettir’ cevabını verince oğlun Ali ‘ siz bir kurbanı kesmeden su veriyorsunuz, babam Hüseyni ve Ashabını su vermeden boğazladınız.’ diyerek ağladı. Oğlun Ali senin davanı hiç unutmadı ve unutturmadı.
Ey Resulullahın gözbebeği!. Ben yaklaşık 1400 sene sonraya uyandım. Senin davan şüphesiz en kutsal davadır bunu öğrendim. Ey Resullullahın gözbebeği!. Bugün de her yer Yezidlerle, Şimrlerle, İbni Ziyadlarla dolu. Bunun yanında senin davanı üstlenmiş senin gibi candan geçmiş Saidler, Ahmet Yasinler, Şeyh Şamiller… var. Ey Resullullah’ın göz bebeği!. Senden sonra zulüm hiç bitmedi. Sadece zulmün şekli değişti. Kılıçların yerini füzeler, roketler, atom bombaları aldı. Ey Resulullah’ın göz bebeği!. Hani dedenin miraca yükseltildiği yer olan mescidi aksa var ya , şimdi orası Müslümanların katledildiği merkez olmuş durumda. Nasıl ki sen ve yarenlerinin kanları Kerbela’yı kızıla boyadı. Aynı şekilde Filistin’inde her karışı kızıla boyanmış durumda.
Ey Çeşmi Fatıma!. Bugün Müslüman ülkelerin başında bulunanların çoğu da Yezid gibiler sadece isimleri farklı bunların. Bunlarda Yezid gibi milleti açlığa itip kendileri zevk içinde yaşamaktalar. Bunlarda onun gibi içki, zina ve ahlaksızlık ile hükmetmekteler. Bunlar da onun gibi namus ve mahrem konularından uzaklar. Ey Çeşmi Fatıma!. Kerbela da küçük çocukları bile öldürmekten çekinmeyip de kendine Müslüman diyenler bugünde var. Bunlarda Allah’ın ismini anarak mazlum çocukları, kadınları öldürmekten geri durmamaktalar.
Ey Alinin yiğidi!. Bunların yanında torunun İmam Humeyni senin kıyamından beslenerek bu yüzyılda bir İslam devrimi yaptı. Kendisi ‘bizim devrimimizin tohumunu Hüseyin attı’ dedi. Ve Yezidlerin bitmediğini ispatladı. Halka günün Yezidlerine başkaldırmayı öğretti. Diğer yandan senin aşkınla gece gündüz ağlayan, senin gibi asla korkmayan Hizbullahlar var.
Ey hüzünlü gönüllerin kaynağı!. Senin davan için çalışan isimsiz kahramanlarda mevcut. Senin kanının intikamını bu dünyada alan Muhtar Sagafiler de mevcut. Geçte olsa yaptıklarından tövbe edip kendini, senin yoluna feda eden Tevvabinler de bulunmaktadır.
Ey İbrahimin kurbanı!. Ben seni görmeden sevdim ve sana feda olsun bu canım diyen milyonlarca kişiden biriyim. Her hüzünlü davamda sen varsın. Her gözümün yaşında sen varsın. Her acımda, yaramda sen kanarsın. Her Muharremde kalbimi bir okla senin aşkın deler. Her muharremde gülmeyi unuturum. Her Aşura da mateme bürünürüm. Ey İbrahim’in kurbanı!. Ben seni görmedim, onun için sana olan sevgimi ve senden sonra dünyada ne olduğunu – gerçi Allah sana bildiriyordur- anlatmak istedim. Çünkü bir beşer olarak bugünkü Yezid’i sistemi en iyi sen anlarsın. Ey İbrahim’in kurbanı!. Yüce Allahtan dileğim bana ve benim gibi düşünen milyonlarca insana senin Şehadetin gibi bir şehadet nasip etsin. Yüce Allahtan dileğim senin gibi; zalimlere karşı maldan, mülkten her şeyden geçen bir iman versin bize. Ve Yüce Allahtan dileğim beni de senin gibi hak davada parçalara ayırsınlar ki, mahşerde seninle birlikte haşr olunayım. Ey sevdası en güzel olan!. Ben seni göremedim diye sana bu mektubu yazdım. Anlatılacak çok fazla şey var ama senin ve yarenlerinin acısı bütün bu anlatacaklarımızı bastırmaktadır. Mektubuma senin ve yarenlerin için yazdığım şiirimle son veriyorum:
Ey Kerbela yiğidi,
İzzet, senden öğrendi izzeti.
Ey Fatıma’nın göz bebeği,
Matemine açtık gözlerimizi.
Sen oldun şerefin lideri,
Sensin şehitler önderi.
Göz nurun Ali Ekber’i,
Doğradılar caninin askeri.
Sen öğrettin boyun eğmemeyi,
Senden öğrendik din için ölmeyi.
Acın hep dağlıyor yüreğimizi,
Kıyamete kadar unutturmayacağız sizi.
Artık her gün Aşura, her yer Kerbeladır,
Bunu bize unutturmayan Zeyneb’i Kübra’dır.
Bu öyle bir aşk ki Muhammed’i nardır,
Sizin gibi şehadeti, bekliyoruz yıllardır.