Güle güle Maliki, hoşgeldin Abadi… – Hüseyin Yahya CEVHER
Güle güle Maliki, hoşgeldin Abadi… – Hüseyin Yahya CEVHER
Irak başbakanı Nuri el-Maliki son yılların dünya gündemini en çok meşgul eden isimlerinden birisidir. 14 Ağustos 2014 itibariyle partisi son seçimlerde Irak halkından en fazla oy alan parti ve kendisi bugüne kadar şahıs olarak en çok oyu alan siyasetçi olmasına rağmen büyük bir erdem göstererek, koltuk sevdalısı olmadığını tüm dünyaya deklare ederek, bir kez daha biz kardeşlerini gururlandırarak, kendisine verilecek daha kutsal görevleri yerine getirme adına istifa etti. Allah selamet versin…
Yeni Irak başbakanı büyük ihtimalle Haydar el-Abadi olacak. Haydar el-Abadi, Dava Partisi’nin yani Nuri el-Maliki’nin partisinin siyasi büro sorumlusu ve sözcüsüdür. Ayrıca Irak Meclis Başkan Yardımcılığı da yapan Haydar el-Abadi babadan devrimci bir aileden geliyor. Haydar el Abadi’nin babası, Bağdat Sinir Hastalıkları Hastanesi müdürlüğü ve Irak Sağlık Bakanlığı Genel Müfettişliği görevlerinde bulundu ancak 1979’da 42 kişilik uzman doktorlar listesinde yer almasına rağmen Baas Partisi’ne üye olmamasından dolayı emekliye sevk edildi.
Haydar el-Abadi, Bağdat Teknoloji Üniversitesi’nde elektrik mühendisliği öğrenimi gördükten sonra, Manchester Üniversitesi’nde aynı alanda yüksek lisans ve doktora yaptı. Bu esnada Dava Partisi’nin Londra temsilciliğini yaptı.
Yani selefi Nuri el-Maliki Suriye’de partinin/hareketin/cemaatin/fikrin temsilciliğini yaparken Haydar el-Abadi’de Londra’da İslami Dava Partisi’nin temsilciliğini yürütmekteydi. Maliki’den iki yaş küçük olan Abadi son devir teslim gerçekleşmeden önce de Nuri el-Maliki’yle aynı çizgide hizmetlerini sürdürmekteydi ve sürdürmeye de devam edecektir.
2005 yılından beri milletvekili olan Haydar el-Abadi, aynı yıl Irak Meclisi Ekonomi ve Yatırım Komisyonu başkanlığına seçilmiş, 2006 yılında da Dava Partisi tarafından başbakanlığa aday gösterilen kişiler arasında yer almıştı. Yani o dönem Nuri el-Maliki yerine başbakan seçilebilir bugün Maliki’ye karşı olanlar Abadi’ye karşı olabilirdi.
Mesele anlaşıldı herhalde… Ha Maliki, Ha Abadi. Biz kazandık, Direniş Ekseni kazandı. Hem de tereyağından kıl çeker gibi, Elhamdülillah. Peki bu sürece nasıl gelinde?
ABD başta olmak üzere arkasına takılıp giden tüm vagonlar Maliki’ye karşı cephe almış, tek hedef Maliki olmuştu. Ortama göre Maliki bir ABD’nin adamı oluyordu, bir İran’ın adamı oluyordu. Şii Maliki diyerek mezhepsel takıntıları olanların yaralarına basılıyor, yüzyıllardır çilesi bitmeyen Irak’ın sükunete ermemesi için şer güçler ellerinden geleni yapıyordu. BOP’un askeri kanadı IŞİD terör örgütü Türkiye başta olmak üzere Barzani’nin desteğiyle Irak halkına kan kusturuyor, bu yıkımlardan da Şii Maliki sorumlu tutuluyordu. Seçimlerde yerli uşaklarının tüm gayretine rağmen Maliki’nin açık ara önde seçimi kazanmasını engelleyemeyen Batıl cephe tek gücü olan terörizmle halkları bıktırmaya çalışmaktaydı. Her gün yeni bir katliam, her gün yeni bir problem…
İşte tam böyle bir havada…
Irak Ulusal İttifakı 11 Ağustos 2014 günü düğmeye basar ve Haydar el-Abadi’yi başbakan adayı olarak açıklar.
Nuri el-Maliki köpürür, olmaz der… Maliki taraftarları sokağa çıkar ve “Hepimiz Maliki’yiz” sloganları atılır.
Dava Partisi kendi sözcüsü olan Abadi’yle alakaları olmadığını ve kendini temsil ettiğini açıklar.
BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon hemen atlar ve Abadi’yi tebrik eder.
İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani isim zikretmeden süreci destekliyoruz mesajı verir.
Mukteda Sadr, Abadi’ye desteğini açıklarken hafiften de Maliki’ye kenarda dur diye tavsiye verir.
Maliki, anayasal hakkının çiğnendiğini belirterek cumhurbaşkanını federal mahkemeye verir ve ortalık karışır.
Mukteda Sadr, Maliki taraftarlarlarına şiddetten uzak durmaları çağrısı yapar. Gerçekte herhangi bir şiddet eylemi falan yapılmamıştır fakat herkes rolünü çok güzel bir şekilde oynadığından üzerine düşeni profesyonelce yapmaktadır.
Seyyid Ammar el-Hekim’de Haydar el-Abadi’den yana tavır koyar.
Irak’ta hemen hemen tüm gruplar Haydar el-Abadi’nin yanında yer alır ve Nuri el-Maliki yalnız kalır.
Ve asıl olay başlar…
Irak’ı bölüp parçalamak için elinden geleni ardına koymayan Mesud Barzani, Abadi’ye desteğini bildirir.
Daha sonra ABD, Türkiye, BMGK, Fransa, Almanya, İngiltere derken… herkes Abadi’ye desteğini bildirir.
Operasyon başarıyla sonuçlanmıştır.
Hoşgeldin Abadi…
Hoşgeldin Şii Abadi…
Hoşgeldin Maliki’nin kardeşi Abadi…
Herkes Haydar el-Abadi’ye desteğini açıkladı, bunu da tüm dünya duydu. 14 Ağustos 2014 günü akşamı sahneye başrol Nuri el-Maliki çıktı ve Haydar el-Abadi’de sağında iken istifa ettiğini ve Haydar el-Abadi’yi destekleyeceğini açıkladı.
Avuçları görelim, avuçları. Yalanacak avuçları. Helal olsun. Bir yandan yıpratma savaşı verilirken bir yandan Irak gibi bir coğrafyada tereyağından kıl çeker gibi böyle bir vahdeti oluşturup organizasyonu yapan Dünya Müslümanlarının ve Mustazaflarının Rehberi Seyyid İmam Ali Hamaney’in ve süreçte katkısı olan tüm büyüklerimin ellerinden öperim. Sıkılan canlarımızı heyecanla dolduran ve bizi cuş-u huruşa getiren siyonizme atılan son tokatın adı Haydar el-Abadi olmuştur. Hayırlı olsun.
Bitirmeden bir not, Haydar el-Abadi’yi başbakan olarak öneren Irak Ulusal İttifakı’nın başkanı İbrahim el-Caferi’dir. O da İslami Dava Partisi’nin adamlarındandır. Çok değerli büyük bir hareket adamıdır. Siyonist medya zaten Maliki’nin arkasında kale gibi duran ve kendilerince Şii İttifakı diye adlandırdıkları bu grubun Maliki’yi yalnız bırakmasına çok sevinmişler, hemen tezgaha gelmişlerdir. Bu hemen sevinme olayı saflıktan değil güçsüzlüklerindendir. Irak coğrafyasında 3 günde bu derece büyük bir yenilgi alan Batıl Cephe’ye Filistin’de, Lübnan’da ve daha nice illerde vuracağımız tokatlar çok yakındır, İnşAllah…
Vesselam…
Allah razı olsun. süreci merak etmiştim. yazınız herşeyi en güzel şekilde açıklamış. yalnız neden hoşgeldin şii abadi deme gereği duyduğunuzu anlamadım. acaba izah edebilir misiniz? bu kadar güzel bir yazının içinde o cümlenin olmasa daha iyi olurdu görüşündeyim
Yorumunuzla yazıyı zenginleştirdiğiniz için sizden de Allah razı olsun. Şii, Sünni gibi mezhepleri tanımlayan kelimeleri kullanmayı sevmiyorum, elimden geldiğince de kullanmamaya çalışıyorum. “Şii Maliki diyerek mezhepsel takıntıları olanların yaralarına basılıyor” cümlesine karşılık olarak “Hoşgeldin Şii Abadi…” cümlesini kullanmayı uygun gördüm. Burada şiilere karşı olma adına Direniş Ekseni’ni hedef alan siyonist medyanın ağzına bakanlara bir gönderme yapmak istedim, Maliki’ye alternatif olarak gördükleri Abadi’nin de Şii olduğunu belirtmek istedim. Vesselam.