Halk Haber'den...

Resulullah’ı(saa) En İyi Kim Tanır? (2) – Lokman Hikmet SEBAT

resulullah-tanima

Resulullah’ı(saa) En İyi Kim Tanır? (2) – Lokman Hikmet SEBAT

Peygamber Efendimizi en iyi tanıyan kişiyi anlatmaya çalıştığımız bu ikinci yazımızın başında ifade edelim ki; bu kişi Dünya Mustazaflarının ve Müminlerin Rehberi İmam Seyyid Ali Hamaneydir. İlk yazıda anlattığımız üç vasfın, Rehberle olan bağlantısını kurarak bu konuyu anlatmaya çalışacağız.

Birinci vasıf: Aziz Rehberin Devlet Liderliğidir. İran İslam Devrimi öncesi İmam Hamaney 16 yıl boyunca hapis, sürgün, işkenceyle dolu zorlu mücadele yıllarında sabır, cihad, fedakarlık, hamaset vs. imtihanlarından yüzünün akıyla çıktı. Özellikle Aziz Rehberimizin Şah’ın meşhur kızıl kale zindanlarında iki ay boyunca insan takatini zorlayan işkencelerden tam bir kararlılık ve davasına daha bir bağlanışla çıkışı dillere destan bir olaydır. İşte bu zorlu süreci yaşayan İmam Seyyid Ali Hamaney, adeta Resulü Ekremin Mekke hayatını an be an yaşadı.

Bu kutlu insan, İslam Cumhuriyetinin ilanından sonra da köşesine çekilmedi ve çiçeği burnunda devletin temellerinin sağlamlaşması için devletin her kademesinde vazife aldı. Şehit Ayetullah Beheşti, şehit Muhammed Rıza Bahoner ve Ayetullah Haşimi Rafsancani gibi Mücadeleci alimler ve fikirdaşlarıyla birlikte şubat 1978 yılında İslam cumhuriyeti partisini kurdu.1979 yılında İran İslam Cumhuriyeti savunma Bakanı Yardımcılığını üstlendi. 1979 yılında Tahran Cuma namazı İmamlığına atandı. 1980 yılında İmam Humeyni tarafından İran yüksek savunma şurasına temsilci olarak atandı. 1979 yılında İran İslam şura meclisine Tahran Milletvekili olarak seçildi. İran’ın ikinci cumhurbaşkanı Muhammed Ali Recai’nin Münafıklar gurubunun bombalı saldırısıyla Şehit düşmesinin ardından 1981 yılının ekim ayında yapılan yeni seçimlerde 16 milyon oy kazanıp imam Humeyni’nin onamasıyla cumhurbaşkanı seçildi. 1985 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de ikinci kez cumhurbaşkanı oldu. 1986 yılında İran İslam Cumhuriyeti nizamının Maslahatını teşhis kurumu başkanı oldu. 1989 yılında İran Anayasasını yeniden ıslah etme ve değiştirme Şurasının başkanı oldu. İmam Humeyni’nin vefatından sonra ise Ümmetin Rehberliğine alimlerin oy birliğiyle getirildi ve halen bu vazifesini ifa etmektedir. İşte Rehber Hamaneyin kısaca devlet liderliği hayatı. Dünyanın gözünün üzerinde olduğu, yeraltı ve yer üstü zenginliklere sahip İran coğrafyasına hakim olan, yine dünya üzerinde tüm özgürlükçü hareketlere ilham kaynağı olan bir devrimin liderliğini üstlenen bu yüce şahsiyet, devrim öncesi mütevazı ve sade yaşamını aynı şekilde sürdürmektedir. Sosyal medyaya yansıyan evinin görüntüleriyle, çocuklarının sıradan bir İranlı gibi yaşam sürmeleriyle, hatta ekranlara yırtık terliklerle ve elli yıllık kıyafetleriyle çıkmaktan hiç gocunmamasıyla Imamı Ümmet Ali Hamaneyin bu sadeliğinin, Muhammedül Arabi(saa)’in yolunu harfiyen izlediğinin kanıtı olmaktadır. Öyleki dost, düşman birçok ülke liderlerinin bu durum hayretlerini celbetmiş ve Rehberden övgüyle söz etmekten kendilerini alamamışlardır.

İkinci vasıf: Aziz Rehberimizin ordu komutanlığı ve askerlik yönüdür. Alimliğinin,devrimciliğinin, devlet adamlığının yanında insanı öğrendiğinde şaşırtan bir özelliğide budur Imam Hamaneyin. İranın belkide en önemli askeri, istihbarat kurumu olan İslam Devrimi Muhafızları Ordusuna başkanlık etmek. Ve yine Amerikanın, İslam Devrimini yok etmek için Saddam’ı İrana saldırtması üzerine ve dünyanın birçok küfür devletinin bu imha girişimine verdiği gizli ve açık desteğin ardından başlayan mukaddes savunma savaşında İmam Hamaneyin aldığı vazifeler. Yıllarca ve her türlü maddi imkansızlıklarda süren bu zor savaşta, birçok cephede, savaşın bilfiil içinde bulunan Komutan Hamaney. Sonradan da ortaya çıkan belgelerin de şahitliğiyle dünyanın otuz küsur ülkesinden silah akışı olan Saddam’ın ordusuna karşı, yeni bir devrimden çıkmış, ekonomisi, sanayisi, iş alanları bitik, dünya müstekbirleri tarafından her türlü izolasyona maruz bırakılmış bir devletin moralsiz ordusuna moral vermek. Cephelerde askerleriyle yanyana uyumak, onlarla namaz kılmak, sohbet etmek, cihadın sıcaklığını ve mücadele şevkini durmaksızın askerlerin yorgun kalplerinde ve bedenlerinde arttırmaya çalışmak. Çatışmaların en yoğun yaşandığı cephelere gözü kara girmek. Dünya tarihinde az adam vardır bunca değişik meziyetleri üzerinde bulunduran.

İşte İmam Hamaneyin bu çok yönlülüğünden elbette haberdar olan Imam Humeyni(ra) devletin hemen hemen her kurumunda Rehbere bir görev vermiş ve sanki Resulullah’ın, Ali’nin Zülfikarıyla, şecaatiyle İslamı koruması gibi, İslam İnkılabını çağımızın Ali’sinin eliyle muhafaza etmiştir. Ve İmam Humeyninin ahirete irtihalinden sonra tüm gözler Rehbere çevrilmiş ve İslam İnklabının geleceği Resulullah ve Aliyyel Murtezanın torunu İmam Seyyid Ali Hamaneye teslim edilmiştir. Ki Rehberimizin bu seyyidlik yönü, onun Aziz İslam Peygamberiyle olan kan bağı, onda bulunan Resulullah ve Ehli Beyt sevgisinin ve Resulullah’ın daha iyi anlaşılmasının artmasını sağlamıştır.

Bu anlatılanlar neticesinde söyleyebiliriz ki; ilk yazımızda çizdiğimiz tablonun standartlarına tam tamına uyan bir şahsiyettir İmam Ali Hamaney. Alim oluşunun beraberinde tebliğ ve devrim aşamasında sürgünden, hapise, işkenceden, hakarete her zorluğa göğüs germiş, devrim sonrası devlet kademelerinde her daim rol almış, savaş yıllarında cephelerin yanan ateşini yüreğinde ve bedeninde hissetmiş bir canlı şehid olan Gül-ü Muhammedidir İmam Hamaney. Bu sebeple “Resulullah’ı en iyi kim tanır?” sorusunun cevabı şahsımın kanaatine göre Rehberimiz Ali Hamaneydir. İşte inkılabın temiz evlatlarınında bu husus dikkatlerinden kaçmamış olacak ki, İslam İnkılabı Kültür Araştırmaları Kurumu, Kum ilim havzasındaki alimlerin araştırmalarıyla, İmamımızın Peygamberimizle ilgili konuşmalarını, hutbelerini bir araya getirip değerli bir eser meydana getirmişler. Bu eser Allaha hamdolsun ki Türkçeye “Yüce Nur” adıyla kazandırıldı.

Bu eser öyle etkileyici ki, daha ilk sayfalarında Resulullah’a olan misafirliğiniz başlıyor. Olayların derin analizi, güne izdüşümler, hikmetlerin ifadesi ve herşeyden önemlisi Resulullah’ı görür gibi olmanız. Rehberin o naif ve içten diliyle Resulullahı yeni tanıdığınızı farkedeceksiniz. Eminim o zaman bu yazının başlığında sorulan soruya siz de aynı cevabı vereceksiniz.

İlgili Makaleler

Bir Yorum

  1. Hocam ellerinize yüreğinize sağlık.Yazı bir bütün olarak ”İslam’a göre lider nasıl olmalıdır”? Sorusuna somut bir cevap sunmaktadır.Bahsi geçen kitapta gerçekten sizin de ifade ettiğiniz gibi çok hikmetli ve ince detaylar var.Allah ümmete yaşayan Evlad-ı Resul-ü zamanında farketmesini Ve farkeden bizleri bu yolda sabitkadem kalanlardan eylesin.Tekrar ellerinize sağlık, kaleminiz keskin olsun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu